HABER ALTERNATİF/ÖZEL
Celal Eren ÇELİK
Son günlerin en çok konuşulan isimlerinden birisi hiç şüphesiz CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun SADAT merkez binası önünde yaptığı açıklamalar sonrasında SADAT’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi oldu.
Pek çok basın yayın organı pek çok haber sitesi Tanrıverdi’nin özellikle AKP ve Recep Tayyip Erdoğan ile ilişkilerine dikkat çeken farklı haberler yaptılar.
Ancak Adnan Tanrıverdi’nin sadece AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile değil bir dönem FETÖ ile de teması olduğu,özellikle 1996-1999 yılları arasında FETÖ “Üst düzey” yöneticileri ile görüştüğü,FETÖ’nün çeşitli etkinliklerine katılıp farklı gezilerinde bizzat bulunduğu ortaya çıktı.
Adnan Tanrıverdi SADAT’ın yan kuruluşu olarak faaliyet gösteren ASDER isimli STK için 21 Ekim 2015 tarihinde kaleme aldığı “FETHULLAH GÜLEN VE GÜLENİZM” başlıklı makalede bakın o dönemi nasıl anlatıyor:
“Emekli olduğum 1996 yılından 1999 yılına kadar bu cemaat, en üst seviyeden benimle de irtibat kurdu. Yurt içi yurt dışı gezilerine, mütevelli toplantılarına davet edildim. Götürüldüm. Yüksel tahsil seviyesindeki gençlerimizin dindar olması için uğraştığını değerlendirdiğim bu cemaate, katıldığım etkinliklerde konuşmalar yaparak destek verdim.”
Tanrıverdi 28 Şubat kararları sonrasında ise FETÖ ile ilişkisini “Gevşettiğini” belirterek sonrasında “Sakal bıraktığı” için FETÖ’nün kendisi ile teması kestiğini de şu ifadeler ile dile getiriyor:”28 Şubat kararlarını kendine bağlı özel okullarda tavizsiz uygulamaları nedeni ile ilişkimi gevşettim. 1999 yılında Hac farizamı yerine getirdikten sonra sakal bıraktım. Muhtemelen bu sebepten, 1999 tarihinden sonra, benimle cemaat de irtibatını kesti.”
Adnan Tanrıverdi aynı makalede Dünya’nın 150 ülkesinde okullar vasıtası ile o ülkenin nesillerini yetiştiren bir cemaatin kendisini bir süper gücün kullandığının farkında olmamasının ise mümkün olmadığını söylüyor.
FETÖ’nün Dünya’nın 150 ülkesinde okullar vasıtası ile faaliyet gösterdiğini bilerek FETÖ’nün en üst düzey yöneticileri ile görüşen,yurt dışı gezilerine,okullarına ve davetlerine giden Tanrıverdi’nin kendisinin ise bu yapının bir süper güce hizmet ettiğini nasıl anlamadığı ise büyük bir soru işareti olarak ortada duruyor.