Sözcü gazetesi yazarı Aytunç Erkin, 1999 Gölcük depreminden 3 ay sonra hazırlanan Meclis raporunda yer alan “Madenciye ve AKUT’a destek verilmeli” ifadelerine dikkat çekti.
Sözcü gazetesi yazarı Aytunç Erkin, “Madenci ve AKUT’a destek verilmeli” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Erkin bugünkü yazısında, 1999 Gölcük depreminden 3 ay sonra hazırlanan Meclis raporunu inceledi.
Raporda, madenciye ve AKUT’a destek verilmesinin öneminden bahseden Erkin, “24 yıl önce yapılan tespitlerle bugün arasında fark var mı? İmar planları, alüvyon arazi, siyasi ve rant kaygısı!” dedi.
Erkin’in yazısının öne çıkan kısımları şöyle:
Depremin üzerinden 14 saat geçti ve CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz isyanını sosyal medyadan duyurdu: “ACİL! Türkiye Taşkömürü Kurumu’ndaki (TTK) 500 arama kurtarmacıdan şu ana kadar sadece 85’i yola çıkarıldı. Bu kurtarma ekiplerinin harekete geçebilmesi için AFAD’ın resmi talebi ve onayı gerekiyor. Madenciler hazır, AFAD neyi bekliyor! Zaman daralıyor! TTK’nın arama kurtarma uzmanı madencilerinin acilen sivil veya askeri uçaklarla deprem bölgesine taşınması gerekiyor!”
Sonra ne oldu? Madencilerin disiplinli, planlı ve tecrübeli dokunuşlarıyla enkazdan sayısız yurttaş çıkarıldı. Bunu da iktidar ve medyası “destan-mucize” tanımlamaları üzerinden izleyicisi ve okuyucusuyla paylaştı. Neden madenciyle başladım? Çünkü dün bir rapor daha bitirdim. Bugünlerde, geçmiş-gelecek arasında bağlantıyı sağlamak için arşivin ne kadar önemli olduğunu herkes fark etti.
17 Ağustos 1999’daki “Büyük Marmara Depremi”nden 10 gün sonra kurulan “Deprem Araştırma Komisyonu” çalışmalarını 23 Aralık 1999’da tamamlayıp raporunu TBMM’ye teslim etti. Her partiden isim vardı bu çalışmada. Önce şu tespitle başlayalım:
“… Bölgede yaşanan felaketin üzerinden iki hafta gibi bir süre geçmesine rağmen kriz masalarının deprem şokundan kurtulamadıkları görülmüştür. Geçmişte yaşanan depremlere rağmen; imar planlarında yanlış yer seçimi, alüvyon arazilerin gerekli zemin etütleri yapılmadan imara açılması, yapılaşma sürecinde deprem şartlarına uyulmaması, siyasi ve rant kaygılarından kaynaklanan yoğunluk artışı, gereğinden fazla kat yapımına izin verilmesi ya da kaçak yapılan binalara imar affı ile ruhsat verilmesi sonucunda bölgede ağır hasar ve can kaybının meydana geldiği görülmüştür. (Sayfa 25)”
24 yıl önce yapılan tespitlerle bugün arasında fark var mı? İmar planları, alüvyon arazi, siyasi ve rant kaygısı!
Hatta rapor diyor ki: “… Kaldı ki, imar izni veren yerel yönetimlerin çoğunun, yeterli düzeyde teknik kadroya sahip olmadıkları ve planlama yetkilerini bilimsel verileri dikkate almadan siyasi geleceğe yönelik kullandıkları tespit edilmiştir.” Liyakatsız kadrolara vurgu 24 yıl önce de yapıldı bugün de! Zonguldak vurgusuna dikkat edin Raporun sonuç bölümünde öneriler var. Şaşıracağınız bazı maddeler olduğunu da göreceksiniz. Neden mi? Örneğin:
“… Son depremde değişik isimler altında arama ve kurtarma faaliyetlerine katılan gönüllü sivil örgütler teşvik edilmeli ve desteklenmelidir.” Hatırlayın; 1999’da AKUT’u tanıdık ve sonrasında “siyaset” bu kurumu hedef aldı, başındaki isim Nasuh Mahruki pasifize edildi. Uzun hikaye! Marmara depreminden sonra saha çalışması yapan Meclis’in vekilleri ne dedi raporlarında: Bu örgütleri teşvik edin. Peki biz ne yaptık? O gün AKUT’u bugün de AHBAP’ı hedef tahtasına oturttuk. Hatta; ‘hesap soracağız’ diyenleri bile gördük. Bitmedi… Yazımın girişinde CHP’li Deniz Türkyılmaz’ın 6 Şubat’ta attığı çığlığı okudunuz. 1999 depreminden ders çıkaran Meclis raporunda şu tespitin altını çizelim:
“… Bu anlamda, son depremde yapmış oldukları özverili çalışmalar ile büyük takdir toplayan Zonguldak maden işçilerinden olası felaketlerde de faydalanılabileceği hatırdan çıkartılmamalı ve bu amaç doğrultusunda gerekli araç ve gereçle donatılması için gayret sarf edilmelidir.” 24 yıl önce Zonguldak maden işçilerinden bahseden bir rapor var… 6 Şubat 2023’te yaşanan felakette ise madencileri getirmekte geciken bir iktidar var.