Celal Eren ÇELİK
Malum son günlerde sanat camiasında “Tekelleşme” ve “Kara para aklama” iddiaları ile gündemden düşmeyen bir isim var: Ayşe Barım.
Bir anda tüm büyük AKP’li troll ve operasyon hesaplarının da hedefe koyduğu Ayşe Barım konusunda yaşanan gelişmeler sıradan bir “Tekelleşme” durumu mu yoksa bunun çok ötesinde siyasi iz düşümü olan bir “Propaganda ve ön alıcı psikolojik operasyon mu?”
Ayşe Barım bu piyasada daha dün “Tekel” olmadı. Sanat/dizi/film camiası içerisindeki herkes bunu yıllardır biliyordu. Peki Ayşe Barım olayı neden bugün patladı?
Durum aslında şudur: AKP Gezi travmasını halen çok ciddi biçimde yaşamakta.
Ve Gezi’nin geniş kitlelere ulaşmasında en önemli etkenlerden birisi de ağırlıklı olarak Atatürkçü ve muhalif bir duruşa sahip sanat camiası içerisindeki çok sayıda ünlünün protestolara katılımı olmuştu.
Bu ünlüler toplumun çok geniş bir kesimine hitap etme ve ulaşma etkilerinden ötürü Gezi’de yer almaları ile birlikte eylemler de özellikle bu ünlülerin sosyal medya paylaşımları ile çok daha geniş kitlelere ulaşmıştı.
AKP Gezi sürecinden sonra burada sanat camisının yarattığı etkiyi görerek 2 temel şey yaptı: Bu camia içerisinde kendisine muhalif kalmaya devam eden isimlerin pek çoğunu sistem dışına itti. İkinci olarak ise O dönemde Gezi protestoları içerisinde yer alan muhalif sanatçıların büyük bölümü “Sistem dışında kalmamak” için AKP’nin “Saray sanatçısı” haline gelmeyi kabul etti. AKP de bu “Biata” karşılık bu isimlere dizilerde filmlerde oynamaya devam etme “İzni” verdi.
Ama özellikle TRT eliyle de çekilen Diriliş Ertuğrul-Kuruluş-Filinta-Payitaht Abdülhamit gibi diziler ve TRT’nin kurduğu dijital platform olan TABİİ üzerinden yapılan dizilerde adeta “Kendi sanatçı camiasını” yeni ve kendisine yakın isimler ile kurdu
Dolayısı ile AKP toplumsal muhalefetin sesi olabilecek sanat camiasını da dizayn etti ve “Majestelerinin sanatçılarını” yarattı. Ancak önümüzde AKP’nin bu güne kadar yaptığı bu dizaynın çatırdayabileceği bir siyasal süreç var…
AKP başlattığı “Yeni açılım” sürecinde, yeni Anayasa, bebek katili Apo’nun ev hapsine çıkartılması gibi son derece sıkıntılı ve halkta infial yaratması muhtemel bir süreç içerisinde sanat camiasının geniş toplumsal katman ve kitlelere ulaşacak eleştirel mesaj ve tutumları ile muhalif yüzlerinin toplumsal muhalefeti kitleselleştirecek bir faktör olmasının önünü bu sanatçıların bağlı olduğu Ayşe Barım’a yapılan operasyon ile şimdiden kesti.
İfadeye çağırılan,mal varlığına el konulan ünlülerden sonra devreye giren yoğun AKP trol ekipleri büyük bir sosyal medya algı çalışmasına başladılar. Ve pek çok muhalif sanatçıyı da hedefe koydular.
Bu saatten sonra yeni açılım sürecinde sanat camiasından politik bir muhalif duruş ve mesaj beklemek mümkün değildir.
Dolayısı ile “Ayşe Barım vak’ası” sıradan bir “Tekelleşme” olayının çok ötesinde bir olaydır ve son dönemin en çarpıcı propaganda operasyonudur.
Ayşe Barım’ın gerçekten piyasada tekelleşmiş olması,dizi oyuncularını rollerine kadar belirliyor oluşu, PR için özel çalışmalar yapıyor oluşu, piyasayı domine ederek istediği isimleri yükselterek istediği isimlerin önünü kesiyor oluşu doğrudur lakin bu “Doğruluk” bu gerçeği değiştirmez.
Olaylara işin “Magazin” boyutunu bırakarak bir de bu gözle bakmanızı öneririz…
Zira zaten bakmanız istenen yer işin “Magazin” boyutu…
Vesselam…