Haber Alternatif
  • ANASAYFA
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • MEDYA
  • SPOR
  • DIŞ BASIN
  • ÖZEL HABER
  • KÖŞE YAZILARI
Sonuç Yok
View All Result
  • ANASAYFA
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • MEDYA
  • SPOR
  • DIŞ BASIN
  • ÖZEL HABER
  • KÖŞE YAZILARI
Sonuç Yok
View All Result
Haber Alternatif

ABD’NİN YENİ “ORTADOĞU BARONU”: “TOM BARRACK”

26/09/2025 19:06
Kategori: ÖZEL HABER
A A
Facebook'ta PaylaşTwitter'da PaylaşWhatsapp'ta Paylaş

Celal Eren ÇELİK

SDG ve YPG’nin artık PKK ile ilişkili olmadığını ABD’nin müttefiki olduğunu söyledi…

Gazetecilere “Hayvan gibi davranmayın,medeni olun…” dedi…

“Müslümanların ABD ve İsrail planlarına uymadıkça barış olmayacağını” söyledi…

Ve en son Trump-Erdoğan görüşmesi sonrasındaki skandal “”[Erdoğan] 71 yaşına geldi. [Türkiye] bir demokrasi ama otoriter gibi. Başkan Trump dahice bir şekilde ‘çözüm olarak ona meşruiyet vermeliyim’ dedi. Şu an bu oluyor. Bence bunun sonucunda büyük değişiklikler göreceksiniz.” sözlerine imza atatarak gündeme geldi.

Tüm bu skandal ve küstahça ifadelerTrump’un 2. Kez ABD Başkanı seçilmesinin ardından Ortadoğu Özel Temsilcisi ve Türkiye Büyükelçisi olarak atadığı Tom Barrack’a ait…

Peki kimdir,neyin nesidir bu Tom Barrack ve bu “Gücü” nereden almaktadır. Sadece bir AND başkanı ile yakın ilişkileri olan bir “Büyükelçi” olması mı ona bu sözleri söyletmektedir,yoksa Barrack’ın “Gücü” bir “Büyükelçi”den çok çok fazlasını mı ifade etmektedir?

Evet göreve geldiği günden bu yana Barrack’ın hep siyasal skandal niteliğindeki,küstahça konuşmaları dile getirildi ve tartışıldı ancak Barrack’ın aslında kim olduğu,hangi girift ilişkiler ağına sahip olduğu yani en önemli soru olan “Neyi ve kimi” temsil ettiği sorusu sorulmadı ve detayları ile konuşulmadı.

İşte bu yazımızda Tom Barrack hakkındaki bu sis perdesini aralayacağız sizlerle ve bu yazı sonunda bu kritik ve asli soruların yanıtlarını vereceğiz…

O halde girizgahı daha fazla uzatmadan yazımıza geçelim… Evet sizler hazırsanız biz de hazırız. İşte başlıyoruz,çayı kahveyi kapan gelsin…

***

Tarih yaprakları 1970’lerin hemen başını göstermektedir. Güney Kalifornia Üniversitesi’nden hukuk yüksek lisansı, San Diego Hukuk Fakültesi’nden de “Hukuk Doktorası” alan genç ve parlak bir isim üniversite hocalarının “Hatırlı” ilişkileri sayesinde iş görüşmesi için Herbert W. Kalmbach hukuk bürosunda iş görüşmesine gidiyordu.

Bu görüşmeyi yapabilmesi önemliydi zira Herbert W.Kalmbach ABD Başkanı Nixon’un “Özel Avukatıydı”… Ayrıca Kalmbach o dönemde resmi görevi olmasa da ABD’de başkana yakınlığı sayesinde en nüfuzlu kişilerden birisi olarak tanınıyordu. Girift ilişkiler ağı Başkan Nixon’un Watergate Skandalı’nda “Beyaz Saray üst düzey yönetiminin illegal faaliyetler için kullandığı ajanları finanse etmek adına para toplama” faaliyetlerinden, Nİxon adına gerçekleştirilen şaibeli ve manipülatif anket çalışmalarının organizasyonuna kadar uzanmaktaydı.

Yani Herbert W.Kalmbach “Karanlık koridorların şeytani zekalarını” daha ilk görüşte tanıyacak bir isimdi. Üstelik kendisi de iş görüşmesine kabul ettiği genç aday gibi Güney Kalifornia Üniversitesi mezunuydu…

Görüşme uzun sürmedi ve Herbert W.Kalmbach iş görüşmesine aldığı gençteki “Karanlık ışığı” hemen keşfetti ve O’nu işe aldı. İşte o gün Başkan Nixon’un “Özel Avukatı” ve küresel çaptaki girift ilişkilerinde en yakın isimlerden birisi olan Herbert W.Kalmbach’ın yanından “İşi kapmış” olarak çıkan gencin adı Tom Barrack’tı…

Barrack’taki “Işık” boşa görülmemişti,zira Barrack 2 sene içerisinde Herbert W.Kalmbach Hukuk Ofisi’nin en gözde çalışanlarından birisi haline gelecekti.

***

Ve tarih yaprakları 1972 yılına geldiğinde Suudi Arabistan’a gönderme kararı aldığında Barrack için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Amerika’nın görkemli gökdelenleri ile dolu hayatından Suudi Arabistan’ın çöl sıcağına adım atan Barrack için buraya adapte olmak hiç de zor olmayacaktı. Son derece güçlü bir “İnsani ilişki kurma” yeteneği olan Barrack bu yeteneğini kısa sürede Suudi Arabistanda da gösterecek ve kısa süre içerisinde Suud Hanedanı prenslerinden birisinin önce “Squash arkadaşı”, sonrasında çok yakın arkadaşı olacak ve artık Suud Hanedanı’nın en üst seviyedeki isimleri ile geceleri düzenlenen organizasyonlarda bolca boy göstermeye başlayacaktı.

Bu “En üst düzey protokol erişimi” Suudi Arabistan’da Barrack için tüm kapıları açmaya başlamıştı ama Barrack’ın sadece Suudi Arabistan ile kendisini sınırlamak gibi bir niyeti yoktu. Ve kısa süre sonra ABD’nin Ortadoğu’daki en stratejik şirketlerinden birisi olan Fluor Corporation kendisindeki “Cevheri” keşfetti.

Fluor Corporation deyince şöyle bir durup 2 dakika düşüneceksiniz.

Zira ABD’de hangi başkan gelirse gelsin,hangi yönetim giderse gitsin petrol,doğalgaz,inşaat,alt yapı sektörlerinde ABD çıkarları için küresel bazda bu şirket “Değişmez” Bahsettiğimiz bu şirket FORTUNE 500 sıralamasında halka açık en büyük mühendislik ve inşaat şirketidir ve mali değeri milyarlarca Dolar olsa da ABD için “Stratejik” değeri için aynen General Electric,Ford,Hally Burton gibi şirketler gibi “Paha biçilemez”

Evet efendim biz dönelim Tom Barrack’a… Barrack Fluor Corporation’da çalışırken bizzat Suudi Prensleri için çalışmış, ABD-Suudi Arabistan arasında o dönemde kurulan ticari ilişkilerin perde arkasındaki en önemli mimarlarından birisi olmuştur. Ve tahmin edeceğiniz gibi devasa bir servete de kavuşmuştur.

Barrack’ın ilişkilerinin gücü o kadar üst düzeye ulaşmıştır ki Haiti ile Suudi Arabistan arasında tamamen kopmuş olan diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesi için “Özel rica” ile temsilci olmuş ve bu işin de üstesinden gelerek Suud Hanedanı gözündeki prestijini zirve noktasına taşımıştır.

ABD’de Ronald Reagan Başkan seçilir seçilmez herkesin “Sürpriz” olarak nitelediği bir atama yapıyor ve Barrack’ı İçişleri Bakanı Müsteşarı olarak atıyordu. Barrack artık Beyaz Saaray’da “Yakın çemberdeydi”

Ama Barrack kişisel ilişkilerini o derece geliştirecekti ki Başkan Reagan ile Reagan at binmek için özel olarak artık Barrack’ın çiftliğinde ağırlanmaktaydı.

***

Ve tarih yaprakları 1985’i gösterdiğinde Barrack için etkileri bugün sadece kendi açısından değil tüm Ortadoğu açısından hissedilecek 2. Bir “Kırılma anı” yaşayacaktı.

Tom Barrack yine önemli bir görüşmeye giriyordu, yine çok önemli bir kişi ile görüşecekti.

1985 yılında Barrack Alexander’s mağazalarındaki hisselerini 40 milyon Dolar karşılığında ilk kez tanıştığı karşısındaki “Sarışın adama” satıp görüşme odasından çıktığında hayatının bundan sonrası için nasıl bir adıkm attığını bilmiyordu. Barrack’ın Alexander’s mağazalarındaki hisselerini 40 milyon Dolar’a çok da karlı şekilde sattığı o “Sarışın Adam” ise bugünün ABD Başkanı Donald Trump’tan başkası değildi.

Şimdi tabii ki geri dönmek üzere Barrack’ın hikayesine burada bir virgül koyuyoruz ve sizlerle tarih yapraklarını 1974’e doğru sarıyoruz…

Tarih yaprakları 1974’ü gösterdiğinde Birleşik Arap Emirlikleri’nin “Kurucu Ailelerinden” Uteybe Ailesi’nin en büyük ferdi olan, Birleşik Arap Emirlikleri’nin eski Petrol Bakanı olup rekor sayıda -5 dönem- OPEC başkanlığı yapmış ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin kurucusu Zayid bin Sultan El Nahyan’ın “Sırdaşı” olarak Birleşik Arap Emirlikleri’nin en güçlü 5 isminden birisi olarak gösterilen  Mana Al Uteybe’nin çok “Tatlı bir” telaşesi vardır.

Zira Mana Al Uteybe bir çocuk beklemektedir ve çocuğunun erkek olması onun için çok önemlidir. Ve bu “Tatlı heyecan” 19 Ocak 1974 tarihinde Mana Al Uteybe’nin oğlu Yusuf Al Uteybe’nin Dünya’ya gelmesi ile yerini büyük bir mutluluğa bırakacaktır.

Yusuf El Uteybe Mısır’da Dünya’ya gelmiştir ve okul çağı geldiğinde ailesinin kendisi için seçtiği okul son derece “Stratejiktir”. Zira Mısır’da bulunan ve asli görevi Mısır için ABD çıkarlarına hizmet edecek “Elit sınıfı” yetiştirmek olan Kahire Amerikan Koleji’nde okul hayatına başlayacaktır. Bu okul sadece “Mısır elitlerinin” değil ABD Büyükelçilerinin ve ABD ajanlarının çocuklarının da Mısır’da eğitim gördüğü okuldur.

İşte bu okulda eğitim gördüğü yıllarda Yusuf El Uteybe ile CIA’nın üst düzey görevlilerinden Frank Wisner’in oğlu olan,sonraki yıllarda özellikle Arap Baharı döneminde ismini Mısır’da çok sık duyacağımız ve bir süre de ABD Dışişleri Bakan Vekilliği görevini üstlenmiş olan o dönemde ise ABD’nin Mısır Büyükelçisi olan Frank G. Wisner ile yolları kesişecek ve bir daha da hiç ayrılmayacaktı.

Yusuf el Uteybe liseyi Kahire Amerikan Koleji’nde bitirirken Frank G. Wisner’in “Özel referansı” ile ABD’deki misyonu “ABD’ye devlet adamı yetiştirmek” olan bizdeki Mülkiye’nin bir benzeri olarak konumlanan Georgetown Unıversty’e geçiş yapacaktı.

Ama ABD “Büyük bir cevher keşfettiğinin” farkındaydı ve Yusuf El Uteybe ile bağlarını daha da sıkılaştıracaktı…

***

Şimdi efendim ABD’de Ulusal Savunma Üniversitesi (NDU) diye bir üniversite var… Bu üniversite ABD Savunma Bakanlığı Pentagon tarafından finanse edilmekte ve görevi ABD için “Ulusal güvenlik liderleri” yetiştirmek.

 

İşte efendim bu son derece stratejik okulun bünyesinde eski adı Silahlı Kuvvetler Endüstri Koleji ( ICAF ) yeni adı ise Dwight D. Eisenhower Ulusal Güvenlik ve Kaynak Stratejisi Okulu diye de başka bir güzide okulumuz bulunmakta. İşte bu güzide okulumuz “Ulusal gücün kaynak bileşeniyle ilgilenen üst düzey ulusal güvenlik liderlik pozisyonları için seçilmiş askeri subayları ve sivilleri hazırlamakla görevli”  Okulumuzun özelliği sadece ABD’den değil tüm Dünya’dan ABD çıkarlarına hizmet edecek “Seçilmiş” isimleri son derece katı bir kriter değerlendirmesi ile ve sınırlı sayıda bünyesine kabul ediyor oluşu.

 

İşte efendim bizim Yusuf El Uteybe, Kahire Amerikan Koleji-Georgetown Üniversitesi hattında geçen eğitimi,babasının stratejik konumu ve Frank G. Wisner’in “Özel referansı” ile birleşince jet hızı ile bu okula kabul ediliyor ve bu okulda bu kez de yolu daha sonra ABD’nin en sıkı neo-con’larından birisi ve CENTCOM Komutanı olarak ABD’nin nerede bir küresel işgali varsa orada bulunan General Anthony Zinni ile kesişiyor. Ama bu öyle sıradan bir kesişme olarakm kalmıyor General Zinni Yusuf El Uteybe’nin “Akıl hocası” olacak kadar yakın ilişki kuruluyor bu iki isim arasında.

Ve kısa süre içerisinde de Yusuf El Uteybe önce Birleşik Arap Emirlikleri Savunma Bakan Yardımcısı oluyor.Ve 2006-2007 tarafından ABD tarafından görevi bizzat George W.Bush’un Savunma Bakanı Danışmanı ve Uteybe’nin ABD’deki en yakın ilişkide olduğu isimlerden birisi olan Kristofer Harrison tarafından, “Irak Savaşı’nda Başkan George W. Bush’un asker artırımını desteklemeleri için bölgedeki diğer ülkelerle iletişim kurulmasına yardımcı olmak” olarak tanımlanıyordu.

E tabii “ABD çıkarları doğrultusunda hizmet vermek konusunda” onca üst düzey isimden “Akıl hocalığını” ve o “Özel okullardaki” eğitimi boşa vermiyorlar insana…

Ve bu stratejik görevin altından başarı ile kalkan Yusuf El Uteybe 2008 yılında jet hızı ile Birleşik Arap Emirlikleri’nin ABD Büyükelçisi olarak atanıyordu.

Şimdi sizlerin “Arkadaş sen bize şu küstah ABD Büyükelçisi Tom Barrack’ı anlatacaktın, tutmuşsun yok Birleşik Arap Emirlikleri,yok efendim Yusuf El Uteybe,yok Georgetown Üniversitesi falanm anlatıyorsun. Ne alaka şimdi?” diye söylendiğinizi duyar gibiyiz. Ama sakın söylenmeyin zira kazın ayağı öyle değil ve “Ne alaka” değil “Çok ama çok” alaka…

İyisi mi biz yazmaya siz okumaya devam edin…

***

Şimdi efendim biz Tom Barrack’ı yazımızda “Virgül” koyarak 1985 yılında Trump ile 40 milyon Dolar’lık bir anlaşma yaparken bırakmıştık. Ama bu 2 ismin ilişkileri o görüşmenin ardından çok ama çok sıkılaşacaktır. Öyle ki Trump 1988 yılında Tom Barack’a Plaza Oteli’nin tüm mülkiyeti için tamı tamına 410 milyon Dolar ödeyecektir.

Trump’un bazı aracılıkları,Meryl Linch ve General Electric’in “Yatırım kapılarını” sonuna kadar açınca Barrack bu devasa güçlerden aldığı yatırımla bugün “Gayrimenkul Yönetimi” konusunda küresel bir oyuncu durumunda olan Colony Capital’i 1990 yılında kuracaktır.

İş hayatına girer girmez “Yüksek riskli ama büyük getiri potansiyeli” olan yatırımlar yapmaya başlayan Barrack, firmaların içerisindeki adamları vasıtası ile edindiği bilgiler ile önce kredi borçları ödenemez risk sınırındaki mülklere, “Batık” Alman gayrimenkul kredilerine devasa yatırım yaparak bu yüksek riskli yatırımlardan hiç zarar etmeden muhteşem karlar ile devasa bir servet edindi.

Bu kazancını bu kez Ortadoğu bağlantılarını kullanarak Ortadoğu’ya yönlendiren Barrack 200 milyon Dolar’lık gayrımenkul yatırımı ile bir anda bölgede üst düzey pek çok ismin bu kez ticari olarak da dikkatini çekecekti.

İşte Tom Barrack’ın bu devasa yatırımları ve kısa sürede bu yğksek riskli yatırımlardan olağanüstü karlar elde etmesi sonrasında dikkatini çektiği önemli isimlerden birisi ile 2009 yılında Barrack Raffles Le Ermitage Oteli’nde bulunan 41 milyon Dolarlık hissesini satmak için pazarlık masasına oturacak ve masadan el sıkışıp 41 milyon Dolar’ı cebine koymuş olarak kalkacaktı.

Aslında bu pazarlığı yaptığı ismi “Gıyabında” gayet iyi tanıyordu ama bu pazarlık sürecinde ilk kez yüz yüze tanışma fırsatı bulmuştu. Zira 41 milyon Dolarlık “Ballı kaymaklı” satışı yaptığı o ismin babası ile daha kısa süre önce Birleşik Arap Emirlikleri’nin tüm yer altı kaynaklarının sondaj haklarını almak için uzun süren ama anlaşma ile sonuçlanmayan bir müzakere süreci yürütmüştü.

Peki kimdi bu uzun süre Birleşik Arap Emirlikleri’nin tüm sondaj hakları için Barrack ile pazarlık masasına oturan isim: Mana el Uteybe… Hani bahsetmiştik ya size Birleşik Arap Emirlikleri petrol bakanı,ülkenin kurucu şeyhinin sırdaşı olan Mana el Uteybe…

İşte Tom Barrack’ın babası ile anlaşamasa da oğluna 41 milyon Dolar’lık satış yaptığı isim ise daha sonra Birleşik Arap Emirlikleri’nin ABD Büyükelçisi olacak Mana El Uteybe’nin 1974 doğumlu, “ABD çıkarlarını temsil etmesi için özel olarak seçilip,eğitilmiş” olan şu bizim meşhur Yusuf El Uteybe’den başkası değildi!

Bu arada aradan yıllar geçmekte Trump ile Barrack arasındaki ilişki artık çok güçlü bir dostluğa doğru dönüşmekteydi.

Hatta bu öyle bir dostluktu ki Trump’un adını daha sonra tüm Dünya’nın ezberleyeceği damadı Jared Kushner’in 666 Fifth Tower’de bulunan 70 Milyon Dolar borcunu Barrack “Jest olsun” diye satın aldı ve Kushner’i bir kabustan kurtardı.

Brrack bir ara da futbola merak sarıp 2102’de Paris Saint Germain kulübünü satın alacak,sonrasındsa ise kulübü Katar şeyhlerine 3 katı fiyata satacaktı. Tabii o yıllarda daha Katar ile Birleşik Arap Emirlikleri ters düşmemiş,ilişkiler gayet iyiydi ve Barrack’ın da hem Suud Hanedanı hem de Birleşik Arap Emirlikleri’nden son derece özel dostları vardı. Hali ile Katarlı şeyhlere kulübü 3 katı fiyata satmak zor olmamıştı onun için.

***

Ve tarih yaprakları 2011’i gösterdiğinde tüm Dünya gözünü “Arap Baharı” ile Ortadoğu coğrafyasına çevirmişti.

İşte Katar ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında film de tam burada kopacaktı.

Zira başta Mısır’da olmak üzere Arap Baharı ile iktidara gelen “Müslüman Kardeşler” Katar tarafından desteklenirken,Birleşik Arap Emirlikleri ise Mısır’da Sisi’yi,Libya’da Birleşik Arap Emirlikleri Tobruk Hükümeti’ni Katar ise İslamcı Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni destekleyecek ve ipler kopma noktasına gelecekti.

Ve tarih yaprakları 2016’yı gösterdiğinde Trump ABD Başkanlıpı için adaylığını açıkladığında Barrack yanındaki en önemli isimlerden birisi,seçim kampanyasının ise en önemli destekçilerinden birisi olacaktı. Öyle ki Barrack sadece tek başına 20 milyon Dolar bağışı 1-2 gün içerisinde Trump’un kampanyasına çeşitli isimlerden kanalize edecekti. Ve

Bu arada bizim Yusuf El Uteybe halen Birleşik Arap Emirlikleri ABD Büyükelçisi’ydi ve Barrack üzerinden dolaylı olarak Trump’a her türlü desteği vermekteydi.

2017 yılına gelindiğinde ise herkesin beklediği şey oldu ve Birleşik Arap Emirlikleri Suudi Arabistan,Mısır ve Bahreyn ile birlikte Katar ile tüm bağlarını koparttı,diplomatik ilişkilerini kesti.

Şimdi siz diyorsunuz ki “Ya kardeşim bize ne Arap Baharı’ndan Katar’dan, BAE’den” Yok işte öyle değil.

***

Zira ABD’de Trump Başkan seçildikten sonra Katar-BAE arasındaki bu krizi adeta “Kucağında buldu” Ama bu krizin mutlaka çözülmesi gerekiyordu. “Neden bu kadar önemli ki bu kriz ve konumuzla ne alakası var?” derseniz tam da oraya geliyoruz.

Şimdi efendim bakın Occidental Petroleum Corporation isimli çok güzide bir şirketimiz var… Bu şirketimiz ABD için stratejik önem arz eden ne kadar enerji projesi varsa hemen orada mutlaka hazır ve nazır olan bir şirket. ABD “Derin” sermaye yapısı ile de son derece yakın ve “Stratejik” ilişkileri bunuyor bu güzide şirketimizin.

Soğuk Savaş sürerken SSCB ile fosfat anlaşması yapan bu şirket,Libya petrollerini on yıllarca elinde bulunduran bu şirket, Peru,Bolivya,Venezuela,Trinidad’da her türlü enerji işini alan bu şirket, Amazon ormanlarına adeta çöken ve blok blok kapatan bu şirket, “Petrol Kayası” konusunda ilk AR-GE’yi ABD develet desteği ile yapan bu şirket,Kolombiya Devlet Petrol şirketi Ecopetrol ile ortakm olup Kolombiya petrollerini işleten bu şirket…

Ortadoğu’nun en büyük doğal gaz sahalarından biri olan Şah Sahası’nın geliştirilmesinde Al Hosn Gas diye bir şirket “Başrol” oynuyor. Efendim “Kim bu şirket peki?” demeyin hiç zira bu Al Hosn Gas da bu güzide şirketimiz Occidental Petroleum Corporation’un “Yan kuruluşu”

Yani bu güzide şirketimizin ABD için sıradan bir enerji şirketinin çok ötesinde ne kadar stratejik ve küresel enerji operasyonları için ne kadar operasyonel rol oynayan bir şirket olduğunu gayet net anlatmış oldukm sanırız.

Şimdi bunları neden anlattık?

Zira 2017’de Katar-BAE-Mısır-Bahreyn arasında bağlar kopuyordu kopmasına ama bu ABD için bir “Güvenlik meselesiydi” Çünkü bu güzide şirketimizin en önemli “Çalışma sahası” olan Ortadoğu’da ana ve çok büyük hacimli ve doğal olarak da ABD için hayati öneme sahip enerji operasyonları BAE-Katar ve Umman’da,yani tam da birbirlerine cephe alıp diplomatik ilişkileri kesmiş ülkelerde.

Bir de efendim Dolphin Gaz Projesi, diyeb bir projen var. Bu proje Katar’ın Kuzey Sahası’ndan doğal gaz üretmek, işlemek ve BAE ve Umman’a taşımak amacıyla 1999 yılında tasarlanmış ve hayata geçirilmiş Ortadoğu’nun en önemli ve stratejik “Eneri Projelerinden” birisi.

Projenin %51 ile “Hakim ortağı” BAE Yatırım Fonu’na ait  “MUBADALA” isimli şirkette. Peki projenin 2. Büyük ortağı kim dersiniz? %24,5 ile “Güzide şirketimiz” Occidental Petroleum Corporation’a ait.

Yani ABD Ortadoğu’nun bu en stratejik enerji projelerinden birisi olan Dolphin Gas Project’e Occidental Petroleum Corporation üzerinden ortak.

Yani bu Katar-BAE-Suudi Arabistan-Mısır- “Ana 4’lü- arasındaki “Krizin” çözülmesi hayati önem taşımakta…

***

Şimdi “Krizi yaratan” “Ana” ülkeleri saydık: BAE-Suudi Arabistan-Katar-Mısır-

ABD Başkan o dönemde de kim? Trump

Peki bu ülkelerin hepsine “Değen”, hepsinde hanedanlar düzeyinde bağlantısı olan,her bir ülkede büyük yatırımları olan isim kim ? Bingo! Tom Barrack

Peki Barrack’a bölgede en fazla desteği sağlayan isim kim? Artık “Kanka” olduğu Yusuf El Uteybe

Ve ABD devreye bu 2 ismi “Gayrıresmi Arabulucu ve temsilci” olarak sokunca bu kadar büyük krizlere rağmen ne oluyor dersiniz? Güzide şirketimiz Occidental Petroleum Corporation’un aslında ABD’nin “Ortağı” olduğu straetjik “Dolphin Gas Projesi” zerre kadar zarar almadan,hatlar 1 gün bile kesilmeden faaliyetine devam ediyor.

İşte dostluğun gücü değil mi efendim,ya gözleriniz yaşardı değil mi sizin de…

Yalnız bu “Kriz çözme süreci” Tom Barrack için aynı zamanda Yusuf El Uteybe’yi daha yakından tanıma fırsatını sağlıyor… Ve Barrack bakıyor ki bizim Yusuf El Uteybe Körfez ülkeleri yönetimleri,hanedanları,savunma bakanları ve orduları,enerji sektörü üzerinde beklediğinden çok daha fazla bir nüfuza sahip…

Tam da o esnada Trump damadı ve Barrack’ın küçük bir “Jest” ile 70 milyon “Dolarcık” borcunu satın alıverdiği Kushner’i Güvenlik Danışmanı yapıyor. Bunla da yetinmiyor Kushner’in başta Ortadoğu ve Körfez ülkeleri adına adeta “Gayrıresmi Dışişleri Bakanı” gibi konuşup,çeşitli uygulamalar yapmasının da önünü açıyor.

Barrack için kaçınılmaz fırsat ayağına kadar geliyıor. Ve 2017 yılında Barrack Trump-Kushner ve Yusuf El Uteybe’yi özel bir toplantıda bir araya getiriyor.

Bu toplantıda Kushner’in Yusuf El Uteybe’ye “Lansmanı” yapılarak tanışmaları ve Trump-Kushner ikilisi üzerinden Uteybe ile kurulan bağ üzerinden Körfez ülkelerinin ABD çıkarlarına göre dizayn edilmesi için anlaşmaya varılıyor.

Hatırlayın Trump 2016’da ilk kez başkan seçildikten sonra bu Körfez ülkelerine bol bol silah sattı, -Başta Suudi Arabistan-yeni üsler açtı ya da var olanları daha da geliştirdi –Katar-, daha da ileri gidildi Suudi Arabistan’da saray darbesi ile ABD yanlısı Prens Salman tahta oturtuldu.

Çeşitli ülkelere darbe planlamaları yapıldı ve finansman BAE oldu.

Uteybe’nin hacklenen “Yahoo” mailinde 15 Temmuz öncesi “Var olduğunu ifade ettiği bir darbe ihtimalinden bahsettiği ve nasıl tutum almaların gerektiğini” tartıştıkları mailler ortalığa saçıldı. AKP iktidarı BAE’yi “15 Temmuz’un finansörü” olarak ilan etti.

Bu arada Katar geldi Borsa İstanbul’un %10’unu aldı, BAE açıkça “Düşük fiyatlı TL şirket satınalmada bize fırsat sunuyor” diyerek Varlık Fonu bünyesindeki kuruluşlara talip oldsu, Katar’ın desteklediği “Müslüman Katrdeşler” iktidarları da “Arap Baharı” sonrası iktidara geldikleri tüm ülkelerde tasfiye oldular.

Tüm bu yaşananları ABD devleti onayı ve Trump desteği ile organize eden ise Tom Barrack oldu, Barrack’ın en yakınındaki isim ise her zaman Yusuf El Uteybe’ydi…

Tümm bunları yaparken Barrack’ın hiçbir “Resmi sıfatı” yoktu ama ne zamanki Trump “Gazze’yi bir cennete dönüştüreceğim” diye lüks otel ve konut projesini insanların canı umurunda bile olmadan açıkladı,işte o “Gazze’yi yeni Monte Carlo yapma” fikrinin gizli mimarı olan zira kendisi de o bölgenin en önemli gayrımenkul yatırımcılarından birisi olan Barrack için artık bir “Resmiö Sıfat” gerekti. Ve Trump 2. Kez seçilir seçilmez Barrack’ı Suriye Özel Temsilcisi ve Türkiye Büyükelçisi yaptı.

***

Bir noktayı daha yazmasak olmaz… Tom Barrack’ın Türkiye’de çok da üzerinde durulmayan bir açıklaması vardı.

Barrack,Lübnanlı yetkililer ile yaptığı görüşmeler esnasında aynen şu ifadeleri kullanmıştı : “İkili vazifem var: Bir yandan milyarder bir emlak tüccarı olarak Körfez’deki Arap ülkeleriyle ticari ilişkileri geliştirmek; diğer yandan kritik anlarda Biladi Şam’ın yeniden hayata geçirilmesine ABD’nin tekrar ortak olmasını sağlamaktır.”

Peki nedir efendim bu Barrack’ın 2 görevinden birisi olarak çok önemsediği ve yeniden hayata geçirilmesini ana görev edindiği “Biladi Şam” ?

Efenim Biladi Şam Suriye-Filistin-Lübnan ve Ürdün’ü kapsayan tarihi Şam Eyaleti’nin adıdır! Durun daha bitmedi. Bu tarihi Şam Eyaleti’nin sınırları içerisine Gaziantep-Hatay ve Diyarbakır’ı da kapsamakta…

Hani şu en fazla Suriyeli göçmeni alarak demografik yapısı bilinçli-stratejik ve sistematik olarak değiştirilen Gaziamntep-Hatay-Diyarbakır…

Hani “Özerk Kürdistan” hayali kuranların bu haleerindeki “Federatif ve Özerk Kürdistan” için en önenmli şehirler olarak belirledikleri Gaziantep-Hatay ve Diyarbakır…

Hani iktidar ve muhalefetin ele ele vererek İHANET SÜRECİNDE kurdukları,İHANET KOMİSYONU’nda PKK-Öcalan taleplerini dile getiren DEM’lilerin gündeminin en üst sırasındaki “Federatif,1921 Temelli Anayasa” ile kuracakları özerk bölge için şimdiden konuşmaya başladıkları,taleplerini sıraladıkları Gaziantep-Hatay ve Diyarbakır…

Hani bu “Federatif Anayasa” ile önü açılmak istenen “Kürdistan Özerk Bölgesinin” siyasi başkenti olacakm Diyarbakır-denize açılacak kapısı olacak-Hatay ve sanayi başkenti olacakm Gaziantep…

Al bunları Tom Barrack’ın “Ana görevi” olarak tanımladığı “BilLADİ ŞAM” eyaletine entegre et, Gaziantep’ten başlayıp Suriye-Filistin-Lübnan ve Ürdün’e uzanan bu hatta Iarak Bölgesel Kürt Yönetimi Bölgesi’ni ve İran’da oluşturulması planlanan Kürt bölgesini ekle ve bir gün bir referandum ile bir bakmışsınız karşınızda BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ’nin son aşaması olan “BÜYÜK KÜRDİSTAN PROJESİ” de tamamlanmış duruyor…

Ha bu ilşkiler ağına bir de Barrack’ın ailesinin bir Lübnan göçmeni olduğunu da ekleyelim son not olarak…

E söyleyin bakalım Trump ABD ve emperyalist planları için Barrack’tan iyi bir “YENİ BARON” bulabilir miydi?

 

 

 

 

 

 

Etiketler: ABDBARRACKCELAL EREN ÇELİKErdoğanManşetMEŞRUİYETTOM BARRACKTrump
PaylaşTweetGönder

HaberAlternatif'in özel haberlerinden haberdar olmak için bildirimleri mutlaka açın!

Bildirimleri Kapat

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GÜNDEM

AKP KULİSLERİNDE “KONSER SORUŞTURMASI” ENDİŞESİ: “TERS TEPEBİLİR”

27 Eylül 2025
GÜNDEM

METEOROLOJİ UYARDI: “SAĞANAK YAĞIŞ GELİYOR”

27 Eylül 2025
GÜNDEM

CHP’Lİ BAŞKAN HALKI BELİNDE TABANCASI İLE SELAMLADI,KAFALARA SORU İŞARETLERİ TAKILDI

27 Eylül 2025
EKONOMİ

BORSADA 2. DALGA OPERASYON GELDİ,11 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI

27 Eylül 2025
GÜNDEM

ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NE YÖNELİK “KONSER SORUŞTURMASININ” “MUHBİRİ” OSMAN GÖKÇEK ÇIKTI

27 Eylül 2025
Oynatılan Video

CELAL EREN ÇELİK’TEN DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NA SERT ELEŞTİRİ

CELAL EREN ÇELİK’TEN DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI’NA SERT ELEŞTİRİ

GÜNDEM

YARSAV KURUCUSU ÖMER FARUK EMİNAĞAOĞLU’NDAN YSK’YA “YÜCE DİVAN” UYARISI

GÜNDEM

AKUT VAKFI BAŞKANI NASUH MAHRUKİ: “TSK SİSTEM DIŞI BIRAKILINCA ASKER KIŞLASINDAN ÇIKAMADI”

ÖZEL HABER

AREA ARAŞTIRMA ŞİRKETİ BAŞKANI MURAT KARAN’DAN ÇARPICI AÇIKLAMALAR

SİYASET

SÜLEYMAN SOYLU’DAN İMAMOĞLU KARARI HAKKINDA İLK AÇIKLAMA

SİYASET
Haber Alternatif

Basın Meslek İlkeleri’ne uymaya söz vermiştir. Haber Alternatif sitesinde yayınlanan her özel haberin hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Kullanılması halinde Haber Alternatif’in hukuki hakları mahfuzdur.

Kategoriler

  • DIŞ BASIN
  • EĞİTİM
  • EKONOMİ
  • GÜNDEM
  • KÖŞE YAZILARI
  • MEDYA
  • ÖZEL HABER
  • SİYASET
  • SPOR
  • TEKNOLOJİ
  • YAŞAM

Takip Edin

  • Manlift Kiralama
  • Gizlilik Politikası
  • Künye
  • İletişim

© 2022 Haber Alternatif - Yazılım: Albasoft Bilişim Teknolojileri.

Sonuç Yok
View All Result
  • ANASAYFA
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • MEDYA
  • SPOR
  • DIŞ BASIN
  • ÖZEL HABER
  • KÖŞE YAZILARI

© 2022 Haber Alternatif - Yazılım: Albasoft Bilişim Teknolojileri.