Celal Eren Çelik
Ey Türk Milleti!
Bu topraklar, tarih boyunca atalarımızın alın teriyle, kanıyla ve umutlarıyla yoğruldu. Bu vatan, birliğin, dayanışmanın ve bağımsızlığın simgesi oldu. Ancak bugün, ülkemiz bir gölge altında:
2011’den bu yana gelen düzensiz göç dalgası, sadece bir demografik mesele değil, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi bir Milli Beka Problemi haline geldi. Sokaklarımızda gettolar yükseldi, işlerimiz elimizden alındı, kaynaklarımız tükendi, kültürümüz tehdit altında. Ama en önemlisi, çocuklarımızın geleceği, bizim geleceğimiz, bir belirsizliğin pençesinde.
Biz, Dip Dalga Hareketi olarak, bu karanlık tabloya sessiz kalmayı reddediyoruz!
Milliyetçi Demokratik Sol ideolojimizle, Türkiye’yi yeniden bizim yapmak için bir umut, bir kararlılık ve bir vizyon sunuyoruz. Bu manifesto, sadece bir belge değil; bir uyanış çağrısı, bir yeniden inşa hareketi, bir milletin kendi kaderine sahip çıkma iradesidir.
Göçmenlerin geri gönderilmesi için uluslararası hukuka dayalı, insani ve egemen bir yol haritası sunuyoruz. Bu yol, sokaklarımızda güveni, ekonomimizde refahı, toplumumuzda birliği yeniden yeşertecek.
Sizler, bu vatanın evlatları, işçileri, anneleri, gençleri! Sizlerin öfkesi, endişesi ve umudu bizim rehberimizdir. Düzensiz göçün yükü altında ezilen esnafın, işsiz kalan gencin, kültürünü korumak isteyen vatandaşın sesiyiz.
Bu manifesto, sizin için yazıldı. Gelin, bu sayfaları çevirin; Türkiye’yi yeniden güçlü, adil ve bağımsız bir geleceğe taşımak için nasıl bir plan sunduğumuzu keşfedin. Bu, sadece bir mücadele değil; bir milletin yeniden doğuş hikayesidir.
Ülkemiz yeniden bizim olacak!
- SORUNUN TARİHSEL BAĞLAMI VE KÖKENİ
Türkiye’nin Göç Serüveni: Tarihsel Perspektif
Türkiye, tarih boyunca medeniyetlerin kavşağında bir göç merkezi olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nda, 19. yüzyılda Balkanlar’dan, Kafkasya’dan ve Kırım’dan gelen etnik Türk ve Müslüman topluluklar, devlet öncülüğünde iskan politikalarıyla topluma entegre edilmiştir.
Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında, 1923 Lozan Mübadele Anlaşması’yla Yunanistan’dan gelen Türkler ve 1930’larda Balkan göçmenleri, merkezi planlama ve ulusal kimlik odaklı politikalarla yerleşim bölgelerine dağıtılmıştır.
Bu göçler, genellikle etnik ve kültürel olarak homojen bir yapıya sahip olduğundan, devlet kontrolünde düzenli bir entegrasyon süreciyle yönetilmiştir. Ancak, bu dönemlerdeki göç hareketleri, ölçeği ve niteliği itibarıyla sınırlıydı ve toplumsal uyum, devlet politikalarının rehberliğinde sağlanıyordu.
2011: Kırılma Noktası ve Düzensiz Göç Dalgası
2011, Türkiye’nin göç tarihinde bir dönüm noktasıdır. Suriye iç savaşının patlak vermesiyle başlayan düzensiz göç dalgası, önceki göç hareketlerinden kökten farklı bir tablo ortaya çıkarmıştır.
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi verilerine göre, 2011’den 2025’e kadar Türkiye’ye yaklaşık 3,5 milyon Suriyeli, 1 milyon Afgan, 500.000 Lübnanlı, Filistinli, Ugandalı ve diğer milletlerden düzensiz göçmen giriş yaptı; toplamda 6 milyonu aşan bir göçmen nüfusu oluştu.Bu veriler devletin resmi varileri lakin gerçek göçmen sayısının bu rakamın yaklaşık 2 katı civarında olduğu tahmin edilmekte.Bu da durumun vehametini daha da arttırmakta.
Bu, Türkiye’yi dünyada en fazla göçmen barındıran ülke konumuna getirdi. Göçmenlerin %70’i Şanlıurfa, Gaziantep, İstanbul ve Ankara gibi şehirlerde yoğunlaşmış, bu illerdeki yerel nüfus oranlarını köklü şekilde değiştirmiştir.
Sorunun Kökleri ve Dinamikleri:
- Suriye İç Savaşı: 2011’de başlayan çatışmalar, milyonlarca Suriyeli’nin Türkiye’ye sığınmasına yol açtı. Türkiye’nin insani temelli “açık kapı” politikası, başlangıçta bir dayanışma örneği olsa da, uzun vadeli entegrasyon ve yönetim planlarının eksikliği sorunları derinleştirdi.
- Bölgesel İstikrarsızlık: Afganistan’da 2021’deki Taliban kontrolü, Lübnan’daki ekonomik çöküş, Filistin’deki siyasi belirsizlik ve Afrika’daki (ör. Uganda) iç karışıklıklar, Türkiye’yi düzensiz göçmenler için bir sığınak ve transit ülke haline getirdi.
- AB ile Anlaşmalar: 2016 Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması, Türkiye’yi AB’nin “tampon bölgesi” yaptı. AB’nin 6 milyar avroluk mali desteği, Türkiye’nin 40 milyar doları aşan göçmen harcamalarını karşılamadı ve Türkiye’yi ağır bir yük altında bıraktı.
- Zayıf Entegrasyon Politikaları: Japonya veya Almanya gibi sıkı entegrasyon politikaları uygulayan ülkelerin aksine, Türkiye’de dil, eğitim ve iş piyasası entegrasyonu yetersiz kaldı, bu da gettolaşma ve toplumsal gerilimleri artırdı.
Tarihsel Karşılaştırma:
Osmanlı’da 19. yüzyıl Balkan göçleri ve Cumhuriyet’in erken döneminde 1923–1938 iskan politikaları, merkezi yönetimle kontrol edilmişti. Ancak, 2011 sonrası göç, ölçeği, etnik-kültürel çeşitliliği ve plansız yönetimiyle benzersizdir. Daha önce homojen bir nüfusla sınırlı olan Türkiye, şimdi Arap, Afgan, Afrika kökenli ve diğer topluluklarla heterojen bir göçmen yapısına ev sahipliği yapmakta, bu da toplumsal uyum ve ulusal kimlik açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
- DÜZENSİZ GÖÇÜN TÜRKİYE’DEKİ ETKİLERİ: BİR MİLLİ BEKA PROBLEMİ
Dip Dalga Hareketi, 2011 sonrası düzensiz göçü, yalnızca demografik bir değişim değil, ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi ve kriminal boyutlarıyla bir “Milli Beka Problemi” olarak tanımlar. Aşağıda, bu etkiler ayrıntılı olarak incelenmektedir:
2.1. Ekonomik Etkiler
2.1.1. Genel Ekonomik Etkiler
- İşgücü Piyasası: Göçmenlerin sigortasız ve düşük ücretli işlerde çalışması, Türk işçilerin istihdam olanaklarını daraltıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2023 verilerine göre, kayıt dışı çalışan göçmen oranı %40’ı aştı. Bu, yerli işçilerin ücretlerini düşürüyor ve işsizlik oranını (%9,4) artırıyor. Örneğin, inşaat ve tekstil sektörlerinde göçmen işçilerin yoğunluğu, Türk işçilerin gelir kaybına yol açtı.
- Kamu Kaynakları: Göçmenlere sağlanan ücretsiz sağlık, eğitim, sosyal yardımlar ve nakdi destekler, kamu bütçesine yıllık yaklaşık 10 milyar dolar yük getiriyor. 2011–2023 arasında Suriyeli göçmenler için 40 milyar dolar harcandı, bu da eğitim ve sağlık gibi kritik alanlarda Türk vatandaşlarına ayrılan kaynakları azalttı.
- Ayrıcalıklar: Göçmenlere sınavsız üniversite girişi, ruhsat-vergi muafiyetli iş yeri açma gibi Türk vatandaşlarına sunulmayan imtiyazlar, ekonomik eşitsizlik algısını güçlendiriyor. Örneğin, 2022’de 15.000 Suriyeli öğrenci sınavsız üniversiteye kabul edildi.
- Ekonomik Zarar ve Geri Dönüşle Sağlanacak Finansal Kazanç
Ekonomik Zarar Analizi:
- Mali Yük: Göçmenlere sağlanan sosyal yardımlar, sağlık hizmetleri ve eğitim giderleri, 2011–2023 arasında Türkiye’ye 40 milyar dolar maliyet getirdi. Bu, GSYİH’nin %4’üne denk geliyor (2023 GSYİH: 1 trilyon dolar). Yıllık 10 milyar dolarlık harcama, altyapı, eğitim ve sağlık yatırımlarından eksiliyor.
- Kayıt Dışı Ekonomi: Göçmenlerin %40’ının kayıt dışı çalışması, vergi kaybına yol açıyor. TÜİK 2023 verilerine göre, kayıt dışı ekonomi nedeniyle yıllık 5 milyar dolar vergi geliri kaybı yaşanıyor.
- İşgücü Piyasası Bozulması: Göçmenlerin düşük ücretli işlerde çalışması, Türk işçilerin ücretlerini %10–15 düşürdü (ILO 2022 raporu). Bu, özellikle inşaat, tekstil ve tarım sektörlerinde 1 milyon Türk işçiyi etkiledi, toplamda yıllık 3 milyar dolarlık gelir kaybına neden oldu.
- Gettolaşma ve Yerel Ekonomiler: Göçmen yoğun bölgelerde (ör. Şanlıurfa, Gaziantep), yerel esnafın gelirleri %20 azaldı, çünkü göçmenler kendi işletmelerinde düşük fiyatlarla hizmet sunuyor.
“Suriyeliler Giderse Ekonomi Çöker” Tezi Büyük Bir Yalandır,Bu Yalanı Çürütüyoruz!
Bazı çevreler, göçmenlerin Türkiye ekonomisi için “ucuz iş gücü” sağladığını ve geri gönderilmelerinin ekonomik çöküşe yol açacağını iddia ediyor. Bu tez, istatistiki veriler ve ekonomik analizle çürütülmektedir:
- Kayıt Dışı Çalışmanın Zararları: Göçmenlerin %40’ının kayıt dışı çalışması, sosyal güvenlik sistemine zarar veriyor. SGK 2023 verilerine göre, kayıt dışı göçmen işçiler nedeniyle yıllık 2 milyar dolar prim kaybı yaşanıyor. Türk işçilerin istihdamı desteklenirse, bu kayıp telafi edilir ve vergi gelirleri artar.
- Yerel İşgücünün Potansiyeli: Türkiye’de 15–34 yaş arası 20 milyon genç bulunuyor, ancak genç işsizlik oranı %22 (TÜİK 2023). Göçmenlerin yerine Türk işçilerin istihdamı, işsizliği %10’a düşürebilir, bu da yıllık 5 milyar dolar ekonomik katkı sağlar (ILO modellemesi).
Verimlilik ve Yenilikçilik: Göçmenlerin düşük becerili işlerde çalışması, teknolojik yenilikçiliği ve verimliliği engelliyor. Japonya ve Almanya gibi ülkeler, yerel işgücüne yatırım yaparak verimliliği artırdı. DDH’nin mesleki eğitim programları (2035’e kadar 1 milyon nitelikli işçi), bu açığı kapatır.
- Kâr-Zarar Analizi: Göçmenlerin sunduğu “ucuz iş gücü”, kısa vadeli kâr sağlasa da, uzun vadeli zararları (vergi kaybı, sosyal yardım maliyetleri, işsizlik artışı) daha ağır basıyor. 2023’te göçmenlerin ekonomiye katkısı 15 milyar dolar iken, maliyetleri 25 milyar dolar oldu (net zarar: 10 milyar dolar). Geri dönüşle bu zarar ortadan kalkacak, yerel istihdam ve vergi gelirleri artacaktır.
Yerel Ekonomiye Canlılık: Göçmenlerin geri dönüşü, yerel esnafın gelirlerini artıracak, gettolaşma kaynaklı ekonomik kayıpları önleyecek ve sosyal refah projelerine kaynak yaratacaktır.
Geri Dönüşle Ekonomiye Kazanç:
DDH’nin kademeli geri dönüş stratejisi, Türkiye ekonomisine çok boyutlu katkılar sağlayacaktır: Dip Dalga Hareketi olarak göçmenlerin %90’ının tamamen ama kademeli şekilde ülkelerine kesin geri dönüşünü sağlayacak, ilk 5 yıllık dönemi kapsayan “Kısa Vadeli Plan”, sonraki 5 yılı kapsayan “Orta Vadeli Plan” ve son 10 yılı kapsayan “Uzun Vadeli Plan” ile toplamda 20 yıllık bir master plan hazırlayacağız. Bu master plan kuracağımız HALKIN İKTİDARI ile birlikte partilerüstü bir “Devlet politikası” olarak belirlenecek ve devamlılığı garanti altına alınacak.
Kısa-Orta ve Uuzun vadeli stratejik planlamaya dayalı bu geri gönderme politikası şu şekilde işlevsellik kazanacak:
Kısa Vadeli (İLK 5 YIL)
- Sosyal Yardım Tasarrufu: Göçmenlere sağlanan yardımların iptali, yıllık 5 milyar dolar tasarruf sağlayacak.
- İstihdam Artışı: 1 milyon Türk işçinin göçmenlerin yerini alması, işsizlik oranını %2 düşürecek, yıllık 2 milyar dolar ek gelir yaratacak.
- Vergi Geliri: Kayıt dışı çalışmanın azalmasıyla yıllık 3 milyar dolar ek vergi geliri elde edilecek.
Orta Vadeli (İKİNCİ 5 YIL):
- Yatırım Kapasitesi: Sosyal yardım tasarrufları ve vergi gelirleriyle, yıllık 10 milyar dolar yeni yatırımlara (mesleki eğitim, teknoparklar) yönlendirilecek.
Bölgesel Kalkınma: Göçmen yoğun bölgelerde yerel esnafın gelirleri %20 artacak, bu da yıllık 1 milyar dolar ek ekonomik hareketlilik yaratacak.
- İstihdam Desteği: 3 milyon göçmenin geri dönüşü, 2 milyon Türk işçiye istihdam sağlayacak, yıllık 5 milyar dolar ekonomik katkı sunacak.
Uzun Vadeli (SON 10 YIL):
- Ekonomik Bağımsızlık: Göçmen maliyetlerinin ortadan kalkması, yıllık 15 milyar dolar tasarruf sağlayacak, GSYİH’nin %1,5’ine denk.
Yenilikçilik ve Verimlilik: Mesleki eğitim ve teknoparklarla desteklenen yerel işgücü, Türkiye’yi bilgi ekonomisinde lider yapacak, yıllık 20 milyar dolar ek ihracat geliri hedeflenecek.
Sosyal Refah: Tasarruflar, eğitim, sağlık ve altyapı yatırımlarına yönlendirilerek, vatandaşların refahı %30 artacak.
2.2. Sosyal Etkiler
- Gettolaşma: Göçmenlerin İstanbul (Fatih, Esenyurt), Şanlıurfa ve Gaziantep gibi şehirlerde yoğunlaşması, gettolaşmayı körüklüyor. Şanlıurfa’da 420.000’i aşan göçmen nüfusu, yerel topluluklarla gerilim yaratıyor.
Toplumsal Öfke: Göçmenlere sağlanan imtiyazlar ve entegrasyon eksikliği, Türk toplumunda öfke birikimine yol açtı. KONDA’nın 2023 anketine göre, halkın %65’i göçmenlerin geri gönderilmesini istiyor.
- Kültürel Uyumsuzluk: Göçmenlerin kendi kültürlerini dayatma eğilimleri (ör. Arapça tabelalar, farklı yaşam tarzları), sosyo-kültürel çatışmaları artırıyor. BMMYK’nın 2020 araştırmasına göre, göçmenlerin %78’i Türkiye’de kalıcı olmak istiyor, bu da entegrasyon sorunlarını kalıcılaştırıyor.
- Kültürel Etkiler
- Kimlik ve Aidiyet: Göçmenlerin entegrasyon eksikliği, Türk toplumunun homojen yapısını tehdit ediyor. SETA’nın 2022 raporuna göre, Suriyeli göçmenlerin yalnızca %17’si Türk toplumuna entegre olmaya istekli.
- Kültürel Değişim: Etnik Türk ve Kürt ağırlıklı bir toplum olan Türkiye, Arap, Afgan ve diğer toplulukların yoğun göçüyle kültürel çeşitlenme riskiyle karşı karşıya. Bu, uzun vadede ulusal kimlikte dönüşüm tehdidi yaratıyor.
- Siyasi Etkiler
- Vatandaşlık Politikaları: 2011 sonrası yaklaşık 200.000 Suriyeli’ye vatandaşlık verilmesi, demografik yapıyı değiştirme ve siyasi dengeleri etkileme potansiyeline sahip. Bu, muhalefet partilerinin “nüfus mühendisliği” eleştirilerine yol açtı.
AB Anlaşmaları: Türkiye’nin AB ile yaptığı göçmen anlaşmaları, egemenlik algısını zedeliyor. Türkiye, AB’nin göçmen karşıtı politikalarına hizmet ederken kendi yükünü artırıyor.
2.5. Kriminal Etkiler
Yeraltı Dünyası: Göçmenlerin organize suç gruplarında etkin hale geldiği gözlemleniyor. İçişleri Bakanlığı’nın 2023 verilerine göre, göçmen kökenli suç çetelerinin sayısı %30 arttı, bu da orta-uzun vadede ciddi kriminal tehditler doğuruyor.
Güvenlik Riskleri: Düzensiz göçmenlerin kimlik doğrulama eksikliği, güvenlik açıklarını artırıyor. 2022’de yakalanan düzensiz göçmenlerin %15’inin sabıka kaydı olduğu raporlandı.
2.6. Demografik Etkiler
Nüfus Yapısı: 6 milyonu aşan göçmen nüfusu, Türkiye’nin 85 milyonluk nüfusunun %7’sini oluşturuyor. Şanlıurfa ve Gaziantep’te göçmen oranı %20’yi geçti, bu da yerel demografik dengeleri değiştiriyor.
Milli Beka Sorunu: DDH, bu demografik değişimi, ulusal kimlik, toplumsal uyum ve egemenlik açısından bir “Milli Beka Problemi” olarak tanımlar. Göçmenlerin kalıcı yerleşimi, Türkiye’nin etnik ve kültürel yapısını dönüştürebilir.
- DÜNYADA GÖÇ POLİTİKALARI: KARŞILAŞTIRMALI ÖRNEKLER VE STRATEJİK GÖÇ OPERASYONLARI
3.1. Küresel Göç Dinamikleri ve Karşılaştırmalı Örnekler
Birleşmiş Milletler (BM) Verileri: 2022 Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Dünya Göç Raporu’na göre, küresel göçmen sayısı 281 milyona ulaştı. Ancak Türkiye, 6 milyonla dünyadaki en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yapıyor.
Avrupa Birliği (AB): 2015 göç krizinde 1,3 milyon sığınmacı alan AB, sıkı sınır kontrolleri ve geri kabul anlaşmalarıyla göçü %80 azalttı. Almanya, 1,2 milyon göçmen alırken, dil ve iş piyasası entegrasyon politikalarıyla gettolaşmayı sınırladı.
Avustralya: “Offshore” politikasıyla düzensiz göçmenleri Nauru ve Manus adalarına yönlendirerek ülkeye girişi engelliyor. 2013–2023’te düzensiz göç %95 azaldı.
Japonya: Sıkı göç politikalarıyla yabancı nüfusu %2 ile sınırlı tutuyor, kültürel homojenliği koruyor.
Türkiye ile Karşılaştırma:
Türkiye, AB veya Japonya gibi sıkı göç kontrolleri uygulamadı; aksine, “açık kapı” politikası ve AB anlaşmalarıyla göçmen akışını absorbe etti. AB’nin 6 milyar avroluk desteği, Türkiye’nin 40 milyar dolarlık harcamasını karşılamıyor. Japonya ve Almanya’nın aksine, Türkiye’de entegrasyon politikaları zayıf kaldı, bu da gettolaşma, toplumsal gerilim ve kriminal sorunları artırdı.
3.2. “Stratejik Göç Operasyonları” ve DİP DALGA HAREKETİ Olarak Kuracağımız Partinin Stratejik Göç Operasyonu Savunması
Stratejik Göç Operasyonları Nedir?
Stratejik Göç Operasyonları, devletlerin veya devlet dışı aktörlerin, düzensiz göç akımlarını bir silah olarak kullanarak hedef ülkelerin ekonomik, sosyal, siyasi, demografik ve kültürel dengelerini bozmayı amaçladığı modern bir savaş yöntemidir.
Bu operasyonlar, göçmenleri bilinçli veya bilinçsiz bir araç olarak kullanarak, hedef ülkelerde istikrarsızlık yaratmayı, kamu kaynaklarını tüketmeyi, toplumsal uyumu zedelemeyi ve ulusal kimliği zayıflatmayı hedefler.
Küresel Örnekler:
- Belarus-AB Krizi (2021):
Belarus, AB’nin yaptırımlarına misilleme olarak, Orta Doğu’dan (Irak, Suriye) göçmenleri vizesiz girişle teşvik etti ve Polonya-Litvanya sınırına yönlendirdi. Yaklaşık 20.000 göçmen, AB sınırlarında kaos yarattı, Polonya’da güvenlik harcamalarını %500 artırdı ve AB içinde siyasi gerilimlere yol açtı.
- Libya-İtalya Göç Rotası (2015–2018):
Libya’daki istikrarsızlık, insan kaçakçıları ve devlet dışı aktörler tarafından kullanılarak, Afrika ve Orta Doğu’dan Avrupa’ya göçmen akışları yönlendirildi. İtalya, 2015’te 150.000 göçmen alırken, bu akım ekonomik (yıllık 4 milyar avro maliyet) ve siyasi (aşırı sağın yükselişi) istikrarsızlığa neden oldu.
- Venezuela-Kolombiya Krizi (2018–2023):
Venezuela rejimi, ekonomik çöküşü gerekçe göstererek 7 milyon vatandaşının Kolombiya’ya göçünü teşvik etti. Kolombiya, bu göçle kamu kaynaklarının %2’sini (yıllık 2 milyar dolar) tüketti, sosyal gerilimler arttı ve suç oranları %30 yükseldi.
- Rusya-Ukrayna Çatışması (2022):
Rusya, Ukrayna’dan Avrupa’ya 8 milyon mülteci akışını dolaylı olarak tetikleyerek AB’nin ekonomik ve siyasi yükünü artırdı. Bu, AB ülkelerinde enerji ve sosyal yardım maliyetlerini %10 artırdı.
Türkiye’ye Yönelik Stratejik Göç Operasyonu:
Türkiye, 2011 sonrası düzensiz göç dalgasıyla, jeopolitik konumu ve bölgesel istikrarsızlıklar nedeniyle bir Stratejik Göç Operasyonu’nun hedefi haline gelmiştir. Bu operasyon, şu unsurlarla şekillenmiştir:
- Suriye İç Savaşı: 2011’den itibaren Suriye rejimi ve küresel aktörler, milyonlarca Suriyeli’nin Türkiye’ye yönelmesini dolaylı olarak destekledi. Türkiye’nin “açık kapı” politikası, insani bir refleks olsa da, uluslararası aktörler tarafından istismar edildi.
AB’nin “Tampon Ülke Stratejisi: 2016 Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması, Türkiye’yi AB’nin göçmen bariyeri haline getirdi. AB, 6 milyar avro karşılığında Türkiye’yi 6 milyon göçmeni barındıran bir “depo” olarak konumlandırdı, bu da Türkiye’nin ekonomik (40 milyar dolar harcama) ve sosyal yükünü artırdı.
- İnsan Kaçakçılığı Ağları: Devlet dışı aktörler, İran ve Irak üzerinden Afgan ve diğer göçmenlerin Türkiye’ye geçişini organize etti. 2023’te 300.000 düzensiz göçmen yakalandı, ancak bu, kaçakçılık ağlarının gücünü gösteriyor.
Demografik Tehdit: 6 milyon göçmenin kalıcı yerleşimi, Türkiye’nin etnik ve kültürel yapısını değiştirme riski taşıyor. Şanlıurfa ve Gaziantep’te göçmen oranının %20’yi aşması, bu operasyonun demografik etkisini ortaya koyuyor.
- Ekonomik ve Sosyal Yıkım: Göçmenlerin kayıt dışı çalışması (yıllık 5 milyar dolar vergi kaybı) ve sosyal yardım maliyetleri (yıllık 10 milyar dolar), Türkiye’yi ekonomik olarak zayıflatıyor, toplumsal gerilimleri artırıyor.
Dip Dalga Hareketi ve Kuracağımız Partinin Stratejik Göç Operasyonu Savunması:
Dip Dalga Hareketi, Türkiye’ye yönelik bu Stratejik Göç Operasyonu’na karşı kapsamlı, proaktif ve egemenlik odaklı bir savunma planı sunar. Bu plan, uluslararası hukuka uygun, insani ve etkili bir şekilde göçmenlerin geri dönüşünü sağlarken, Türkiye’nin ulusal bekasını koruyacak ve küresel aktörlerin manipülasyonuna son verecektir. Aşağıdaki projeler, bu savunmanın temel taşlarını oluşturur:
Proje: Küresel Göç İstihbarat Ağı (KGİA)
- Amaç: Düzensiz göç akımlarını kaynağında tespit etmek ve önlemek için uluslararası istihbarat iş birliği kurmak.
- Uygulama: MİT ve Dışişleri Bakanlığı koordinasyonunda, İran, Irak, Suriye ve Afrika ülkeleriyle göçmen hareketlerini izleyen bir istihbarat ağı kurulacak. Yapay zeka destekli veri analitiği kullanılacak.
- Finansman: Yıllık 100 milyon dolar (2026–2035).
- Proje Maliyeti Finansman Modeli:
- Kamu Bütçesi: %40 (40 milyon dolar, savunma bütçesinden).
- Uluslararası Hibeler: %30 (30 milyon dolar, IOM ve Interpol).
- Merkez Bankası Tahvil İhracı: %20 (20 milyon dolar, düşük faizli tahviller).
- Ortaklık Anlaşmaları: %10 (10 milyon dolar, Suriye ve Irak ile ortak projeler).
- Proje Maliyeti Finansman Modeli:
- İnsan Kaynağı: 500 istihbarat uzmanı, 200 veri analisti, 2026’da eğitilecek.
- Teknik Altyapı: Yapay zeka destekli göç izleme platformu, uydu görüntüleme sistemleri (maliyet: 50 milyon dolar).
- Proje: Bölgesel Göç Kontrol Kalkanı
- Amaç: Türkiye’ye düzensiz göç girişini engellemek için sınır güvenliğini güçlendirmek ve kaçakçılık ağlarını çökertmek.
- Uygulama: İran, Irak ve Suriye sınırlarında 1.500 km’lik yeni sınır duvarı, 100 drone gözetim birimi ve 50 yeni sınır karakolu inşa edilecek. İnsan kaçakçılığına karşı özel operasyon birimi kurulacak.
- Finansman: Yıllık 1,5 milyar dolar (2026–2030).
- Proje Maliyeti Finansman Modeli:
- Kamu Bütçesi: %30 (450 milyon dolar, savunma bütçesinden).
- AB Fonları: %30 (450 milyon dolar, mevcut fonların yeniden yönlendirilmesi).
- Uluslararası Hibeler: %20 (300 milyon dolar, Dünya Bankası).
- Merkez Bankası Tahvil İhracı: %20 (300 milyon dolar, düşük faizli tahviller).
- Proje Maliyeti Finansman Modeli:
- İnsan Kaynağı: 15.000 sınır güvenlik personeli, 1.000 özel operasyon birimi.
- Teknik Altyapı: Drone sistemleri, biyometrik tarama, gece görüş kameraları (maliyet: 500 milyon dolar).
Proje: Uluslararası Göç Diplomasisi İnisiyatifi
- Amaç: Türkiye’yi “tampon ülke” konumundan çıkararak, düzensiz göçü kaynağında önlemek için küresel liderlik üstlenmek.
- Uygulama: Dışişleri Bakanlığı, Budapeşte Süreci ve İslam İşbirliği Teşkilatı’nda lider rol üstlenecek, Suriye ve Afganistan gibi ülkelerle geri dönüş anlaşmaları müzakere edilecek.
- Finansman: Yıllık 50 milyon dolar (2026–2035).
- Proje Maliyeti Finansman Modeli:
- Kamu Bütçesi: %50 (25 milyon dolar, Dışişleri Bakanlığı bütçesinden).
- Uluslararası Hibeler: %30 (15 milyon dolar, UNHCR).
- Ortaklık Anlaşmaları: %20 (10 milyon dolar, Suriye ile geri dönüş projeleri).
- Proje Maliyeti Finansman Modeli:
- İnsan Kaynağı: 200 diplomat, 100 uluslararası hukuk uzmanı.
- Teknik Altyapı: Küresel iletişim platformu (maliyet: 20 milyon dolar).
Proje: Göçmen Kaynaklı Kriminal Tehditlere Karşı Savunma
- Amaç: Göçmen kökenli suç çetelerinin Türkiye’deki faaliyetlerini ortadan kaldırmak.
- Uygulama: Göçmen Suçları Birimi, yapay zeka destekli suç analitiğiyle organize suç ağlarını çökertecek. İstanbul ve Şanlıurfa’da özel operasyon merkezleri kurulacak.
- Finansman: Yıllık 200 milyon dolar (2026–2035).
- Proje Maliyeti Finansman Modeli:
- Kamu Bütçesi: %40 (80 milyon dolar, Emniyet bütçesinden).
- Uluslararası Hibeler: %30 (60 milyon dolar, Interpol).
- Kamu Tasarrufu: %20 (40 milyon dolar, sosyal yardım iptallerinden).
- Merkez Bankası Tahvil İhracı: %10 (20 milyon dolar).
- Proje Maliyeti Finansman Modeli:
- İnsan Kaynağı: 2.000 özel eğitimli polis, 500 analist.
- Teknik Altyapı: Suç analitiği platformu, biyometrik veri tabanı (maliyet: 100 milyon dolar).
Proje: Kamuoyu Bilinçlendirme Kampanyası
- Amaç: Türk halkını stratejik göç operasyonlarının tehditleri hakkında bilgilendirmek, toplumsal desteği artırmak.
- Uygulama: 2026’da “Milli Beka için Birlik” kampanyası başlatılacak. TV, sosyal medya ve eğitim programlarıyla halk, göçün ulusal güvenliğe etkileri konusunda bilinçlendirilecek.
- Finansman: Yıllık 50 milyon dolar (2026–2035).
- Proje Maliyeti Finansman Modeli:
- Kamu Bütçesi: %60 (30 milyon dolar, İletişim Başkanlığı bütçesinden).
- Sivil Toplum Desteği: %20 (10 milyon dolar, STK fonları).
- Merkez Bankası Tahvil İhracı: %20 (10 milyon dolar, düşük faizli tahviller).
- Proje Maliyeti Finansman Modeli:
- İnsan Kaynağı: 200 iletişim uzmanı, 100 sosyal medya analisti.
- Teknik Altyapı: Medya yönetim platformu (maliyet: 20 milyon dolar).
- GÖÇ, DÜZENSİZ GÖÇMEN VE STRATEJİK GÖÇ OPERASYONLARINA KARŞI KORUMA KALKANI POLİTİKAMIZ
4.1. Hukuki Dayanak
Dip Dalga Hareketi’nin göç politikası, uluslararası hukukun sağladığı çerçeveye ve Türkiye’nin egemenlik haklarına dayanır. Geri dönüş süreci, insani standartlara uygun ve hukuki olarak sağlam bir zeminde yürütülür.
- Mülteci ve Geçici Koruma Kapsamındaki Yabancı Uyruklu Kişiler:
Mülteci Statüsü: 1951 Cenevre Sözleşmesi ve 1967 Protokolü, “mülteci” statüsünü, zulme uğrama korkusuyla ülkesini terk edenlere tanır. Türkiye, coğrafi çekinceyle yalnızca Avrupa’dan gelenlere bu statüyü verir.
- Geçici Koruma: 2014 Geçici Koruma Yönetmeliği (6458 sayılı Kanun), Suriyeli ve diğer düzensiz göçmenlere geçici koruma sağlar. Yönetmeliğin 7. maddesi, güvenli koşullar oluştuğunda geri dönüşü mümkün kılar (ör. Suriye’de %60 güvenli bölge, 2023).
Dip Dalga Hareketi Olarak Kuracağımız Partinin Hukuki Zemini:
Türkiye’deki 6 milyon göçmenin çoğu “Geçici Koruma” statüsündedir. Dip Dalga Hareketi ve MİLLİYETÇİ DEMOKRATİK SOL özgün ideolojik perspektif temelinde kuracağı parti, bu statüyü kullanarak, uluslararası hukuka uygun kademeli geri dönüşü savunur.
- Uluslararası Hukuk ve Egemenlik:
- Hukuki Çerçeve: Geri dönüş, 1951 Cenevre Sözleşmesi ve 6458 sayılı Kanun’a uygun olacak. Gönüllü geri dönüş teşvik edilecek; zorunlu geri gönderme, non-refoulement ilkesine uygun yapılacak.
- Garantörlük Anlaşmaları: Suriye, Afganistan ve diğer ülkelerle, geri dönenlerin haklarını koruyacak anlaşmalar yapılacak. Türkiye, garantör devlet olarak denetim rolü üstlenecek.
- Egemenlik İlkesi: Vatandaşlık iptalleri, AB anlaşmalarının feshi ve imtiyazların kaldırılması, Türkiye’nin egemen iradesine dayandırılacak.
4.2. Stratejik Hedefler ve Zaman Çizelgesi
Dip Dalga Hareketi’nin Koruma Kalkanı Politikası, düzensiz göç krizini çözmek için toplam 20 seneden oluşan,kurulacak HALKIN İKTİDARINDA “PARTİLER ÜSTÜ BİR DEVLET POLİTİKASI” haline getirilmiş toplam 20 senelik, kısa, orta ve uzun vadeli hedefler sunar.
Her hedef, somut projeler, lojistik planlar, insan kaynağı ve teknik altyapıyla desteklenir.
- Kısa Vadeli Hedefler (KURACAĞIMIZ HALKIN İKTİDARININ İLK 5 YILI): Hızlı ve Kararlı Başlangıç
- Proje 1: Eşitlik ve Adalet Reformu
- Amaç: Göçmenlere sağlanan imtiyazların kaldırılması, Türk vatandaşlarıyla eşitlik sağlanması.
- Uygulama: İçişleri ve Çalışma Bakanlıkları koordinasyonunda İmtiyaz Denetim Komisyonu kurulacak. 2026’da imtiyazlar iptal edilecek.
- Finansman: Yıllık 50 milyon dolar (Kamu Bütçesi %50, Kamu Tasarrufu %30, Uluslararası Hibeler %20).
Proje 2: Vatandaşlık Denetim Programı
- Amaç: 200.000 vatandaşlığın usulsüzlük açısından incelenmesi, uygun olanların iptali.
- Uygulama: Vatandaşlık İnceleme Dairesi kurulacak.
- Finansman: Yıllık 100 milyon dolar (Kamu Bütçesi %50, Kamu Tasarrufu %30, Uluslararası Hibeler %20).
Proje 3: Egemenlik Diplomasisi
- Amaç: 2016 Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması’nı feshetmek.
- Uygulama: Dışişleri Bakanlığı, 2026’da müzakereleri tamamlayacak.
- Finansman: Yıllık 30 milyon dolar (Kamu Bütçesi %60, Uluslararası Hibeler %20, Tahvil İhracı %20).
Proje 4: Geri Dönüş Lojistik Ağı
- Amaç: 1 milyon göçmenin gönüllü geri dönüşü için lojistik altyapı kurmak.
- Uygulama: 4 Geri Dönüş Lojistik Merkezi kurulacak.
- Finansman: Yıllık 1,5 milyar dolar (AB Fonları %40, Uluslararası Hibeler %30, Kamu Bütçesi %20, Ortaklık Anlaşmaları %10).
Proje 5: Milli Sınır Kalkanı
- Amaç: Sınır güvenliğini %50 artırarak düzensiz göçü engellemek.
- Uygulama: 1.000 km sınır duvarı, 100 drone birimi.
- Finansman: Yıllık 1 milyar dolar (Kamu Bütçesi %40, AB Fonları %30, Uluslararası Hibeler %20, Tahvil İhracı %10).
Orta Vadeli Hedefler (İKİNCİ 5 YILLIK PLANLAMA): Sistematik Geri Dönüş ve Ekonomik Canlanma
- Proje 6: Güvenli Dönüş Programı
- Amaç: 3 milyon göçmenin geri dönüşünü sağlamak.
- Uygulama: Garantörlük anlaşmaları, 10 yeni geri gönderme merkezi.
- Finansman: Yıllık 3 milyar dolar (Uluslararası Hibeler %50, Kamu Bütçesi %20, Ortaklık Anlaşmaları %20, Tahvil İhracı %10).
- Proje 6: Güvenli Dönüş Programı
Proje 7: Güvenli Toplum İnisiyatifi
- Amaç: Organize suçu %50 azaltmak.
- Uygulama: Göçmen Suçları Birimi kurulacak.
- Finansman: Yıllık 200 milyon dolar (Kamu Bütçesi %40, Uluslararası Hibeler %30, Kamu Tasarrufu %20, Tahvil İhracı %10).
- Proje 8: Entegrasyon Sertifikasyon Programı
- Amaç: Kalıcı göçmenler için sıkı entegrasyon şartları.
- Uygulama: Türkçe dil sınavı, mesleki eğitim şartları.
- Finansman: Yıllık 50 milyon dolar (Kamu Bütçesi %60, Kamu Tasarrufu %20, Uluslararası Hibeler %20).
- Uzun Vadeli Hedefler (20 YILLIK STRATEJİK MASTER PLANLASININ SON 10 YILI): Milli Beka ve Küresel Liderlik
Proje 9: Yeniden Milli İnşa Hareketi
- Amaç: %90 geri dönüş (5,4 milyon).
- Uygulama: Uluslararası iş birliğiyle tamamlanacak.
- Finansman: Yıllık 2 milyar dolar (Uluslararası Hibeler %50, Kamu Bütçesi %30, Ortaklık Anlaşmaları %20).
Proje 10: Ulusal Kimlik Koruma Programı
- Amaç: Göçmen oranını %1’in altına indirmek.
- Uygulama: Demografik izleme, kültürel projeler.
- Finansman: Yıllık 100 milyon dolar (Kamu Bütçesi %70, Kamu Tasarrufu %30)
- Proje 11: Küresel Göç Liderliği Zirvesi
- Amaç: Türkiye’yi küresel göç politikalarında lider yapmak.
- Uygulama: Yıllık zirveler, Budapeşte Süreci liderliği.
- Finansman: Yıllık 50 milyon dolar (Kamu Bütçesi %60, Uluslararası Hibeler %40).
- Proje 11: Küresel Göç Liderliği Zirvesi
4.3. Proje Maliyet Finansmanı
Toplam Maliyet: 2026–2045 arasında 55,84 milyar dolar.
- Kısa Vadeli (2026–2028): 8,79 milyar dolar (Kamu Bütçesi %35, Kamu Tasarrufu %20, AB Fonları %20, Uluslararası Hibeler %15, Tahvil İhracı %10).
- Orta Vadeli (2028–2035): 25,55 milyar dolar (Uluslararası Hibeler %40, Kamu Bütçesi %25, Ortaklık Anlaşmaları %20, Kamu Tasarrufu %10, Tahvil İhracı %5).
- Uzun Vadeli (2035–2045): 21,5 milyar dolar (Uluslararası Hibeler %50, Kamu Bütçesi %30, Ortaklık Anlaşmaları %15, Kamu Tasarrufu %5).
4.4. İhdas Edilecek Yeni Kurumlar
- Ulusal Göç ve Entegrasyon Ajansı (UGEA): Geri dönüş ve entegrasyon süreçlerini koordine eder.
- Finansman: Yıllık 500 milyon dolar (Kamu Bütçesi %50, Uluslararası Hibeler %30, Kamu Tasarrufu %20)
- Göçmen Suçları Birimi: Organize suçla mücadele eder.
- Finansman: Yıllık 200 milyon dolar (Kamu Bütçesi %50, Uluslararası Hibeler %30, Kamu Tasarrufu %20).
- Geri Dönüş Lojistik Merkezleri: Geri dönüş lojistiğini yönetir.
- Finansman: Yıllık 300 milyon dolar (AB Fonları %40, Uluslararası Hibeler %30, Kamu Bütçesi %20, Ortaklık Anlaşmaları %10).
- DÜNYA ÖRNEKLERİYLE DESTEKLENEN STRATEJİ
- Avustralya: Offshore politikasıyla düzensiz göç %95 azaldı.
- Almanya: Dil ve iş piyasası entegrasyonuyla gettolaşma sınırlı.
- Danimarka: Gönüllü geri dönüş teşvikleri pilot uygulama olabilir.
- Japonya: Sıkı sınır politikaları model alınabilir.
- KISA, ORTA VE UZUN VADELİ HEDEFLERİN ÖZETİ
- Kısa Vadeli (KURACAĞIMIZ HALK İKTİDARININ İLK 5 YILI): İmtiyazların iptali, vatandaşlıkların gözden geçirilmesi, AB anlaşmalarının feshi, 1 milyon göçmenin geri dönüşü, 10 milyar dolar ekonomik kazanç.
- Orta Vadeli (İKİNCİ 5 YILLIK PLANLAMA): 3 milyon göçmenin geri dönüşü, suç çetelerine karşı mücadele, 15 milyar dolar ekonomik katkı.
- Uzun Vadeli (20 YILLIK STRATEJİK MASTER PLANININ SON 10 YILI): %90 geri dönüş, demografik denge, küresel liderlik, yıllık 20 milyar dolar kazanç.
- BİZ NEDEN FARKLIYIZ?
Dip Dalga Hareketi, Türkiye’nin düzensiz göç krizine karşı sunduğu politika setiyle, mevcut siyasi yaklaşımlardan köklü bir şekilde ayrışır. Milliyetçi Demokratik Sol ideolojimiz, ulusal bekayı korurken insani değerleri ve uluslararası hukuku merkeze alan, kapsamlı, gerçekçi ve uygulanabilir bir çözüm vizyonu sunar.
Göç meselesi, yalnızca demografik bir sorun değil; ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi ve kriminal boyutlarıyla bir Milli Beka Problemidir. Diğer siyasi yaklaşımlar, genellikle bu sorunun yalnızca bir veya birkaç boyutuna odaklanmakta, yüzeysel çözümler önermekte veya uygulanabilir bir plan sunmamaktadır.
Dip Dalga Hareketi, bu sorunu çözmek için Türkiye’de şimdiye kadar önerilmiş en ayrıntılı, somut ve stratejik politika setini ortaya koyar. açıklıyoruz.
Diğer Yaklaşımların Genel Eksiklikleri
Türkiye’deki mevcut siyasi yaklaşımlar, düzensiz göç sorununa yönelik çeşitli öneriler sunmaktadır, ancak bunların çoğu derinlikten yoksun, popülist veya parçalı çözümlerle sınırlıdır:
- Yüzeysel Söylemler: Bazı yaklaşımlar, düzensiz göçmenlerin geri gönderilmesine vurgu yaparken, bu sürecin nasıl gerçekleşeceğine dair somut bir yol haritası sunmaz. Geri dönüşün lojistik, finansal ve hukuki boyutları genellikle göz ardı edilir, bu da önerilerin uygulanabilirliğini zayıflatır. Örneğin, toplu geri gönderme çağrıları, uluslararası hukuka uygunluk, lojistik altyapı veya maliyet analizi gibi kritik unsurlardan yoksundur.
- Entegrasyon Odaklı Çözümlerin Eksikliği: Bazı siyasi çevreler, göçmenlerin entegrasyonuna odaklanarak insani bir yaklaşım benimsiyor, ancak bu öneriler, Türkiye’nin demografik ve kültürel yapısını koruma ihtiyacını göz ardı ediyor. Entegrasyon politikaları, dil, eğitim ve iş piyasası şartları gibi sıkı kriterler olmadan uygulanmış, bu da gettolaşma ve toplumsal gerilimleri artırmıştır.
- Ekonomik Boyutun İhmal Edilmesi: Göçmenlerin ekonomik etkilerine dair bazı yaklaşımlar, “ucuz iş gücü” argümanına dayanarak geri dönüşü reddediyor. Ancak bu yaklaşımlar, kayıt dışı çalışmanın (yıllık 5 milyar dolar vergi kaybı), sosyal yardım maliyetlerinin (yıllık 10 milyar dolar) ve Türk işçilerin gelir kaybının (yıllık 3 milyar dolar) uzun vadeli zararlarını analiz etmiyor.
- Stratejik Göç Operasyonlarının Göz Ardı Edilmesi: Çoğu yaklaşım, düzensiz göçün yalnızca bir insani veya ekonomik mesele olduğunu varsayıyor, ancak Türkiye’nin bir Stratejik Göç Operasyonu hedefi olduğu gerçeğini ele almıyor. Göç akımlarının jeopolitik bir araç olarak kullanıldığı, küresel aktörlerin Türkiye’yi “tampon ülke” konumuna ittiği gerçeği, mevcut politikaların çoğunda göz ardı ediliyor.
- Kısa Vadeli ve Popülist Çözümler: Bazı yaklaşımlar, toplumsal öfkeyi kanalize etmek için sert söylemlere başvuruyor, ancak bu söylemler, uzun vadeli bir vizyon veya toplumsal birliği güçlendirecek bir plan sunmuyor. Bu tür yaklaşımlar, kutuplaşmayı artırabilir ve uygulanabilir çözümler üretmekten uzak kalabilir.
- Finansman ve Uygulama Eksikliği: Mevcut önerilerin çoğu, göç sorununun çözümüne dair finansman modelleri veya uygulama mekanizmaları sunmuyor. Örneğin, geri dönüş veya sınır güvenliği projelerinin maliyetleri, bu maliyetlerin nasıl karşılanacağı veya uluslararası iş birliğiyle nasıl destekleneceği konusunda net bir çerçeve bulunmuyor.
DDH’nin Farkı: “Kapsamlı, Somut ve Stratejik Planlama İle Çerçevelendirilmiş Bir Çözüm Politikası Seti”
Dip Dalga Hareketi, düzensiz göç krizine yaklaşımında diğer yaklaşımlardan şu temel yönleriyle ayrışır:
- Çok Boyutlu ve Veri Temelli Analiz:
- DDH, düzensiz göçü yalnızca bir demografik mesele olarak değil, ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi ve kriminal boyutlarıyla bir Milli Beka Problemi olarak tanımlar. Diğer yaklaşımlar genellikle sorunun bir veya iki boyutuna odaklanırken, DDH tüm bu boyutları kapsayan bir analiz sunar. Örneğin, göçmenlerin kayıt dışı çalışmasının yıllık 5 milyar dolar vergi kaybına, sosyal yardım maliyetlerinin yıllık 10 milyar dolar yük getirdiği ve demografik değişimin ulusal kimliği tehdit ettiği istatistiklerle ortaya konur (TÜİK 2023, ILO 2022). Bu derinlik, DDH’yi diğerlerinden ayırır.
- Stratejik Göç Operasyonları: DDH, Türkiye’nin bir Stratejik Göç Operasyonu’nun hedefi olduğunu açıkça tanımlayanarak,buna karşı proaktif bir savunma planı sunan tek harekettir. Küresel Göç İstihbarat Ağı ve Bölgesel Göç Kontrol Kalkanı gibi projeler, bu jeopolitik tehdidi kaynağında önler, diğer yaklaşımların görmezden geldiği bir boyutu ele alır.
- Somut ve Uygulanabilir Yol Haritası:
- DDH, 2026–2045 arasında kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerle kademeli bir geri dönüş planı sunar. 1 milyon göçmenin kuracağı iktidarın ilk 5 yılında, 3 milyonun 2. 5 yıllık iktidar sürecinde, %90’ının (5,4 milyon) son 10 yıllık planlamada geri dönüşü için Geri Dönüş Lojistik Ağı, Güvenli Dönüş Programı ve Milli Yeniden İnşa Hareketi gibi projeler, lojistik, insan kaynağı ve teknik altyapıyla desteklenir.
- Diğer yaklaşımlar, bu düzeyde yapılandırılmış bir plan sunmaz; çoğu, retorik düzeyde genel ifadelerle sınırlıdır.
- Finansman Modeli: Dip Dalga Hareketi, “GÖÇMENLERİ GERİ GÖNDERME PROJE MALİYETİNİ” detaylı olarak analiz ederek maliyet çalışması yapmıştır ve ortaya çıkan 55,84 milyar dolarlık toplam maliyetin nasıl finanse edileceğini ayrıntılı bir şekilde açıklar. Vatandaşlara ek vergi yükü getirmeden, kamu tasarrufları (%20, sosyal yardım iptallerinden), uluslararası hibeler (%45, IOM, UNHCR, Dünya Bankası), AB fonlarının yeniden yönlendirilmesi (%20) ve düşük faizli tahviller (%7) ile sürdürülebilir bir model sunar. Diğer yaklaşımlar, finansman detayları veya maliyet analizi sunmakta yetersiz kalır.
Uluslararası Hukuka Uygunluk ve İnsani Yaklaşım:
- Dip Dalga Harkereketi ve kuracağı parti, 1951 Cenevre Sözleşmesi ve Türkiye’nin “Geçici Koruma” statüsüne dayalı bir geri dönüş politikası sunar. Gönüllü geri dönüşü teşvik eder (her göçmene 1.000 dolar teşvik), zorunlu geri göndermelerde uluslararası standartlara (non-refoulement ilkesi) uyar.
Diğer yaklaşımlar, ya hukuki çerçeveyi yeterince vurgulamıyor ya da insani boyutu göz ardı ediyor. Dip Dalga Hareketi, ulusal çıkarlarla insani değerleri dengeleyen tek harekettir, bu da politikalarını hem etik hem de uygulanabilir kılar.
- Ekonomik ve Sosyal Refah Odaklılık:
- Dip Dalga Hareketi, göçmenlerin geri dönüşünün Türkiye ekonomisine sağlayacağı katkıyı istatistiklerle ortaya koyar: yıllık 15 milyar dolar tasarruf, 2 milyon Türk işçiye istihdam, yerel esnaf gelirlerinde %20 artış. “Suriyeliler giderse ekonomi çöker” tezini, ILO ve TÜİK verileriyle çürütür (2023’te net zarar: 10 milyar dolar).
Diğer yaklaşımlar, ekonomik etkileri bu derinlikte analiz etmez veya kısa vadeli “ucuz iş gücü” savunusuyla uzun vadeli zararları göz ardı eder.
- Entegrasyon Sertifikasyon Programı, kalıcı göçmenler için sıkı dil, eğitim ve iş piyasası şartları getirerek toplumsal uyumu güçlendirir, gettolaşmayı önler. Diğer yaklaşımlar, entegrasyon politikalarında ya çok gevşek ya da tamamen yetersizdir.
- Stratejik Göç Operasyonlarına Karşı Savunma:
- Dip Dalga Hareketi, Türkiye’nin düzensiz göçle bir jeopolitik manipülasyon hedefi olduğunu tespit eden ve buna karşı Küresel Göç İstihbarat Ağı, Bölgesel Göç Kontrol Kalkanı ve Uluslararası Göç Diplomasisi İnisiyatifi gibi yenilikçi projeler sunan tek harekettir. Diğer yaklaşımlar, bu jeopolitik boyutu ya görmezden gelir ya da yüzeysel şekilde ele alır, bu da onların çözümlerini eksik ve reaktif kılar.
Toplumsal Birlik ve Kapsayıcılık:
- Dip Dalga Hareketi, popülist söylemlerle toplumsal kutuplaşmayı ve bu kutuplaşmadan kısa vadeli “Oy devşirme” gibi bir politikayı körüklemek yerine, tüm Türk milletine hitap eden bir vizyon sunar.
Sert retorikle karşıtlık yaratmak yerine, makul ve sağduyulu her kesimi birleştiren bir dil kullanır. Diğer yaklaşımlar, ya aşırı sert söylemlerle kutuplaşmayı artırır ya da sorunu yalnızca insani bir mesele olarak görerek ulusal çıkarları ihmal eder.
Dip Dalga Hareketi, bu ikilemi aşarak, toplumsal birliği güçlendiren bir yol haritası sunar.
Neden En Detaylı ve Somut Çözüm?
Dip Dalga Hareketi’nin göç politikası, şu nedenlerle Türkiye’de düzensiz göç sorununa en kapsamlı çözümü sunar:
- Veri ve Analiz Temelli: Göçün ekonomik (40 milyar dolar maliyet), sosyal (%65 halk desteği), kriminal (%30 suç artışı) ve demografik (%7 nüfus oranı) etkilerini istatistiklerle ortaya koyar.
- Kapsamlı Finansman Modeli: 55,84 milyar dolarlık maliyet, vatandaşlara ek vergi yükü getirmeden, kamu tasarrufu, uluslararası hibeler ve düşük faizli tahvillerle karşılanır.
- Uluslararası İş Birliği Boyutu: IOM, UNHCR, Dünya Bankası ve ilgili ülkelerle ortaklık, Türkiye’nin yükünü azaltır ve küresel liderlik sağlar.
- Kademeli ve Gerçekçi Plan: 2026–2045 arasında 5,4 milyon göçmenin geri dönüşü, lojistik merkezler ve garantörlük anlaşmalarıyla yapılandırılmıştır.
- Egemenlik ve İnsani Denge: Ulusal çıkarları korurken, uluslararası hukuka uygun insani bir yaklaşım benimser.
Ey Türk Milleti!
Hangi siyasi görüşten olursanız olun, bu vatan hepimizin. Dip Dalga Hareketi, düzensiz göç krizini çözmek için en ayrıntılı, uygulanabilir ve birleştirici planı sunuyor. Popülist söylemlerin ötesine geçerek, Türkiye’yi yeniden güçlü, adil ve bağımsız bir geleceğe taşımak için sizinle birlikte yürüyoruz. Gelin, bu vizyonu birlikte hayata geçirelim!
- VİZYON VE ÇAĞRI
Dip Dalga Hareketi, Milliyetçi Demokratik Sol ideolojisiyle, Türkiye’yi düzensiz göçün tehditlerinden kurtarmayı hedefler. “Ülkemiz Yeniden Bizim Olacak” manifestosu, uluslararası hukuka uygun, insani ve stratejik bir çözüm sunar. Stratejik Göç Operasyonları’na karşı koyarak, ekonomimizi canlandıracak, sokaklarımızı güvenli kılacak, kültürümüzü koruyacağız.
Ey Türk Milleti!
Bu manifesto, sizin sesinizdir. Gelin, bu büyük dönüşümü birlikte gerçekleştirelim. Ülkemizi yeniden bizim yapalım!
Dip Dalga Hareketi, sizinle birlikte, adil, güçlü ve bağımsız bir Türkiye için yürüyor!