Pazar günü ise antifaşitler tarafından daha çok Türkiye kökenlilerin yaşandığı Kreuzberg ilçesinde bir yürüyüş düzenlendi. Koronavirüs nedeniyle sadece 100 kişinin katılmasına izin verilen eyleme katılım fazla olmasına rağmen polis engel olmadı. Eyleme Berlin’de yaşayan çok sayıda siyahın katılımı dikkat çekti. Pazar sabah saatlerinde ise Brandenburg Kapısı’nda 200 kişinin katıldığı bir anma etkinliği düzenlendi.
Cumartesi akşamı Londra’nın bir çok mahallesinde küçük gruplar halinde toplanan siyah ve beyazların ortak eylemleri, pazar günü daha kitlesel bir hal aldı. Manchester’da da gösteriler yapıldı. Londra’da Trafalgar Meydanı’nda toplanan yaklaşık 5 bin kişi ırkçı polislerin ve sorumluların yargılanmasını istedi. Konuşmaların ardından yürüyüşe geçen kalabalık, Başbakanlık önünde toplandı. Boris Johnson hükümetinin protesto edildiği eylemde, İngiltere’deki ırkçılığa da dikkat çekildi. İngiltere’de son 30 yılda binden fazla siyah vatandaş, polis tarafından gözaltında öldürülmüş ve bu polislerin hiçbiri ceza almamıştı.
Eylem daha sonra ABD elçiliği önünde devam etti. Ellerinde “Nefes alamıyorum”, “Adalet yoksa barış da yok”, “Siyah hayatlar da önemli”, “George Floyd için adalet” gibi dövizler taşıyan kalabalık, Trump ve Johnson aleyhine sloganlar attı.
Türk ve Kürt Toplumu Dayanışma Merkezi de (DAY-MER) bir açıklama yaparak, “Yaşadığımız ülke İngiltere’de de benzer saldırılar ve ırkçılık artıyor. Bugüne kadar gözaltına alınarak öldürülen binden fazla kişinin katili olan polislerden hiçbiri ceza almadı. Bu da İngiltere hükümetinin ve yargı sisteminin ne kadar ırkçı olduğunu göstermektedir. Irkçılığa karşı ortak ve örgütlü tepkilerimizi gösterelim” dedi.
Yeni Zelanda’nın Auckland kentinde de Amerikan halkıyla dayanışma yürüyüşü yapıldı.
Yerel basına göre yürüyüş örgütleyenlerin yaptığı açıklamada, “Oturup insanların hiçbir şey yapmadan acı çekmesini izleyemeyiz” denilerek şöyle devam edildi: “Protestonun amacı basit: Hükümetimize, Başbakan Jacinda Ardern’e, ABD’deki Afrikalı-Amerikalılara yönelik şiddet eylemlerini ve devlet onaylı cinayetleri kamuoyu önde kınaması için baskı yapmak istiyoruz”. Yürüyüşün ülkenin tanınmış isimleri ve sanatçıları tarafından da desteklendiği belirtildi.
Brezilya’nın Rio de Janerio kentinde, hükümet sarayı önünde toplanan yüzlerce kişi, ülkenin favela adıyla bilinen yoksul mahallerindeki siyahlara yönelik polis şiddetini protesto etti. Rio de Janerio’da da göstericiler, George Floyd’ın son sözleri olan “Nefes alamıyorum” sözlerini slogan olarak attı.
Amerikanın Sesi’nin haberine göre, göstericilerden biri olan Santiago gazetecilere “Bugün buradayız çünkü yaşamak istiyoruz. Bugün buradayız çünkü bu soykırımdan bıktık. Buraya artık yeter demeye geldik” dedi. Göstericiler ellerinde “Bizleri öldürmeyi durdurun. Favela huzur istiyor” yazılı döviz ve pankartlar taşıdılar.
Brezilya’da son olarak 18 Mayıs tarihinde, 14 yaşındaki bir siyah çocuk Complexo Salgueiro adlı favela bölgesine düzenlenen operasyonda polis tarafından öldürülmüştü.
Rio de Janerio’daki “Siyahların hayatı önemlidir” protestosunda da polis biber gazıyla saldırdı.
Öte yandan Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da da yapılan gösteride siyahlar için adalet istendi
HaberAlternatif'in özel haberlerinden haberdar olmak için bildirimleri mutlaka açın!