Almanya’da ırkçı ve aşırı sağcı AfD’nin ülkenin en büyük 2. partisi konumuna yükselmesi Alman siyasetinde ve vatandaşlarda tedirginlik yaratmış ve geçtiğimiz günlerde yüzbinlerce Alman AfD karşıtı protestolarla sokağa çıkarak AfD’nin kapatılmasını istemişti.
Almanya’da yaşanan bu gelişmelerin yanı sıra kurulan yeni bir parti farklı tartışmaları da beraberinde getirdi.
Ocak 2024’te Çeşitlilik ve Yenilenme için Demokratik İttifak’ın (Demokratische Allianz für Vielfalt und Aufbruch veya Dava) kurulmasının ardından T-Online medyası endişeli. Kurulan ittifaka göre Türkiye AB üyesi olmamasına rağmen, Avrupa’daki tartışmalara dolaylı olarak katılım hakkına sahip olabilir.
Avusturya ve Hollanda’da şubeler açmayı hedefleyen Alman partisi, Avrupa Müslümanlarının sesini temsil etmek için Avrupa seçimlerine katılmayı planlıyor. Kendini “merkezci” olarak görüyor, “pragmatik” bir sığınma politikasının oluşturulmasını savunuyor ve “İslamofobi”ye karşı çıkmak istiyor. Ama hepsinden önemlisi, basının bir kısmı ve Alman siyasi liderleri tarafından “Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) gayri resmi çocuğu” olarak görülüyor.
Özellikle muhafazakar medya Dava’nın Türk gücüyle olan bağlantılarından endişe duyuyor. Die Welt önde gelen isimlerin profiline dikkat çekiyor. Hepsi Türkiye’den bağımsız olduklarını ve siyasi oluşumlarının yurtdışından fon almayan, “Almanlar tarafından kurulmuş bir Alman partisi” olduğunu garanti ediyor.
Bunlardan biri olan eski sosyal demokrat Mehmet Teyfik Özcan, hükümet yanlısı Türk kamu medyası TRT’nin Almanca yayınlanan versiyonunda yazıyor, Berlin gazetesinde yorum yapıyor. Bir diğeri, Ali İhsan Ünlü, Ankara’yla yakın bağları olan Alman Türk-İslam derneği Ditib’de uzun süre çalıştı. O tek kişi değil. “Partinin Avrupa seçimleri için sunduğu listede diğer Ditib yöneticileri de mevcut.”
“ERDOĞAN’IN PARTİSİ”
Bild am Sonntag ve Der Merkur Münchner gibi bazı sağcı gazeteler Dava’yı “Erdoğan’ın partisi” olarak adlandırıyor. Bild’in Pazar tarihli sayısında, Türkiye’nin İslamcı-muhafazakar cumhurbaşkanının, Federal Cumhuriyetin siyasi hayatına müdahale etmek için partiye güvenme riski taşıdığı değerlendiriliyor. Gazete, AKP’nin kendisinin “milliyetçi”, “anti-demokratik”, “İslam’a bağlı” ve “çoğunlukla İsrail’e karşı nefret dolu” olduğunun altını çiziyor. Ancak Almanya, Yahudi devletinin güvenliğinin kendisi için bir “devlet nedeni” olduğunu tekrarlamaya devam ediyor.
Merkur Münchner’in sorguladığı Alman-İsrailli denemeci Ahmad Mansour, bu partinin kurulmasıyla Alman toplumunun daha da bölünmüş olmasından korkuyor. Aşırı sağın yükselişi ve İsrail-Filistin çatışması etrafındaki tartışmaların halihazırda “Almanya’daki Müslüman toplumunda bir radikalleşme dalgasına” yol açtığına inanıyor, ancak bu olgunun niteliğini belirtmiyor. Dava gibi Erdoğan’a yakın bir partinin kurulması, Almanya’daki Müslümanların değerlerimizden uzaklaştığının göstergesidir.”
KAZANMA ŞANSI ÇOK AZ
Bu tür yorumlar Almanya’da tekrarlanan siyasi tartışmaları yansıtıyor. Dünyanın en büyüğü olan Türk diasporasının entegrasyonuna ilişkin sorular ve siyasal İslam olduğunu iddia eden partilerin olası gelişimi ülkede düzenli olarak tartışılıyor. 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında Almanya’da yüzbinlerce Türk’ün Recep Tayyip Erdoğan lehine verdiği yoğun oy geniş çapta yorumlandı. Frankfurter Allgemeine Zeitung, “‘Dava’ ismi, camilerin dışındakiler de dahil olmak üzere Müslümanlar arasında yankı bulmalı” diye analiz ediyor. Dava kısaltması, “misyon” veya “İslam’a çağrı” olarak tercüme edilebilecek Arapça dava kelimesini çağrıştırıyor. Bu terimin ardındaki dini çağrışım, Alman seçmen listelerinde kayıtlı yaklaşık 2,5 milyon Müslümanın bir kısmını ikna edebilir.
Ancak bu Dava’nın Avrupa seçimlerinde seçim başarısı kaydedeceği anlamına gelmiyor. Muhafazakar Frankfurt gazetesi, “Laik Müslümanlar bu partiye çoğu Kürt, Alevi ve Erdoğan’a ve AKP’ye olumsuz bakan diğer gruplardan daha fazla oy vermeyecek” diye temin ediyor.
Türkiye uzmanı İnci Oyku Yener-Roderburg, Münchner Merkur’un sayfalarında, “seçimlerden sadece birkaç ay önce kurulmuş” bir partinin Avrupa Parlamentosu’na girme şansının çok az olduğunu ekliyor. “Fakat bir sonraki seçimler için, özellikle vatandaşlığa kabulle ilgili yeni düzenlemelerin (Avrupalı olmayan yabancıların çifte vatandaşlığa başvurmasına izin vermesi gereken) ışığında eğitim daha önemli hale gelebilir.”
Kaynak: Courrier International
