Celal Eren ÇELİK
Dün DW Türkçe’de yer alan bir haber Türkiye’de gündeme adeta bomba gibi düştü ve pek çok tepkiyi beraberinde getirdi.
DW Türkçe’de yer alan haberde Dünya’da “En büyük Çerkes asimilasyonunun” uygulandığı ülke olarak lanse edilen Türkiye için tarihsel gerçeklerle uyuşmayan bir haber kaleme alınmıştı.
Bu haberin yayınlanmasının ardından başta Türkiye’de yaşayan Çerkesler olmak üzere kamuoyunda ciddi bir tepki oluşurken konu bir anda sosyal medyada da TT olacak kadar gündeme yerleşti.
Peki bu haberin zamanlaması tesadüf müydü yoksa birileri son dönemde sanki “Gizli bir takvime” yaymışçasına bir “KAŞIMA OPERASYONU” mu yönetiyorlar?
Bu girizgahı yaptıktan sonra yazımızın sonraki bölümlerinin bütünsel olarak ele alınabilmesi için ülkemizde çok da bilinmeyen “KÜLTÜR EMPERYALİZMİ” kavramının da tanımını girizgah bölümümüzde yapmamız gerekmekte…
Sami Şener “ASİMİLASYON;EMPERYALİZM;SÖMÜRGECİLİK” isimli KÜLTÜR EMPERYALİZMİNİ aşağıdaki ifadeler ile tanımlıyor:
“…Kültür emperyalizmi, aslında emperyalizmin bir safhası ve çeşidinden başka bir şey değildir. Kültür emperyalizmine maruz kalan bir toplum, kendine verilmek istenen kültür ve dünya görüşünün gerçek hedefini idrak edemeyecek bir hale gelir. Dinamik ruhunu kaybeden böyle bir toplum, kendine sunulanın doğru veya yanlış olup olmadığım anlayamayacak bir uyuşukluk ve sersemliğe düşer. Fikir ve sanat zevki ölmüş, hamle gücünü kaybetmiştir.
Kültür emperyalizmi altındaki ülkeler, artık kendilerine yön veren toplumların istekleri doğrultusunda hareket etmekten başka bir tavra sahip olamazlar.”
Kültür emperyalizmi kavramının ideolojik olarak “Fikri arka planını” oluşturan ve “Uygulayıcısı” olan 2 ülke ise İngiltere ve ABD…
Bu girizgahın ardından “Bu kadar Peşrev yeter” diyoruz ve yazımıza geçiyoruz…
Malumunuz Türkiye’de son dönemlerde en çok konuşulan ve gündem oluşturan dizilerin başında NETFLIX üzerinden yayınlanan KULÜP isimli dizi gelmekte…
Dizimiz bizi dramatik ve sürükleyici bir senaryo ile ağzımız açık kendisini seyretmek durumunda bırakırken alt metinde sürekli vurgulanan konu ise Türkiye’de Yahudi dilinin nasıl yok edildiği, Varlık Vergisi ile azınlıkların nasıl toplumsal ve ekonomik hayattan dışlandığı, hatta yer yer verilen mesajlar ile Türkiye’de azınlıkların bir dönem nasıl “Düşman” olarak görüldüğü…
Şimdi bu güzide dizimizi şöyle bir not edin zira geri döneceğiz dizimize…
Efendim şimdi sizlerle tarih yapraklarını 1985 yılına doğru saracağız…
1985 yılında Suudi Arabistan’da genç bir iş adamı o zamanlar için Suudi Arabistan için adeta devrim sayılacak bir şirket kuruyordu.
Kurulan şirketin ismi ARA Productions and Television Studios’tu… Şirket kısa sürede büyüdü ve sadece Suudi Arabistan’ın değil Ortadoğu’nun en önemli yayıncılık şirketi haline geldi.
Ortadoğu coğrafyasında hemen her ülkede bu şirketin kanalları,televizyonları peş peşe açılıyordu.
Ancak bu hızlı büyüme tabii ki bazı “Özel imtiyazların” bu şirkete tanınması ile gerçekleşmişti. Öreneğin Suudi hükümeti şirkete özel bir lisans vererek uydu yayınlarının içeriklerini herkesten önce bu şirketin kanallarının yayınlamasını sağlamış,ülkenin tüm büyük şehirlerinde bu şirkete ait kanalların daha yaygın şekilde izlenmesi için özel kablo alt yapısı geçirmiş, yüz milyonlarca dolar teknik alt yapı desteği sağlamıştı.
Peki Suudi hükümeti neden bir özel şirkete bu imkanları sağlıyordu? Aslında bu sorunun cevabı son derece basitti. Zira bu şirketi kuran o genç iş adamının adı Waleed bin İbrahim El İbrahim’di.
“E ne olmuş Waleed bin İbrahim El İbrahimi ise kara kaşına kara gözüne mi bu paraları vermiş Suudi devleti” diye sorabilirsiniz tabii ama Waleed bin İbrahim el İbrahimi öyle “Sıradan” bir işadamı değil hatta “Sıradan” olmayı bırakın iş adamı olmanın çok çok ötesinde bir anlam ifade etmekte bizzat Suud Kraliyet Ailesi için.
Efendim bu Waleed bin İbrahim El İbrahimi’nin 2 kız kardeşi var: Al Jawhara al İbrahim ve Maha al İbrahim…
İşte bu kız kardeşlerşden Al Jawhara al İbrahim merhum Kral Fahd’ın “En gözde” eşlerinden birisi olurken, Maha al İbrahim ise Suudi Arabistan’ın eski Savunma ve Havacılık Bakan Yardımcısı, Kral Fahd’ın erkek kardeşi Prens Abdulrahman’ın karısı…
Ha bir de 3. Kız kardeş var: Mohdi al İbrahim… Bu kız kardeş de Suudi Arabistan eski Yükseköğrenim Bakanı olan Khaled Al Angari’nin karısı…
Yani efendim Waleed bin İbrahim El İbrahimi iş adamı olmanın ötesinden Suud Kraliyet Ailesi’nin “Damadı”
Ve kurulan bu şirket de, kanallar da sadece kağıt üzerinde Walees bin İbrahim El İbrahimi’nin aslında bizzat Suudi Devleti’ne ait her şey. Zaten tüm karın %50’sini de Prens Abdülaziz bin Fahd almakta.
Ama durun daha bitmedi.
Şimdi efendim bu ARA Productions and Television Studios şirketinin ardından Waleed bin İbrahim El İbrahimi 1991 yılında Londra’da bir şirket kuruyor.
Waleed bin İbrahim El İbrahimi’nin bu şirketi birlikte kurduğu isim ise yine “Enteresan”: Salah Abdullah Kamel
Salah Kemal aynı zamanda İslam Kalkınma Bankası’nın da başkanı. Bu bankaya Türkiye dahil 51 Müslüman ülke üye ancak bankanın en büyük hissedarı Suudi Arabistan!
İşte efendim Waleed İbrahim El İbrahimi ile Salah Abdullah Kamel’in ortak olarak İngiltere merkezli kurdukları şirketin ismi ise MBC…
MBC resmen Suudi Devleti’nin propagandasının yapılması için kurulan bir şirket. Al Jazerra’ya karşı Suudi Devleti ve Ortadoğu’nun en önemli habarv kanalı haline gelecek AL ARABİA’yı da kuran işte bu şirket. Şirket Ortadoğu’nun FOX NEWS ve CNN’i olarak da anılmakta.
Ancak işte bu MBC isimli şirketin haber kanallarının yanında en önemli özelliklerinden bir tanesi de propaganda yapılan ve hedef coğrafya olan Ortadoğu coğrafyasındaki ülkelerdeki çeşitli yapım şirketleri ile anlaşarak çeşitli diziler yapmak.
Başta yaptığımız “KÜLTÜR EMPERYALİZMİ” tanımının uygulayıcı aparatı olarak bu MBC şirketi Suudi Arabistan adına propaganda, psikolojik harekat gibi unsurların medya kullanımı ile uygulanmasının nadide örneklerini çeşitli ülkelerde sergilemekte.
Şimdi siz bana “Arkadaş KULÜP dizi diye başladın, Suud Karaliyuet Ailesi’nin damadının şirketlerini yazıyorsun ne alaka şimdi?” diyebilirsiniz ama hiç öyle demeyin zira kazın ayağı öyle değil…
KULÜP dizisinin yapımcısına baktınız mı hiç? KULÜP dizisinin yapımcısı 03 MEDYA…
Peki O3 Medya’nın ortağı kim dersiniz? Bingo! Suud Kraliyet Ailesi’nin “Damadı”, Suudi devletinin propaganda aradcı olan medya şirketlerini yöneten Waleed bin İbrahim El İbrahimi’nin sahibi olduğu Londra merkezli MBC isimli şirket!
***
Şimdi sizlerle ile Mayıs ayına gidelim…
19 Mayıs 2021 tarihinde yani bizim tam da Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcını milli bir bayram olarak kutladığımız Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nda Avrupa Süryaniler Birliği bir açıklama yayınlıyor.
Avrupa Süryaniler Birliği’nden yapılan açıklamada PONTUS SOYKIRIMI’nın 102. Yılı anılırken bakın hangi ifadeler kullanılıyor:
“”Bugün 19 Mayıs’ta, Osmanlı’nın Türk yönetimi tarafından Pontos Rum halkına karşı işlenen 1915 Pontus Rum Soykırımı’yla 353 bin insan katledildi, yüzbinlerce insan ise insanlık dışı koşullarda kültürel, sosyal ve ekonomik yıkımlarla hayatını kaybetti.
“Yerli halk olan Pontus Rumlarının, 1914-15 döneminde Süryani ve Ermeni halkları ile diğer Hıristiyan varlıklar gibi soykırım ve imha politikaları ile karşı karşıya kaldılar. 1915 soykırımı sırasında 3 milyondan fazla Hıristiyan katledildi, çocuklar ve kadınlar Müslümanlaştırıldı.
“Dini, kültürel, sosyal anıtlar, tarihi miraslar tahrip ve gasp edilerek el konuldu. Pontus Soykırımı sırasında 353 bin insan katledildi, binlercesi can verdi, 300’den fazla okul, 500 kilise, manastır ve anıt yıkıldı. 1915 soykırımının ardından bölgede artık Hıristiyan Pontus Rum’ları kalmadı.
“Ülkede 1915 Soykırımına değinilmezken, nefret söylemi ve Hıristiyan düşmanlığı Türkiye’de derin bir şekilde kazınmaya devam ediyor ve genellikle siyasi liderler tarafından kullanılıyor. Pontus Rum Soykırımı Anma Günü’nde şehitlerin kutsal hatıralarını anıyor, dünyanın dört bir yanındaki Pontus Rum halkının yaşadığı soykırımın tanınması ve adaletin sağlanması için yanlarındayız. Soykırımın tanınması, gelecekteki soykırımları önlemek için de hayati önem taşır.”
Yani efendim yıllardır “Sözde” Ermeni Soykırımı iddiası ile uğraştığımız yetmedi bir de “Nurtopu gibi “Pontus Rum Soykırımı” olmuş ve sesler Avrupa’dan yükselmeye başlamış bile…
İşte tam da bu seslerin yükselmeye başlamasından kısa süre sonra Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak “Rumlara ve Yahudilere” yaptığımız “Eziyetleri” (!), “Asimilasyonları” (!) anlatan KULÜP dizisi Türkiye’de O3 MEDYA ve Suudi ortağı MBC’nin yapımcılığında NETFLİX üzerinden yayına alınıyor…
KULÜP dizisi ile hemen hemen eş zamanlı olarak yayına bir de ÜÇ KURUŞ isimli bir dizi giriyor.
Bu dizide de her 2 sahnede bir Türkiye’de Romanlar’a ne haksızlıklar yapıldığı, Romanların nasıl aşağılandığı,önünün kesildiği diyaloglar arasına sıkıştırılıyor ve alt metinde “İnce bir işçilik” çıkartılıyor…
Ve dün DW’de “Türkiye en büyük Çerkes asimilasyonunun yapıldığı ülkedir” haberi yayınlanıyor…
***
Bu ülkede bahsi geçen konularda yanlış uygulamalar olduğunu kimse inkar edemez, 6-7 Eylül olayları gibi Kontrgerilla’nın Türkiye’deki ilk “Planlı” faaliyetinin yaşandığını kimse görmezden, “Varlık vergisi” ve sonuçlarını kimse yadsıyamaz ama bu devletin “Sistematik” bir “Asimilasyon” politikası ile azınlıkları yok etmeyi planladığı anlamına gelmez.
Hele hele “Pontus Rum Soykırımı” gibi iddiaların mesnetsizliğini bu yanlış uygulamalar meşru ve doğru hale getirmez.
Ama işte “KÜLTÜR EMPERYALİZMİ” tam da böyle bir şey…
Siz “Uyanık” olmaz ağzınız açık 3 KURUŞA BİR KULÜP izler ve “Aman efendim ne de güzel dizi olmuş” demeye devam edersiniz önce bu diziler ile sizi uyuşturur, sonra bilinçaltınıza bu iddialarını “Doğru” olarak kodlar ve yaşananların çarpıtılmış halini sizin “Gerçekliğiniz” haline getirirsiniz ve bir gün bakmışsınız ki memleketiniz Avrupa tarafında “Soykırımcı” ve “Asimilasyoncu” ilan edilirken sesini çıkartan kimse kalmamış hatta siz de onları “İnsan hakları” adı altında alkışlamaya başlamışsınız…
Şimdi durun ve tekrar düşünün…
Bu ilişkiler ağı, bu açıklamalar, bu haberler ard arda gelirken bunları “Sıradan bir tesadüf” olarak açıklamak mümkün mü?
Karar sizin tabii…
________________________________________________________________________________________________
“Sizler için kimseye diyet borcu olmadan, hiç bir kurum, kuruluş yahut kişiden “Fonlanmadan”, “tam bağımsız” ve özgür şekilde bugüne kadar yaptığımız gazeteciliği daha güçlü biçimde sürdürebilmemiz için siz de destek olmak isterseniz; aşağıdaki linkten PDF formatında yayınlanan, Türkiye’nin tamamen dijital olarak yayın yapan tek özel ve dosya haber dergisi KRİPTEKS E-DERGİYE yıllık abone olabilir, HABER ALTERNATİF’in aylık,3 aylık,6 aylık yahut yıllık ÖZEL BÜLTEN’ine abone olabilir, yahut Youtube kanalımıza abone olup KATIL butonundan kendi belirlediğiniz miktardaki desteklerinizle bağımsız gazetecilik mücadelemize destek olabilirsiniz...”
ABONELİK LİNKLERİ:
YOUTUBE KANALI-KATIL BUTONU LİNKİ:
https://www.youtube.com/channel/UCPGcaaw3vhHiBv9XL0hVG0w
KRİPTEKS E-DERGİ YILLIK ABONELİK LİNKİ: