Rusya Başbakan Yardımcısı Sekreterliği Başkan Yardımcısı Chernitsyn, Rusya ve Türkiye’nin egemenliği koruyacak yeni bir modele ihtiyaç duyulduğunu belirterek, “Belki de, karşılıklı bağımlılığımızı fark ederek, ‘Yol Formülü’ne dayanarak, ittifak ederek Yeni Avrasya’nın tarihini yazma zamanı mı geliyor?” ifadelerini kullandı.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Ankara Rus Evi “Avrasya’daki Entegrasyon Süreçleri bağlamında Rus-Türk İşbirliği” konferansı düzenledi.
Rusya’nın Ankara Büyükelçiliği desteğiyle Mülkiye Şeref Salonu’nda düzenlenen konferansın açılış konuşmalarını Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov, Rusya Başbakan Yardımcısı Sekreterliği Başkan Yardımcısı Fedor Chernitsyn, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Çelik, Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan yaptı.
Yerhov, konuşmasında Batı’nın Avrasya’da türbülans yarattığını, bölgedeki ülkelerin ise ortaklarını seçme konusunda gerçek bir özgürlüğe sahip olduğunu söyledi.
‘TÜRBÜLANSIN NEDENİ BATI’NIN İNATÇI ARZUSU’
Yerhov şunları söyledi:
“Avrasya’da iyi komşuluğa ve jeopolitik işbirliğine, süper kıtamızın tüm ülkelerinin ulusal kalkınma sorunlarını eşi görülmemiş derecedeki zor uluslararası ortamda çözmek zorunda kaldığı şu anda özellikle ihtiyaç duyulmaktadır. Artan türbülansın ana nedeni, sözde ‘kolektif Batı’nın tüm doğru ve yanlışlarıyla uluslararası arenadaki hakimiyetini sürdürme konusundaki inatçı arzusudur, ancak bu hakimiyet giderek azalmaktadır.
Batı, BM Şartı’nın ruhuna aykırı olarak hegemonyasını çılgınca sürdürmeye çalışırken, dünya toplumunu kendi diktasına boyun eğdirmek için şantajlara, doğrudan tehditlere ve ültimatomlara başvurmaya çalışırken, Avrasya’da ise, abartmadan söylüyorum, stratejik önem taşıyan nesnel süreçler gelişmektedir. Kıtadaki ülkeler, kalkınma modellerini, dış ortakları seçme ve karşılıklı olarak zenginleştirici entegrasyon projelerine katılma konusunda artık gerçek bir özgürlüğe sahiptir.”
‘ÇOK KUTUPLU DÜNYA OLUŞUYOR’
Chernitsyn de Avrasya’da egemen devletlerin olduğunu, bu devletlerin çok kutulu bir dünya oluşturduğunu belirtti.
Chernistsyn “Avrasya’nın güneyinde ve doğusunda egemen ekonomik ve kültürel merkezler oluşturulmakta, güçlendirilmektedir. Bunlar Türkiye, İran, Arap dünyası, Hindistan, Çin, Endonezya. Rusya ise Avrasya’nın kuzeyi olarak pekiştirilmektedir. Bu devletler ve onların entegrasyon toplulukları çok kutuplu bir dünyayı oluşturuyor. Yeni kutuplar dünyaya kendi ajandaları, gelecek görüntülerini öneriyor. “ dedi.
‘TÜRKİYE ORTAK BİR AVRUPA EVİ YANILSAMASIYLA VEDALAŞIYOR’
Chernistsyn, Türkiye’nin “ortak bir Avrupa evi yanılsamasıyla” vedalaştığını ve “uygun kalkınma model” arayışı içinde olduğunu savunarak, “Avrasya’daki entegrasyon süreçleri kapsamında bir soru var – Türkiye nerede olacak? Ülkeniz, hangi haklara sahip olarak hangi makrobölgenin bir parçası olacak? Gördüğüm kadarıyla Türkiye, Rusya gibi kendini tanımlama, ortak bir Avrupa evi yanılsamasıyla vedalaşma ve bu yüzyıllığına uygun kalkınma modelini arama içindedir.” diye konuştu.
‘YENİ AVRASYA’NIN TARİHİNİ YAZMA ZAMANI MI GELİYOR?’
Avrasya’da yeni bir modele ihtiyaç olduğunu belirten Rus yetkili, “Yeni Avrasya’nın tarihini yazma zamanı mı geliyor?” vurgusunda bulundu:
“Rusya ve Türkiye’nin devletliği, egemenliği ve kimliğinin korunmasını, barışçıl sürdürülebilir kalkınmasını garanti edecek Avrasya makrobölgesi yapısının temelden yeni bir modeline ihtiyacımız var.
Bu da, ancak Moskova ve Ankara’nın potansiyellerini birbirine bağlamakla mümkündür.
‘Biz masalları olan bir coğrafyanın çocuklarıyız. Bize yüz elli yıldır modernleşme adı altında başkalarının hikâyeleri anlatıldı. Artık kendi hikâyemizi yazma zamanı geldi’ diye sayın İbrahim Kalın yazmıştır. Biz de böyle düşünüyoruz.
Kazak filozof Oljas Suleymenov ise Yol Formülünü önermiştir:
“Bağımlılık asırlarından bağımsızlık döneminin vasıtasıyla bilinçli karşılıklı bağımlılık çağına dek.” Belki de, karşılıklı bağımlılığımızı fark ederek, Yol Formülüne dayanarak, ittifak ederek Yeni Avrasya’nın tarihini yazma zamanı mı geliyor?
Bunu düşünmeyi teklif ediyorum.”
TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI VE RUSYA
Türk Devletleri Teşkilatına değinen Chernitsyn, TDT’nin Avrasya Ekonomik Birliği Teşkilatı ile ortak noktalarını olduğunu ifade etti.
Chernitsyn şöyle devam etti:
“Rusya gibi Türkiye de, egemenliğini güçlendiriyor ve Türk Devletleri Teşkilatı adlı entegrasyon girişimini sunuyor.
Genel olarak, iki ülkemiz arasında göründüğünden çok daha fazla ortak noktası var. Rusya ve Türkiye, benzer bir tarihsel kaderi olan, her ikisi de kendi kendine yeten, gelişen Avrasya devletidir.
Ülkelerimizin büyüyen ticaretini ve coğrafi konumunu dikkate alarak, Rusyayla Türkiye’nin kilit rolüyle Avrasya’da yeni ticaret, lojistik ve işbirliği zincirlerini yaratmak için her şeye sahibiz.
Avrasya Ekonomik Birliği(AEB) ve Türk Devletleri Teşkilatına gelince, bu iki bütünleşme kurumunun de pek çok ortak noktası var. Bu gerek üye devletleri, gerekse gündemleridir.
Rusya ve Türkiye’nin egemen gelişimine karşı çıkanlar, AEB ve TDT’nin birbirleriyle rekabet etmesini bekliyor.
Ama bu makul mudur?
Rusya ve Türkiye’nin devletliği, egemenliği ve kimliğinin korunmasını, barışçıl sürdürülebilir kalkınmasını garanti edecek Avrasya makrobölgesi yapısının temelden yeni bir modeline ihtiyacımız var.
Bu da, ancak Moskova ve Ankara’nın potansiyellerini birbirine bağlamakla mümkündür.”