Celal Eren ÇELİK
Türk toplumu olarak son derece önemli, Dünya’nın başka ülkelerinin milletlerinde kolay kolay rastlayamayacağınız çok önemli hasletlerimiz olduğu gibi maalesef toplumsal olarak yapımızda bulunan olumsal bazı özellikler de mevcut.
Bu olumsuz özelliklerin belki de en önemlilerinden birisi ise “Güce tapma ve güçlünün yanında yer alma” şeklinde vücut bulan ve “Benim ideolojimden/partimden olursa sorun yok” şeklinde özetlenebilecek görmezden gelme ve “Çifte standart” halinin gayet doğal bir şeymişçesine ilke,etik hiçe sayılarak toplumumuz genelince savunulabilir oluşudur. Buna “İKTİDAR RİYASI” diyoruz ve bu kavramın patenti de bana aittir.
Ekrem İmamoğlu’nun İngiliz Büyükelçi ile yediği balık da tam bu kategoriye girmektedir aslında…
***
Biz Türkiye’nin “Aydınlık,çağdaş, AKP karşıtı muhalifleri” olarak yıllardır Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha İBB Başkanı iken “İktidara hazırlandığını”, bu “Hazırlık sürecinin” en önemli aşamasını ise İBB Başkanı olarak kendisi ile sıklıkla ABD Büyükelçisi’nin yaptığı görüşmeler olduğunu söyledik, Erdoğan’ın İBB Başkanı vasfı dışında bir vasfı olmamasına rağmen uluslararası “Mütekabiliyet ve denklik” prensipleri alt üst edilerek nasıl “Lider” statüsünde Beyaz Saray dahil en üst makamlar tarafından yurt dışında ağırlandığını yazdık çizdik ve “HAKLI” bir eleştiri getirdik. Zira bu tip “Hazırlıklar” hiç bir zaman boşa olmadı bu ülkede ve bugün gelinen noktada bizlerin haklılığı bir kez daha ortaya çıktı.
Bugün ise Ekrem İmamoğlu hem de halk yollarda kardan perişan olmuşken eşi ile birlikte İBB Başkanı vasfı dışında hiç bir vasfı yokken İngiliz Büyükelçisi ile yemek yiyor… İmamoğlu, İBB Başkanı vasfı dışında hiç bir vasfı yokken “Uluslararası mütekabiliyet ve denklik” kuralları yerle yeksan edilerek örneğin Versailles Sarayı’nda Macron ile Chatham House’de Johnson ile görüşüyor.
Ama bu kez işte tam da bu bahsettiğimiz “İKTİDAR RİYAKARLARI” bunu yapan Erdoğan değil İmamoğlu olduğu için 40 türlü bahane üretiyor. “Efendim İstanbul gibi bir metropolü yönetiyor tabii görüşecek” de en önemli argümanları… O zaman Erdoğan’ı bu tip görüşmeler için eleştirmeyeceksiniz,sizin eleştirme gibi bir hakkınız falan yok. Zira Erdoğan İBB’yi yönetirken de İstanbul megapoldü tıpkı 2000 senedir olduğu gibi. Böyle saçma ve “Suya tirit” bahaneler üretip de bari “Riyakarlığınızın” üzerine komik şallar örtmeye kalkmayın…
***
Biz yıllarca Recep Tayyip Erdoğan İBB’yi yönetirken ALBAYRAKLAR GRUBU’nun Erdoğan’ı “Başbakanlığa hazırlamak” adına İBB’den nasıl finanse edildiğini, devletin raporlarına müfettişler tarafından bunun nasıl geçtiğini, ALBAYRAKLAR’ın AKP döneminde İBB’de adeta almadık iş bırakmadığını yazıp,çizdik ve bunu eleştirdik.
Şimdi İmamoğlu ALBAYRAKLAR’a aynı ihaleleri veriyor hatta farklı alanlarda ihaleleri de ALBAYRAKLAR GRUBU’na bağlı şirketler alıyor. Ama bizim “Güç tapınmacısı ideolojik kör” “İKTİDAR RİYAKARLARI” buna da bahane buluyorlar… “İhalelerde en uygun fiyatı ALBAYRAKLAR veriyor ne yapsın İmamoğlu?” Yani aslında ALBAYRAKLAR’ın 25 sene İBB’deki her bir işini “Temize çekiyorlar” İmamoğlu için “TAKLA ATMAK” uğruna zira yarın birgün adam çıkıp diyecek ki “Arkadaş bak AKP gitti ben hala ihale almaya devam ediyorum yıllarca beni boşuna suçladınız zira ben o dönem de şaibesiz biçimde en uygun teklifi verdiğim için ihaleleri alıyordum”
Ama yok bizim “RİYAKAR TAKLACILAR” bunu düşünmez onlar büyük bir iş, büyük bir marifet yaptıklarını sanıyorlar İmamoğlu’nun Albayraklar’a verdiği ihalelere kılıf bularak oysa en büyük zararı verdiklerinin farkında değiller.
***
Biz yıllarca Recep Tayyip Erdoğan’ı İBB Başkanlığı yaptığı dönemde İLİM YAYMA VAKFI’na olan üyeliği, bu vakfa sağlanan imtiyazlar,bu vakfın Cumhuriyet değerlerine düşman,RABITA ile bağlantılı yapısı üzerinden eleştirdik.
Bu satırların yazarı 9 ARALIK 2019 tarihinde Ekrem İmamoğlu’nun İLİM YAYMA VAKFI’nın vakıf senedindeki “Geçici 10. madde” uyarınca ıslak imza ile kendisine bilgilendirme yazısı gönderilip onayı alınarak İLİM YAYMA VAKFI’nın “DOĞAL ÜYESİ” yapıldığını yine kendisine ait olan gazzetta9.com isimli sadece özel haber yapılan haber sitesinde ortaya çıkarttı. Ortalık karıştı. Her bir şeye 5 dakikada Twitter’dan cevap veren Murat Ongun 48 saat tek bir kelime edemedi. En son Murat Ongun 11 Aralık 2019 tarihinde yaşanan gelişmeyi kabul etti, kendilerinden habersiz bu gelişmenin yaşandığını iddia ederek en kısa sürede İLİM YAYMA VAKFI “DOĞAL KURUCU” listesinden çıkılması için işlemlerin başlatıldığını kamuoyuna ilan etti.
İLGİLİ HABER:
Bugün günlerden 4 Şubat 2022… Ortaya çıkarttığımız skandalın üzerinden 2 yıl 2 ay geçti. Ekrem İmamoğlu İLİM YAYMA VAKFI’nın “DOĞAL KURUCULAR” listesinden halen çıkmış değil.
İşte o liste:
https://www.iyv.org.tr/tr/mevcut-kurucular.html
Şimdi tabii İmamoğlu için “İKTİDAR RİYAKARLIĞI” şarabından kana kana içenler bu kez de “İBB Başkanı olduğu için orada canım” diyorlar ama SHP’den belediye başkanı seçildiği dönemde Nurettin Sözen’in İLİM YAYMA VAKFI’nın bu listesine girmeyi reddedip bu arkadaşları nasıl terslediğini de, eğer belediye başkanı olarak orada olmak çok doğal bir şeyse neden olayı biz ortaya çıkarttığımız zaman panik yaparak “Hemen ayrılıyoruz, bilgimiz dışında olan bir olay zaten” açıklamasının yapıldığı sorusuna da cevap veremiyorlar.
***
Bu örnekleri sabaha kadar uzatmak mümkün…
Ekrem İmamoğlu ve yakın çevresindeki siyaset ekibi kendilerini yeni dönem için konumlandırıyorlar. Tabii ki bu konumlanma İmamoğlu üzerinden şekilleniyor. İmamoğlu ne kadar zirvede olacaksa bu “Yakın çevre” de o kadar büyük maddi ve siyasi ranta sahip olacak. Bir de İmamoğlu’nu “Uçuran müridleri oluştu ki onlara zaten birşey vermenize gerek yok.
Ama işte özellikle sosyal medyada İmamoğlu hakkında eleştirel tek bir kelime yazılmasına dahi tahammülü olmayan bu arkadaşların temel motivasyonları kafalarının arkasındaki “İKTİDAR RİYASI” ve “SİYASAL-TİCARİ RANT” Kimse bana romantik masallar falan anlatmasın.
Bakın 29 Mart sabahı tüm Türkiye Ekrem İmamoğlu’nu konuşuyor, Erdoğan karşısında artık tek kurtarıcı olarak -Bu arada toplumumuzun en önemli karakteristik sıkıntılarından birisi de kurtarıcı bekleyip durması- İmamoğlu’nu görüyordu. Mansur Yavaş’ın ismini anan yoktu ulusal siyaset için.
Bence İmamoğlu “FANBOYLARININ” yapılan, duymak istemeseler de gerçek olan hatalardan kaynaklı eleştiriler karşısında AKP’den farkı olmayan troll destekli saldırılar ile cevap yetiştirmeye hele hele yukarıda saydığım daha da komik hale düşülen cevaplar vermeye çalışmalarından ziyade oturup, şapkayı masaya koyarak “Ne oldu da bugün gelinen noktada Mansur Yavaş bize 10 puan, Erdoğan’a 13 puan fark atar hale geldi. Geriden gelip bu kadar önümüze nasıl geçti?” sorusunu sorsunlar…
Yoksa bu “İKTİDAR RİYAKARLIĞININ” sizi götüreceği yer çıkmaz sokak olacaktır.