Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, asgari ücret zammıyla ilgili yaptığı açıklamada Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe’nin “Asgari ücret 500 dolar bile olmamalı” sözlerine sert tepki gösterdi. Kavlak, “O kendine işçi değil köle arıyor. İhracatçıların söylediklerini benimle paylaştılar, bunu son derece yersiz buldum” dedi. Kavlak, üçlü mutabakat sağlanmazsa imza atmayacaklarını belirtti.
Yeni asgari ücreti belirleme çalışmalarında süreç başladı. İlk toplantı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda dün yapıldı. Toplantı yaklaşık 2 saat sürdü. Toplantının ardından ilk açıklama TÜRK-İŞ’ten geldi. TÜRK-İŞ Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, asgari ücretle ilgili basın toplantısı düzenledi.
Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, yaptığı açıklamada “Çalışma hayatında elmanın bir yarısı işçi iken diğer yarısı işverendir. Asgari ücretle çalışanların sayısı düşürülmeli. Ücretli çalışanların vergi kayıpları önlenmelidir” dedi.
TİM’E SERT YANIT: KENDİNE KÖLE ARIYOR
Kavlak, asgari ücretin 500-600 dolar olması durumunda rekabetçiliklerini kaybedeceklerini söyleyen Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe’ye sert yanıt verdi.
Kavlak, “Biz çalışma hayatının bileşenleri olarak, işverenleri elmanın bir yarısı, çalışanları bir yarısı görüyoruz. Türkiye ihracatta bu rakamlara ulaştıysa işçilerin büyük payı var. İhracatçılar ayrı konuşuyor, herkes kendini yerini bilecek. Onlar bugün ihracat şampiyonu oldularsa bu işletmelerde çalışan emekçiler sayesinde olmuştur. Bugün asgari ücret 400-500 dolar olursa, ihracat yapamayız tehdidi savuruyorsa, o kendine işçi değil, köle arıyor demektir” dedi.
Pevrul Kavlak’ın konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
“Öncelikle yapılması gereken geçim şartlarının belirlenmesidir. Toplumun geniş kesimi yapılacak bu çalışmanın sonucu umutla beklemektedir. Umarım alacağımız karar hayal kırıklığına yol açmaz.
Çalışma barışı ve toplumsal huzur getirir. Bunu sağlamanın yolu birlikte belirlenecek yeni asgari ücretin insan onuruna yakışır bir tutarda olmasıdır. Ekonomik büyümenin sürdürülebilir olması tabii ki önemlidir ama bunun için büyümenin kapsayıcı olması gerekir.
Bu rakamlar ortadayken bazı sermaye gruplarının asgari ücret artışının rekabeti engelleyeceği yönündeki açıklamaları kendilerine işçi değil köle aradıklarını gösteriyor. Dar ve sabit gelirli kesimlerin beklentisi ücretliler lehine vergi diliminde ayrım yapılmasıdır.
‘TÜRKİYE ASGARİ ÜCRET ÜLKESİ HALİNE GELMİŞTİR’
Türkiye ne yazık ki asgari ücret ülkesi haline gelmiştir. Oran yüzde 50’lerin üzerinde. Asgari ücretin artırılması kadar önemli olan konu ülkemizde asgari ücretle çalışanların sayısının düşürülmesidir. Bunun için toplu pazarlık sistemi geliştirilmeli.
Ekonominin içinde bulunduğu durum bahane olarak kabul edilemez. Hiçbir ekonomik gerekçe asgari ücretlinin içinde bulunduğu yoksulluk şartlarını kapatamaz.
Her geçen yıl işçinin ücretinden kesilmektedir. Ücretliler genellikle sabit gelirliler olarak tanımlanır. Ama mevcut vergi yapısıyla azalan gelirliler olarak tanımlanması gerekir. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması gerekir. Ülkemizde sosyal adaletten, refah toplumundan söz edeceksek hakça bir paylaşımdan söz edeceğiz.
‘ASGARİYE DÜZENLEME YAPILDIĞI İÇİN KAYIP BU KADAR DÜŞÜK’
Çalışma Bakanlığı rakamları açıkladı. Sayın TÜRK-İş Başkanımız daha önce bir televizyon programına katıldı. ‘Açlık sınırı altında bir anlaşma imzalar mısınız’ diye soruldu? Kırmızı çizgimiz bunun altına düşmemek dedi. Dün de bunu açıkladı. Son 20 yılda asgari ücret 29.8 kat, yaklaşık 30 katı zam yapılmış. Ortalama memur maaşları 18 kat artmış. Ortalama memur emeklisi maaşları 13 kat artmış. Türkiye neden asgari ücreti konuşuyor? Yetmediği için konuşuluyor. Türkiye’de bu için çözümü örgütlenmektir, sendikalı olmaktır.
Brüt 16 bin lira maaş alan biri. Yılbaşında 13 bin 544 lira net alıyor. 12’nci ayda 12 bin 100 liraya düşüyor. 1400 lira bir kayıp oluyor. 6’ncı ayda asgariye düzenleme yapıldığı için kayıp bu kadar düşük. Düzenleme yapılmasaydı 1800 lira net olacaktı. Vergi çalışanların üzerinde çok ağır bir yük. Yüzde 50’nin üzerinde vergi ödüyor. Çarşıya pazara gidiyor vergi ödüyor, arabası varsa taşır vergisi ödüyor. Bu vergi yükü sürdürülebilir değildir.
‘ÖRGÜTLENME OLMADIĞI SÜRECE HEPİMİZ YOKSULLUKLA BULUŞURUZ’
Sendikasız yerlerde asgari ücrete zam geldiğinde beni işten atan korkusu yaşayanlar için çözüm örgütlenmedir. Örgütlenme olmadığı sürece hepimiz yoksullukta buluşuruz. Üniversite mezunu avukatlar, mühendisler asgari ücretin biraz üstünde işbaşı yapıyor.
Herhangi bir sendikalı işletmeye asgari ücretle girdiği zaman girdiği gün yüzde 8 zam alır. Dört ikramiyesi vardır. Sosyal hakları vardır. İşe girdiği gün asgari ücretin yüzde 48’iyle başlamış olur. Örgütlenme budur.”
‘ÜÇLÜ MUTABAKAT SAĞLANMAZSA İMZA ATMAYACAĞIZ’
“TÜRK-İş 40 yıldır asgari ücrete giriyor. Bu süre içerisinde altı defa asgari ücreti imzalamış. Pazarlıklar oradan başladı diye orada bitecek diye bir şey yok. Bir rakam açıklamadı. İşveren rakam açıklasın, bakanlık rakam açıklasın görelim. Eğer içimize sinen, toplumun büyük kesimleri tarafından kabul edilebilir bir ücret olursa elbette seve seve imzalarız. İçimize sinmeyen bir şey olursa altına imza atmayız. Bunu sayın başkan da söyledi.” diyen Kavlak, sözlerine şöyle devam etti:
“Asgari Ücret Komisyonu 40 yıldır toplanıyor. TÜRK-İŞ’in imza atmama dışında bir şansı yok. Eğer üçlü mutabakat sağlanmazsa imza atmayacağız. Niye atmadığımızı da kamuoyuna açıklayacağız. Daha ilerisinde yapabileceğimiz bir şey yok. 15 kişilik bir komisyonda biz sadece üç kişiyiz.
Kamuoyu yoklamalarını boş verin, biz işçinin içindeyiz. ne olduğunu biliyoruz.”