CHP Genel Merkez Yönetimi’nin parti tabanını isyan etme noktasına getiren politika ve söylemlerine duyulan tepki Gençlik Kolları’na da yansıdı.
CHP İzmir Konak İlçe Gençlik Kollu Başkan Yardımcısı Ramazan Karasu resmi sosyal medya hesabından yaptığı zehir zemberek bir kamuoyu açıklaması ile partideki tüm görevlerinden istifa ettiğini duyurdu.
Ramazan Karasu yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi.
“Yüce Türk Milletine,
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına,
Genel durum hakkındaki düşüncelerimi aşağıda olduğu gibi belirtiyorum.
Türkiye Cumhuriyeti’nin içinde bulunduğu durum ve çevrenizde nemalanan isimlerin gerçekleri gizlediğine olan inancım sizlere bu açıklamayı yapma zorunluluğu doğurmuştur. Düşüncelerimi aktarmak, kavrayabildiğim en geniş bir biçimde anlatma vatani bir görev olarak bilmemden kaynaklanan bir zaruriyettir.
- Memleketin genel durumu dikkatleri çekmektedir. Seçimler ve uygulanan haksız tavırlar, parti üyelerini kopuş aşamasına getirmiştir. Parti üyeleri ile parti üst yönetimi arasındaki bağlar kopmuş; izlenen politikalar, partimizi seçimleri kaybettirme aşamasına getirmiştir.
İdeolojik noksanlık, halkımızı partiye çekememekte ve her geçen gün partimizin oyları erimektedir. Bu husustaki anket sonuçları ortadır. Diğer taraftan hükümetin tam bir acz içinde bulunması, ulusumuzu ve ülkemizi genel bir anarşiye sürüklemektedir. Bu hususta; Cumhuriyet Halk Partisi’nin halkın istikbali ve geleceği için sağlam hukuki temeller atmak; politikacı olarak değil, devlet insanları düsturuyla hareket etme zorunluluğu vardır. Ülkemizin içinde bulunduğu durumdan kurtaracak tek ilke, cumhuriyet değerleridir. Geldiğimiz noktada, tüm siyasi partiler, cumhuriyetle hesaplaşma ve cumhuriyeti ortadan kaldırma hedefi içindedir.
- Hukuk sisteminin zayıflığından faydalanan hükümet mensuplarının içine düştüğü yolsuzluklara, daha iktidar olamadan bazı partililerimiz sürüklenmekte ve bunlar hasır altı edilmektedir. Susmak, göz ardı etmek; tüm partimize olan inançları söndürmekte ve geleceğe karşı umudu azaltmaktadır.
Ülke genelinde bulunan memurların çoğunluğunun çalma, hile ve yetkiyi kötüye kullanma işlerine karışmaları ve keyiflerine düşkün bir hale gelmelerinden dolayı her kentte, sosyal yaşam ve işleyiş kökünden çürümektedir.
Ülkemizin içinde bulunduğu derin kriz, insanlarımızda paraya tamah etme hastalığını ortaya çıkarmaktadır. Bu hastalık ne halkta ne de memurlarımızda geleceğe güven bırakmamakta ve namuslu kişileri dahi kutsal değer yargılarından ayırmaktadır. Hal böyle devam ettiği taktirde; devlet çatısının birdenbire çökme ihtimali bulunmaktadır.
Zorlu bir seçim sürecine girilen bu zaman diliminde, yolsuzlukla mücadele önce kendi içimizden başlamalı ve halkımızda güven inşa edilmelidir.
- Seçimlerin kazanılması ihtimalinde dahi ülkenin sorunlarına çözüm getirecek bir politika bulunmamaktadır. Bu da sorunların, yakın bir gelecekte de çözülebileceğini göstermiyor.
Altılı Masa olarak belirtilen, demokrasi masası, partimizin yıpranmasına; partimizin gericilikle yönetilmesine sebep olmaktadır.
- Her toplum kendi tarihsel sürecinin kazanımı olan farklılıklarla sahiptir. Bu farklılıklar, o toplumun sosyo-ekonomik yapısı ve buna bağlı olarak kültürel birikimlerden kaynaklanmaktadır. Demokrasi, uygulandığı her ülkenin sosyo-ekonomik yapısının elverdiği koşullarda kurumsallaşabilmekte ve o ülkeye özgü bir yönetim tarzına dönüşmektedir. Tarihsel sürecimiz içinde en büyük özgünlüğümüz ve farklılığımız, Türk Devrimi ve onun neticesinde ortaya çıkan Cumhuriyet’tir. Cumhuriyet değerleri, Batı’nın bizlere sunduğu demokratik koşullardan(!) farklı, kendi iç dinamiklerimize dayanan bir yönetim mekanizmasıdır. Cumhuriyetle hesaplaşmak kimsenin haddine değildir!
- Bugün geldiğimiz siyasi perspektif açısından; hukuktan, kanun devletinden, anayasadan, insanlık ve vatandaşlık haklarından bahsetmek iğrenç bir demagojidir. “Hak, Hukuk, Adalet” anlayışı, ancak sistemi hedef aldığı ve sisteme antitez getirdiği sürece anlaşılır olmaktadır. Parti üst yönetimi bu şiarla hareket etmemekte ve sistemin bir parçası dahilinde yol haritası belirlemektedir. İkinci Cumhuriyetçilerin, liberallerin partide yer almasından kaynaklı; partimiz sol değerlerden ve Atatürk’ten uzaklaştırılmıştır.
- Son dönemde “Başörtüsü” çıkışı ile birlikte, Cumhuriyetin en önemli yapı taşı olan “Laiklik” hedef alınmıştır. 20 yıldır despot yönetim anlayışı sergileyen iktidara, en büyük yardım yapılmış, Anayasamızın 10. ve 24. Maddelerinde yer alan dini serbesiyet ve vicdan özgürlüğü rafa kaldırılmak istenmektedir. Bu değişiklikle beraber Türkiye’deki bütün inançlar tehlikeye sokularak, dini kriz yaratılmaktadır. Bu tartışmalarının sonunda Türkiye Cumhuriyeti, dini yönetim modeli altına sürüklenmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ü önder ve Cumhuriyet felsefesini rehber kabul eden biri olarak bu çıkışları kabul edebilmem mümkün değildir.
- Partimizin, son dönemde yaptığı sosyal medya fişlemeleri demokratik ilkelere terstir. Amacımız, despot yönetimi devirme mücadelesiyken yeni bir despot rejim yaratmak değildir.
- Geçici koruma altındaki sığınmacılar ile ilgili iktidarın uyguladığı bilinçli politikalara seyirci kalınması, demografik bozulmanın yansıra ülkemizi temelinden sarsmaktadır. Seyirci ve sessiz kalınması suça ortak olunması anlamına gelmektedir.
İşte benim düşüncelerim bundan ibarettir. Bulunduğum mevki sebebiyle düşüncelerimi açıklamakla vicdanım üzerinden büyük bir yükü kaldırmış olduğum kanısındayım. Sessiz kalmak suça ortaklıktır. Bu sebeple partimdeki bütün görevlerimden istifa ettiğimi sunar; partime sıradan bir nefer olarak hizmet etmeye ve CHP’nin Kemalist, Atatürkçü, sol ve tam bağımsızlıkçı bir çizgiye yeniden dönmesi için mücadele vermeye devam edeceğimi bildiririm.
Yorulduğumuz zaman bile durmadan yürümek, yorulduğumuz dakikada da dinlenmeden Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden yürümek zorundayız. Yorgunluk her insan, her yaratılmış için doğal bir durumdur. Fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevî bir kuvvet vardır ki, işte bu kuvvet yorulanları dinlendirmeden yürütür. Bu kuvvete dayanarak haykırıyorum;
Yaşasın Sol!
Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye!
Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk!
Yaşasın Cumhuriyet!
Saygılarımla,
CHP Konak Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı
Ramazan KARASU”
Ramazan Karasu yaptığı paylaşımda partiye bir nefer olarak hizmet etmeyi sürdüreceğini ve Kemalist,sol,tam bağımsızlıkçı bir CHP için mücadelesini sürdüreceğini vurguladı.
İşte o paylaşım:
Sessiz kalmak suça ortaklıktır!Partimdeki bütün görevlerimden istifa ettiğimi sunar; partime sıradan bir nefer olarak hizmet etmeye ve CHP’nin Kemalist, Atatürkçü, sol ve tam bağımsızlıkçı bir çizgiye yeniden dönmesi için mücadele vermeye devam edeceğimi bildiririm. pic.twitter.com/iMgjvk69RI
— Ramazan Karasu (@karasu_rmzn) October 18, 2022