Bugün yine memleketimizde bir İskandinav ülkesinde 6 ayda yaşanacak pek çok gelişme tek bir güne sığarken bu çok sayıdaki gelişme esnasında bir olayın kamuoyu genelinde yeterince ses getirmediği kanaatindeyim.
O gelişme ana hatları ile özetleyecek olursak Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurulu Başkanı Mehmet Ali Akben’in bankalardan “Bireysel-tüketici kredilerini frenlemeleri”şeklinde bir istekte bulunması banka yöneticilerinin ise bu isteğe karşı gelerek direnmesiydi.
Zira bu durum BDDK Başkanı “Vasıtası” ile AKP’nin talebine finans piyasalarının uzun zaman sonra ilk kez bu derece net şekilde bir “Direnç” göstermesi açısından önemli.
Ancak bu durum aslında AKP’nin içerisinde bulunduğu ekonomik çıkmazı anlatması açısından da oldukça önemli bir gelişme kanaatime göre…
Şöyle ki; bu gelişme bize gösteriyor ki AKP “Bireysel kredilerin bankalar tarafından azaltılmasını” istiyor. Yani AKP bu hamle ile aslında piyasaya sürülen para arzının azalmasını hedefliyor.
Peki AKP neden böyle bir şeyi hedefliyor?
Kimse TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına da, Merkez Bankası’nın açıkladığı “Rezerv” verilerine de inanmıyor. Zaten bu açıklanan veriler ve istatistikler inandırıcılıktan da , reel sektörün gündelik ekonomik gerçeklerinden de fersah fersah uzakta.
AKP iktidarı ekonomik olarak kelimenin tam anlamı ile “Bitik” ve gemiyi karaya oturtmuş durumda.
Bu kötü tabloda üzerini yanlış veriler ve “Hormonlu büyüme rakamları” ile hayali istihdam yüzdeleri ile örtmeye çalıştıkları enflasyonun çok ciddi bir payı var.
Bugün yaşanan bu gelişmenin de işte o “Gerçek enflasyon” ile doğrudan ilgisi var…
Şimdi değerli okurlar bir ülkede enflasyon 2 türlü kendisini var eder: TALEP ENFLASYONU ve ARZ ENFLASYONU
Bu enflasyon biçimlerinden TALEP ENFLASYONU konusunda Prof.Dr. Mahfi Eğilmez ne diyor bakıyoruz:
“Eğer bir ekonomide arz miktarı değişmediği halde talep miktarı artıyorsa o zaman ekonomide talep kökenli enflasyon oluşur. Talep kökenli enflasyon çeşitli nedenlerle ortaya çıkar. Örneğin nüfus artmışsa talep de artar. Ya da her şey sabitken merkez bankası piyasaya daha fazla para sürmüş ve bu para tüketicinin eline geçmişse talep yine artar. Talep enflasyonunu önlemenin yollarından birisi piyasadaki para arzını düşürmek ve/veya faizleri enflasyonun üzerine yükselterek pozitif reel faiz vermek ve bu yolla insanları daha fazla tüketimden vazgeçirip tasarrufa yönlendirmekten geçer.”
KAYNAK:MAHFİ EĞİLMEZ-26 ARALIK 2020-KENDİME YAZILAR
***
Şimdi bakıyoruz bu tanımdan yola çıkarak Türkiye’de neler olmuş?
Son dönemde normal nüfus artış oranına ek olarak Türkiye Suriyelisinden,Afganına,Afganından,Özbek’ine çok büyük ve kontrolsüz bir göç akını ile karşı karşıya kaldı. Yani “TALEP KÖKENLİ ENFLASYON” için gerekli “Nüfus Artışı” gerekliliği fazlası ile gerçekleşti.
Türkiye’de özellikle döviz kurunun düşürülmesi ve baskılanması için Merkez Bankası rezervlerinden piyasaya sürülen milyarlarca dolar başta olmak üzere özellikle son yıllardaki veriler normal dönemlerden fazla şekilde piyasaya para sürüldüğünü hatta gizli bir devalüasyondan bahsetmenin dahi mümkün olabileceğini gösteriyor.
Yani “TALEP KÖKENLİ ENFLASYON” açısından olaya bakıldığı zaman piyasaya fazla para sürülmüş olması gerekliliğinin de yerine gelmiş olduğunu görmekteyiz.
Şimdi TALEP KÖKENLİ ENFLASYON karşısına çıkan ülkede ya faizleri arttırmanız gerekmekte ki “Benim uzmanlık alanım ekonomi” diyen sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan bu faiz artırımı konusuna son derece karşı ve kaç Merkez Bankası Başkanı sırf bu nedenle koltuğundan oldu.
E o zaman geriye kalıyor “Piyasaya para arzını düşürmek” seçeneği…
İşte tam da burada bugün BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben’in banka yöneticilerinden “Bireysel kredileri azaltın” şeklinde aslında “Sarayın” talebini iletmesi anlam kazanıyor.
Zira ülkede üretimi bitiren,memleketin Merkez Bankası’ndaki “İhtiyat akçesine” kadar harcayarak Cumhuriyet tarihinde Merkez Bankası rezervlerini ilk kez eksiye düşüren, Türkiye’yi “Uluslararası tefecilerin” yüksek faizli borçlarına mahkum edip sarmala sokan AKP iktidarı üretim yolu ile düşüremeyeceği enflasyonu düşürebilmek adına faturayı işte bu şekilde vatandaşa kesmek istiyor.
***
Kabaca anlatacak olursak AKP’nin kafasındaki plan şöyle:
Bankalar bireysel kredileri-tüketici kredilerini sert biçimde düşürecekler, böylece vatandaşa kredi kaynaklı para akışı duracak.
Piyasaya para arzı düşürülerek ve bireysel kredilerin önüne geçilerek vatandaşın paraya ulaşımı azaltılınca vatandaşın alım gücü de baskılanmış olacak. Alım gücü baskılanan vatandaş “Kısıntılara” gidecek. Bu aşamadan sonra vatandaş paraya ulaşamadığı için piyasada “TALEP” de baskılanacak piyasadaki ürünlere “TALEP OLMAYACAK”.
Bu şekilde “ZORLA” düşürülen “TALEP” sayesinde mala talep gelmeyince doğal olarak fiyatlar “Arz-talep dengesi” doğrultusunda “Arz olup,talep olmadığı için” düşüşe geçecek.
Bu da kağıt üzerinde “Enflasyonu düşen bir ekonomi” tablosu çıkartacak karşımıza.
Ama aslında ürünlerin fiyatı “ALIM GÜCÜNDEKİ AZALMA” nedeni ile düştüğü için, alım gücündeki azalma nedeni ile fiyatların düşmüş olması hiç bir anlam ifade etmeyecek.
***
Yani AKP BDDK Başkanı vasıtası ile bankacılardan “Kredileri azaltın” talebi ile aslında “Vatandaşın alım gücü düşsün ki talep azalsın biz de bunun sonucunda enflasyonu düşürmüş görünelim” diyor.
AKP kendi bitirdiği ekonomide “Sahte başarılar” yaratmak adına köşeye sıkışmış haldeki vatandaşın az da olsa “Nefes almasını” sağlayacak kredi kanallarını da kapatmayı göze almış durumda.
AKP bu hareketi ile geçici,”Sahte” başarı tablolarına dahi ihtiyaç duyacak kadar kötü halde olduğunu ve dahası bunu sağlayabilmek için vatandaşı tamamen perişan etmeyi de göze almış olduğunu bize gösterdi böylece.
AKP önümüzdeki süreçte yüksek faizli ve yüksek miktarda dış borçlanma gerçekleştiremediği takdirde başta dar ve orta gelirli kendi seçmeninin tepkisini çekecek son derece sert bir ekonomik şok dalgası ile karşılaşacağının bilincinde ve zaten eriyen oylarının böylesi büyük bir ekonomik krize dayanmasının mümkün olmadığını, bu kez kendisini böylesi bir kriz ve bu krizin sonrasında oluşacak toplumsal tepkiden koruyacak tüm “Dalgakıranlarından” yoksun olduğunun da bilincinde…
İşte bugün BDDK Başkanı “Vasıtası” ile bankacılık sektörü yöneticilerine iletilen bu “Talebin” tercümesi budur. Bankaların üst düzey yöneticileri buna bugün için direnmişlerdir ancak ülkenin içerisinde bulunduğu “Ben yaptım oldu” düzeninde bu talepte ısrarcı olunması halinde bu direnci ne kadar sürdürebileceklerini ise hep birlikte yaşayarak göreceğiz…
________________________________________________________________________________________________
BAĞIMSIZ GAZETECİLİĞE DESTEK OLMAK İÇİN;
“Sizler için kimseye diyet borcu olmadan, hiç bir kurum, kuruluş yahut kişiden “Fonlanmadan”, “tam bağımsız” ve özgür şekilde bugüne kadar yaptığımız gazeteciliği daha güçlü biçimde sürdürebilmemiz için siz de destek olmak isterseniz; aşağıdaki linkten PDF formatında yayınlanan, Türkiye’nin tamamen dijital olarak yayın yapan tek özel ve dosya haber dergisi KRİPTEKS E-DERGİYE yıllık abone olabilir, DİJİTAL KİTAPLARIMIZDAN (e-kitap) satın alabilir, yahut Youtube kanalımıza abone olup KATIL butonundan kendi belirlediğiniz miktardaki desteklerinizle bağımsız gazetecilik mücadelemize destek olabilirsiniz...”
DİJİTAL BOOK STORE SANAL KİTABEVİ:
YOUTUBE KANALI LİNKİ:
https://www.youtube.com/channel/UCPGcaaw3vhHiBv9XL0hVG0w
KRİPTEKS E-DERGİ YILLIK ABONELİK LİNKİ:
HABER ALTERNATİF’İN ANDROİD CİHAZLAR İÇİN ÜCRETSİZ MOBİL UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN:
https://play.google.com/store/apps/details?id=com.haberalternatif.dro