Gazeteci Fehmi Koru, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesiyle ilgili detayları yorumladı: “Geçmişte kimler fail gösterilmiş olurlarsa olsunlar, sürekli ‘derin devlet’ suçlanmıştır. Sinan Ateş suikastında ise faillerin öyle bir kimliği bulunmadığı anlaşılıyor.”
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in 30 Aralık’ta Ankara’da uğradığı silahlı saldırıda öldürülmesinin yankıları sürüyor.
Gazeteci Fehmi Koru, ‘Sinan Ateş’in kanı yerde kalmayabilir.. Suikastı planlayanların kimliği bunu kolaylaştırıyor’ başlıklı yazısında olayın siyasi suikast boyutunu önemseyen bir gencin kendisine “Sinan Ateş suikastı geçmişte işlendiğini yazdığınız diğer suikastlar gibi mi?” diye sorduğunu belirtti; ardından şunları kaydetti:
“(…) Geçmişte işlenen siyasi mahiyetli cinayetler ve suikastlarda kimler fail gösterilmiş olurlarsa olsunlar, sürekli ‘derin devlet’ suçlanmıştır.
Sinan Ateş suikastında ise faillerin öyle bir kimliği bulunmadığı anlaşılıyor. Tetiği çeken, bir çatışmada birini öldürdüğü için ömür boyu hapis yatacak bir mafya üyesi.
Eyleme katılan birkaç kişi de bir uyuşturucu çetesinin mensubuymuşlar. Siyasi suikast bir uyuşturucu çetesine ihale edilmiş…
Faillerin ve onları yönlendirenlerin fazla gecikilmeden bulunabilmesi ve eylemin üzerine gidilebilmesi, biraz da bu yüzden olmalı.
Hablemitoğlu dosyasının açılabilmesi için 22 yıl beklemek gerekmişti oysa. İlhami Soysal eyleminin gecikmeden ortaya çıkması da başkaları tarafından işlenen eylemin polislere mal edilmek istenmesindendi.
Susurluk kazası sonrasında, devletin ilgili kurumları, siyasilerin yönlendirmesiyle, kapsamlı raporlar hazırladıkları ve konu bütün çıplaklığıyla ayan beyan ortaya çıktığı halde,, bir milim bile ilerleme kaydedilemedi.
Arada böyle bir fark var işte. Devlet şimdi kendisini daha rahat hissediyor olmalı.”