Evet sevgili okurlarımız malumunuz AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in katili olan Ogün Samast geçtiğimiz günlerde önce tahliye edilmiş, ardından yeniden tutuklanarak yeniden cezaevine konulmuştu.
Bugün ise Ogün Samast “Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” suçundan 10 yıla kadar hapis istemiyle açılan davada, aralarında yine Hrant Dink cinayetinde birlikte olduğu ve yargılandığı isimler olan Yasin Hayal ve Erhan Tuncel’in de bulunduğu 11 sanıkla birlikte yargılanıyor.
Peki Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından “bir kez daha” “Silahlı terör örgütü üyeliği” suçlaması ile yargılanan Ogün Samast bu kez hangi “Silahlı terör örgütüne üye olmakla” suçlanarak hakim karşısına çıkıyor? Hangi terör örgütü bu? Tahmnin edeceğiniz üzere Hrant Dink “BU KEZ” FETÖ/PDY “Silahlı Terör Örgütüne Üye olmamakla Birlikte Örgüt Adına Suç İşlediği” iddiası ile yargılanmakta.
Bir üstteki paragrafta “BİR KEZ DAHA” ifadesini önemle ve bilinçli olarak kullanıyoruz zira yazımızın temeli aslında tam da bu nokta.
Yazının geri kalanının daha anlamı olarak okunabilmesi ve daha sağlıklı değerlendirilebilmesi açısından bazı temel hatırlatmaları yapmamız gerekiyor.
***
Hrant Dink’in öldürülmesi sonrasında Ogün Samast,Erhan Tuncel ve Yasin Hayal yargılandıkları sürede aslında Türkiye’nin üzerine “Kabus gibi” çökecek bir sürecin dizaynının “Düğmesine basıldı”
Zira Dink cinayeti aslında FETÖ’nün Ergenekon kumpaslarının temelini oluşturup önünü açacak bir cinayet olarak planlandı ve işlendi.
Hatırlatalım ki; Hrant Dink cinayeti davasından yargılanan Erhan Tuncel avukatı aracılığı ile kamuoyu ile el yazısı ile yazdığı bir mektubu paylaşmış ve mektubunda cinayetin arkasında “Ergenekon terör örgütü” olduğunu belirtmiş, Yasin Hayal’i hapishanede Ergenekon’dan tutuklanacak olan Veli Küçük’ün ziyaret ettiği iddia edilerek Ergenekon bağı kurulmuş, Ogün Samast’ta Ergenekon kumpaslarının firari savcısı Zekeriya Öz tarafından cinayetin Ergenekon’a yıkılması için “Bilgisine başvurulmak” üzere defalara sorgulanarak bu bilgiler de Hrant Dink Cinayeti’nin sözde Ergenekon Terör Örgütü’ne yıkılması adına dosyaya eklenmişti.
Burada da 2 önemli tarihi ve bir önemli detayı sizlere yeniden aktarmamız gerekiyor.
Hrant Dink cinayeti 19 Ocak 2007 tarihinde işlenmiş, 6 ay sonra 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de bir gecekonduda bulunan bombalar ile birlikte de Ergenekon kumpası startı verilmişti.
Oysa “Plan” farklıydı ve Ergenekon kumpas operasyonları 6 ay gecikmişti. “Plana göre”, Hrant Dink cinayetini işlemesinin hemen akabinde FETÖ’cü 6 kişilik özel bir jandarma ekibi tarafından takip edilen Ogün Samast “Alınıp”, ortadan kaldırılacak ve Ergenekon kumpasına bu cinayet ile “Start” verilecekti. Lakin Samast takip edildiğini anlayarak panikle farklı bir sokağa saparak izini kaybettirince operasyon 6 ay sonraya ertelendi.
Ümraniye’deki gecekonduda bulunan el bombalarını İstanbul emniyetine bildiren ise Ogün Samast,Erhan Tuncel,Yasin Hayal’in de yaşadığı, “Ergenekon Terör Örgütü’nün Trabzon yapılanması” olarak isimlendirilen Trabzon Emniyet İstihbarat oldu.
Zaten “Oyun” çok profesyonelce hazırlanmış,tezgah profesyonel “Ellere” teslim edilmişti. “Büyük Ağabey” Erhan Tuncel polisin istihbarat elemanıydı; Yasin Hayal ise Jandarma’nın…
Peki o dönemde Trabzon İstihbarat Şube Müdürü kimdi ? Faruk Sarı
Trabzon İl Emniyet Müdürü ve Dink Cinayeti sonrasında jet hızı ile yükselerek Emniyet İstihbarat Daire Başkanı olan isim kim? Ramazan Akyürek
Hrant Dink öldürüldüğü esnada İstanbul Emniyet İstihbarat Daire Başkanı kimdi? Ali Fuat Yılmaer
Bu isimlerin ise FETÖ’nün emniyet yapılanması içerisindeki en önemli isimleri olarak yer aldıkları ve bu kritik görevlere getirildikleri ve Ergenekon-Balyoz kumpas sürecini operasyonları ile dizayn ettiklerini biliyoruz.
Bir cinayet işleniyor…Cinayetin “Azmettiricisi” polisin istihbarat elemanı, diğer bir azmettirici jandarmanın istihbarat elemanı, tetikçi “Bihaber”
Bir cinayet düşünün tetikçinin, azmettiricilerinin yaşadığı kent olan Trabzon Emniyet’inin de, cinayetinin işlendiği İstanbul Emniyeti’nin de istihbarat daire başkanları düzeyinde biliniyor ama bırakın engellenmeyi olay bizzat “Organize ediliyor”
Sonra aynı Trabzon emniyet istihbaratı İstanbul emniyet ile 6 ay sonra bir işbirliği daha yaparak yaptığı ihbarla Ümraniye’de bir gecekonduda güya el bombalarının bulunarak “Ergenekon kumpasının” başlamasının kilit “KÖPRÜSÜ” oluyor.
Ve mahkeme kuruluyor…
***
Ergenekon davaları başlamış, hakimler esip gürlüyor, mahkeme salonunda Türkiye’nin en önemli subaylarına, akademisyenlerine, siyasetçilerine, gazetecilerine adeta “Sömürge valisi” edası ile küstahça konuşmalar yaparak hakarete varan konuşmalar yapıyorlar.
Ve bu Yasin Hayal, Erhan Tuncel bu mahkemelerde “Olayın arkasında Ergenekon Terör Örgütü var” diyor, tetikçi Ogün Samast’ın firari Zekariya Öz ile saatler süren ifadelerinden çıkan ifadeler de dosyaya ekleniyor.
Böylece Hrant Dink cinayeti de sözde Ergenekon Terör Örgütü üzerine yıkılırken cinayeti işleyen Ogün Samast da, Yasin Hayal de, Erhan Tuncel de mahkeme kayıtlarına “Ergenekon Terör Örgütü’nün Trabzon yapılanmasını oluşturan isimler” olarak geçerek “Resmen” sözde Ergenekon Terör Üyesi olma iddiası ile yargılanıyorlar.
Peki Ogün Samast-Yasin Hayal ve Erhan Tuncel 3’lüsünü Hrant Dink cinayetini de sözde Ergenekon Terör Örgürü üzerine yıkıp, “Ergenekon Terör Örgütü Trabzon yapılanması sorumluları” olmakla suçlayan bu Ergenekon-Balyoz davalarına bakan hakimler kimlerdi?
Hüsnü Çalmuk…
Sedat Sami Haşıloğlu…
Ercan Fırat…
Fatih Mehmet Uslu…
Nihat Topal…
Ve eski savcılar Mehmet Ali Pekgüzel ile Mehmet Murat Dalkuş ile tabii ki Zekeriya Öz…
Az önce size hatırlatırken Dink cinayeti işlenirken emniyetteki isimleri saymıştım:
Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olan Faruk Sarı
Trabzon İl Emniyet Müdürü ve Dink Cinayeti sonrasında jet hızı ile yükselerek Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve Hrant Dink öldürüldüğü esnada İstanbul Emniyet İstihbarat Daire Başkanı olan Ali Fuat Yılmaer.
Ergenekon kumpas davalarının hakimlerini de yukarıda yazdık…
Şimdi bu isimlerin hepsi FETÖ üyesi olmaktan tutuklu yahut firari… Hem de FETÖ’nün yargı ve emniyet içerisindeki en kritik “MAHREM” isimleri bu isimler.
***
Şimdi dünden bugüne geldiğimiz nokta şu:
Ülkede bir gazeteci öldürülüyor, gazeteciyi öldüren tetikçi ve tetikçiyi azmettiren örgüt üyeleri “ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ” adına bu eylemi yapmakla suçlanıyor, yine tetikçi ve azmettiriciler “ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ” Trabzon yapılanmasının yöneticileri olarak resmi kayıtlara geçiyorlar.
Bugün ise bu gazeteciyi “ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ” adına öldürdüklerini, suikastın ardında “ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ” olduğunu söyleyen, kendileri de zaten “ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ TRABZON YAPILANMASI YÖNETİCİLERİ” olarak resmi kayıtlara geçirilen bu isimleri “Ergenekon Terör Üyesi olmak” suçlaması ile yargılayan hakimler ve bu cinayeti onlara işleten emniyetçiler FETÖ/PDY terör örgütü üyesi olmaktan ya hapiste ya firarda.
Şimdi çıkıp diyorlar ki bu Ogün Samast-Erhan Tuncel ve Yasin Hayal’e “Pardon biz karar değiştirdik. Siz Ergenekon Terör Örgütü üyesi değilmişsiniz,Ergenekon Terör Örgütü Trabzon yapılanmasının yöneticisi değilmişsiniz zaten Ergenekon Terör Örgütü diye de bir şey yokmuş. Ama biz şimdi karar verdik sizin FETÖ/PDY le bağlantınız varmış. “Örgüte üye olmasanız da” bu örgüt adına cinayet işlemişsiniz”
***
Ama daha önemlisi var, bu Samast-Hayal ve Tuncel 3’lüsü hangi suçla yeniden hakim karşısına çıkmıştı? “Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”
E bu “suçlardan” en önemlisi illa ki Hrant Dink Suikasti…
Hrant Dink Suikasti sonrasında bugün FETÖ’den hapiste olan dönemin üst düzey güvenlik ve emniyet bürokrasisi tarafından bir “Şema” hazırlanarak dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önüne konulmuştu. O şemada yer alan isimlerden birisi ise Ahmet Külekçi’ydi.
Ahmet Külekçi’nin en önemli bağlantısının ise ismi Necip Hablemitoğlu suikastında da geçen emekli albay Levent Göktaş olduğu belirtilen “Şema” sonrasında Levent Göktaş da Ergenekon Davası’nda yargılanan isimler arasına dahil olmuştu.
(Kaynak: Ahmet Külekçi-Taka Gazetesi-18.12.2022 tarihli DÖNÜM NOKTASI başlıklı makale)
Hatta aynı yazıda bu “Şemanın” daha sonra firari FETÖ’cü Adem Yavuz Aslan’a “Sızdırılarak” şema üzerinden BİR ERMENİ VAR: “HRANT DİNK OPERASYONUNUN ŞİFRELERİ” isimli bir kitap yazmasının sağlandığı da iddia edilmişti.
Aynı Levent Göktaşö bugün ise Necip Hablemitoğlu suikastı davasında FETÖ elebaşı Fethullah Gülen ile birlikte yargılanıyor.
Ve o “Şemada” Hrant Dink’i öldürdüğü iddia edilen kim varsa bugün ya FETÖ’den tutuklandı, yurtdışına kaçtı firarda…
Yani Hrant Dink suikastına adı karışan herkes dün ERGENEKON KUMPASI’nda sözde Ergenekon Terör Örgütü Üyesi olarak yargılanırken, tüm bu kumpasların FETÖ tarafından hazırlandığının ortaya çıkması ile birlikte bugün yargılandıkları terör örgütü doğru adresi buldu ve FETÖ oldu.
***
Ancak işte Basra harap olduktan sonra bulunan bu “Doğru adres” AKP için yine de ustası oldukları bir “Krizi fırsata çevirme” operasyonuna dönüşme potansiyelini de beraberinde getiriyor.
Ogün Smast’ın tam da yerel seçimler yaklaşırken yargılanmaya başlanmasının zamanlamasını ben şahsen “Manidar” buluyorum.
Zira burada asıl amacın, AKP iktidarının bazı “Önemli,karar verici,etki ve nüfuz alanı geniş” çevrelere bu Samast davası üzerinden bir mesaj verdiğini düşünmekteyim.
AKP bu “Etkin” çevrelere “Dün Ergenekoncu olan bugün FETÖ’cü çıkıyor ve dün Ergenekoncu diye yargılananlar bugün FETÖ’den yargılanıyor. Herkes “Aşamayacağı” çizgiyi bilsin ki, bir 2. Ergenekon dalgaları süreci başlamasın.Kimin ne olacağı belli olmaz” mesajını ilettiğini düşünüyorum.
Nazlı Ilıcak’ın da yeniden hapse konulması ve Hüseyin Çelik’e bilinçli olarak yaptırıldığını düşündüğüm “Hukuk yerlerde” açıklaması ile de “Hukuk da, adalet de biziz” mesajının verildiği yine benim penceremden gözüken bir başka tablo. (Zira adaletin yerlerde sürünmesini AKP’nin sağladığını,kendisinin de en üst düzeyde yıllarca bunun en önemli aktörlerinden birisi olduğunu bilmiyor mu Hüseyin Çelik)
***
Belki biraz uzunca bir yazı oldu,ama yazdıklarımızı şöyle alt alta koyun ve tekrar düşünün:
Sizce Ogün Samast’ın tam da yerel seçimlere giderken, daha önce FETÖ’cü hakim ve savcılar ile işbirliği-sözbirliği yaparak varlığını,cinayet işlettiğini kabul ettiği bir örgütün olmadığı kanıtlanırken, o FETÖ’cü hakim ve polisler gibi bu kez FETÖ/PDY’den yargılanması sadece bir “Adalet arayışı mı?”
Karar da sizin,yorum da sizin…