AKP’de uzun yıllar siyaset yaptıktan sonra İYİ Parti’ye geçen Ahmet Eşref Fakıbaba, seçimler için iddialı konuştu; ayrıca herhangi bir konuda pişmanlığı olmadığını söyledi.
Yaklaşık yirmi yıllık süre içerisinde kimi zaman ayrılıp geri döndüğü, bakanlık dahil birçok üst düzey görev üstlendiği AKP’den geçtiğimiz aylarda istifa eden ve İYİ Parti’ye katılan Ahmet Eşref Fakıbaba, gündemde yer alan konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Gazete Duvar’dan Serkan Alan’ın sorularını yanıtlayan Fakıbaba, altılı masanın cumhurbaşkanı adayını açıklamakta geç kaldına dair eleştiriler üzerine şunları söyledi:
“Geç olup olmadığını anlamak için geriye dönüp bir bakmak lazım. Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu seçimlere iki ay kala açıklanmıştı. Sayın Muharrem İnce de seçimlere bir buçuk ay kala açıklanmıştı. Daha seçimlere altı ay var. Bir buçuk yıldan beri Türkiye’nin gündemini değiştirmek için ‘adayınız kim’, ‘adayınız kim’ diye herkes bağırıp çağırıyor. İktidar bunu istiyor ki ne olacağını anlasın, bel altı vurulsun diye. Bence Altılı Masa en doğru kararı verecektir.”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesi için oy isteyen Fakıbaba, “Sistemin yanlış olduğunu şahsen gördüm ve yanıldık” dedi.
Pişman olduğu hiçbir şeyin bulunmadığını, AKP içerisinde rahatsızlığını dile getirmesine rağmen ‘kâle alınmadığını’ anlatan Fakıbaba seçimler için de iddialı konuştu, büyük bir sürpriz yapacaklarını söyledi.
Alan’ın yönelttiği sorulardan bazıları ve siyasetçinin bunlara verdiği yanıtlar şöyle:
– AK Parti’den istifa edip İYİ Parti’ye katılmanız kamuoyunda büyük yankı yarattı. Ayrılış sürecinizin ardından gelen tepkileri bugünden nasıl değerlendiriyorsunuz?
Burada çok mutluyum, çok rahatım. Sayın Genel Başkanla sürekli konuşabiliyoruz, problemleri tartışabiliyoruz. Arkadaşlarla çok uyum içerisinde çalışıyoruz. İnşallah seçimlerden sonra hem ülkenin hem de gündemin çok daha güzel olacağına inanıyorum. Bu inancımdan dolayı ve iyi bir ailede bulunmaktan dolayı mutluyum. İYİ Parti olarak seçimlerden sonra çok güzel şeylere imza atacağız.
‘ANLATTIKLARIM KÂLE ALINMADI’
– AK Parti’den ayrılma kararı zor bir karar mıydı?
Benim rahatsızlığım birdenbire gelişmedi. Genelde yerelde çok büyük rahatsızlıklarım vardı. Bunları çok iyi anlatmama rağmen pek kâle alınmadı. İnanın ben 2023’te aday olmayı düşünmüyordum. Meral Hanım’ı tanıdıktan sonra çok inandım ve onun teklifini kabul ettim. Şu anda da geçtiğim için çok mutluyum.
‘HUKUKUN OLMADIĞI YERDE İNSANLAR HUZURLU OLAMAZLAR’
– Ayrılma kararının birden olmadığını söylediniz. Kırılma noktanız var mı? AK Parti’de duramayacağınızı hissettiğiniz o kırılma anı ya da anları nedir?
Kırılma dediğim gibi bir anda başlamadı. Hukukun, adaletin olmadığı hiçbir yerde insanlar rahat ve huzurlu olamazlar. Ekonomi düzelmez. Bu bağlamda çok uyarılar yapmama rağmen bana göre, hukukun, adaletin bizim ilk yıllarımızda olduğu gibi işlemediğini gördüm. Bunun yanında eğitimle ilgili sağlıkla ilgili, özellikle dar gelirli insanların ekonomik yaşantılarıyla ilgili çeşitli eleştirilerim olmuştu. Ancak bunların içerisinde en önemlisi hukuk ve adaletti. Bunların kâle alınmadığını görünce, siyaseti bırakayım diye düşünürken Meral Hanım’la karşılaşınca fikrimden vazgeçti.
‘PİŞMAN OLDUĞUM BİR ŞEY YOK’
– Peki geriye dönüp baktığınızda pişman olduğunuz bir şey var mı?
Düşünüyorum, pişman olduğum bir şey yok. Elimden geldiği kadar… 20 yıldan beri siyasetçiyim. Belediye başkanlığım, milletvekilliğim, bakanlığım içinde hep iyi niyetli ve samimi olarak, halkı nasıl mutlu edebiliriz, refah seviyesini nasıl yükseltebiliriz diye çalışmalarım oldu. Siyaseti çok seven bir kardeşinizim. Mutlaka yanlışlıklar olabilir, insanız ama pişman olacağım bir şey olduğunu düşünmüyorum.
‘KEŞKE 3 Y DEVAM ETSE, AK PARTİ’DEN AYRILMAMIŞ OLSAYDIM’
– Meral Akşener ile tanışmanıza vurgu yaptınız. Bu süreçte “keşkeniz” Akşener ile geç tanışmak mı? “Keşke daha önce tanışsaydım” diyor musunuz?
Keşkem şu var; biz 3 Y (Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasaklar) ile yola çıktık. O 3 Y devam etse, hiç AK Parti’den ayrılmamış olsaydım. 3 Y devam etseydi bana göre İYİ Parti de olmazdı. Yüzde 55’lerle iktidarımız devam ederdi. Yolsuzluğun olduğu yerde yoksulluk vardır. Yolsuzluğun olduğu yerde yasaklar vardır, yozlaşma, adaletsizlik, hukukun olmayışı vardır. Biz AK Parti’nin fabrika ayarlarını devam ettirebilmiş olsaydık… 20 yıl emek verdik, kolay mı? Böyle bir şeye gerek kalmazdı.
‘RAHATSIZLIKLARIMDAN RAHATSIZ OLAN MUTLAKA ARKADAŞLARIM VARDIR’
– Siz rahatsızlığınızı ayrılarak gösterdiniz. AK Parti içerisinde sizin gibi rahatsız olup ayrılmak isteyen başka isimler var mı? Ya da siz ayrıldıktan sonra, “İyi yaptın, keşke biz de yapabilsek” diyen oldu mu?
Beni arayıp da “İyi yaptın, keşke biz de ayrılsak” diyen olmadı. Ama benim bu rahatsızlıklarımdan rahatsız olan mutlaka arkadaşlarım vardır. Ama bunların sayısı nedir, neyin nesidir onu bilemem.
‘SİSTEMİN YANLIŞ OLDUĞUNU ŞAHSEN GÖRDÜM VE YANILDIK’
– İYİ Parti’nin ve Altılı Masa’nın ortak söylemi ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem.’ Siz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesi sürecinde AK Parti saflarında, bu sistem için oy talep eden konumdaydınız. Geriye dönüp bakınca ne yanlış yapıldı, ne eksik oldu?
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için ben de çalıştım, oy verdim, oy istedim. Biz şunu düşünüyorduk; Başkanlık Sistemi’nde yasama, yürütme ve yargı, yani güçler ayrılığı çok daha etkin bir şekilde kullanılacak. Ama maalesef öyle olmadı. Zaten en fazla kırılmamın olduğu dönem de bu Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nden sonraydı. Hızlı bir şekilde sorunlar çözülecek, herkes daha mutlu olacak diye düşünürken şimdi devlet dairesine gidiyorsunuz, bir evrakı veriyorsunuz, bir evrakın bir iki ayda cevabını almanız mümkün olmuyor. Öyle bir hantallaştı ki… Sistemin yanlış olduğunu şahsen gördüm ve yanıldık. Bir de güçler ayrılığı dedik, bunlar güçler birliği haline dönüştürüldü. Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçmek gerektiğine, zaruret olduğuna şu anda ben de inanıyorum.
‘BEN KÜSKÜN DEĞİLİM’
– Seçime az bir süre kaldı. Seçim sonuçlarına dair öngörünüz nedir?
İYİ Parti’nin büyük bir sürpriz yapacağını düşünüyorum. Patlama yapacağız. Yüzde 15,16, 18 deniyor olsa da çok farklı. Sokaktayız, bunu görüyoruz. İnşallah çok büyük patlama yapacağız ve ülkeyi yöneteceğiz.
– Küskün AK Partililer diye bir seçmen grubu var. Sizin için de AK Parti’ye küskün diyebilir miyiz?
Ben küskün değilim. Kendi rızamla AK Parti’nin politikalarını beğenmediğim için köşeme çekilmişim, fakat daha sonra inandığım için bir partiye geldim ve mutluluk duyuyorum.
– Peki bu küskün seçmen kitlesi nereye yöneliyor?
Esasında partisine küskün olan seçmenlere baktığımızda ikinci adres İYİ Parti. Anketlerde bunun çıkması, yarınki başarımızda bunun hiç de sürpriz olmadığını gösteren önemli verilerden.
‘DOĞRU ADAYI BULACAĞIZ’
– Seçimlerin en önemli gündem maddesi Altılı Masa’nın çıkartacağı ortak cumhurbaşkanı adayı. Masaya adayın belirlenemediği üzerinden eleştiriler getiriliyor. Adayın belirlenmesinde geç mi kalındı?
Geç olup olmadığını anlamak için geriye dönüp bir bakmak lazım. Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu seçimlere iki ay kala açıklanmıştı. Sayın Muharrem İnce de seçimlere bir buçuk ay kala açıklanmıştı. Daha seçimlere altı ay var. Bir buçuk yıldan beri Türkiye’nin gündemini değiştirmek için “adayınız kim”, “adayınız kim” diye herkes bağırıp çağırıyor. İktidar bunu istiyor ki ne olacağını anlasın, bel altı vurulsun diye. Bence Altılı Masa en doğru kararı verecektir.
– ‘Şöyle bir aday olmalı’ diyerek gözünüzü kapattığınızda, gözünüzün önüne nasıl biri geliyor?
Doğru adayı bulacağız. Türkiye’de doğru aday, Altılı Masa’da doğru aday çok var. Gözümü kapattığım zaman, samimi, dürüst, adaletli, demokrat, geçmişi pırıl pırıl olan Altılı Masa’da liderler var, Türkiye’de de var.
(…)
– Urfalısınız. AK Parti’nin aday göstermemesi üzerine seçimlere bağımsız girip belediye başkanı seçildiniz. İYİ Parti’ye katılmanızın ardından seçimlerde Urfa’da nasıl bir durum açığa çıkacak? Hedefiniz nedir?
Urfalı hemşerilerim bana inanır. Ben de onlara inanırım. Samimiyet çok önemli. Siyasetçi halkın hizmetkarıdır. Bunu söylerken laf olsun diye söylemiyorum. Başhekimliğimden beri Urfalı hemşerilerim de bu sözümün gerçek olduğunu bilirler. Yine karar verecek olan hemşerilerimizdir ama oyumuzun çok yükseleceğine, sürpriz yapacağımıza inanıyorum.
‘ZORLAMAYA RAĞMEN SAYI ÇOK AZDI’
– Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Urfa’da miting yaptı. Siz önceki mitingleri de biliyorsunuz. Bunun bir farkı var mıydı? İktidar ne umdu ne buldu?
2003’leri, 2010’ları hatırlıyorum. Havalimanından miting alanına kadar büyük bir kalabalık olurdu. Karşılayanlar canla başla, gözlerinin içi gülerek, dokunmak için toplanıyorlardı. Ne camilerden anons yapılırdı, ne öğrenciler çağrılırdı ne de memurlara katılım zorunlu olurdu. İnsanlar özgürce, kendi gönüllerince sayın Başbakan’ı görmeye gelirlerdi. Ama bu sefer öyle olmadı. Çevre kentlerden otobüsleri görüyorsunuz. Bu kadar masrafa gerek yok, bunlar kamu kaynağı. Çok büyük bir zorlamayla yapılan miting oldu. Eski mitingler ile yeni miting fotoğraflarını karşılaştırdığınızda, bu kadar zorlamaya rağmen sayının çok az olduğunu hemen fark ediyorsunuz.
– Urfalılar küskünler mi?
Küskün mü değil mi ona benim karar vermem doğru olmaz. Eski bir motivasyonun olmadığının belirtisi. Sıkıntı olduğu açık.
‘NEBATİ BAKAN OLMADAN SIKINTILAR BAŞLAMIŞTI’
– Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati de Urfalı bir siyasetçi. Ekonomik sorunlara değindiniz, Bakan Nebati görevdeyken bu sorunları ona aktarma fırsatı yakalamış mıydınız?
Sayın Nebati Bakan olmadan sıkıntılar başlamıştı. Çok fazla kâle alınacağını tahmin etmediğim için fazla bir irtibatımız olmadı. Hükümetin başarısı, bakanların başarısı Türkiye’nin başarısıdır. Ben başarılı olmasını gerçekten çok isterim. Dün EYT soruldu, sanki hiç duymamış gibi ilgisiz karşıladı, beni çok üzdü. Milyonları kâle alır şekilde cevap vermesini beklerdim. “Asgari ücretliye de, memura da, emekliye de ne verilse haklarıdır. Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir” dedi. Eğer biz burada memuru, emekliyi, asgari ücretliyi sadakaya muhtaç ettiysek çok üzücü bir olay. Beyninin arkasında yatanın bu olduğu çok belli. Emekliler ağlıyor, asgari ücretliler perişan, memurlar da aynı durumda. Türkiye’nin geldiği manzaraya baktığınız zaman çok kötü durumda olduğunu görüyorsunuz. Şu anda bunu değiştirmek adına mücadele ediyorum.