ŞAHİN MENGÜ
İdari sistemimize bağımsız idari otoriteler (BİO) dahil edilmiştir. Bunlardan biri de Radyo Televizyon Üst Kuruludur.
Bu kurulların ortaya çıkmasının sebebi, politikacılara duyulan güvensizlik nedeniyle bu kurullar görevlerini yerine getirirken, üyelerinin siyasi bağımsızlık, nesnellik, erdem, bilgi donanımı gibi özellikler açısından yetkin olmaları gerekir, daha doğrusu böyle oldukları,böyle kişiler seçileceği kabul edilmesidir.
Ancak görülüyor ki, bu vasıflara sahip oldukları varsayılan Radyo Televizyon Üst Kurul başkanı, siyasi iktidardan bağımsız hareket etmiyor, edemiyor.
Halbuki adı üstünde, bunlara bağımsız idari otoriteler deniyor. Bağımsız olmaları varlık amaçlarının ta kendisi. Bu kuruluşlar bağımsız olacaklar ki, sistemin sağlıklı işlemesi için kimseden emir almadan karar verebilsinler.
Ama Radyo Televizyon Üst Kurul Başkanı’nın bağımsız davranmaktan çok uzak olduğunu görüyoruz. Gündemi hazırlama görevi ona verilmiş olmasına rağmen gündeme alınması gereken konuları, kurul gündemine almamakta ve bu konu hakkında da kurula bilgi de vermemektedir.
6112 Sayılı Radyo Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun 36. Maddesinin 3. Fıkrasında , Üst Kurul Başkanının görevleri sıralanırken gündeme alınmayan başvurular hakkında üst kurula bilgi vermek vardır.
Bunu yapmamaktadır.
Ama partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “basındaki virüslerden” söz etmesinden sonra Radyo Televizyon Üst Kurul Başkanı, bu sözlerden durumdan vazife çıkartarak, sadece salt habercilik yaptıkları, siyasi iktidara karşı objektif gazetecilik yaptıkları için ve de iktidar sahipleri tarafından virüs olarak nitelenen televizyon kanallarına örneğin Tele1 televizyonuna 2 kez, ilkinde 5 gün, diğer seferde 3 gün, FOX Tv’ye 3 gün, Halk TV’ye 5 gün program durdurma cezası vermiştir.
Ama bu Televizyon kanallarına ceza yağdırırken, kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan’ı sırf yerel seçimlerinde AKP’ye destek olması için ekrana çıkartan TRT’ye, katıldıkları yandaş bazı televizyon kanallarında devletin kurucusu Ulu önde Mustafa Kemal Atatürk’e her türlü hakareti yapanların ya da en son örnek olarak “Cebimde Listem Hazır, Ailemiz 50 Kişiyi Götürür” diyen kişinin katıldığı Ülke Tv kanallarında
katıldıkları programlar ve yayıncı kuruluşlar hakkında en ufak bir işlem yapmamıştır.
Yapmamakla da kalmamış „Ailem 50 kişiyi götürür“ sözü için „Büyütülecek bir şey yok“ diyebildikten sonra, “Ülke TV’ye ağır ceza verip darbecileri sevindirmeyiz!” bile diyebilmiştir.
Tabii bu tutumun asıl sebebi siyasi düşüncelerle yandaşları kollama hareketidir. Bu tutum ve davranışıyla üst kurul başkanı tabii olduğu 6112 Sayılı yasayı bilerek ve isteyerek sadece siyasal iktidara yaranmak için çiğnemiştir. Yani suç işlemiştir.
Radyo Televizyon Üst Kurul (RTÜK) başkanının bu tutumu Türk Ceza Kanunun Görevi kötüye kullanma suçunu tarif eden 257. Maddesinin 1. ve 2. Fıkralarında tarif edilen suçlara vücut vermektedir.
Bağımsız İdari Otorite olarak kurulan RTÜK’ün, siyasal iktidarlara karşı bağımsız olması, erdem sahibi, uzman kişilerden kurulmasının sebebi veya böyle kişilerden oluşacağının varsayılmasının sebebi, tarafsız ve yansız davranacaklarının düşünülmüş olmasıdır.
Ama görülüyor ki, Radyo Televizyon Üst Kurulu ve onun başkanı bırakın tafrasız olmayı, iktidar yetkililerinin söylediği her cümleyi emir komuta zincirinin bir parçasıymışçasına emir kabul etmektedir.
Tabii burada sadece siyasal iktidarları suçlamak haksızlık olur. Asıl suçlanması gerekenler baskılar karşısında istifa etmek erdemini bile gösteremeyen, kağıt üzerinde şatafatlı unvanlar taşıyan İsmet Paşa’nın değimiyle “Aydın karaları” dır.