İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, her hafta çarşamba günü gerçekleştirilen grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın “sürtük” ifadesine sert tepki gösteren Akşener, “Bu hakareti denize dökülüşünü unutamayan bir Yunanlı etmedi. Yazıklar olsun.” sözünü söyledi.
Akşener ”Bir hükümetin iyi veya fena olduğunu anlamak için hükümetten amaç nedir bunu düşünmek gerekir. Hükümetin 2 hedefi vardır. Biri milletin korunması ikincisi milletin refahını temin etmek. Bu iki şeyi temin eden hükümet iyi, edemeyen fenadır. 1923’de yapılan bu tespitteki hakikate bugünlerde tüm çarpıcılığı ile şahit oluyoruz. Bay Kriz ve olağanüstü ekonomi yönetimi sayesinde artık her yeni güne yeni bir zam haberiyle uyanıyoruz. Artık zamla yatıyor, zamla kalkıyoruz. 2 bin 500 lira reva görülen emeklilerimiz, halk ekmek kuyruklarında sıra bekliyor. Akşam evde ne pişireceğini bilemeyen anneler, evine et, süt, yağ, hatta çocuğuna bez bile alamadığı feryat ediyor. Saray şürekasına göre her şey yolunda. Milletimiz yoksullukla boğuşurken 5, 10 maaşlı saray danışmanlarının keyifleri her zamanki gibi yerinde.
Ülkede enflasyon makyajlı haliyle bile yüzde 73.5 olarak açıklanırken beceriksizliğiyle göz kamaştıran Nebati bakan çıkıp ‘Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla büyümeyi tercih etti. Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kar ediyor’ diyor. Böyle bir rezalet olabilir mi? Utanmadan dalga mı geçiyorsunuz? Uçacak dediğiniz Türkiye böyle mi uçacak? Nebati bakanın bu sözlerine bakınca anlıyoruz ki TÜİK sihirli değneğiyle tez zamanda bu arkadaşımızın yardımına koşacak. Nitekim bunun ilk işaretlerini görmeye başladık bile.
İlk önce TÜFE ve ÜFE oranlarından sorumlu daire başkanını görevden aldılar. 20 bölge müdürünü değiştirdiler. TÜİK bu aydan itibaren patatesin, domatesin kilosunu ne kadardan hesapladığını, kira fiyatlarını ne kadardan hesapladığını yayınlamayacağını açıkladı. TÜİK, yitip giden inandırıcılığını geri kazanmak adına şeffaf olmak yerine ‘AB’den artık böyle talep gelmiyor’ diyor. Yani kendisini bu ülkenin vatandaşına karşı değil, sadece sayın Erdoğan’a sorumlu hissediyor. Tayyip Beyi Üzmeyen İstatistik Kurumu olduğunu kabul ediyor. Açıkladığınız rakamlar işçinin, memurun, emeklinin maaş zammını belirliyor. Ay sonunu getiremeyen insanlarımızın vebali boynunuzda. Gelin iki cihanınızı da karartmayın. Gelin bu milletin ahını daha fazla almayın.
Geçtiğimiz Mayıs ayında Danıştay ve Sayıştay’ın yıl dönümüydü. Her iki yargı kurumumuzda kadim devlet geleneğimizden damıttığımız köklü devlet kurumlarımızdır. Sayın Erdoğan’ın en sevmediği kurumlarımızdır. Kendisi adeta devletimize, milletimize ve tarihimize ait ne varsa yıkmaktan, bozmaktan ve yozlaştırmaktan sorumludur. Aksini yapamadığı her şeye ve herkese de uyuz olur. Nitekim iki kurumumuzun yıl dönümü törenlerinde yaptığı konuşmalarda her zamanki gibi yine bu ülkenin cumhurbaşkanını değil de adeta devlete karşı mücadele eden bir fanatiği gördük.
Geçtiğimiz Mayıs ayında Danıştay ve Sayıştay’ın yıl dönümüydü. Her iki yargı kurumumuzda kadim devlet geleneğimizden damıttığımız köklü devlet kurumlarımızdır. Sayın Erdoğan’ın en sevmediği kurumlarımızdır. Kendisi adeta devletimize, milletimize ve tarihimize ait ne varsa yıkmaktan, bozmaktan ve yozlaştırmaktan sorumludur. Aksini yapamadığı her şeye ve herkese de uyuz olur. Nitekim iki kurumumuzun yıl dönümü törenlerinde yaptığı konuşmalarda her zamanki gibi yine bu ülkenin cumhurbaşkanını değil de adeta devlete karşı mücadele eden bir fanatiği gördük.
İlk seçimde yetkiyi alıp Türkiye’yi içine soktuğun bu kurumsuzlaşma çukurundan evvel Allah çekip biz çıkaracağız. Sende oturup muhalefet sıralarından memleket nasıl yönetilir kıskançlıkla izleyeceksin.
Döktüğü betonun yanına peyzaj olarak 3-5 fidan dikmeyi çevrecilik zanneden betonarme çapsızlık bizlerin gönlünde yara açıyor. Cennet doğamıza edilen ihanet değişmiyor. Marmaris Milli Parkı içerisinde bulunan Kızılbük Koyu’nda büyük bir doğa katliamı yapılıyor. Rantiyeler yine iş başında. Buradan kağıt üzerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı olarak geçen, gerçekte ise çevremizin, şehirlerimizin tarumarına sessiz kalan Murat Kurum’a ve Muğla Valiliği’ne sormak istiyorum. ÇED raporu gerekli değildir raporunu hangi amaca, hangi çıkar sahibinin amacına ve hangi beklentiye göre verdiniz? Neyin karşılığında göz yumuyorsunuz?” açıklamasını yaptı.