Merkez Bankası’nın (TCMB) Kasım 2022 Finansal İstikrar Raporu bugün yayımlandı.
TCMB raporunda sorunlu kredilerin toplam kredi hacmi içerisindeki payının eylül ayında yüzde 11,3 olduğu aktarıldı. Eylül ayı toplam kredi miktarının 6,83 trilyon TL olduğu hesaba katıldığında sorunlu kredilerin toplamının 771,9 milyar TL olduğu görüldü.
Raporda ayrıca sorunlu kredilerin toplam krediler içerisindeki payının yılın başından bu yana düştüğü ifade edildi. Tahsili gecikmiş alacaklarla (TGA) yakın izlemedeki kredilerin toplam krediler içerisindeki payının 2021 yılı sonundan itibaren 297 baz puan gerileyerek yüzde 11,3 seviyesine geldiği aktarıldı.
TURİZM, İNŞAAT VE ENERJİ SEKTÖRLERİNE VURGU
Raporda, 2018 yılı döviz kuru gelişmelerinden olumsuz etkilenen enerji ve inşaat sektörleri ile salgın dönemindeki kısıtlamalardan etkilenen turizm sektörlerindeki TGA oranının sektör ortalamasının üzerinde seyretmeye devam ettiği bilgisine yer verildi.
Öte yandan, uygulanan makroihtiyati politikalar neticesinde KOBİ, ihracat ve yatırım kredilerinin Ocak-Eylül dönemindeki net kullanımının önceki yıla kıyasla 65 milyar TL’den 878 milyar TL’ye gelerek 12 kat artış gösterdiği belirtildi.
ÖNCÜ GÖSTERGELER 3. ÇEYREKTE İVME KAYBINA İŞARETE EDİYOR
Raporda küresel ve yurt içi ekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmeler yer aldı. TCMB raporunda şu değerlendirmelere yer verildi:
“Yurt içi iktisadi faaliyetteki güçlü seyir 2022 yılının ilk yarısında devam ederken, öncü göstergeler yılın üçüncü çeyreğinde bir miktar ivme kaybına işaret etmektedir.
Hizmet gelirlerindeki güçlü görünüme karşın, ihracattaki sınırlı ivme kaybı ile birlikte enerji ve altın ithalatındaki yüksek seyir nedeniyle cari işlemler açığı artmaya devam etmektedir.
Cari işlemler açığı ağırlıklı olarak banka dışı özel sektör borçlanması ve yurt dışı yerleşik mevduatı ile finanse edilirken, net hata noksan kalemi de artış kaydetmiştir.
Enflasyonda yakın dönemde gözlenen yükselişte, enerji maliyeti artışlarının gecikmeli ve dolaylı etkileri, ekonomik temellerle uyumsuz fiyatlama oluşumları ile küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şokları etkili olmaktadır.”