Celal Eren Çelik
Bu ülke bir eşiğe geldi. Eski düzenin duvarları yıkılıyor. Artık o duvarların arkasında kalmış hiçbir şey, Bu millete yön gösteremez. Yeni siyasal zemin, tam da o enkazın içinden doğacaktır ve doğmaktadır…
Sistem çökmüştür.
İktidar çürümüştür.
Muhalefet, o çürümüşlüğün makyajıdır.
Millet artık bunu görmektedir.
Türkiye, iki kutbun arasına sıkıştırılmıştır:
Biri düzeni korumak için korku üretir,
Diğeri düzeni kurtarmak için yalan söyler.
Gerçekte ikisi de aynı bataklıktandır.
Milletin önüne hep aynı soruyu koydular: “Kötünün iyisini mi istersin?” Ve her seçimde milletin iradesini bir “zorunlu” tercihe, Bir çaresizliğe hapsettiler.
Ama bu halk, bu dayatmaya mecbur değil. Bu ülke, umutsuz değil. Bu millet, yeniden ayağa kalkacak kadar güçlüdür.
Bugün Türkiye’de siyaset bir bataklıktır.
Partiler, o bataklığın içinden doğan yosunlardır.
Yüzeyi kaplarlar, dibi görünmesin diye.
Ama o bataklığı kurutacak bir dip dalga yükseliyor.
Bu dalga, bir partiden değil bir halktan doğuyor.
O halk, susan çoğunluktur.
O halk, sırtına yüklenen ihaneti taşıya taşıya yorulmuştur.
***
Bu dip dalga, bir öfke değildir sadece.
Bu dip dalga, bir akıldır, bir ideolojidir,
Bir milletin geleceğini yeniden kurma kararlılığıdır ve iradesidir.
Sistemin çarkları kırılmıştır.
Artık yeni bir çark değil, yeni bir yön gerekmektedir.
İşte bu yön, MİLLİYETÇİ DEMOKRATİK SOL ideolojisinde vücut buluyor.
Bu ideoloji, klasik “sağ-sol” kalıplarını reddeder.
Çünkü bu milletin kurtuluşu,
Yapay kutuplarda değil, kendi öz değerlerindedir.
Cumhuriyet devrimlerinin ruhu,
Anti-emperyalizmin kararlılığı,
Tam bağımsızlığın iradesi…
Hepsi bu ideolojide yeniden bir araya geliyor.
Artık “yeni merkez” denilen amorf boşluklar değil,
Gerçek bir halk merkezli siyasal zemin kuruluyor.
Bu yeni zemin; Ne geçmişin enkazına yaslanacak, Ne geleceği tesadüflere bırakacak.
Bu zemin, planlı bir ideolojik inşadır.
Akılla, emekle, sabırla ve en önemlisi bizatihi halkla ve halkın “Kendi makus talihine el koyma” iradesi ile kurulan bir yoldur.
Çünkü hiçbir şey tesadüf değildir.
Bu zemin, ağlar örülerek,
Bir büyük fikrin omurgasıyla örülmektedir.
Türk milleti, artık yönetenlerle yönetilenler arasında değil, Sömürenler ile sömürülenler arasında bir tercih yapacaktır.
***
Ve bu sefer milletin tarafı bellidir:
Kendi geleceği, kendi iradesi, kendi partisi.
Bu ülke, 100 yıldır bastırılmış büyük bir enerjiyi taşıyor.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılı,
O enerjinin yeniden halkın eline geçişinin yüzyılı olacak.
***
Bugün her şey çürüdüyse,
Yarın her şey yeniden kurulabilir demektir.
Bu yeniden kuruluşun adı “DİP DALGA HAREKETİ”dir.
Bu hareket, bir tepki değil;
Bir fikrin, bir ideolojinin, bir halkın uyanışıdır.
Bu hareket, iktidarın otoriterliği ve beceriksizliğinin ya da iktidarın işbirlikçisi muhalefetin değil,Washington’un,Londra’nın,Brüksel’in bizatihi Türk milletinin sesidir. Bu hareket, o sessiz çoğunluğun iradesidir.
Yıllardır bu millete “seçeneksizsin” dediler. Şimdi bu millet onlara “Biz seçeneksiz değiliz ama siz gereksizsiniz” diyor.
***
Çünkü artık kimse,
Aynı sistemin içinde bir değişim beklemiyor.
Gerçek değişim, sistemin dışından gelir.
Biz o “Sistemi reddedenleriz” o “Sistemin dışındakileriz”. Biz o yeni zemini kuranlarız.
Bu ülke, sahte muhalefetle sahici iktidar arasında sıkışamaz. Bu millet, yorgun bedenleri ile, yıkılmış hayalleri ile,nasır tutmuş elleri ile yine dirilecektir.
Bugün, bu ülkenin umudunu söndürmeye çalışanlara inat,
Biz yeniden umudu inşa ediyoruz…
O umut, soyut bir duygu değil,
Somut bir programdır,
Bir ideolojik çerçevedir.
MİLLİYETÇİ DEMOKRATİK SOL,
Ne sistemin devamı ne de nostaljik bir özlemdir.
Bu ideoloji, geleceğin toplumsal inşasıdır.
Bu ideoloji, emeği yüceltir ama millî karakterle bağlar.
Bu ideoloji, adaleti ister ama devleti reddetmez.
Bu ideoloji, bağımsızlığı savunur ama halktan kopmaz.
Bu yüzden bu ideoloji, bu ülkenin geleceğidir.
***
Bugün herkes konuşuyor, ama kimse söylemiyor: Sorun siyasetçilerde değil, sistemdedir. Biz bir “SİSTEM REDDİYESİ” olarak, bu çürümüş,köhnemiş,yozlaşmış ve tıkanmış sistemi değiştirmek için yola çıktık.
Bu yol, iktidar koltuklarına değil, Halk iradesine uzanır. İktidarın lüksüne,muhalefetin konforuna değil Türk milletinin iradesine taliptir…
Şimdi o dalga, partiye dönüşüyor.
Artık tarih yeni bir sayfa açıyor.
Bu parti, değişimin kurucu gücüdür.
Bu parti, umutsuzluğu tarihe gömecek iradedir.
Millet artık çaresiz değildir. Türk milletinin yurtseverlerinin, Cumhuriyetçilerinin artık güçlü bir alternatifi, yürüyecek YENİ BİR YOLU vardır.
Büyük değişim başlamıştır.
Ve bu değişimin adı bellidir.
Bu ülkeye umudunu geri verecek bir güç doğuyor. Ve o güç, halktan aldığı yetkiyle, Halkın iktidarını ve yeniden tam bağımsız,anti-emperyalist Türkiye’yi kuracaktır.
Yeni siyasal zemini,
Eski düzenin çöktüğü yerden kuracağız.
Ve bu kez,
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.