Kahramanmaraş’ta meydana gelen deprem nedeniyle evlerini ve şehirlerini terk etmek zorunda kalanlar göç ediyor. Ankara’ya gelenler, “Dönmeyi düşünmüyoruz, ne yapacağız bilmiyoruz” diyor.
Kahramanmaraş’ta meydana gelen iki büyük depremin ardından on binlerce insan hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı. Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman başta olmak üzere çok sayıda kentte evleri yıkılanlar farklı kentlere göç etti.
Ankara da depremzedeleri ağırlayan kentler arasında yer alırken Ankara Büyükşehir Belediyesi, daha önce öğrencilerin ücretsiz kullandığı 8 bloklu daireleri depremzedelere açtı. Toplam 3 bin 500 kişinin konaklayacağı belediyenin konutlarına farklı kentlerden gelen 3 bin 127 kişi kayıt yaptırdı. Gıda ve hijyen yardımlarının yapıldığı belediyenin yardım merkezinde depremzedelere psikolojik de destek veriliyor.
“İLK ÜÇ GÜN NE BİR SİREN SESİ, NE BİR AMBULANS YOKTU”
Gazete Duvar’dan Nur Kaplan ve Serkan Alan’ın haberine göre, depremin ardından Antakya’dan çıkıp Ankara’ya ailesiyle birlikte gelen Özlem isimli depremzede, Antakya’nın büyük orandan yıkılmış durumda olduğunu, yardımın 3 gün sonra geldiğini söyledi. Antakya’da konakladıkları binanın kötü durumunda olduğunu belirten Özlem, “Geri dönme durumu bence hiç yok. Dönmeyi düşünmüyoruz fakat ne yapacağımızı da bilmiyoruz. Kafamız karma karışık. Bilmiyorum” diyerek şöyle devam etti:
“Yalın ayak ve pijamalarla çıktık dışarıya. Deli gibi yağmur vardı. Binamız kötü görünüyor. Bütün duvarlar çatlamış, bazı duvarlar yıkılmış, bütün mutfak eşyaları yerde. Hatırlamıyorum bile. Çok çok kötü bir geceydi. Bir haftadır arabada yatıyoruz. Isınmak için ateş yaktık. Kayıplarımız oldu. Eş, dost bir sürü kaybettiğimiz var. Enkaz altında insan var. İlk 3 gün ne bir siren sesi, ne bir ambulans ne bir polis hiçbir şey yoktu. İnsanların sesleri geliyor kurtarma yok. Bilmiyorum halimiz ne olacak. Antakya’nın yüzde 80’i gitti. Ayakta kalanlar bence oturulur durumda mı bilmiyorum.”
“REHBERİMİZDEN O KADAR ÇOK İNSANIN İSMİNİ SİLECEĞİZ Kİ”
Adıyaman’dan Ankara’ya gelen bir başka kadın ise anne, baba, çocukları ve eşiyle beraber tek göz odalı bir konuta yerleşmiş durumda. “Deprem gününü nasıl anlatayım ki. Normal bir gün gibi akşamdan uyuduk sabah çocuklarımızla günümüzü geçirecektik. Felaketle uyandık. Öyle şiddetliydi ki ben size anlatamam. En kötü, en karanlık geceydi” diyen kadın, şunları kaydetti:
“Hem deprem oluyor hem çocuklarımı toparlamaya çalışıyorum. Hem elektrikler gitti. Çok kötü bir geceydi anlatamam. Rabbim bunu hiç kimseye yaşatmasın. Çok kötü bir geceydi. Sevdiklerimizin yarısı gitti. Rehberimizden o kadar çok insanın ismini sileceğiz ki, telefonlarımızı elimizde alamıyoruz. Çok acı duygu çok acı bir gerçek. Evimiz ağır hasarlı yıkılmadı. Yıkılsa zaten kimse sağ kalmazdı. 9 katlı binanın 4’üncü katındaydım. Adıyaman ceset kokuyor, biz kaçtık. O ceset kokusunun nasıl bir koku olduğunu anlıyorum artık, biliyorum. Ankara’ya çekinerek geldim doğulu insanlarız, biraz mahcubiyet. Doğu deyince terörist geliyor ya akla. Halbuki hiç öyle değil.”
“KAHRAMANMARAŞ BELEDİYESİ NEREDE ACABA?”
Depremin merkez üstü Maraş’tan ailesiyle Ankara’ya gelen, işyeri ve evi kullanılamaz duruma gelen Hasan Yıldız, yedi gün boyunca fuar alanında çadırda kaldığını belirten Yıldız, “Bütün şehirlerden yardım geldi. Ben Kahramanmaraş’ın evladıyım. Sadece Kahramanmaraş Belediyesi’ni görmedim. Sadece çöp almaya geldiler. Fuar alanında sadece kafeterya var, üç tane tuvaleti var tıkanıyor. Su yok, çadırlarda elektrik yok. Bu Kahramanmaraş Belediyesi nerede acaba? Görmedim bilmiyorum” ifadelerini kullandı.
Ankara’ya akşam saatlerinde kaldığını aktaran Yıldız, “Allah razı olsun Mansur Başkan’dan, Ankaralılardan Allah razı olsun, bize kucak açtı. Belediye başkanımız Hayrettin Güngör neredeydi?” dedi.
“ÜZERİMİZE KAR YAĞDI, ELLERİMİZ PARÇALANDI”
Malatya’dan Ankara’ya gelen ve iki engelli çocuğu olan kadın, depremin ardından yaşadıklarına dair, “Sallantıdan çıktık okula gittik, okulda da sallandı. İki gün parkta ateş yaktık, orada üzerimize kar yağdı, ellerimiz parçalandı. Orada karın üstünde baktık yakamıyoruz itfaiyenin yerine girdik. Orada da otobüsle bizi yolladılar” dedi. Malatya’da iki gün geçirdiklerini ifade eden kadın, “Orada sular hep bulanık aktı. Otobüs bizi Ankara’ya getirdi. Bundan sonra ne olacağını bilemiyorum. Ev tam dökülmedi ama çatlak var, girilmez. İnsan girse bile korka korka yatar. Eşyalarımız, kimliğimiz hep orada kaldı” diye konuştu.