ABD ve Alman sermayesi, Ukrayna´ya daha fazla silah sevkiyatı yapılması ve Leopard savaş tanklarının Rusya´ya karşı kullanılması konusunda hükümet üzerindeki baskıyı giderek arttırıyor.
Henüz 13 aydır görevde olan SPD´li Savunma Bakanı Lambrecht oldukça kısa bir açıklama yaparak istifa etti; istifası için medyayı suçladı.
Lambrecht´in istifa edeceği aslında günlerdir konuşuluyordu ve uzun süredir „ordudaki tedariki geciktirdiği“ gerekçesiyle eleştirilerin odağındaydı. Bild Gazetesi „arıza bakan“ diyerek kalıcı bir hedef tahtasına koymuştu; Handelsblatt ise “istifa bile edemez“ diye yazmıştı hakkında. Son olarak yaşanan iki olay ise Lambrecht´in gidişini hızlandırdı ya da istifanın kılıfı oldu diyebiliriz.
Bunlardan biri Lambrecht´in oğlunun Bundeswehr helikopterinde seyahat ederken çekilmiş bir fotoğrafının manşetlere taşınması bir diğeri de yılbaşı gecesi verdiği mesajda arkasında patlayan havai fişeklerdi. Ama aslında eleştiriler „barış dolu bir yıl olsun“ mesajına gelmişti.
Almanya´da yaşanan her şeyin Türkiye´de yankısı bir tuhaf oluyor: Örneğin geçtiğimiz hafta Maliye Bakanı FDP´li Christian Lindner, daha önce kredi aldığı bir bankanın 100. yılında selamlama konuşması yaptığı ve ardından ikinci kredisini aldığı için yolsuzluk iddialarıyla gündeme gelmişti. Türkiye’de „Amaan Almanların da derdi yok, ne var bunda“ şeklinde yorum yapılan yayınlar oldu. Şimdi de benzer yorumlar Lambrecht´in istifası ardından geldi. Hikâyeleştirilip çekiştiriliyor somut olgular. „Oğlunu Bundeswehr helikopterine bindirdiği için istifa etti, ah ne liyakat ne demokrasi“ dedirtiyor kimilerine… Bu basitleştirmenin anlaşılır kısmı Türkiye´de yağmanın, talanın haddinin hesabının olmaması… Tuhaf olan kısmı ise arsızdan arsız, hırsızdan hırsız seçmek zorunda olma baskısı oluşturulmak istenmesi.
İşin aslı Lambrecht bir süredir topun ağzındaydı. İlerici ve barıştan yana olduğu için değil elbette. En çok da „yavaş ve çekinik“ olmakla suçlanıyordu; Bundeswehr´de gerekli reformları gerçekleştirmiyordu. Yani silahlanma ve savaş politikasında gecikmemeli, hızlı ve cesur davranmalıydı.
Henüz resmi bir istifa yokken halefleri konuşulmaya başlandı. Ardı ardına Savunma Bakanı nasıl olmalı konusunda görüşler paylaşıldı. „Parti sınırlarını aşabilen, büyük resmi anlayabilen, reform yapmaya istekli, iddialı“ gibi özellikler etrafında fikir birliği sağlandı diyebiliriz. İstifa ardından ismi geçenlerden biri de SPD´li Eva Högl oldu, ilk röportajında ise 100 milyar avroluk bütçenin orduya yetmeyeceği, en az 300 milyar avro olması gerektiği yönünde açıklamalarda bulundu. Kapılar ardında neler konuşulduğunu biz bilmiyoruz, ancak meselenin oğulla, uçakla ilgili olmadığını; meselenin onların „savunma“ diye akladığı bizim „savaş“ için olduğunu bildiğimiz bu bütçenin rahatlıkla kullanılabilmesi, bakanın altına imzasını atarken en az Yeşiller’den Baerbock , Habeck kadar cesur olmakla ilgili olduğunu anlıyoruz.
Alman basını Lambrecht´in halefi olarak 5 isim üzerinde durdu; ancak adı geçmeyen Boris Pistorius yeni Savunma Bakanı oldu. Böylelikle 10 yıl sonra bir erkeğe geçmiş oldu bakanlık. İşini çok iyi bildiği yönünde ilk yorumlar yapıldı: „İddialı, gerektiğinde küstah, NATO Alman Delegasyon üyesi, yani işi biliyor.“
Pistorius, Aşağı Saksonya Eyaleti İçişleri Bakanıydı ve geçtiğimiz yıl SSCB bayraklarını yasaklayan bir kararname çıkarmıştı. Ayrıca kendisini, sağı-solu birbirine eşitlediği açıklamalarından, antifaşist gruplara yönelik yasaklama taleplerinden hatırlıyoruz.
ABD ve Alman sermayesi, Ukrayna´ya daha fazla silah sevkiyatı yapılması ve Leopard savaş tanklarının Rusya´ya karşı kullanılması konusunda hükümet üzerindeki baskıyı giderek arttırıyor. Scholz´un çekinikliği ne kadar sürecek bilmiyoruz ama, Pistorius´un üstün yeteneklerini göstermek için kolları sıvadığından eminiz.