Elektrik üretiminde Birleşik Arap Emirlikleri’ne geniş imtiyazlar sağlayan anlaşma Meclis’te. Çelişkiler ve boşluklarla dolu anlaşma enerji uzmanlarına göre her türlü müdahaleye açık.
Sol.org.tr’den Emre Alım’ın özel haberine göre; seçimlerin ardından kaynak arayışı hızlanmış, ekonomi yönetimi Körfez ülkelerine birtakım ziyaretlerde bulunmuştu. Bu çerçevede AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 19 Temmuz’da Birleşik Arap Emirlikleri’yle (BAE) masaya oturmuş ve bir dizi anlaşmaya imza atmıştı. Bunlardan enerji ve doğal kaynaklar alanında imzalanan anlaşma önceki hafta onay için Meclis Başkanlığına sunuldu.
Anlaşma, 18 milyar dolarlık yatırım karşılığında Türkiye’deki kurulu gücün yüzde 23’üne karşılık gelen 24 bin 500 megawattlık kapasitenin BAE şirketlerine sunulmasını öngörüyor. Buna göre BAE’nin kârlı bulması durumunda, finansman temin etmesi vaadi karşılığı birçok alanda doğal kaynaklar veya elektrik üretim sahaları öncelikli olarak BAE şirketlerine tahsis edilecek.
ANLAŞMA BAE’YE NELER VAAD EDİYOR?
Deniz üstü rüzgar enerjisi için 2.500 MW’lık bir saha
Pompaj depolamalı HES’ler için 2.000 MW’lık kapasite
Batarya depolamalı RES ve GES’ler için 3.000 MW’lık kapasite
Yeşil hidrojen veya amonyak üretim projesi için 5.000 MW’lık kapasite
Doğalgaz santrali projesi için 3.000 MW’lık kapasite
Yerli kömür santrali projesi için 3.000 MW’lık kapasite
Nükleer santral projesi için 6.000 MW’lık kapasite
“HER TÜRLÜ İSTİSMARA VE MÜDAHALEYE AÇIK”
Anlaşmayla birlikte BAE’ye başta ihale mevzuatı olmak üzere yürürlükteki uygulamalar ve yasalarla çelişen birçok özel ayrıcalık tanınıyor. Enerji uzmanlarıysa anlaşmadaki boşluklara ve muğlak bırakılan sınırlara dikkat çekiyor.
soL’a konuşan TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz, anlaşmanın suistimale açık olduğuna işaret ediyor:
“Deniz altındaki kaynakların değerlendirilmesinde söz konusu bölgelerin jeolojik konumu, rüzgar hızı gibi etmenlere bakılmadı. Uzay fotoğraflarından yapılan çözümlemelerle birtakım tahminler yapıyorlar. Depolama işinde de nereyi vereceği belirsiz. Hidrojen kısmı da bilinmiyor. Bir doğalgaz anlaşması olabilir çünkü Türkiye 10 bin MW daha ilave kapasite öngörüyor önümüzdeki yıllarda.
Bu anlaşma şu an tasavvur halinde. Bunların hepsi ucu açık süreçler. Her türlü istismara, müdahaleye açık bir durum söz konusu. Bir kısmının olmayacağı ortada, bir kısmının da nasıl olacağı belli değil.”