Haber Alternatif
  • ANASAYFA
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • MEDYA
  • SPOR
  • DIŞ BASIN
  • ÖZEL HABER
  • KÖŞE YAZILARI
Sonuç Yok
View All Result
  • ANASAYFA
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • MEDYA
  • SPOR
  • DIŞ BASIN
  • ÖZEL HABER
  • KÖŞE YAZILARI
Sonuç Yok
View All Result
Haber Alternatif

BU TÜRK SİYASETİNİN ACZİYETİ İÇERİSİNDE BİR TARİHİ SORUMLULUK, BİR BAŞKALDIRI VE “KENDİ KADERİNE EL KOYMAYA” ÇAĞRI YAZISI VE YENİ BİR SİYASAL PARTİ MANİFESTOSUDUR

08/06/2025 18:23
Kategori: KÖŞE YAZILARI
A A
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsapp'ta Paylaş

Celal Eren ÇELİK

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en karanlık ve beka sorununu en yakın şekilde üzerinde hissettiği bir dönemden geçmektedir.

Böylesi tarihi ve kritik bir süreçte ülkeyi yöneten AKP iktidarının da,artık Atatürk’ün partisi olmakla uzaktan yakından alakası kalmamış ana muhalefet partisinin de,“Mış gibi” muhalefet yapmak ve kendi siyasal ve ticari ikballerini çeşitli siyasal ittifaklar içesinde sadece meclise girerek sağlamak dışında hiç bir işlevi olmayan diğer muhalefet partilerinin de Türkiye için bir umut ve alternatif olmadığı gerçeği açık ve net biçimde gözükmektedir.

Sistem içerisindeki iktidar ve muhalefet partileri ile yine sistemin millete dayattığı siyasal aktörler siyasi geleceklerini Türk milletinin iradesinde değil,emperyalist güç odaklarının ve Washington-Londra-Brüksel hattının icazetinde aramaktadır.

Zaten tamamen bir emperyal proje ile iktidara “getirilen” ve emperyal güç odaklarının destekleri ile 22 senedir Türkiye’yi küresel güçlerin isteğine uygun şekilde yönetirken Cumhuriyetin tüm ekonomik kazanımlarını küresel sermaye odaklarına peşkeş çeken AKP iktidarı aynı zamanda açık bir karşı devrim sürecini de tüm şiddeti ile yürütmektedir.

Buna mukabil siyaseten içi boşaltılarak, kuruluş değerlerinden uzaklaştırılan ana muhalefet partisi etnik ve mezhepsel siyaseti benimseyerek açıkça özerkliği ve federatif yapıyı getirecek politikaları ana siyasi hattı olarak benimsemiştir.

Türk milletinin kabul edemeyeceği bu duruma karşın gözünü çevirdiği milliyetçi cenahta ise bir parti AKP iktidarının ortağı olmuş,bir diğer parti ise muhalefet yapmaktan tamamen uzaklaşmış ve kurucu lideri Saray’a çıkmış, “İradesini Kandil’e teslim ettiğini” defalarca beyan etmiş olan etnik bölücü siyasetin temsilcisi parti ise Türkiye’de yaşayan tüm Kürtlerin iradesinin “Tapulu sahibi” gibi davranarak, kendisini “Ağa” Kürt vatandaşlarımızı ise adeta marabası olarak görmüş ve yıllardır Kürt vatandaşlarımız üzerinden pazarlık masalarında kendi siyasi ve ticari rantını pekiştirmiştir.

Türkiye’de sadece adı “İşçi” partisi olan ama kendisinin ezilen işçi sınıfı ile hiç bir bağı olmayan bir diğer parti ise günlerini Nişantaşı-Kadıköy-Cihangir üçgeninde geçirmekte, işçi kenti Kocaeli’nde aday olan Genel Başkanı ancak 4.olarak işçi ile alakaları olmadığını kanıtlamakta, sadece adı “İşçi” partisi olan bu parti siyasi varlığını Kürt vatandaşlarımızı pazarlık masadına süren etnik bölücü parti ile ittifak yaparak Meclis’e gitme koformizmi üzerinden sürdürmektedir.

Ülke ekonomik olarak harap olmuş,milli üretim tesisleri özelleştirme adı altında küresel sermayeye ve küresel sermayenin Türkiye temsilcilerine peşkeş çekilmiş,orta sınıf yok edilmiş, ülkede iktidarın yarattığı “Besleme” ve yandaş sermaye sınıfının kontrol ettiği güç ile ezilen,emeği ile geçimini sağlamaya çalışan yoksul ve yoksun geniş halk kitleleri arasındaki uçurum açılmış, bunun sonucunda ortaya çıkan dayanılmaz sosyal ve ekonomik gelir adaletsizliği toplumu bir patlama eşiğine getirmiştir.

AKP iktidarı dış politikada Türkiye’nin on yıllardır sürdürdüğü milli politika çizgisini ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi ve çağ dışı İhvancı emelleri ile alt üst etmiştir.

Yunanistan adalarımızı işgal etmiş, Güney sınırımızda PYD/YPG bir terör devleti kurmak için son aşamaya gelmiş, Yunanistan ve Bulgaristan’daki ABD üsleri ile Türkiye her tarafından kıskaç altına alınmıştır.

Tüm bunlar yaşanırken AKP iktidarı hiç birşey yapmamış, “Mış gibi” muhalefetten de ciddi bir baskı yaratacak ciddi bir toplumsal muhalefet örgütlemesi bilinçli olarak yapılmamıştır. Zira açıkça görülmektedir ki sahte ve iş birlikçi muhalefet de AKP/MHP/DEM 3’lüsünün “Ana aktörü” olduğu BOP PROJESİ’nin Türkiye ayağının “Yancısı” olarak kendisine de siyasi “pastadan” düşebilecek bir payı hesap etmektedir.

Türkiye Suriyeli ve Afgan göçmenler ile demografik yapısı değiştirilirken, orta vadede beka sorunu olacak bu durum Türk milletinin tüm karşı çıkmasına rağmen ABD ve AB’nin istekleri doğrultusunda sürdürülmüştür.

İktidar ve muhalefet bu göçmenleri göndermek yerine “Entegrasyon” adı altında Türkiye’de temelli kalmaları konusunda uzlaşmış gözükmektedir.

Zira iktidar ve muhalefetin “İcazet” beklediği ABD ve AB’nin çıkarları ile planları bunu gerektirmektedir. İktidar ve muhalefet ise Türk milletinin değil kendilerinin siyasi ikballerini düşünmekte ve Türk milletinin aleyhine olsa da kendi çıkarları lehine pozisyon almaktadır.

İktidar ve muhalefet Türk milletinin değil kendilerinin siyasi ikballerini düşünmekte ve Türk milletinin aleyhine olsa da kendi çıkarları lehine pozisyon almaktadır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkeyi emanet ettiği gençler başta olmak üzere, Türk milletinin Türkiye’nin geleceğine dair umutları yok edilmiş daha da önemlisi ülke ile duygusal bağları sistematik olarak zayıflatılarak bugün gelinen noktada tamamen kopma noktasına getirilmiştir.

Ülkesi adına hiç bir umut taşımayan geniş halk kitleleri imkan bulduğu takdirde yurtdışında yaşamak ve doğup büyüdüğü vatan topraklarını ilelebet terk etmek için gözünü kırpmayacak bir halde getirilmiştir.

Ve bu gençler ne acıdır ki “Geleceklerinin çalınmasına tepki” olarak sokağa inildiğinde tek bir kişinin siyasi ikbali için öne sürülmüş,yüzlercesi polisler tarafından gözaltına alınıp tutuklanırken onları “Öne süren” iş birlikçi muhalefet onları “SATMIŞ” ve bir daha Anayasal olarak aday olması mümkün olmayan Erdoğan’a bu kendiliğinden ve her şeyini riske atarak alanlara çıkan gençlerin öncülük ettiği “Toplumsal direniş”,pazarlık masasına sürülerek “Kendisini sandıkta yenmek isterim” diyen sahte mesih (!) olan iş birlikçi muhalefetin Cumhurbaşkanı Adayı tarafından “Uzlaşalım yeter ki beni içeriden çıkart biz de senin adaylığına ve bir dönem daha Cumhurbaşkanı olmana ses çıkartmayalım” mesajı verilerek ucuz bir “Uzlaşma” önerisinin öznesi yapılmıştır…

Türk toplumunun en önemli hasletlerinden birisi olan “Aile kurumu” sistematik olarak saldırı altına alınarak çökme noktasına getirilmiştir.

1980’lerin başındaki ANAP iktidarı ile başlayan ve “Benim memurum işini bilir” sözü ile vücut bulan yolsuzluk-hırsızlık ve talan AKP iktidarı döneminde sistemin bizatihi kendisi olmuş, ürüme tüm sosyal katmanlara kadar yayılmış,ahlaki ve etik tüm değerler yerle yeksan edilmiştir.

Türk toplumunun birleştirici ve taşıyıcı ana kolonlarından olan milli ve manevi değerleri siyasetin “Mezesi” haline getirilerek siyaseten suistimal edilmiş, daha da vahimi ülkede yaşanan pek çok yolsuzluk-talan ve vurgun bu milli ve manevi değerler ile “Kamufle edilir” hale gelmiş ve bu değerler etik çöküntünün üzerine örtülen bir “Şal” görevi üstlenmiştir.

AKP iktidarı sistematik şekilde başta devlet televizyonu TRT’yi ve yandaş kanallarını kullanarak,içerisinde çarpıtılmış-yalan bilgilerin yer aldığı tarihi ve dönem dizileri ile kendi ideolojisine uygun “Alternatif bir tarih” anlatısı inşa etmiştir.

Buna AKP yandaşı Neo-Osmanlıcı tarihçi ve yazarların yazdıkları kitaplar eklenerek olmayan bir tarih inşa edilmiştir.

Öte yandan Cumhuriyet Devrimleri,Kurtuluş Savaşı ve hatta son adımda Atatürk’ün adı ders kitaplarında dahi minimize edilerek Kemalist Türk devrimi ve Cumhuriyet kazanımları başta olmak üzere modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve inşası hedef alınarak, Türk toplumunun tarihi hafızası adım adım silinmek üzere hareket edilmiş ve bunda oldukça ciddi mesafe kat edilmiştir.

Türk milleti artık siyaset kurumuna güven duymamaktadır. Seçmenler verdiği oyları ülke için gerçek manada bir umut yarattıklarını yahut gerçek anlamda bir çözüm yaratacağını düşündükleri için değil, kutuplaştırılarak dizayn edilmiş ve iktidar ile muhalefetin üzerinde uzlaştığı sistemde,sırf kendi karşıtı olduğu taraf iktidara gelmesin diye vermektedir.

Öte yandan iktidar kanadı milli ve manevi duyguları istismar ederek, muhalefet ise yaşam tarzı korkusunu yayarak ve Atatürk’ün ismini kullanarak kendi seçmen bloğunu konsolide etmektedir.

İşin rant kısmında ise “İktidar senin,belediyeler benim” olarak özetlenecek bir uzlaşı ile iktidar ve muhalefet anlaşmıştır.Ancak bu anlaşmanın AKP tarafından kendi rant sistemini aynen belediyelerde uygulamaya çok hevesli muhalefete kurulan bir “Tuzak” olduğu ve herşeyi “Kaydeden” AKP iktidarının yerel yönetimlerde vurgun-talan bataklığına çektiği muhalefeti bir anda bu “Kayıtlar” ile vurması ile iktidar kadar muhalefetin de içerisinde nasıl bir “Rant irini” olduğu ortalığa saçılmıştır.

Ancak işin boyutları çok daha büyük olsa da BOP PROJESİ gibi küresel bir emperyalizm projesinde de ortak oldukları için iktidar muhalif belediyelerdeki yolsuzluklara,muhalefet ise iktidarın yolsuzluklarına “Mış gibi” tepkiler verse de aslında bu tepkiler “Kayıkçı kavgasından” öteye geçmemekte, iktidar ve muhalefet “RANT KARDEŞLİĞİ” içerisinde Türk milletine bir “Cambaza bak oyunu” seyrettirirken milletin kaynaklarını kendi siyasi ve ticari ikballeri için kullanmaktadırlar.

Ülkede birikmiş olan çok ciddi toplumsal muhalefet potansiyeli bilinçli olarak örgütlenmemekte,bu şekli ile örgütsüz ama “Muhalif”, “Memnuniyetsiz” halk kitlelerinin mecburi olarak sistem içerisindeki partilere bağımlı kalması sağlanmakta, çok az bir kısmı ise protest seçmen olarak sandığı protesto ederken iktidar ve muhalefet açısından tehlikesiz hale getirilmektedir.

Tüm bu olumsuz şartlar içerisinde Türk milleti artık kendi kaderine bizatihi kendisi el koymak zorundadır ve bu yine bizatihi Türk milletinin omuzlarına tarihin yüklediği ağır bir sorumluluk olarak ortaya çıkmıştır.,

Açık ve nettir ki bugün ülkede iktidar ve muhalefetin “Sistem rızası” inşa ederek dayattıkları siyasal sistem tıkanmış, yozlaşmış ve çürümüştür.

Bu sistem ve sistemin uygulayıcısı olan parti ve siyasiler ile Türk milleti maalesef ancak uçurumun karanlık dibini görecektir.

Acıdır ama gerçek olan kaçınılmaz son bu sistem,bu partiler ve bu siyasal aktörler ile devam edildiği takdirde budur.Zira aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar elde etmeyi beklemek en hafif tabiri ile ahmaklıktır.

Dolayısı ile yıllardır yapılan aynı siyasal tercihleri yaparak farklı sonuçların elde edileceğini,hele hele ülkenin kurtulacağını ve bazı PR “Mahsulü” müteahhitlerin ajans sloganı olan “Her şey çok güzel olacak” hayalini kurmak tam bir safdillik ve akıl tutulmasıdır.

Dolayısı ile bu sisteme ve bu sistemin uygulayıcısı olan partilere ve siyasal aktörlere güvenerek ülkenin yarınlarını inşa etmek mümkün değildir. Bir “Başkaldırı” ve makus talihe milletin bizatihi el koyma hali tarihsel zorunluluk halini almıştır….

Türk milleti değişen ve dönüşen Dünya’da, yeni dinamikler ile Dünya yeniden şekillenirken beklediği büyük değişimi “Eski sözler ve eski yüzler ile değişim olmaz” şiarı ile “bilinen” değil, “İşini en iyi bilen, liyakatlı, yıpranmamış” kadrolar ile gerçekleştirmek zorundadır.

Türk milleti bu büyük değişimi “Örgütsüz” gerçekleştiremez. Dolayısı ile bizatihi halkın öncü yurtsever kadroları yeni bir halk hareketini, yeni siyasi kadrolar, yeni bir siyasal felsefe ve yeni bir siyasi dil ama en önemlisi yeni bir siyasal vizyon ile örgütlemek zorundadır.

Peki bu süreç nasıl işleyecektir? Öncü kadrolar liderliğinde alttan gelen muhalif ve yurtsever toplumsal direnç hatlarının örgütsüz yapısı örgütlü bir siyasal halk hareketi haline dönüştürülecektir.

Bu aşama ile birinci basamak tamamlandıktan sonra, halk hareketinin öncü partisi kurularak “Öncü partinin” arkasındaki kitlesel destek ile uzun soluklu bir mücadele başlatılacaktır.Halk hareketinin arkasında durduğu, “Öncü partinin” ilk hedefi karşı devrimin karşısında Anti-emperyalist,tam bağımsızlıkçı,Kemalist Türk Devrimi’ne ve devrimlerin sürekli ilerlemeyi emreden ruhuna sadık,laik,milliyetçi bir “Cumhuriyetçi Merkez Odak” inşa etmek olacaktır.

Kimse artık kendi siyasi ve ticari ikbali için Türk milletine hayal satmamalıdır. AKP iktidarı ve dizayn edilmiş işbirlikçi sistem muhalefetinin Türkiye’ye verdiği tahribat başlanacak bir siyasi mücadele sonrasında 2-3 senede giderilebilecek gibi bir zarar değildir.

Verilecek mücadele ve bu mücadeleyi verecek halk hareketi ile hareketin öncü partisi uzun soluklu ve sadece AKP iktidarının Türkiye’de hegemon güç haline geldiği 23 seneyi değil, 1946 itibarıyla Türkiye’nin kaybettiği gerçek anlamda tam bağımsızlığını geri kazanma hedefli olarak mevzi mevzi kaybedilen tüm Cumhuriyet kazanımlarını geri almak üzere kurgulanacak, dolayısı ile uzun süreçli bir mücadelenin siyasi merkezi olacaktır.

Meydana getirilecek “Cumhuriyetçi Merkez Odak”ın en önemli hedefi ve ana stratejisi ise “BÜYÜK VE GENİŞ TOPLUMSAL MUHALEFET CEPHESİNİ” BİRLEŞİK CUMHURİYETÇİ CEPHE çatısı altında inşa etmek olacaktır.

Bu büyük “Cephenin” inşası ile bugünkü çürümüş sistem dışarıdan “Kuşatılacak”, önce baskı merkezi olarak ülke siyasetini sokaklardan,meydanlardan belirleyecek güce ulaşılacak,bu güç sistemi baskı altına alarak milletin istediği şekilde hareket etmesi için sistem aktörlerini mecburen milletin çıkarları lehinde siyaset yapma ve karar almaya yönlendirme gücüne erişecek, sonrasında ise bu halk hareketinin baskı ve nüfuz etme gücü siyasal güce dönüşerek siyasal sistemi parlamenter sistem içerisinde domine ederek halkın iktidarını kuracak ve karşı devrimci saldırıyı geri püskürterek ve HALKIN İKTİDARINI kuracaktır.

Böylesi zorlu ve uzun bir mücadele süreci sonrasında kurulan halk iktidarı Kemalist Devrimlerin tamamlanması misyonunu yerine getirecek hatta Mustafa Kemal Atatürk’ün “Muasır medeniyetlerin ilerisine gitme” vizyonu ve Kemalizm’in statükoyu reddeden, sürekli ilerlemeyi emreden devrimci ruhuna uygun olarak Kemalist Devrimleri daha da ileriye taşıyarak Türkiye’yi aydınlık ve onurlu yarınlara taşıyacaktır.

Bu bağlamada Türk milletinin gerçek yurtseverlerinden müteşekkil olacak, geçmişte hangi siyasal yapı içerisinde yer aldığı yahut hangi siyasi yapıya sempati duyduğu önemsenmeksizin gerçekleştirilecek bir siyasal organizasyon hayata geçirilecektir.

Buna göre; bugün gelinen noktada sistem içerisinde yer alan siyasal parti ve siyasal aktörlerin kendisini temsil etmediğini düşünen ve aşağıda sayılacak “Kırmızı Çizgilerde” ve bu “Kırmızı Çizgilerde” siyasi mücadele sürecinde milim taviz verilmeyeceği hususunda uzlaşan toplumun tüm siyasi-sosyal-ekonomik ve kültürel katmanlarından yurtseverleri bir araya getirecek bir büyük “TOPLUMSAL MUHALEFET CEPHESİ” inşa edilecektir.

Bu kırmızı çizgiler;

 1-Anti-Emperyalist olmak

2-Tam Bağımsızlıkçı olmak

3-Laiklikten milim taviz vermemek,tarikat/Cemaat yapılanmalarına karşı “Devrim Kanunlarının Uygulanmasını” kabul etmiş olmak

4-Kemalist Türk Devrimine,bu devrimin ruhuna ve ilkelerine sadık olmak

5-NATO karşıtı olmak

6-Irkçılıkla ilişkisi olmayan,”Ortak Ulus Bilinci” üzerinden şekillenmiş ve ekonomik-sosyal ve kültürel alanda kendisini gösterecek şekli ile milliyetçi olmak

7-Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üniter devlet yapısı başta olmak üzere Anayasasının ilk 4 maddesi ile 66.maddesinin “Tartışılamaz” olduğunu kabul etmek.

8-Ekonomide Türkiye’yi bu hale getiren faiz-borsa-sıcak para sarmalında Türkiye’yi küresel güçlerin sömürü alanı haline getiren neo-liberal ekonomi modelini reddederek,planlı ve katma değeri yüksek, Dünya piyasaları ile rekabet edebilen,bilişim/teknoloji ağırlıklı,AR-GE ve inovasyona önem veren,modern tarımsal reformları ve yeni tarımsal üretim modellerini geliştirerek Dünya’nın gittiği gıda krizi öncesinde yeniden tarımsal üretimde “Kendi kendisine yeten” devletlerden biri olma vizyonunu ortaya koyan, devletin stratejik alanlarda ekonomide söz ve yetki sahibi olmasını kabul eden,milli kalkınmaya dayalı bir ekonomi modelini benimsiyor olmak.

9-Dış politikada bağımsız ve kendi paktlarını kuran bir Türkiye yaratılmasını savunmak.

10-Emeğin hakkını sermayeye yedirmemek ve geniş yoksul ve yoksun halk kitlelerinin ülkenin refahından en adaletli şekilde paylarını aldıkları ezenin ve ezilenin olmadığı bir düzeni kurgulamak.

11-Sosyal,hukuki,ekonomik adaleti sağlamak.

Bu halk hareketinin ve hemen akabinde bu hareketin öncü partisinin örgütlenmesi/kurulması ile başlayacak mücadele sürecinde Türk milleti az önce bahsettiğimiz şekli ile kendi kaderine el koyacaktır.

Anlattıklarımız özellikle sadece sosyal medya mecralarından tepki göstermeye alışmış hatta iktidarın baskıcı yapısı nedeni ile o tepkiyi vermekte bile son dönemde korkar hale gelmiş, “Örgütsüz” ama ülkesi için,ülkesinin yarınlarında yaşayacak çocuklarının ve torunlarının geleceği için endişe duyan ilk bakışta çok zor gelecektir.

Pek çok kişi bu zorlukla birlikte “Küçümseme” ve ülkedeki çok sayıda parti nedeni ile “Bezginlik” ve “Bir de siz mi çıktınız?” diyecektir. Hatta “Hakim sistemin” narkozu altında olan pek çok kişi bizimle dalga da geçecektir.

Ancak bizler 4 yıl önce sadece 5 kişi ile yola çıkan bugün ise onbinlerce mensubu olan Türkiye genelinde 54 ilden,yurt dışında 3 ayrı kıtadan 18 farklı ülkeden katılımcısı olan, DİP DALGA HAREKETİ olarak biliyoruz ki Dünya’daki hiç bir büyük siyasi devrim,seçim zaferi,büyük değişim ve hatta Kurtuluş Savaşları öyle 100 binlerin yahut milyonların kitlesel desteği ile başlamamıştır.

Tam aksine tüm bu devrim ve siyasal zaferler bir avuç kararlı ve idealist insanın öncü kadroları olarak çıktığı yolda gerçekleşen örgütlenme ve ortaya konan vizyon ile fikriyatın arkasından kitlelerin yürümesi ile birlikte başarıya ulaşmıştır..

Ve artık bu ülkenin “Yurtseverleri” örgütsüz de, yalnız da değildir… DİP DALGA HAREKETİ anlattığımız süreci örgütleyecek ve bu zorlu mücadele sürecini verecek, Cumhuriyetçi Merkez Odak ekseninde BİRLEŞİK CUMHURİYETÇİ CEPHE’yi inşa ederek “GENİŞ TOPLUMSAL MUHALEFETİ” kurgulayacak “ÖNCÜ PARTİYİ” kurmak için artık geri sayıma geçmiştir.

Kurulacak “Öncü” partinin adı bellidir,logosu bellidir, programı hazırdır, tüzük çalışması ise 3’te 2 oranında tamamlanmıştır. Yapılacak 4 farklı “Kurucular Kurulu Toplantısı” ve sonrasında belirlenecek illerde gerçekleştirilen il gezileri sonrasında partimiz kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığı’na verecektir.Türk milleti artık “ALTERNATİFSİZ” değildir ve yurtseverlerin büyük bir aile olduğu örgütlü bir “SİYASAL ORGANİZASYONA” sahiptir…

Ekmek mücadelesinde emekçi,terörle mücadelede,üniter devlet yapısını savunmada,kültürel değerleri ve ülkenin ekonomik çıkarları ve devlet menfaatlerini savunmada ortak ulus bilinci üzerinden milliyetçi,,

Sömüren-sömürülen mücadelesinde demokratik solcu,

Küresel finans oligarşisine karşı,anti neo-liberalist,planlamacı-kalkınmaya dayalı-yüksek teknoloji odaklı ekonomi modeli benimseyen,

Modern tarımı üretim ve satış kooperatifleri ile entegre eden tarım politikalarına sahip,

Depremi bir doğal afetten öte bir milli güvenlik ve beka sorunu olarak gören ve buna göre önlemler alan,

Milli Eğitim ve Sağlık hizmetlerini tamamen parasız ve en yüksek kalitede devlet eli ile verecek,

NATO’ya karşı olan, DSÖ,Fulbright,İklim Kanunu ve Gümrük Birliği anlaşmalarını iptal edecek,

Türkiye’nin kendi ekonomik-siyasi-askeri paktlarını kurmasını önce planlayacak sonra hayata geçirecek,

Suriyeli/Afganlıları entegrasyon politikaları ile Türkiye’de tutmayacak,verilen tüm vatandaşlıkları iptal ederek, Cenevre Anlaşması’ndan kaynaklı uluslararası haklarımızı kullanarak sınırdışı edecek,

Ülkemizin başta altın olmak üzere tüm yeraltı zenginliklerini yeniden millileştirerek ETİ MADEN benzeri kurulacak bir milli “Gelecek Fonunda” işleyecek,

Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne karşı siyaset yapan parti,STK,sendika v.s’ler ile yüzde 3-5 oy için değil ittifak yapmak aynı kaldırımdan bile yürümeyecek,

Tam bağımsızlık,Anti-emperyalizm,Kemalizm,Kemalist devrimler ve Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü merkezine almış,Anayasının ilk 4 maddesine ölümüne sadık,

Dikey değil yatay örgütlenme modeli ile tüm üyelerini mümkün olan en maksimum seviyede (Siyasi Partiler Kanunu bazı noktalarda bunu engelliyor) karar mekanizmalarına dahil edecek,

Tüm makamlara adaylık için tüzüğünde ön seçim dışında hiç bir başka seçenek olmayan, Ön seçime katılmak ve aday olmak için de 2 sene içerisinde parti teşkilatının çalışmalarında belirlenen çalışmalara aktif olarak katılıp 65 puanı tamamlama zorunluluğu olan,

65 yaşı itibariyle partide kimsenin, isterse 5 seçim kazanmış Genel Başkan da olsa bir makama seçilmek için aday olamayacağı,

Gençlerin ilçe-il ana kademe yönetim kurullarında da doğal “Asli üye” ,Gençlik Kolları Başkanı’nın “Doğal Parti Meclisi” üyesi olarak doğrudan ana kademe karar mekanizmalarında söz ve oy hakkına sahip olduğu,

İl başkanlarından en fazla oy yüzdesi ile seçilmiş 40’ının 60 kişilik Parti Meclisi’nin doğal üyesi olduğu,böylece illerin en tepe yöneticilerinin partinin en üst organında karar mekanizmasında temsil edileceği,

Merkezi Disiplin Konseyi’nin tamamen hukukçulardan oluşup,hiç bir Genel Başkan tarafından aday gösterilemeyeceği ve tam bağımsız şekilde teşekkül edip gerekirse Genel Başkan hakkında dahi disiplin soruşturması başlatabileceği,

Üye aidatlarının GSM operatörleri üzerinden otomatik olarak tahsil edildiği, Parti yöneticisi ile partinin sıradan üyesinin mali olarak ortak katkı koyduğu,belirleyici farkın ise parti çalışmaları ve tabanda karşılığın olup olmaması olacağı,

Bu ülkede siyaseten tıkanmış ve yozlaşmış siyaset kurumunda en büyük alternatif ve millete yeni bir umut olma iddiası ile kendisini “MİLLİYETÇİ DEMOKRATİK SOL” olarak niteleyen (Partinin adı değil ideolojik tanımıdır) yeni bir öncü partinin “MANİFESTOSUDUR” bu yazdıklarımız.

Bu yazıyı okuyan, ülkesinin geleceğinden endişeli ama örgütsüz, elini taşın altına koymak ve konfor alanının dışına çıkmakta da ikilem yaşayan yurtseverler, size sesleniyoruz;

Artık bir karar vermek zorundasınız; Sizler de ya bir Godoth, bir “Kurtarıcı” gelmesini bekleyeceksiniz, ya da bu ülkenin kaderine bizzat el koyanlardan olacaksınız.

“Kurtarıcı” beklerseniz biliniz ki o “Kurtarıcı” asla gelmeyecek. Ve ülke bir karanlığa sürüklenip,uçurumdan aşağı yuvarlandığında çocuklarınız yahut torunlarınız sizlere “Bu ülke bu hale gelirken sen ne yaptın?” diye sorduğunda utanç ve sessizlikle belki de artık fiilen sömürgeleştirilmiş bir ülkede yaşamanın azabı ile başınızı öne eğeceksiniz.

Ama bu ülkenin kaderine bizzat el koyanlardan olmayı tercih ederseniz tarih sizi mutlaka “Ülkesini kurtaran kahramanlar” arasında yazacaktır. Ve en büyük onur madalyanız ise çocuklarınıza,torunlarına bırakacağınız aydınlık ve TAM BAĞIMSIZ bir Türkiye olacaktır.

“Evet yeter artık benim de isyanım var.Ben de varım” diyorsanız dipdalgahareketi.com resmi sitemizden katılım formunu doldurun ve bu uzun,zorlu mücadelede bize yol arkadaşı olun….

Biz kararımızı verdik; “BU ÜLKEYE UMUDUNU GERİ VERECEĞİZ”

Şimdi sıra sizde; Ülke sizin,karar sizin..

Etiketler: AKPBİRLEŞİK CUMHURİYETÇİ CEPHECELAL EREN ÇELİKchpCUMHURİYETÇİ MERKEZ ODAKİHVANManşetMUHALEFETÖNCÜ PARTİSürmanşet
PaylaşTweetGönder

HaberAlternatif'in özel haberlerinden haberdar olmak için bildirimleri mutlaka açın!

Bildirimleri Kapat

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ÖZEL HABER

CHP MALTEPE’DE KRİTİK PM ÖNCESİNDE “MAFYA İLE İSMİ ANILAN ADAY İSTEMİYORUZ” KRİZİ

26 Ocak 2024
ÖZEL HABER

ŞOFÖRÜNDEN 30 AĞUSTOS’TA ARACINA ASTIĞI BAYRAĞI KALDIRMASINI İSTEYEN TURİZM FİRMASI YANDAŞ ÇIKTI

1 Eylül 2024
ÖZEL HABER

TARİKATA YAKIN OL,SEVGİ İLE ARSA TAHSİSİ YAPILSIN

10 Aralık 2020
KÖŞE YAZILARI

AKP’NİN SESSİZ VE “DERİN KLİĞİNİN” BEYNİ: CİHANNÜMA DERNEĞİ

22 Aralık 2023
MEDYA

ÇAKICI VE HACISÜLEYMANOĞLU AİLELERİ ARASINDA TEHDİTLER HAVADA UÇUŞTU

1 Ocak 1970
Oynatılan Video

CELAL EREN ÇELİK’TEN DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NA SERT ELEŞTİRİ

CELAL EREN ÇELİK’TEN DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NA SERT ELEŞTİRİ

GÜNDEM

YARSAV KURUCUSU ÖMER FARUK EMİNAĞAOĞLU’NDAN YSK’YA “YÜCE DİVAN” UYARISI

GÜNDEM

AKUT VAKFI BAŞKANI NASUH MAHRUKİ: “TSK SİSTEM DIŞI BIRAKILINCA ASKER KIŞLASINDAN ÇIKAMADI”

ÖZEL HABER

AREA ARAŞTIRMA ŞİRKETİ BAŞKANI MURAT KARAN’DAN ÇARPICI AÇIKLAMALAR

SİYASET

SÜLEYMAN SOYLU’DAN İMAMOĞLU KARARI HAKKINDA İLK AÇIKLAMA

SİYASET
Haber Alternatif

Basın Meslek İlkeleri’ne uymaya söz vermiştir. Haber Alternatif sitesinde yayınlanan her özel haberin hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Kullanılması halinde Haber Alternatif’in hukuki hakları mahfuzdur.

Kategoriler

  • DIŞ BASIN
  • EĞİTİM
  • EKONOMİ
  • GÜNDEM
  • KÖŞE YAZILARI
  • MEDYA
  • ÖZEL HABER
  • SİYASET
  • SPOR
  • TEKNOLOJİ
  • YAŞAM

Takip Edin

  • Gizlilik Politikası
  • Künye
  • İletişim

© 2022 Haber Alternatif - Yazılım: Albasoft Bilişim Teknolojileri.

Sonuç Yok
View All Result
  • ANASAYFA
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • MEDYA
  • SPOR
  • DIŞ BASIN
  • ÖZEL HABER
  • KÖŞE YAZILARI

© 2022 Haber Alternatif - Yazılım: Albasoft Bilişim Teknolojileri.