HABER ALTERNATİF
2024 yerel seçimleri sonrasında Türkiye’de siyaset arenasında adeta bir siyasal deprem yaşanırken, bugüne dek son 20 yılda siyasetin “Ana aktörü” olarak vatandaşlara “Dayatılan” pek çok siyasetçi ve siyasal partinin tasfiye süreci içerisine girdiği görüldü.
Ali Babacan ve partisi DEVA, Ahmet Davutoğlu ve partisi GELECEK, Gültekin Uysal ve partisi DEMOKRAT PARTİ, Saadet Partisi ile lideri Temel Karamollaoğlu siyasete tasfiye olurlarken, seçim sonuçları sonrasında büyük bir çöküş yaşayan İYİ PARTİ’de de Meral Akşener yapılacak olağanüstü Kongrede Genel Başkan Adayı olmayacağını ilan ederek fiilen siyasi hayatına nokta koymuş oldu.
AKP’yi sandıkta devirmek için tüm şartların hazır olduğu 2023 seçimlerinde AKP’ye seçimleri adeta “Hediye eden”, sonrasında gerçekleşen kurultayda ise CHP Genel Başkanlığı’nı kaybeden ama yeniden siyaset arenasına dönüş için fırsat kollayan Kemal Kılıçdaroğlu için de tüm umutlar tükenmiş durumda.
MERKEZ KAN KAYBEDİYOR,RADİKAL UÇLAR GÜÇLENİYOR
Öte yandan Türk siyasetinde AKP ve CHP’nin bulunduğu “Merkezde” kan kaybı yaşanırken özellikle YRP,ZAFER,HÜDA-PAR gibi daha radikalize partilere doğru bir oy kayışının yaşandığı da gözlemlenmekte.
Bu yerel seçimlerde iktidar seçmeninin kendi partisini cezalandırmak adına sandığa gitmemesi ve yerel seçimlerin “Aday bazlı” gerçekleşen dinamiklerinden ziyade kısa süre önce gerçekleşen 2023 genel seçim sonuçlarına bakarak bunu anlamak mümkün.
Zira bu yerel seçim sonuçlarının milletvekili hele hele Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile kıyaslanmaması ve karıştırılmaması gerekiyor. AKP seçmeni her ne kadar partisine bir “Uyarıda” bulunmuş olsa da özellikle Erdoğan ile çok güçlü olan gönül bağını kopartmış değil. Bu nedenle bizzat Erdoğan’ın yarışacağı bir seçimde ne olursa olsun sandığa giderek Erdoğan ve AKP’ye oy vermeleri çok yüksek ihtimal.
GELECEĞİN KİLİDİ “GENÇLERDE”
Türkiye’de büyük bir siyasal değişimin ayak sesleri duyulurken önümüzdeki sürecin belirleyicisi ise gençler olacak.
2024 yerel seçimlerinde 1 milyon 32 bin 610 genç seçmen ilk kez oy kullanırken, 2028’de ise 2000 ve sonrası doğumlu seçmen sayısı 14 milyonu bulacak.
Bu genç seçmen profili aşırı derecede politik değil ancak ortak noktaları fazlaca sorguluyor oluşları,sistemden şikayetçi olmaları,protest bir karakteristik göstermeleri,statüko ve kutuplaşma karşıtı olmaları. Keza bu gençlerin ezici bir çoğunluğunun Atatürkçü ve Cumhuriyet felsefesine bağlı bir profil sergilediği görülmekte.
Önümüzdeki süreçte Türkiye’de siyaset arenasına çıkacak yeni siyasetçi,parti ve farklı aktörlerin bu kitleyi yakalayabilmesi siyasetin gidişatına da ciddi şekilde yön verecek gibi gözüküyor.
Zira Türkiye değişirken ve bir büyük siyasal değişimin arefesindeyken, genç seçmenler ise bu büyük değişimin en büyük belirleyicisi ve “Anahtarı” konumunda olacakç