KRT’den Can Bursalı’nın haberine göre;
Adnan Oktar Suç Örgütü soruşturması başlatıldıktan sonra Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde ifade veren İ.T.’nin “2008 yılında mayıs ayı diye hatırlıyorum. Ergenekon soruşturması başladığı süreçte bu dosyaya müdahil olmak istediler. Bu dönemde kendilerine yapılan 99 operasyonunun Ergenekon örgütü tarafından yapıldığını anlatan dilekçeleri hazırlanmaya başladı. Noyan benden gidip Zekeriya Öz’e dosyaya dilekçe sunmak, hem de bilgi vermek ve Tarkan Yavaş’ın görüşmeye gitmesi için randevu almamı istediler” dediği ortaya çıktı.
Evlenmesinin ardından soyadı değişen İ.T. 2018 yılının ekim ayında verdiği ifadede şunları da kaydetmiş:
“Eski DGM’lerin bulunduğu Beşiktaş’taki adliyeye gidip Zekeriya Öz’le görüştüm. Noyan’ın söylediği şekilde Bilim Araştırma Vakfı üyelerinin Ergenekon örgütü mağduru olduklarını ve bu konuyla ilgili olarak dosyaya dilekçe sunmak üzere gelmek istediklerini söyledim. Zekeriya Öz de bunu kabul etti. 2008 yılının mayıs ayında bir gün Tarkan Yavaş ve Halil Hilmi Müftüoğlu ile birlikte Zekeriya Öz’ün yanına gittik. Daha önceden hazırladıkları, Ergenekon örgütü mağduru oldukları içerikli dilekçeleri sundular. ‘Hocamızın selamı var’ diyerek Adnan Oktar’ın selamını ilettiler.”
OKTAR’IN ÖRGÜTÜNÜN HUKUK BİRİMİNDE YER ALMIŞ
İ.T.’nin ifadesinde Noyan olarak bahsettiği avukat Noyan Orcan ve Halil Hilmi Müftüoğlu, Adnan Oktar Suç Örgütü’nün hukuk biriminin başında bulunduğu belirtilen isimler. Orcan ve Müftüoğlu, açılan davada 9 bin 803 yıl 6’şar ay hapis cezasıyla cezalandırıldı.
Avukat İ.T., ifadesinde ayrıca Zekeriya Öz’e sunulan dilekçede eski polis müdürü Adil Serdar Saçan, eski milletvekili Emin Şirin ve Doğan Medya Grubu’nun Ergenekon’la bağlantılı olduğunu ve Adnan Oktar Suç Örgütü’nün aleyhinde faaliyet yürüttüğü iddiasına yer verildiğini de belirtti.
2009’DA AYRILDIĞINI SÖYLEMİŞ
Mali şubede verdiği ifadesinde 2009 yılında Adnan Oktar grubuyla olan bütün bağlarını koparttığını, bir daha hiçbir iletişim kurmadığını ileri süren avukat İ.T., Adnan Oktar Suç Örgütü davasında ‘etkin pişmanlıktan’ yararlandı, tanık olarak dinlendi. İ.T. 2018 yılının ekim ayından önce bir ifade daha verdi. Bu ifade de, aynı yıl ağustos ayındaydı. İ.T., Adnan Oktar Suç Örgütü’ne 2018 yılının temmuz ayında yapılan operasyonda 1 ay sonra verdiği ifadede, örgütle bağlarını koparttığını belirtiyordu.
TANIK OLDU, TÜRKİYE’NİN GÜNDEMİNDEKİ SORUŞTURMANIN SAVCISIYLA EVLENDİ
İfade verdiği tarihte soyadı T. olan avukatın şimdiki soy ismi ise Kökçü. Bu soy isim Dilan – Engin Polat, yasadışı bahis, fenomenler hakkındaki kara para aklama soruşturması gibi dosyalarla adını duyuran savcı Gökalp Kökçü’den geliyor.
İ.T., 2021 yılında savcı Gökalp Kökçü ile evlendi ve soyadı değişti. Adliye koridorlarında bu ikilinin ilişkisinin 2021 yılından öncesine dayandığı konuşuluyor. İ.K.’nın ifade verdiği dönemde Gökalp Kökçü de İstanbul Adliyesi’ndeki Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nda görev yapıyordu. Bu büro, Adnan Oktar Suç Örgütü’ne yapılan operasyonun ve açılan davanın iddianamesinin hazırlandığı yer.
İfade veren avukat, kumpas olarak adlandırılan Ergenekon davasının firari savcısı Zekeriya Öz ile işbirliği yaptığını inkar etmiyor. 2021 yılında evlendiği savcı Gökalp Kökçü ise, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra Ergenekon, Balyoz gibi davalarla ilgili ‘FETÖ Kumpası’ soruşturmalarını yürüttü. Savcı Kökçü ayrıca FETÖ’nün emniyet yapılanması ve Hrant Dink gibi soruşturmalarda görev yaptı.
“SAVCI SANIK OLMASINI ENGELLEDİ” İDDİASI
İddiaya göre savcı Kökçü 2018 yılında tanıştığı dönemde ismi İ.T. olan avukatın davada sanık olmasını engelledi. Kökçü’nün teşvikiyle İ.T. dosyada tanık oldu. Aradan geçen zaman içinde İ.T. ile Kökçü’nün ilişkisi evliliğe gitti. Kökçü’ye yakın kaynaklara göre Kökçü, avukat eşinin Adnan Oktar Suç Örgütü’yle irtibatlı olduğunu bilmediğini ileri sürüyor.
Savcı Kökçü, yürüttüğü medyatik soruşturmalar sürerken Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 21 Aralık 2023’teki mazeret kararnamesiyle Anadolu Adliyesi’nden alınarak Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi’ne savcı olarak atandı.
‘SÜRGÜN’ TARTIŞMALARI VARDI
‘Sürgün’ olarak tartışılan bu görev yeri değişikliğinin perde arkasında ise savcı Kökçü hakkında WhatsApp ağı kurarak haber sızdırdığı iddiası ve FETÖ’nün Filipinler İmamı Abdülkadir Ketenci’yle ilgili verdiği takipsizlik kararı olduğu belirtiliyor.
Savcı Kökçü’nün, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kapatılmasını istediği iddia edilen kimi dosyaları kapatmadığı için hedefe konulduğu da başka bir iddia. Savcı Kökçü, HSK’ya sunduğu dilekçede, soruşturmaları kapatmadığı için sürgüne gönderildiğini savunuyor.