HABER ALTERNATİF-ANALİZ HABER
Celal Eren Çelik
CHP yerel seçimlerden 1. parti çıktıktan sonra özellikle muhalif seçmenin AKP karşısında çok daha etkin bir muhalefet yapmasını beklemesine rağmen parti üst yönetiminin bu beklentileri karşılayamaması, AKP ile girilen “Yumuşama ve Uzlaşma” süreci, parti içerisinde Genel Başkan Özgür Özel’in yanı sıra İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu,eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’tan oluşan “Güç dengeleri” ve çekişmelerin verdiği “Çok başlılık” görüntüsü, partinin halkın asli sorunlarından kopuk görüntüsü, CHP’nin kazandığı pek çok belediyede AKP iktidarının en çok eleştirildiği konulardan birisi olan “Yakınlarının işe alımı” gibi uygulamaların gerçekleşerek medyaya yansıması ve enerjisini iç çekişmelere harcayarak özellikle şimdiden bir sonraki Cumhurbaşkanlığı Seçimleri için “Potansiyel adaylar” üzerinden parti içerisinde yaşanan çekişme partinin yerel seçimlerde yakaladığı rüzgarın hızla dinmesine yol açtı.
Bugün Tüzük Kurultayı’nda Mansur Yavaş’ın Ekrem İmamoğlu’nın 1 saat Türkiye gündemi hakkında konuşmasına rağmen kendisine sadece 1 saat kala haber verilmesini eleştiren konuşması ise CHP’de “Fay hatlarının” kırılma sürecinin devam ettiğinin bir başka göstergesi oldu.
İMAMOĞLU-ÖZEL,KILIÇDAROĞLU-YAVAŞ DENKLEMİ
CHP içerisinde şu an gerek TBMM Grubu içerisinde gerek son Kurultay delegeleri içerisinde Kemal Kılıçdaroğlu ciddi bir ağırlığa sahip. Kılıçdaroğlu aktif olarak Ankara Oran’daki ofisi ve İstanbul’daki çeşitli çalışma ofislerinde parti içi çalışmalarına ve siyasete devam ederken Mansur Yavaş da Kılıçdaroğlu ile birlikte hareket ediyor.
Genel Başkan Özgür Özel ise Kemal Kılıçdaroğlu ile “Arka kapı diplomasisi” ile iletişimi kesmezken asıl olarak kendisinin CHP Genel Başkanı olmasını sağlayan “Asli Güç” olan Ekrem İmamoğlu ile birlikte hareket ediyor.
Kurultayda Özgür Özel’in İmamoğlu için “Partimizin gözdesi” ifadesini kullanması, İmamoğlu’na 1 saat konuşma süresi verilirken Yavaş’a son 1 saat kala haber verilip konuşma metni hazırlamasına dahi fırsat bırakılmaması, Kılıçdaroğlu’na yakın Kurultay delegelerinin partiden ihraç edilmeleri önümüzdeki süreçte CHP içerisinde Özel-İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu-Yavaş ekipleri arasındaki gerilim ve çekişmenin çok daha derinleşeceği yönünde güçlü sinyaller veriyor.
Yavaş’ın rajatsızlığını belirtmesinden sonra İmamoğlu’nun “Durumu toparlayarak,krizi büyümeden engellemeye yönelik” açıklaması esnasında Mansur Yavaş’ın yüz ifadesinin İmamoğlu’nun açıklamasını samimiyetsiz bulduğunu da, tatmin olmadığını da açıkça göstermesi açsısından önemliydi.
Bu arada eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Tüzük Kurultay’ına katılmaması ve kendisine ayrılan koltuğa üzerinde Kılıçdaroğlu’nun adının yazmasına rağmen İmamoğlu’na en yakın isimlerden Selin Sayek Böke’nin oturması da 2 çarpıcı “Mesaj” oldu.
EMANET OYLAR GERİ DÖNÜYOR,HALKIN VERDİĞİ KREDİ HIZLA ERİYOR
Öte yandan CHP “Kendi iç çatışmalarına” gömüldüğü son 5 ayda yerel seçimlerde aldığı %38 oy oranında anket ortalamalarına göre “Kararsızlar dağıtılmadan %10-12, kararsızlar dağıtıldıktan sonra ise %6-8 bandında” bir oy kaybı yaşıyor.
CHP’ye yerel seçimleri kazandıran “Emanet oylar” CHP içerisindeki çatışma ortamını gördükçe ve özellikle yeni parti yönetiminin ortaya ciddi bir muhalefet eylemselliği/pratiği koyarak umut verememesi nedeni ile ya eski partilerine geri dönüyorlar yahut “Protesto/hiç bir partiye oy kullanmayacağım” seçeneğine yöneliyorlar.
Bu durum Nisan-Eylül arasındaki 5 ay gibi kısa sürede CHP’nin halkın kendisine verdiği “Krediyi” büyük ölçüde harcayarak “1.Parti olma” psikolojik üstünlüğünü kaybetmesine neden oldu.
ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇ ÇOK ŞEYE GEBE
Türkiye’de kamuoyunun erken seçim beklentisi içerisinde olduğu ve özellikle ekonomik krizin daha da derinleştiği bu süreçte CHP’nin “Erken sdeçim” konusunu önce “Gündemimizde yok” diyerek tamamen dışlaması,sonrasında ise kamuoyu baskısın ile cılız bir sesle 1-2 açıklamada dile getirmesi de muhalif seçmende tepkiye yol açarken, CHP’nin kendi iç çekişmelerinden kafasını kaldırarak AKP ile birebir aynı olan ve bugün Türkiye’nin geldiği noktanın müsebbibi olan ekonomi politikalarında köklü değişiklikler yaparak halka çözümlerini ve yenilenmiş politikalarına uygun yeni politik çözüm setlerini gösterip gösteremeyeceği büyük bir soru işareti olarak ortada duruyor.
Öte yandan olası bir erken seçimde “Emanet oyları” kaybetmiş, en güçlü ve rüzgarı arkasına aldığı dönemde dahi etkin bir muhalefet yapamamış,toplumsal muhalefeti örgütleyemeyen CHP’nin dinamikleri yerel seçimlerden çok daha farklı olan genel seçimlerde parti olarak AKP’yi geçip geçemeyeceği de, parti içerisindeki “Potansiyel” 2 Cumhurbaşkanı Adayı olan İmamoğlu ve Yavaş’tan hangisinin aday olacağı, ya da aday gösterilmeyen diğer ismin bir başka formül ile 100 bin imzayı bularak Erdoğan ve CHP’nin adayı dışında 3. aday olarak Cumhurbaşkanlığı yarışına girip girmeyeceği de gelecek süreçte yaşanacak pek çok gelişmeye gebe olan siyaset dünyasının şimdiden en çok konuşulan konuları arasına girmiş durumda.