DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın konuğu oldu.
Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Babacan, şunları kaydetti:
“DEVA Partisi olarak İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Her partinin bu soruya ayrı ayrı cevabı olabilir ama bu bir mutabakat metni. Partilerden biri veya birkaçı itiraz ederse metne girmez. Demokraside bunların hepsi var. Seçimlerden sonra, DEVA Partisi olarak bundan vazgeçecek halimiz yok. Seçimlerden sonra bunlar yeniden değerlendirilecek. Seçime doğru giderken siyasi psikoloji farklı oluyor, seçimden sonra farklı oluyor. Bütün bunları tekrar bakarız, konuşuruz, gereği neyse yaparız.”
İsmail Küçükkaya’nın “Ortak bir cumhurbaşkanı adayı belirlediğiniz takdirde liderlerin de başkan yardımcısı olarak birtakım sorumluluklar üstlenmesi, bir yetkiyi paylaşmanız heyecan verici geliyor bana. Bunun nasıl yapılacağına dair tartışmalar çok oldu. Bunu nasıl öngörüyorsunuz? Bunun mekanizmasını anlatır mısınız?” sorusuna Babacan’ın yanıtı şöyle oldu:
“Otobüsün bir tane şoförü olması gerekiyor. Şoför, kurallara uymadan, kural tanımadan, hız sınırını aşarak, çamurlu batak yollara sokarak kullanması var. Bir de otobüsü kullanan şoförün kurallar bazında otobüsün nereye gideceğini, nasıl bir yolculuk olacağını baştan yolcularla konuşup, kurallara uygun biçimde ve yolcuların da içini rahat ettirecek biçimde kullanması var. Şu anda hiçbir kural tanımayan, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymuyorum diyen bir şoför var. Akla gelen her şeyi yapan şoför var. Ülke enflasyon çamuruna, bataklığına girmiş durumda. Hukukta, adalette çamura saplanmış durumdayız. Ama yeni sistemde kurallara uyan bir şoförden bahsediyoruz. Bu ikisi arasında tercih. Siz yolcu olarak 85 milyonluk Türkiye otobüsünde hangi otobüse binmek istersiniz?
Vay 6 kişi bir arabayı kullanamaz diyorlar. Kullanamaz tabi. 6 tane cumhurbaşkanı mı olacak diyoruz? O kadar yanıltıcı şeyler yazıp çiziyorlar ki. Bir tane cumhurbaşkanı olacak tabii ki. Ama şoföre güvenerek otobüsü emanet etmek istiyoruz.”
“Liderlerin başkan yardımcısı olma bahsini konuştunuz mu?” sorusuna ise Babacan’ın yanıtı şöyle oldu:
“Orada birkaç alternatif model var. Hangisinin olacağı, adayın ismiyle ilgili konular. Genel başkanların yeni yönetim modelinde, geçiş sürecinde pozisyonu ne olsun, sürecin neresinde, nasıl olsunlar? Modellerden birisi genel başkanların cumhurbaşkanı yardımcısı olması. Bu model, adayın genel başkanlardan birisi olup olmamasına bağlı. İşin ruhunda istişare ve uzlaşı var. 6 genel başkanın cumhurbaşkanıyla istişare ve uzlaşı içerisinde ülkeyi yöneteceği bir model var. Ama direksiyon bir tane, şoför bir tane.”
Küçükkaya’nın, “Bu model Türkiye’nin sorunlarına çare olur mu?” sorusunu, Babacan şöyle cevapladı:
“Avrupa demokrasilerinde bunun çok sayıda örneği var. Avrupa’da az gördüğümüz bir örnek, bu mutabakatın seçimden önce yapılması. Seçimden sonra oturuyorlar partiler mutabakat metni oluşturuyorlar. Başarılı protokol oluşturma süreçleri nasıl yürüyor, onları inceledik. 6 parti ortak metin oluşturuyorsun, bu kolay değil. Hükümetten niye böyle bir şey çıkmıyor? Niye Cumhur İttifakı’nın ortak anayasa metni yok. Yeni anayasa deyip duruyorlar, nerede? Bizim var. Çünkü bu ortak çalışma kültürüyle oluşan işler. Onun için yapamazlar, mümkün değil. Türkiye’de ilk, Avrupa’da örneği az.”
Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şu anda hükümetin açıkladığı uzun vadeli ekonomi politikası yok. Orta vadeli program açıklıyorlar, program diye açıkladıkları hiçbir şeye uymuyorlar. Şu anda Türkiye’nin bir ekonomi programı yok. Sayın Erdoğan’ın aklına geldiği zaman yaptığı, gelmediği zaman yapmadığı rastgele savrulan bir Türkiye ekonomisi var. O yüzden yoksulluk artmış durumda.”