Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin davanın Suudilere devredilmesiyle ilgili yeni bir gelişme yaşandı. Gazeteci Tolga Şardan, Suudi Arabistan Krallığı Başsavcılığı’nın Türk makamlara gönderdiği yazıdan detayları paylaştı.
Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2018 yılında Suudi Arabistan’ın İstanbul başkonsolosluğunda öldürülmesiyle ilgili Türkiye’de yürütülen dava, yaklaşık iki hafta önce Suudilere, yani ‘ölüm emrini verenlere’ devredildi.
Başta AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere uluslararası kamuoyu, ilk günden beri Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ı işaret ediyordu.
Türk yargısının kararında, bir süredir devam eden ekonomik krizin ve Suudi Arabistan’la ikili ilişkilerin geliştirilmesi çabalarının etkili olduğu ileri sürülüyor.
T24 yazarı Tolga Şardan’ın bugün kamuoyuyla paylaştığı belgenin detayları da bunu destekler nitelikte.
Araştırmaları sonucunda Riyad yönetiminin Ankara’ya gönderdiği yazıya ulaştığını belirten Şardan, aslı İngilizce olan Suudi Arabistan Krallığı Başsavcılığı yazısının tercümesinin 12 sayfa olduğunu söyledi.
Yazının, gayriresmî tercüme edildikten sonra Dışişleri Bakanlığı tarafından Türkiye’deki yargılamayı yürüten İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiğini kaydeden gazeteci, şöyle devam etti:
YASAL GEREKÇE: ULUSLARARASI NEZAKET İLKESİ
“Başsavcı Suud Bin Abdullah El – Muceb’in imzasını taşıyan 13 Mart 2022 tarihli yazıda, gerek dosyanın devri, gerekse Kaşıkçı’nın nasıl öldürüldüğüne yönelik önemli bilgiler var.
Suudi Arabistan’da yürütülen yargılama hakkındaki bilgileri aktarmadan önce önemli bulduğum bazı bilgileri dikkatinize sunayım.
‘Adli Yardım Talebine Cevap Yazısı’ başlığını taşıyan yazıda adli yardımı talep eden taraf olarak İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi yani Türkiye gözüküyor. Bu durum ‘Dosyanın devredilmesi teklifi Türkiye’den mi yapıldı?’ sorusunu doğuruyor, kuşkusuz.
Ancak Türkiye’nin talepleri konusunda bir açıklık yok. Zira aynı belgede Türkiye’nin 2020’de iki kez daha adli yardım talebinin olduğu aktarılıyor. Adli yardımın belge bilgi paylaşımı için mi yoksa dosyanın devri için mi yapıldığı konusunda açık bir ifade kullanılmıyor.
Gelen belgede ise Suudi Arabistan makamları açıkça 11 kişiyle ilgili yargılama sürecinin tamamlandığını, Türkiye’de ayrıca yargılanmalarının, ‘Bir kişinin aynı suçtan iki defa yargılanmasının mümkün olmaması’ yasal ilkesine göre mümkün olmadığını belirtiyor. Suudi makamları, bu nedenle Türkiye’de yargılanan 26 kişinin isminin kırmızı bülten listelerinden çıkartılmasını talep ediyor. Suudi makamların talebi bundan ibaret. Ancak yazının devamında, Suudi Arabistan, şunu da ekliyor:
‘Davanın devri durumunda dava ve davadaki iddialar değerlendirilecek ve sonucunda Türk adli makamlarına bilgi verilecektir.’
Burada da devir ihtimalinin hangi aşamadan itibaren konuşulduğu konusunda bir açıklık bulunmuyor.
Aynı yazıda, adli yardımlaşmanın yasal temeline de yer verildiğini görmek mümkün. Yazıya göre, dosyanın devir işlemin yasal temelinin ‘uluslararası nezaket ilkesi’ olarak açıklanması dikkat çekici!
Devir kararından sonra, hem dosyanın tarafı olan Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz, hem de muhalefetten kimi isimler, işlemin yasaya aykırı olduğunu öne sürmüştü. Kararda imzası bulunan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise yasalara uygun davranıldığını açıklamıştı.
‘İKİ ÜLKE ARASINDA ADLİ YARDIMLAŞMA ANLAŞMASI YOK’
Kaldı ki, iki ülke arasında adli yardımlaşma anlaşması yok. Ayrıca Suudi Arabistan yine adli yardımlaşma konusunda herhangi bir uluslararası anlaşmaya taraf değil.
Bu kapsamda devir işleminin “uluslararası nezaket ilkesi”ne dayandırılmasının yasal karşılığı süreci tartışmaya açık hale getiriyor.
’15 KİŞİNİN DOSYASI NE OLACAK?’
Türkiye’de 26 kişi yargılanırken, Suudi Arabistan’da 11 kişi hakkında adli yargılama yapıldı.
Suudi Arabistan Başsavcılığı, Türkiye’de adı geçen diğer 11 şüpheli hakkında delil yetersizliği nedeniyle adli işlem yapılamadığını ifade etti.
Büyüteç’te geçen cuma yazdığım yazıda Türkiye’nin haklarında dava açılan Suudi Arabistanlı 26 şüpheli hakkındaki Interpol’ün kırmızı bültenlerinin kaldırılması kararı aldığını aktarmıştım.
Bu konudaki talebin Suudi Arabistan’dan geldiği de aynı yazıdan anlaşılıyor.
Ancak Suudi makamları Türkiye’de haklarında dava açılan diğer 15 isimle ilgili bir suçlamada bulunmadı ve yargılama yapmadı. Türkiye’nin dosyayı devretmesi, bu kişilerin de Suudi hukuku esas alındığında, aklanmaları sonucunu doğuracak.
‘KAŞIKÇI’YI ÖLDÜREN 40 MG.’LIK DOZ’
Yazı çerçevesinde, yargılamayı yürüten Riyad Ceza Mahkemesi Birinci Ceza Dairesi’nin 23 Aralık 2019 tarihli kararı açıklandı.
Söz konusu kararda yerel duruşmada yaşananlara yer verilirken, ’40 mg.lık dozun kurban Cemal Kaşıkçı’nın ölümüne neden olduğunu’ anlatan adli tıp raporu açıklandı. Ancak, Kaşıkçı’ya verilen dozun niteliğiyle ilgili bilgi yazıda yar almadı.
Suudi makamlarının gönderdiği yazıda yargılanan kişilere yönelik iddiaların yanı sıra haklarında verilen kararlara esas olan gerekçeler de mevcut. (…)”