Türkiye’de Ülkü Ocakları eski başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesi gündemdeki yerini korurken Almanya’da iç istihbarat teşkilatı Ülkücü Hareket hakkında yeni bir analiz yayımladı.
DW Türkçe’den Değer Akal’ın haberine göre, Almanya’nın iç istihbarat birimi olan Anayasayı Koruma Dairesi’nin (BfV) internet sayfasında “Almanya’daki Türk aşırı sağı” başlığıyla yayımlanan analizde, Ülkücü Hareket’teki şiddet eğiliminin, Almanya’da iç güvenlik açısından tehdit oluşturduğu kaydedildi.
ÜLKÜCÜ İDEOLOJİ NEDEN TEHDİT OLARAK GÖRÜLÜYOR?
“Aşırı sağ, Almanya’daki özgürlükçü demokratik düzene yönelik en büyük tehditlerden birini oluşturmaktadır” ifadelerine yer verilen BfV analizinde, “Türk Ülkücü Hareketi’nin” de bu kapsamda görüldüğü ifade edildi.
Analize göre Ülkücü Hareket’in ideolojisi, aşırı milliyetçilik, ırkçılık ve antisemitizm gibi belirli topluluklara karşı düşmanlık güden akımların temel özelliklerini içinde barındırıyor.
Köklerinin Turancılık ve Pantürkizm’e dayandığına dikkat çekilen Ülkücü ideoloji hakkında şu tespit aktarıldı:
“Hareketin ideolojik yelpazesi milliyetçi Kemalizm’den İslamcılara kadar uzanmaktadır. İdeoloji, abartılı milliyetçi unsurların yanı sıra antisemitik ve ırkçı aşırı sağcı unsurlar da içermektedir.”
Bozkurtların “Turan” hedefine işaret edilen, Ülkücülerin Türklüğü “üstün bir milliyet ve kültür” olarak gördüklerine dikkat çekilen yazıda, “Bu üstünlük idealine, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler, Kürtler veya ABD gibi, Türklük karşıtı oldukları iddia edilenlerin, aşığılanması da eşlik ediyor” görüşü aktarıldı.
Alman iç istihbarat servisinin analizinde, Ülkücü Hareket’e destek verenlerin bu tür “düşman algılarına” sahip oldukları belirtilirken, bu kişilerin silahlanmaya yatkın oldukları, ayrıca şiddet eğilimi de gösterdikleri kaydedildi.
ALMANYA’DAKİ ÜLKÜCÜLERİN ÖRGÜTLENDİKLERİ YAPILAR
Analizde, Ülkücülerin Almanya’daki yapılanmaları da mercek altına alındı.
Bozkurtlar olarak da adlandıran Ülkücülerin Almanya’da yaklaşık 11 bin taraftarı bulunduğu, büyük çoğunluğunun üç ana dernek çatısı altında örgütlü oldukları belirtildi.
Bunlar, 7 bin üyeli Almanya Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu (ADÜTDF), 1200 üyeli Avrupa Türk İslam Dernekleri Birliği (ATİB) ve 1200 üyeli Avrupa Nizam-ı Alem Federasyonu (ANF) olarak sıralandı.
DIŞARIYA KARŞI ILIMLILAR, GERÇEKTE İSE AŞIRI SAĞCI
Bu derneklerin bir bölümünün aşırı milliyetçi Türk partilerinin yurtdışındaki örgütleri olduğuna dikkat çekilen yazıda, “Dernekler, ‘Ülkücü’ ideolojiyi yayarak ayrıştırıcı bir etki yaratmakta ve aşırı sağcı unsurlar içeren Türk milliyetçiliğini teşvik etmektedir” değerlendirmesi aktarıldı.
Dernek üyelerinin Ülkücü sembolleri kullanmaktan bilinçli bir şekilde kaçındıkları, Alman yasalarına riayet etmek, suç işlememek, hasımlarının provokasyonuna gelmemek için çaba gösterdikleri belirtilen analizde, “Dernekler kendilerini dışarıya karşı ılımlı ve göze çarpmayan bir şekilde yansıtmaya çabalamakta” denildi.
Bu derneklerin spor, müzik ve kültürel etkinliklerin aşırılık yanlısı bir karaktere sahip olmadığına işaret edilen analizde, bununla birlikte bu tür etkinliklerde kişilerin harekete kazanılmasına çalışıldığı, zaman içerisinde aşırı sağcı ideolojiyi benimsemelerinin sağlandığı belirtildi.
“MEVCUT SİYASİ LİDERLİĞE KOŞULSUZ SADAKAT”
BfV analizinde ayrıca Almanya’da, çatı örgütlerine üye olmayan, herhangi bir dernek ile bağı bulunmayan ya da kısa ömürlü, küçük çaplı gruplara katılan ve ayrılan yaklaşık 1600 Ülkücünün bulunduğu bilgisi de paylaşıldı.
Daha çok gençlerin oluşturduğu bu kişilerin dışarıya karşı daha agresif oldukları, sosyal medya üzerinden birbirleriyle temas halinde bulundukları, “hasım” olarak gördüklerine karşı düşmanlığı kışkırttıkları, “Türklük düşmanı” ilan ettiklerini de aşağıladıkları belirtildi.
Analizde, “Bu çevrede, Türk devletine ve mevcut liderliğine neredeyse koşulsuz bir sadakat söz konusu” tespiti de aktarıldı.
GERÇEK İSİMLERİNİ GİZLEYEN “KANAAT ÖNDERLERİ”
Alman iç istihbarat teşkilatının Ülkücü ideolojinin kimler ve ne şekilde yayıldığına ilişkin tespiti de son derece dikkat çekici.
BfV uzmanları, bu bölümde, şu tespitlerini aktardı:
“Bazı ana karakterler, elebaşları, dışarıya karşı görünüşte ılımlı, uyumu destekleyen görüşler ifade ederken, aynı zamanda internette sahte isimler kullanarak aşırı sağ görüşler yayıyorlar. Sosyal medya erişimleri sayesinde de, dernekleşmemiş olan ‘Ülkücü’ çevrelerde kanaat oluşumuna destek oluyorlar.”