Reuters’a konuşan yetkili, beyannamenin küresel ekonomilerdeki uygulamalara paralel serbest piyasa ekonomisi kuralları ve uygulamalarına öncelik verdiğini ve “piyasa dışı uygulamalara dair bir işaret bulunmadığını” belirtti.
Üst düzey bir hükümet yetkilisi de “Yeni Ekonomi Modeli”ne hiçbir gönderme yapılmayan beyannamede, AKP’nin daha önceden savunduğu “enflasyonla mücadele, kamu sektörünün hesap verebilirliği ve ihale süreçlerinin şeffaflığı” gibi noktalara vurgu yapıldığını belirtti.
14 Mayıs’taki seçimlerin, Erdoğan’ın 20 yıllık iktidarının en zorlu seçimleri olacağını belirten Reuters; AKP ve Şimşek’in konuyla ilgili yorum yapmadığını da ekledi.
“Piyasalar olumlu ama ihtiyatlı karşılar”
Reuters, konuyla ilgili uzman görüşlerine de yer verdi.
Los Angeles’taki TCW’de varlık yöneticisi olan Blaise Antin, “Ortodoks bir politikaya geri dönülmesi yatırımcılar tarafından olumlu karşılanır. Ancak geçmişte Türk yetkililerin birçok kez ‘sağ gösterip sol vurması’ ve Erdoğan’ın geleneksel para politikalarına ayan beyan karşı çıkması nedeniyle, yabancı yatırımcıların bu tarz haberlere çok ihtiyatlı yaklaşacağını düşünüyorum” diyor.
Reuters’a konuşan üst düzey AKP’li yetkili beyannamenin kabulü için Erdoğan’ın son onayın gerektiğini ancak şu ana kadar herhangi bir muhalefet şerhi iletmediğini ekledi.
Yetkili “Kabul ederse bu hem kabinede hem de ekonomi yönetiminde radikal değişimler getirecektir” dedi ve Şimşek’i işaret etti; “Tüm Türkiye Şimşek’in yaklaşımını ve başarısını biliyor. Eğer görevi alırsa, ekonomi politikalarında, bürokrasi ve kabine üyelerinde radikal değişimler kaçınılmaz olur.”
Reuters’a konuşan başka bir yetkili de sadece AKP’nin değil, Millet İttifak’ından üç partinin daha Şimşek’le çalışmak istediğini belirtti.
Reuters’ın daha önceden konuştuğu, Millet İttifakı’ndan dört üst düzey yetkili ise İttifak’ın eski başbakan yardımcısı ve DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ı ekonomiden sorumlu cumhurbaşkanı yardımcısı yapmayı planladığını söylemişti.
Reuters Babacan’ın da Şimşek gibi yabancı yatırımcılar tarafından saygı gören bir isim olduğunu belirtti.
Reuters’a göre Erdoğan’ın popülaritesini yitirmeye başlamasının ana sebeplerinden biri, düşük faize dayalı bir ekonomi politikası izlemesi sonucu Türk lirasının değer kaybetmesi ve yaşam standartlarının düşmesi.
Haberde Türkiye’nin artan enflasyonla mücadelede, 2021 yılında geleneksel para politikalarını, yani borçlanma maliyetini artırmaya yönelik küresel eğilimi bırakarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Merkez Bankası’na çağrılarıyla faiz indirimine gittiği hatırlatıldı.
Rusya’nın Ukrayna işgaliyle artan enerji ve gıda fiyatlarının da etkisiyle geçen yıl enflasyonun yüzde 85’in üzerine çıktığı, 6 Şubat’taki depremlerle birlikte Türkiye’nin mali sıkıntılarının daha da arttığı belirtildi.
Reuters depremlerle birlikte Şubat ayında Türkiye’nin bütçe açığının 171 milyar liraya (yaklaşık 9 milar dolar), dış ticaret açığının da 12.2 milyar dolara yükseldiğini hatırlattı.