Fahrettin Altun, ‘Rusya-Ukrayna krizinin daha da derinleşmesini önlemek için biz elimizden geleni yaptık, yapmaya devam ediyoruz’ açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Rusya-Ukrayna krizinin daha da derinleşmesini önlemek için Türkiye’nin elinden geleni yaptığını belirterek, “Fransa başta olmak üzere Avrupa ülkelerinden temel beklentimiz, krizin daha da derinleşmeden yönetilmesi hususunda Türkiye’ye destek olmalarıdır, küresel alanda kimlikçi siyaset yerine stratejik öncelikleri esas almalarıdır” dedi.
Fahrettin Altun, “Türkiye-Fransa İlişkileri: Fırsatlar ve Meydan Okumalar” Paneli’ne katıldı.
“Türkiye’nin, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde gerek ikili ilişkilerde gerek bölgesel ve küresel konularda çözüm odaklı, gerçekçi, tutarlı, insanı merkeze alan ve çok boyutlu bir dış politika performansı ortaya koyduğunu” ileri süren Altun, bu alanda sergilenen performansın, Türk dış politika modelini bugün tüm dünyada ayırt edici bir konuma yerleştirdiğini söyledi.
‘Avrupa ülkelerinden beklentimiz, Türkiye’ye destek olmalarıdır’
Altun, Rusya-Ukrayna savaşının; tahıl, enerji ve gübre krizinde görüldüğü üzere, hem küresel hem de bölgesel düzlemde hala bu savaşın derin istikrarsızlıklar üretme potansiyeline sahip olduğu gerçeğini gözler önüne serdiğini dile getirdi.
Altun, şunları kaydetti:
“Rusya-Ukrayna krizinin daha da derinleşmesini önlemek için biz elimizden geleni yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Krizin bir an önce son bulması Avrupa ülkelerini de ağır maliyetlerden, ağır meydan okumalardan, yeni sorunlardan koruyacaktır. O nedenle Fransa başta olmak üzere Avrupa ülkelerinden temel beklentimiz var. Nedir bu beklenti? Krizin daha da derinleşmeden yönetilmesi hususunda Türkiye’ye destek olmalarıdır, küresel alanda kimlikçi siyaset yerine stratejik öncelikleri esas almalarıdır.”
‘Rusya-Ukrayna savaşı insansız savaş araçlarının önemini de göstermiştir’
Rusya-Ukrayna savaşının, hava savunma sistemleri ve insansız savaş araçlarının önemini de gösterdiğini belirten Altun, “Güçlü bir savunma sanayisi altyapısına sahip olan ülkemiz, insansız kara, deniz ve hava araçları konusunda hem yüksek teknolojiye sahip hem de maliyet etkin ürünler geliştirmektedir. Türkiye, hava savunma sistemleri konusunda da yerli ve milli sistemler geliştirmekte ve bunları adım adım devreye almaktadır. Bu alanda geliştirdiği kapasiteyle Türkiye, hiç kuşkusuz SAMP-T projesine de önemli katkılar verebilecek konumdadır. Bu projenin hayata geçirilmesi savunma sanayisi alanında yeni işbirliklerinin de önünü açacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Altun, küresel ve bölgesel düzlemde yükselen istikrarsızlıkların, bir diğer önemli meseleyi; göç ve mülteci hareketlerini de öne çıkardığını söyledi.
Fransa ve Avrupa’nın, göç ve mülteci hareketlerinin yönetilmesi konusunda çetin meydan okumalarla karşı karşıya olduğunu belirterek Altun, “Düzensiz göç ve mülteci hareketlerinin neden olduğu toplumsal ve siyasal sorunlarla boğuşan Fransa da Türkiye’nin çözüm noktasında oynadığı hayati rolün farkına varmalıdır, Suriye ve Libya gibi alanlarda politikalarını Türkiye ile uyumlu bir perspektif içine almalıdır” dedi.
Fransa’ya ‘PKK’ çağrısı
Altun, sözlerine şöyle devam etti:
“Bilindiği üzere, Avrupa Birliği de PKK’yı bir terör örgütü olarak tanımaktadır. Ancak üzülerek görüyoruz ki Fransa’da PKK mensupları varlık gösterebilmektedir. Türkiye tüm NATO müttefiklerinden olduğu gibi Fransa’dan da terör örgütü PKK’nın ve uzantılarının ülkesindeki tüm faaliyetlerine son vermesini istemektedir. Türkiye aynı zamanda Suriye’deki PKK/PYD/YPG yapılanmasına karşı yürüttüğü haklı mücadelede de müttefiklerinin desteğini beklemektedir.
Terörden arındırılmış ve istikrar kazanmış bir Suriye’nin, Avrupa’nın güvenliğine de büyük bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz, bu gerçeği unutmamalıyız. Bu bağlamda Fransız çimento şirketi Lafarge’ın Suriye’de DEAŞ dahil, terör örgütlerine destek sağladığının ortaya çıkması ise küresel terörizmle mücadele tarihinde ne yazık ki kara bir leke olarak kalacaktır.”
‘Türkiye-Fransa ilişkileri, ucuz ve kısa vadeli siyasi hesaplara kurban edilmemelidir’
“Batı’daki Türkiye düşmanı lobilerin ve terör örgütlerinin uzantılarının dezenformasyon kampanyalarının da iki ülke ilişkilerinin yanı sıra Fransa’ya da zarar verme potansiyeline haiz hususlar olduğunu” belirten Altun, “Türkiye-Fransa ilişkileri, terör örgütlerini ya da Türkiye karşıtı lobileri memnun eden ucuz ve kısa vadeli siyasi hesaplara kurban edilmemelidir” yorumunda bulundu.
Ege Adaları
Diğer taraftan Türkiye’nin, Doğu Akdeniz ve Ege’deki sorunlar karşısında uluslararası hukuk çerçevesinde samimi bir diyalogla hakkaniyetli bir çözüm için çalıştığını ve bu çözüm odaklı tutumunu sürdürdüğünü öne süren Altun, şu değerlendirmede bulundu:
“Gayri askeri statüdeki adaların uluslararası hukuka aykırı olarak silahlandırılmasından deniz yetki alanlarına kadar, Ege’deki meselelerin karşılıklı mutabakat temelinde, barışçı yöntemlerle çözülmesi yönündeki irademizi muhafaza ediyoruz ve gayretlerimizi sürdürüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın vurguladığı üzere Yunanistan’ın da dürüst, samimi ve anlamlı diyaloga teşvik edilmesi önem arz etmektedir. Doğu Akdeniz’de de hem Türkiye’nin egemen haklarının korunması hem de Kıbrıs Türklerinin müktesep haklarının tescil edilmesi yönündeki çabalarımız da devam edecektir.
Buna ilaveten, Sayın Cumhurbaşkanımızın çözüm için bir Doğu Akdeniz konferansı düzenlenmesi yönündeki önerisinin, çağrısının bölge ülkeleri tarafından desteklenmesinin önemine inanıyoruz. Öte yandan Libya’da kurulacak istikrarlı ve demokratik bir yönetimin de Avrupa’nın hem yasadışı göç ve terör örgütleri ile mücadelesi hem de enerji güvenliği açısından büyük önemi haiz olduğuna inanıyoruz. Bu noktada da Türkiye’nin oynadığı rol, Avrupa Birliği ve Fransa tarafından takdir edilmeli ve destek görmelidir diye düşünüyoruz.”
Karabağ konusu
Bir diğer meselenin de “Karabağ” konusu olduğunu belirten Altun, “Şunu bütün açıklığıyla vurgulamak isterim. Karabağ, uluslararası hukuka göre Azerbaycan toprağıdır. Karabağ sorununun yeni bir sıcak çatışmaya dönüşmeden kalıcı bir şekilde çözülmesi herkesin hayrınadır. Bölge ülkelerinin hayrınadır, küresel barış için gereklidir” sözlerini sarf etti.
Bölgeye barışın ve huzurun gelmesiyle, refahın da geleceğini ve bundan herkesin faydalanacağını söyleyen Altun, “Fransa’dan da bu konuda Türkiye’nin çabalarına destek vermesini bekliyoruz. Diğer taraftan Avrupa İslamofobi Raporu’na baktığımızda Fransa’da İslam karşıtlığı ve Müslümanlara yönelik sistematik ayrımcı yaklaşımların, ne yazık ki pek çok olumsuz gelişmenin cereyan ettiğini görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın birçok uluslararası toplantının gündemine getirdiği bu tehdide karşı Fransa başta olmak üzere tüm Avrupa’nın gerekli tedbirleri alması gerektiğini ve Türkiye’nin çağrılarına kulak vermesi gerektiğini düşünüyoruz” ifadesini kullandı.
‘Türkiye’nin Avrupa’dan uzak tutulması en başta Avrupa’ya zarar verecektir’
“Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın da vurguladığı gibi; Türkiye’nin, bir parçası olduğu Avrupa’dan uzak tutulması en başta Avrupa’ya zarar verecektir” diyen Altun, Fransa’nın da ikili ilişkilerde ve bölgesel konularda Türkiye ile yakın işbirliği içinde olmanın geniş bir yelpazede sağlayacağı imkan ve faydaları görmesi gerektiğini belirtti.
Altun, “Küresel sınamalar ve bölgesel krizler karşısında ilişkilerimizi derinleştirmek, işbirliğimizi güçlendirmek elbette ortak menfaatimizdir” dedi. (AA)