Terör örgütü PKK’nın elebaşı Öcalan’ın, İmralı’daki koşulları ortaya çıktı. Buna göre İmralı’da Öcalan’ın kaldığı bölüme girebilmek için göz taraması, parmak izi, el swapları alınıyor, dönerli demir kapıdan geçiliyor. Asker karavanasında o gün ne çıktıysa Öcalan’a da o yemekten veriliyor. İddiaya göre yemekleri önce aşçıbaşı ve ada komutanı yiyor.
Sözcü yazarı Saygı Öztürk, “Öcalan konuştu,milletvekilleri dinledi” başlık köşe yazısında, terörist başı Öcalan’ın İmralı’daki koşullarını anlattı.
İmralı Adası’nın karadan, havadan ve denizden korunan ikinci derecede askeri yasak bölge olduğunu kaydeden Öztürk, “500’den fazla termal kamera bulunuyor. Öcalan’ın kaldığı bölüme girebilmek için göz taraması, parmak izi, el swapları alınıyor, dönerli demir kapıdan geçiliyor. Asker karavanasında o gün ne çıktıysa Öcalan’a da o yemekten veriliyor. Pişen yemekler servis edilmeden önce karıştırılıyor. Her yemekten numuneler güvenlik nedeniyle alınıp saklanıyor. Yemekler önce aşçıbaşına yediriliyor. Birisini ada komutanı yiyor. En sonunda Öcalan’a beş asker tarafından götürülüyor. Yemeğin içine herhangi bir madde atılmaması için yol boyunca da özel önlem alınıyor” ifadelerini kullandı.
‘ANLATMAKTAN BIKMAZ’
Öztürk, yazısında Öcalan’ı tanıyan komutanların ifadelerine de şu sözlerle yer verdi:
“Abdullah Öcalan’ı görevi gereği yakından tanıma olanağı bulan bir komutan, Öcalan’ı bize şöyle anlattı:
‘Öcalan çok konuşur. Çok kitap okur. Örneğin önümüzde bir bardak varsa, bardakla ilgili bir şey sorsanız, onu size belki üç saat anlatır. Siz dinlemekten bıkarsınız, o anlatmaktan bıkmaz. Abdullah Öcalan’la milletvekillerinin üç saat konuştuğu söyleniyor. Benim tanıdığım Öcalan, o üç saatin en az 2.5 saatinde kendisi konuşmuştur. Eğer, tutanaklar açıklanırsa durumu ve konuşmaları öğenmiş olacağız. Öcalan ve örgütü, taleplerinin kamuoyuna açıklanmasını ister. Nitekim bununla ilgili DEM’in sıkça yaptığı açıklamalar var. Ancak ilgili kuruluşlar bu konuda hassas davranmalı.’
‘NET CEVAPLAR ALMIŞTIM’
Ülkeye ilk getirildiği dönemde, 12 gün Öcalan’ı rutin sorgu dışında stratejik olarak sorgulayan komutan ise izlenimlerini bize şöyle anlattı:
‘Sorduğum sorulara normal cevap veriyordu. Tabii bunun içerisinde kendisini devamlı övdüğünü de hatırlıyorum. Getirilişi yeni olduğu ve henüz davası da başlamadığı için benimle çok resmi konuşmuştu. Yani sorularıma uzatmadan net cevaplar vermişti. Zaten konu dışına çıkmak istediğinde de uyarıyordum. Öcalan’ın odasında başta televizyon yoktu. Bir FM radyo bulunuyordu. Odası kitap doluydu. Gelen avukatlarına söyleyip kitap getirtiyordu. Çok okuyordu. Her fırsatta örgütle ilgili çözümü kendisinden başka kimsenin yapamayacağını sıkça vurguluyordu.’
‘ÇÖZECEKSENİZ BENİMLE ÇÖZECEKSİNİZ’
Öcalan’ın Türkiye’ye getirildiği dönemde Selahattin Demirtaş’ın toplumda itibar görmesi nedeniyle onun devreye girmesi konusunda bir eğilim belirmişti. Demirtaş’ın böyle bir gücünün örgüt üzerinde olmadığını söylüyordu. Örgütün sadece kendisiyle çözülebileceğini, Demirtaş konusunda örgütüne talimatları da olmuştu. Hatta Demirtaş’la hükümetin muhatap olmamasını, onun devre dışı bırakılmasını veya hiçbir şekilde temas kurulmamasını istedi. Liderlik konusunda kendisinin dışındaki alternatiflerin bertaraf edilmesi yönünde talimatları olduğunu da duyuyorduk. Benimle yaptığı konuşmada da bunları dile getirmişti. Yani ‘Çözecekseniz ancak benimle çözersiniz’ diyordu.
‘ÖCALAN DİĞER TERÖRİSTLERİN SERBEST KALMASINI İSTİYOR’
Öcalan’ın yakalanıp getirilmesine tepki olarak teröristler 13 Mart 1999’da İstanbul Mavi Çarşı eylemini geçekleştirmişti. Öcalan’dan eylemleri durdurmasını, aldığım talimat üzerine söyledim. Bunun üzerine “Ben bu konuda iki gün yoğunlaşayım” dedi.
İki gün kendisiyle konuşmadık. Eylemlerin durdurulması konusunda 7 sayfa mektup yazdı. Onu avukatına verdik. Eylemler küt diye kesildi. Yani o zamanlar örgüt üzerinde böyle etkisi vardı. Ancak şu andaki tavrını tam olarak bilemiyorum.”
Her ne kadar yetkililer görüşmelerde “Al-ver” olmayacağını söylese de, zorunlu olarak “Al-ver” olacak. Kimse kendisini, milleti kandırmasın. Öcalan hem kendisi, hem cezaevindeki diğer teröristlerin serbest kalmasını istiyor. Devletin geçmişte çıkardığı “Pişmanlık Yasası” vardı. Binlerce terörist bu haktan yararlanmıştı. Bu kez nasıl bir düzenleme olacağını, ne alınıp, ne verileceğini öğreneceğiz…”
İLGİLİ HABERLER:
DEM PARTİ’Lİ KOÇYİĞİT “KOMİSYON ÜYELERİ İKNA OLDU” İMRALI ZİYARETİNİN PERDE ARKASI
DEM PARTİ’Lİ KOÇYİĞİT “KOMİSYON ÜYELERİ İKNA OLDU” İMRALI ZİYARETİNİN PERDE ARKASI










