HABER ALTERNATİF-ÖZEL ANALİZ HABER
Türkiye derin bir ekonomik kriz yaşarken ve AKP iktidarı 23 yıllık iktidar döneminin en zayıf ve yıpranmış döneminde bulunurken ve toplumsal muhalefetin örgütlenerek AKP karşısında son derece güçlü bir muhalefet bloğu yaratılarak halkın muhalefete kanalize olması için tüm şartlar olgunlaşmışken yapılan bir araştırmanın sonuçları halkın muhalefeti halen bir “Alternatif ve umut” olarak görmediğini göstermesi açısından son derecde çarpıcı veriler içermekte.
ASAL ARAŞTIRMA tarafından bugün yayınlanan 2 araştırma sonucu bu bağlamda oldukça çarpıcı ve dikkat çekici.
ASAL ARAŞTIRMA’nın 2 bin vatandaşla görüşerek yapılan araştırmasındaki ilk soru “Ülkemizdeki muhalefet partilerinin performansı sizce başarılı mı, başarısız mı?” şeklinde.
Bu soruya verilen yanıtlar ise yüzdesel olarak şu şekilde sıralanıyor:
Başarılı:%21,5
Kısmen başarılı:%12,2
Başarısız:%58,0
Fikrim yok/Cevap yok:%8,3
ASAL ARAŞTIRMA tarafından yayınlanan 2. araştırma sorusu ise “Sizce iktidar mı, muhalefet mi ekonomiyi daha iyi yönetir?” şeklinde.
Bu soruya ise vatandaşlar araştırmaya göre şu şekilde cevap veriyorlar:
İktidar daha iyi yönetir: %23.6
Muhalefet daha iyi yönetir: %21.5
İkisi de iyi yönetemez: %46.5
İkisi de iyi yönetir: %3.4
Fikrim Yok/Cevap Yok: %5.0
HABER ALTERNATİF ÖZEL ANALİZ:
Sorulara verilen cevaplar öncelikle ülkede tüm muhalefet şartları oluşmuşken -ekonomik kriz,siyasi kaos, AKP iktidarının totaliter ve keyfi uygulamaları,süregelen liyakatsizlikler ve yolsuzluklar v.s- muhalefetin halk tarafından halen “Güvenilir” “Alternatif iktidar adayı” ve “Umut” olamadığını ortaya koymakta.
Aynı araştırma şirketinin daha 1-2 gün önce “Bu Pazar seçim olsa oyunuzu kime verirdiniz?” şeklindeki araştırma sonucununda CHP’nin %1 farkla %32 ile 1. parti olarak çıkması ise diğer bir değerlendirilmesi gereken nokta.
Bu değerlendirme ise 2 aşamada yapılmalı:
Öncelikle bundan 17 ay önce CHP girdiği son seçimde -2024 YEREL SEÇİMLERİ- %37,7 oy alarak AKP’nin aldığı toplam %35,4 oyu aşarak ilk kez 1. parti konumuna yükselmişti.
Aradan geçen 17 ayda CHP’nin tüm muhalif şartlar oluşmasına rağmen gerek “Normalleşme-Uzlaşma” söylemleri, gerek belediyelere yapılan operasyonlara karşı iktidara karşı son derece pasif tutumu,gerekse son olarak Meclis’te kurulan “Açılım Komisyonuna” üye verip,PKK ve elebaşı Öcalan’ı meşru kılan ve devlet karşısında bir “Muhataba” dönüştüren bu komisyonda aktif rol alması, gerek etnisite üzerinden yoğun bir siyaset dili geliştirmesi -Kürtlere devlet vaad ediyorum,Kürt gençleri,Kürt kadınları daha mağdur gibi-gerekse parti içi kaotik durumu düzeltemeyerek kriz yönetimini başaramaması,halkta oluşan soru işaretlerini güçlü biçimde giderememesi,Saraçhane’de çok güçlü başlayan miting ve direnişleri sona erdirip,içi boş mitingler ile bu momentumu da kaybetmesi ile birleştiğinde tabandan gelen tepki ve emanet oyların geri kaçması ile yaşanan %5’lik bir erime söz konusu.
Bu son araştırmada CHP’nin oyu “Kararsızlar dağıtıldıktan sonra” %32 olarak çıkmakta,burası kritik zira kararsızlar dağıtılmadan nönce CHP oylarının %27-29 bandında olduğu görülmekte. Bu da asıl oy kaybının %8-%10 bandına kadar ulaştığını göstermekte.
Başta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu olmak üzere belediyelere yapılan yolsuzluk operasyonları ve açılan soruşturmalara karşı “Bu AKP’nin siyasi operasyonudur” söylemi dışında somut ve iddiaları güçlü biçimde çürüten ve kamuoyunun kafasındaki soru işaretlerini giderecek argüman üretilememesi,belediye başkanlarından bazılarının AKP’ye katılımı ile “Demek ki yolsuzluğu var,AKP’ye sığındı” algısının oluşması ve Kurultay davaları ile yönetimin meşruiyet kaybederek toplumda “Daha partiyi yönetemiyorlar,ülkeyi nasıl yönetecekler” algısının oluşması da bu oy kaybının etken faktörleri olarak gözükmekte.
İkinci katman ise çok daha çarpıcı zira burada vatandaşlar 2002 krizinden daha derin biçimde bir ekonomik krizden geçen Türkiye’de bu vahim ekonomik tablonun tek sorumlusu olan AKP’nin tüm bunlara rağmen ekonomiyi CHP’den daha iyi yöneteceğini belirtiyorlar.
Bu durum ise CHP’nin içerisine girdiği kaotik durumda siyaset üretme mekanizmalarının felç olduğu ve ülkenin en büyük sorunu olan ekonomik kriz ile alakalı somut çözüm önerisi,proje ve politik setleri üretemediğini ve halkın da “Belirsizlik yerine kötü de olsa zaten var olan statükaya yani AKP’ye” ekonomik sorunların çözümünde umut bağlamasına neden oluyor.
Vatandaştaki bu “Çaresiz umut” AKP’yi siyaseten de besliyor zira son 6 içerisinde %26’larv ile kendi tarihinin en düşük oy oranlarını anketlerde gören AKP’nin yeniden bir toparlanma ivmesi ile %30-31 bandına çıkması vatandaştaki ekonomik alandaki “Çaresizce umut etme” psikolojisinin AKP’ye siyasi olarak olumlu yansıması olarak görülmekte.
Burada bir başka dikkat çekilmesi gereken husus ise anketlerde kararsızların %30’lar bandına sabitlenmiş olması, CHP dışındaki muhalefet partilerinde de çok ciddi oy artışı olmaması. AKP’deki toparlanma ise özellikle küskün AKP seçmeninin alternatif bulamadığı için yeniden AKP’ye dönüşü ile açıklanabilir gözükmekte.
Dolayısı ile CHP ana eksenli olmak üzere Türkiye’de çok ciddi bir muhalefet boşluğu ile beraber,%30 gibi çok yüksek bir kararsız seçmen oranının olması ve son 2 seçimde sandığa hiç gitmeyen seçmen sayısının %15 ortalamasında seyretmesi aslında %45 potansiyelde bir seçmenin şu an ne iktidardan ne muhalefetten memnun olmadığını ve alternatif arayışında olduğunu da bize göstermekte.
Bu genel siyasi ve ekonomik konjonktür AKP’nin sürdürülemez politikaları ve yıpranmışlığı,muhalefetin etkisizliği ile birleştiğinde seçmenlerin yeni kurulacak partilere yahut daha önce “Bu parti aslında beni temsil ediyor ama küçük parti,oyum yanar” mantığını terk ederek küçük ama kendisini gerçekten temsil ettiği partilere yönelebileceğini ve bunun da Türk siyasetinde çok ciddi bir “DEĞİŞİM ve DÖNÜŞÜM SÜRECİNİN” ana itici motor gücü olabileceği gözükmekte.