Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, asgari ücret sürecinde “milyonların vebalinin sırtında” olduğunu söyledi. Atalay, “Önerim şu: Bizi bir daha toplamasınlar. 6 ay sonra enflasyon yüzde 20 oldu diyelim. Hiç konuşmadan otomatik olarak haziran veya temmuzda 20’yi versinler” ifadelerini kullandı.
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. Asgari ücretin belirlenme sürecinde yaşanan sıkıntılara, kendisine yönelik eleştirilere açıklık getirdi.
Cumhuriyet’e konuşan Atalay’ın sorulara verdiği yanıtların bir kısmı şöyle:
Asgari ücret geçmiş yıllarda bugün olduğu kadar gündem olmuyordu. Oysa şimdi aylar öncesinden konuşulmaya başlanıyor. Neden?
İki nedeni var. Bir, enflasyon yüksek değildi. İki, hiçbir seçimde ülke böyle gerilmemişti. Geçmişte gündem olması için bir engelli arkadaşımızı, bir kadın arkadaşımızı, bir erkek arkadaşımızı koyuyorduk. Ama bugün baktığımızda ağustos ayından beri iktidar da muhalefet de asgari ücret konuşuyor. Bir tek biz konuşmadık. 1 Aralık’a kadar asgari ücretle ilgili ağzımı hiç açmadım. Ev kiraları asgari ücret artacak diye artmaya, zamlar gelmeye başladı.
“Türk-İş 7 bin 785 TL” diyor diye eleştirilerin hedefi oldu…
Türk-İş, 37 yıldır açlık yoksulluk rakamlarını açıklıyor. Açlık 7 bin 785 TL. Bana soruldu “Nereden başlayacaksınız?”, dedim ki “Asgari ücret 5 bin 500 TL. Türk-İş açlık sınırından yani 7 bin 785 TL’den başlayacak”. Ertesi gün ‘Bu kadar zam mı istenir?” diye olay oldu. Ben zam istemiyorum ki. Açlık sınırından itibaren konuşmayı istiyorum. Yani bunun üstünü konuşacağız. İki gün sonra başkanlar kurulu yaptık. Açlık sınırının üzerinde konuşacağımızı, kabul edeceğimiz bir rakam olmazsa masada olmayacağımızı söyledik. 15 bin TL, 20 bin TL diyen oldu. Geçen yıl partilerin büyük bölümü 400 dolar diyordu. Ben ne doları konuşurum ne de Avro’yu. Türk-İş başkanı Türkiye’de Türk parasını konuşur. Bu arada 20 gün içinde iki kez başkanlar kurulu yaptık. Ayın 20’sinde beni bakanlığa çağırdılar. Komisyon sürüyordu. Bakana 9 bin TL talebimizi ilettim. Sonra basının önünde bu rakamı duyurdum. 3 gün sonra bakan tekrar aradı ve aynı noktada olup olmadığımı sordu. “Aynı noktadayım” dedim. Türk-İş başkanı söyler ve söylediği noktada durur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ücret açıklarken siz masada bu nedenle mi yoktunuz?
Ben dediğime ve aldığımız karara bakıyorum. 8 bin 500 TL kötü oldu demiyorum. Ama 9 bin TL bizim içimize sinen, toplumun kabul edeceği bir rakamdı. Ben açıklama sırasında yoktum. Bunu bakan da işveren başkanı da biliyor. 9 bin TL’ye gelirseniz beni çağırın ama bunu vermeyecekseniz ben gelmeyeceğim. Sonuç olarak orada değildim.
Bu süreçte Cumhurbaşkanı ile telefonda veya yüz yüze bir görüşmeniz oldu mu?
Olmadı. Benimle kimse konuşmaz. Benim huyumu bilirler. Türk İş başkanı söyler ve söylediği yerde durur.
Cumhurbaşkanı “Sırtında küfe olmayanlar rahat konuşuyor” dedi. Sizin aranızın iyi olduğunu kamuoyu biliyor, bu kez ters mi düştünüz, size miydi bu sözler?
Benim Kemal Bey ile de aram iyi. Türk İş başkanı olarak ben aradaki mesafeyi tutmaya gayret ediyorum. Tayyip Bey’i daha eski tanıyorum ama hepsiyle bir hukukum var. Tayyip bey benim huyumu bilir, ben onun huyunu bilirim. Bana mı, başkasına mı dedi bilmiyorum.
Tam da 9 bin TL açıklamanız üzerine sorulunca bu yanıtı verdi Cumhurbaşkanı…
Dikkatli dinledim, ertesi gün de imzalarken genelde de söyledi. Bana mı dedi bilmiyorum. Benim için bir mahsuru yok. O işini yapıyor ben işimi yapıyorum. O devletin cumhurbaşkanı ben de Türk İş başkanıyım. Ben 100 gram kıyma alanların, ekmek arası köfte yiyenlerin değil, ekmek arası patates yiyenlerin temsilcisiyim. Ben öyle yaşadım, geldim. Benim sırtımda milyonların vebali var. Küçük esnafın durumunu da biliyorum. Onları da savunuyorum. “Bu rakamı ödeyemez” diyorum. Ben sermaye düşmanlığı yapmam. Büyük firmalara bir itirazım yok ama Anadolu’da kasaplar, terziler, ayakkabı tamircileri, üç beş kişinin çalıştığı yerler var. Onların da desteklenmesi gerektiğini de ifade ediyorum.
Belirlenen asgari ücretin kayıt dışı veya işsizlik riski var mı?
Bununla ilgili kaygılarımız var. Bakanlık takip ediyor. Kayıt dışını devlet halletmeli. Orada da haksız rekabet var. Merdiven altı çalışıyor, ne ürettiği belli değil, ne tükettiğimiz belli değil. Bir firma düşünün. Yapması gereken her şeyi yapıyor ama yan tarafta kayıt dışı işçi çalıştıran firma var. Maliyetli çok çok düşük. Nasıl rekabet edecek, edemez. Üç gün sonra dükkânı kapatıyor.
Enflasyon düşecek diye asgari ücret belirlenir mi?
Sapla saman karıştı. Enflasyonla ilgili iktidarıyla muhalefetiyle bir çare bulmak lazım. Üç gün sonra seçim var. Biz sendikalar, bu ülkede 70 yıldır varız. Türk İş 70 yıldır hep Türkiye’den, temsil ettiği işçiden yana oldu. Var sayıma göre asgari ücret belirlenmez. Önerim şu: Bizi bir daha toplamasınlar. 6 ay sonra enflasyon yüzde 20 oldu diyelim. Hiç konuşmadan haziran veya temmuzda 20’yi versinler.
Seçime giderken tekrar bir artış olur mu sizce?
Benimle konuşan yok, bilmiyorum. Ama o gün orada olsam bu önerimi de ifade ederdim. Tekrar toplanmaya gerek yok. Otomatik olarak asgari ücretliye artış uygulanmalı. Kafamdaki bu.
Siz 9 bin TL diyerek ekonomik dengeleri bozacak bir ücret mi önermiş oldunuz?
Benim önümde açlık, yoksulluk var. Gıda enflasyonu bu ülkede yüzde 138. Ben olamayacak bir şey istemiyorum. Bazıları beni tenkit ediyor. Diyorlar ki ‘Neden aşağıdan istedin?’ Ben elimdeki rakama göre konuşuyorum. Türk İş başkanı 15 bin TL desin de 9 bine TL’ye mi imza atsın. Türk İş söyler söylediğine imza atar.