Celal Eren ÇELİK
Tarih yaprakları 1973’ü gösterdiğinde İsveç’te çok fazla eşine rastlanmayan bir olay yaşanacak ve bu olay ülkenin tek gündem maddesi haline gelecektir.
İsveç’in önemli bankalarından Kreditbanken’in Stockholm’deki bir şubesine giren soyguncular soygunu tamamlayamadan olay yerine polisler intikal edince 4 kişiyi rehine olarak almışlardır.
Polis ile soyguncular arasında zorlu bir “Müzakere” süreci başlamış ve bu süreç 6 gün devam ederken, 6. günün sonunda enteresan bir gelişme yaşanmıştır.
Polis kurtarma operasyonu gerçekleştirdiğinde soyguncuların elinde olan rehineler kurtarma operasyonuna karşı çıkmış, olayın ardından kurtarıldıklarında soyguncular aleyhinde tanıklık etmeyi kabul etmemiş hatta aralarında para toplayarak kendilerini rehin alan soyguncuların savunma masraflarını üstlenmişlerdir.
Daha önce eşine benzerine rastlanmayan bu olağan dışı durum pisikiyatr Nils Bejerot tarafından incelenerek “Kendilerini rehin alan kişilere karşı diyalog sürecinde sempati ve empati duyarak” onların tarafına geçme olarak nitelenmiş ve yaşanan bu olaya “Stockholm Sendromu” ismi verilerek tıp literatürüne geçmiştir.
****
“Stockholm Sendromu” bireysel olarak yaşanırsa durum farklıdır lakin “Stocholm Senrdomunun” toplumsal olarak yaşanması halinde o toplumla ilgili çok ciddi sorunlar var demektir.,
Son 1,5 aydır çektiği videolar ve attığı Tweet’ler ile adeta Türkiye gündemini esir alan “Organize Suç Örgütü Lideri” Sedat Peker dün ortadan kaybolup tekrar ortaya çıkan süreçte yaşananlar ve kamuoyunun duruma verdiği tepki göz önüne alınarak artık açıkladığı kirli ilişkilerinden çok daha önemli olarak bir “Sosyolojik Travma” örneği olarak sosyolojik bir vak’a olarakm karşımızda durduğunu ve artık bu yaşanan sürecin sosyolojik olarak incelenmesi gerektiğini bize göstermiştir.
Sedat Peker’in çekeceğini söylediği videoyu çekmemesi,ardından sosyal medyadan hakkında MİT ve SAT komandoları ile kendisine operasyon yapıldığı iddiasının yayılması ve buna paralel olarak Peker’in tek bir Tweet dahi atmayarak sessizliğe gömülmesi sonrası bu iddiaların giderek güçlenmesi toplumun çok büyük bir kesiminde adeta bir “İnfiale” neden oldu.
Sağcısı-solcusu,Alevisi-Sünnisi, Kürdü-Türkü koca bir memleket adeta gün boyu bir “Organize Suç Örgütü Liderinin” başına bir şey gelmiş olmaması için dua etti, hayatından endişe etti, Peker gece yarısı ortaya çıktığında ülkede neredeyse “Bayram” ilan edilecek bir atmosfer oluştu.
Bu durum bir toplum için hiç normal bir durum değil…
Şimdi gelelim olayın sosyolojik boyutuna…
Bu yaşanan 24 saatlik “Peker’in kaybolma süreci” bize çok çarpıcı şeyler gösterdi.
Öncelikle belirtmek gerekir ki toplum Peker’in başına geleceklerden kara kaşı kara gözü için endişelenmiyor. Toplum Peker’i “Anlattıkları ile AKP iktidarını zora sokacak hatta belki de AKP iktidarının düşmesini sağlayacak” bir “Umut” olarak görüyor. Ciddi ciddi tüm bir ülkenin muhalif kesimi “Umudunu” bir “Organize Suç Örgütüne” bağlamış durumda.
“Peker parti kursa oy veririm” diyen mi ararsınız, “Allah seni bağışladı,tek umudumuz sensin” diyen mi yoksa “Bir daha böyle korkutma bizi” diyen mi…
Bakın bu durum aslında temelde 2 şeyi göstermekte…
Toplumda çok ama çok büyük bir AKP “Nefreti” oluşmuş ve AKP’den bir “Bıkkınlık” hali ortaya çıkmış durumda. Ancak kimsenin AKP’nin “Yenilebileceğine” dair bir umudu yok, herkes bildiği gerçekleri yüksek sesle söylemeye korkuyor,toplumsal bir “Korku ile sindirilmişlik” haline “Bezginlik” hali eşlik etmekte.
İşte Sedat Peker AKP’nin bu kirli ilişkiler ağının tam da “İçerisinden” biri olarak yaşanan bu kirli ilişkileri deşifre etmeye başlayınca “Korkudan” sesini çıkartamayan milyonlarca kişinin önce “Sesi”, sonra “Umudu” en sonunda “Kahramanı” haline dönüştü.
Dün toplumun Peker’in “Kaybolduğu” süreçte verdiği tepki bize şunu da çok net gösterdi: Toplumun bu ülkedeki muhalefet partilerinin AKP’yi sandıkta devireceğine dair bir umudu da,inancı da yok…Peker’e bu kadar “Umut bağlamalarının” sebebi de tam olarak bu…Zira Peker Türkiye’de tüm muhalefet partilerinin 20 yılda AKP’ye vuramadığı darbeyi tek başına 1,5 ayda vurdu.
Muhalefet ülkeye “Umut olmayı” beceremezken, Peker anlattıkları ve bu anlattıklarının AKP üzerinde yarattığı derin tahribat ile “Umut” oldu.
Ama daha da vahimi koca bir ülke “Temiz toplumun” yaratılabilmesi için bir “Organize Suç Örgütü Lideri”nin iki dudağından çıkacak kelimelere umut bağladı, adım adım yıllardır yer altı dünyası içerisinde olan bir kişiye “Aşık oldu”
Yani Sedat Peker 9. videosunun sonuna geldiğinde toplum önce onunla “Empati” yaptı, sonra AKP’yi son derece zor duruma sokan ifşaatları nedeni ile AKP’ye kendisinin ve muhalefetin gücünün yetmemesi dolayısı ile Sedat Peker’e “Sempati” duymaya başladı. Çünkü kendisinin ve muhalefet partilerinin yapmaya gücünün yetmeyeceğine inandığı ama artık canından da bezdiren AKP iktidarının sonlanması için Sedat Peker’i tek umut olarak görmeye başladı.
Yani Türkiye’de tam olarak bir “Stockholm Sendromu Vak’ası” yaşanıyor an itibariyle.
Toplum kendisi için en önemli tehditlerden biri olan suç,illegal organizasyonlar,yer altı dünyası kavramlarının bir temsilcisine “Aşık olmuş” durumda ve O’nu “Kahramanı” haline getiriyor.
İşte tam da buy nedenle dün koca bir ülke “Sedat Peker’e bir şey olmasın” diye adeta topluca dua etti. İnsanların korkusu Peker’in başına bir şey gelirse artık anlatacaklarını dinleyememek değildi,aslında herkes tutunabildiği “Son umudunun” elinden gidecek olmasından korktu...
***
Bu durum bir toplum için son derece sağlıksız bir ruh halidir ve iktidarı ile muhalefeti ile bir ülkedeki siyasilerin ülkeyi toplumsal olarak nasıl sıkıntıklı,sağlıksız,bozuk bir ruh haline soktuğunun tescilidir.
Bu durum bize çok net göstermektedir ki bu ülkede muhalefetin yetersizliği,çapsızlığı,pasifliği nedeni ile insanlar artık AKP iktidarının sona ermesi için “Siyaset kurumuna” güvenmemekte ve “Siyaset kurumu dışında” umutlar aramaktadır. Ve yine gözüken odur ki muhalefet kadroları bu “Umut olamama” halini sürdürürlerse bugün AKP’yi zor durumda bırakan Peker’i “Umut” olarak gören toplum yarın bildiklerini anlatmaya karar veren bir başka “Organize Suç Örgütü Lideri”nin peşine “Umut” olarak takılacaktır. Belki de sırf bir umut diye bu toplum “Akıl tutulması” yaşayarak “Yeter ki AKP’den kurtulalım” diye AKP’den çok daha beter bir siyasi organizasyonu “Ellerinde çiçekler” ile karşılayacaktır.
***
İşte bu nedenle Sedat Peker artık bir “Sosyolojik Travma Vak’ası” haline gelmiştir ve bundan sonra Sedat Peker’in açıklamaları kadar yarattığı sosyolojik etki ve halktaki bu “Kitlesel Stockholm Sendromu” psikolojisinin nasıl aşılacağına dair kafa yormak gerekmektedir.
Ama bu basiretsiz muhalefetin bunu görecek ve bundan ders çıkaracak bir bakış açısı var mı derseniz?
Üzgünüm:….
“Aradığınız muhalefete şu an ulaşılamıyor…”
________________________________________________________________________________________________
BAĞIMSIZ GAZETECİLİĞE DESTEK OLMAK İÇİN;
“Sizler için kimseye diyet borcu olmadan, bağımsız ve özgür şekilde bugüne kadar yaptığımız gazeteciliği daha güçlü biçimde sürdürebilmemiz için siz de destek olmak isterseniz; aşağıdaki linkten PDF formatında yayınlanan, Türkiye’nin tamamen dijital olarak yayın yapan tek özel ve dosya haber dergisi KRİPTEKS E-DERGİYE yıllık abone olabilir, DİJİTAL KİTAPLARIMIZDAN (e-kitap) satın alabilir, yahut Youtube kanalımıza abone olup KATIL butonundan kendi belirlediğiniz miktardaki desteklerinizle bağımsız gazetecilik mücadelemize destek olabilirsiniz...”
DİJİTAL BOOK STORE SANAL KİTABEVİ:
YOUTUBE KANALI LİNKİ:
https://www.youtube.com/channel/UCPGcaaw3vhHiBv9XL0hVG0w
KRİPTEKS E-DERGİ YILLIK ABONELİK LİNKİ: