CELAL EREN ÇELİK
Uzun yıllar merkez medyada önemli görevlerde bulunan,kapanan Radikal Gazetesi’nin Ankara Temsilcili’ni ve Hürriyet Daily News’in Genel Yayın Yönetmenliği görevini üstlenen Murat Yetkin HALK TV’de Enver Aysever’in sunduğu programa katılarak enteresan açıklamalar yaptı.
Yetkin açıklamalarında “MAVİ VATAN” kavramından gerek TSK’nın,gerek Dışişleri’nin,gerekse genel olarak “Devletin” rahatsızlık duyduğunu ifade etti.
Yetkin “Mavi vatan nedir? Kara toprakları vatan değil mi?Bir tane vatan vardır,karasıyla,havası ile denizi ile” şeklindeki garip açıklaması ile Deniz Kuvvetleri’nin yıllardır özellikle Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki milli çıkarları için teorik olarak altını doldurarak oluşturduğu “MAVİ VATAN” kavramını “İçi boş” popülist bir söylem olarak lanse etmeye çalıştı…
Peki özellikle TSK’ya yakınlığı ile bilinen Murat Yetkin’in bu kavramdan,TSK’nın bu kavram için yıllardır harcadığı çabadan ve çalışmalardan haberi olmaması mümkün müdür?Tabii ki hayır.
Peki neden ve nasıl böyle bir açıklamaya imza atabilmiştir Murat Yetkin öyleyse?
Bu sorunun yanıtını verebilmek için sizlerle 1956 yılına uzanacağız…
1956 yılında Ortadoğu çok sıcak günler geçirmektedir. Ve ABD-Fransa-İngiltere destekli İsrail ile Mısır arasında Arap-İsrail Savaşı başlar.Soğuk Savaş’ın en sert hissedildiği bu günlerde Dünya’nın 2 süper gücünden birisi olan SSCB İsrail’in arkasındaki ülkeleri ve dolayısı ile İsrail’i tehdit eder.Savaşın durmaması halinde Ortadoğu’ya asker göndereceğini açıklar,devreye ABD girer ve savaş durur.
Ortadoğu’da otoritesi sarsılan ABD’nin başında o günlerde başkan olarak Dwight Eisenhower bulunmaktadır ve Eisenhower 5 Ocak 1957’de kongreye Ortadoğu ile ilgili bir mesaj gönderir ve bu mesaj, 9 Mart 1957’de kongre de kabul edilerek yasalaştırılır. Bu yeni politika/yasa ‘Eisenhower Doktrini’ olarak anılır.
Doktrin ile ABD başkanına şu yetkiler verilmektedir ‘Bağımsızlığını korumak için ekonomik kalkınma çabası içine giren Ortadoğu ülkelerine ekonomik ve askeri yardım yapmak. Bu ülkelerin istemeleri şartıyla, Komünizmin kontrolü altında bulunan bir ülkeden gelecek açık silahlı saldırılar karşısında, Amerikan silahlı kuvvetlerinin kullanılması.’
Türkiye ise 21 Mart 1957 tarihinde bu doktrini kabul ettiğini açıklar ve ABD ile bir de ortak bildiri kaleme alarak imza eder.
İşte bu Eisenhower’in “ideallerini” yani, ABD’nin küresel hegemonyasını yaymak amacını devam ettirmek için 1954 yılında Eisenhower Vakfı kurulur. Bu vakıf Dünya’nın her ülkesinde geleceği parlak,kendi alanlarında ışık görülen isimleri seçip yüksek bedelli burslar vermesi ile tanınmakta.Burs verilen bu “sewçilen” bursiyerler ABD’ye gidiyor tüm masrafları vakıf tarafından karşılanıyor ve üzerine “Çok Ulusluluk” bursu adı altında bir de burs alıyorlar.
Burs alacak kişiler özel bir “mülakat” ile belirlenmekte, bu mülakatta kişilere “Gelecekte ülkelerinde hangi mevkide olmayı hayal ettikleri” de sorulmakta.
Eisenhower Vakfı’nın bir özelliği ise geleneksel olarak başkanlığını bir önceki ABD Başkanlarının yapıyor olması.Bunun tek istisnası ise ABD Dışişleri Bakanlığı yapmış olan Colin Powell olmuştu.Yani bu vakıf ABD Devleti’nin “Yarı resmi” NGO/STK’sı durumunda.
İşte ABD’nin küresel çıkarlarını koruma misyonu ile kurulmuş bu amaçla da Dünya’nın dört bir yanındaki “geleceği parlak” isimlere burslar ve eğitimler veren bu Eisenhower Vakfı’nın Türkiye Temsilcisi kimdi dersiniz? Evet yanılmadınız bugün Mavi Vatan ile ilgili bu açıklamaları yapanm Murat Yetkin!
Murat Yetkin ABD’de Eisenhower Bursu ile “oryantasyona” gitmiş ve 2004 yılında dünyanın değişim elçiliği yapan düşünce liderlerini verilen Eisenhower Fellowship’e layık görülmüştü.
Ve bugün…
Mavi Vatan kavramının TSK tarafından altının doldurulması Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Ege’deki etkinliğini arttırırken,Yunanistan ve ABD durumdan rahatsız olmakta.
ABD’nin “Küresel hegemonya çıkarlarını savunmak” misyonu ile kurulan Eisenhower Vakfı’nın yöneticiliğini yapan Murat Yetkin de kalkıp “TSK içerisinde MAVİ VATAN’dan ciddi rahatsızlık duyan bir kesim var” diyor…
Sizce çok fazla bir “Tesadüf” değil mi?
Ama bizce asıl dikkat edilmesi gereken husus Murat Yetkin’in işaret ettiği TSK içerisindeki rahatsız olan grup ile RAND CORPORATİON raporunda işaret eddilen “Asker kökenli” “Anahtar Muhatabın” etki ve kontrolündeki kesim aynı mıdır?
Bence asıl konuşulması gereken nokta budur…
Yaycı Amiralin Mavi Vatan için yaptığı haritanın uluslararası haklarımıza göre hatalı olduğu ve bir kısım deniz sahasının bu nedenle yunanistana bırakıldığı iddia ediliyor. bu çok ciddi bir iddia. bu iddiayı doğrulayan veya çürüten biri var mı?