Türk Tabipleri Birliği’nden (TBB) yurtdışında görev yapmak için gerekli olan belgeyi talep eden hekimlerin sayısı her ay giderek artıyor. Belge edinen hekim sayısı 2022’nin ilk 5 ayında toplam 936’ya ulaştı. Bunların 491’iyse uzman.
SoL’un özel haberine göre Mayıs ayında yurtdışına gitmek için belge alan hekim sayısı 161’i bulurken, ilk sırada 7 kişiyle aile hekimleri geldi. Acil tıp ile anesteziyoloji ve reanimasyon bölümlerinden 6’şar, iç hastalıkları ile ruh sağlığı ve hastalıkları bölümlerinden 5’er, genel cerrahi, kadın hastalıkları ve doğum, plastik cerrahi ve radyoloji bölümlerindense 4’er hekim belge başvurusunda bulundu.
Bu yıl sonuna kadar toplam sayının 2 bin 500’e ulaşacağı tahmin ediliyor.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut’la gitmek için başvuru yapan hekimler arasındaki uzmanlık alanlarının dağılımını ve hekimlerin yurtdışına gidişindeki artışın nedenlerini konuştuk. “Günde 10 ameliyatı, 100 hastayı bir hekimin önüne yığarsa sistem elbetteki sağlık sistemi sorunlu yürür” diyen Bulut, yurtdışına çıkmak için başvuru yapanlar arasındaki uzman sayısındaki artışa da dikkat çekti.
Vedat Bulut “Sayı geçtiğimiz yıla oranla logaritmik olarak yükselişte. Giderek de artıyor. Gidişi etkileyen etmenlerden birisi çalışma koşullarının kötülüğü. Hekimler çok kısa sürede çok fazla hasta bakmak zorunda kalıyor. Diğer bir nedense iş güvencesizliği. Eskiden bir devlet memurunun işine son verilmesi için soruşturmalar, mahkeme kararları gerekirdi, şimdi insanların iş akdi bir gecede feshedilebiyor. Bunların dışında geleceğe yönelik endişeler de var.
Bir diğer etmen de sağlıkta şiddet. Günde ortalama 5-6 fiziksel ve bunun en az 6 katı kadar da sözel şiddetin olduğu bir Türkiye’de sağlık çalışanları artık endişeli. Bu şiddeti doğuran, arttıran temel nedense ‘sağlıkta dönüşüm’ programı. Liderlerin hekimlerin itibarlarını zedeleyici konuşmaları da etkileyici oluyor.
Ayrıca ‘malpraktis davaları’ da önemli bir etmen. Bu davalar hekimlerde büyük bir enerji kaybına yol açıyor. Yanlış yapılandırılmış sağlık sisteminden kaynaklanan sorunların faturası hekimlere çıkartılmaya çalışılıyor. Son çıkan ‘malpraktis yasası’ da sorunlar içeriyor. Çünkü bir merkez kurul oluşturuyorlar ve bu kurul atanmış bürokratlardan oluşuyor. Bu durum çifte standart doğuracaktır. Bunu partizanca kullanırlar, biliyoruz. Günde 10 ameliyatı, 100 hastayı bir hekimin önüne yığarsa sistem elbetteki sağlık sistemi sorunlu yürür.
Başka sorunlar da var tabii. Örneğin gelirler. Bir asistanın maaşı nöbetle beraber topladığınızda 9 bin 500 liraya geliyor. Nöbetleri almasa zaten geçinebileceği bir ücret yok. Büyük sorunlar yaşıyorlar. 2-3 asistan artık öğrenciler gibi aynı evi paylaşıyor. Birçok meslek grubuna ücretlerde iyileştirme yapıldı ancak özellikle sağlık çalışanlarına yapılmıyor. Bunun temel nedeni de özel sektör. Ucuz iş gücünü, köleliği dayatıyorlar. Ücretleri düşük tutuyorlar ve sağlık çalışanlarının sırtından bir sistem çeviriyorlar. Bir rant oluşturuyorlar. Kesinlikle maaşlarda da iyileştirmeye ihtiyaç var.
Bu saydığımız konularda adım atılmadığı takdirde Türkiye’de çalışan sağlık çalışanları gitmeye devam edecek. Mayıs ayında giden hekimlere baktığımızda önemli bir tabloyla da karşılaşıyoruz. Gidenler arasında kadın hastalıkları ve doğum uzmanı 4 kişi, plastik cerrahı 4 kişi var. Anesteziyoloji ve reainimasyon ki, yoğun bakım, anestezi gibi alanlar kritik alanlardır, 6 kişi. Acil tıp’tan 6 kişi, ortopedi ve travmatoloji 5 kişi, psikiyatri 5 kişi. Artık gidenler arasında uzman sayıları arttı. Özellikle de Cumhurbaşkanı’nın ‘Giderlerse gitsinler’ sözü sonrası. İnsanlar artık bu zor koşullarda çalışmak istemiyorlar. Bu insanlar kolay yetişmiyor.” sözlerini söyledi.
