Tutuklanan menajer Ayşe Barım savcılık ifadesinde, “Bahse konu sanatçılara benim talimat vermem gibi bir durum söz konusu olamaz” dedi.
Gezi Parkı eylemlerinin planlayıcılarından olduğu gerekçesiyle hakkında başlatılan soruşturma kapsamında “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme” suçlamasıyla 24 Ocak’ta gözaltına alınan menajer Ayşe Barım dün tutuklanmıştı.
Barım’ın, savcılıktaki ifadesi ile sulh ceza hakimliğinin karar yazısına ulaşıldı.
Ayşe Barım, savcılıktaki ifadesinde, 2002’de sahibi olduğu menajerlik şirketini kurduğunu, aylık gelirinin 300 bin lira olduğunu belirtti.
Gezi Parkı eylemlerinin başlangıcında, konuyla ilgili Mayıs 2013’te kimsenin kendisini aramadığını söyleyen Barım, “Muhteşem Yüzyıl” isimli dizide oynayan, beraber çalıştıkları bazı oyuncularla eylemlere gittiklerini aktardı.
Barım, “Tam hatırlayamamakla birlikte onlardan birinin arayarak, setten çıkarak Gezi Parkı’na gideceğini, ‘Çocuklar ne yapıyor diye bakmak istiyoruz’ dediğini hatırlıyorum. Ben de bireysel olarak kendim gittim, oyunculara eşlik etmek üzere buluştum” beyanında bulundu.
Barım, Gezi Parkı’na hatırladığı kadarıyla 1 ya da 2 kez gittiğini, buradaki eylemlerde rol oynayan kurum ve kuruluşlarla, topluluk veya oluşumla resmi veya gayri resmi ilişkisinin bulunmadığını, oyuncularından kimseyi buralara yönlendirmediğini savundu.
Hakkında çıkan “Evimde hepsinin kaseti var, siz rahat olun. Gezi’de ne yaptıysam şimdi daha iyisini yapacağım, elleri mahkum” şeklindeki haberleri iftira olarak nitelendiren Barım, “Gezi Parkı döneminde, benim yakın çevrem beni çok iyi tanır ve bilir. Ben yakın olduğum, ortak iş yaptığım sanatçılarla hiçbir zaman meydana çıkıp beyanat vermedim. Onlara da böyle bir açıklama yapma hususunda herhangi bir yönlendirme ve telkinim asla olmadı. Bahse konu sanatçılara benim talimat vermem gibi bir durum söz konusu olamaz” savunmasını yaptı.
Ayşe Barım, Gezi Parkı’nda oyuncuların şiir okuduğu görüntülere ilişkin, bildiri, şiir ve yazıların kim tarafından yazıldığını ve bu yazıların oraya nasıl getirildiğini bilmediğini söyledi.
Birlikte çalıştığı oyunculardan kimsenin kendisine “Gezi Parkı’na gidelim” şeklinde yönlendirme yapmadığını ifade eden Barım, Mehmet Ali Alabora ile ilgili görüşmelerinin sorulması üzerine şunları kaydetti:
“Onunla (Mehmet Ali Alabora) o dönem Oyuncular Sendikası Başkanı olması nedeniyle, oyuncularla yakın temas içerisinde olduğundan görüşürdüm. Alabora’nın o dönem sosyal medyada hedef haline geldiğini hatırlıyorum, bu tape içeriğindeki metin için kendisiyle görüşmüşümdür. Başkaca irtibatıma bakıldığında kendisi ile görüşmem hiç yoktur. Birlikte çalıştığım oyuncularımın başlarına bu süreçte provokatif bir eylem gelmesinden endişe duymamdan ve Mehmet Ali’nin Oyuncular Sendikası Başkanı olması sebebiyle aramışımdır.”
Barım, Osman Kavala’yla olan tanışıklıklarının ise bir filmin galasıyla ilgili bina kullanımı konusu hakkında olduğunu söyledi.
“#HelpTurkey” isimli paylaşımların kendisiyle ilgisinin olamayacağını, oyuncularına yönlendirme yapmadığını kaydeden Barım, bilgisayarında ele geçirilen “Occupy Gezi Kadın” isimli görseli birisinin kendisine göndermiş olabileceğini, bu resimdeki kişiyi Bergüzar Korel’e benzetmiş olduğu için sakladığını belirtti.
İfadesinin devamında oyuncuları korumakla yükümlü olduğunu aktaran Barım, bildiriye ilişkin görüşünün yayınlanmaması yönünde olduğunu, bildirinin kim tarafından hazırlandığını bilmediğini söyledi.
T24’te yer alan habere göre ise Barım, “İş hayatım boyunca herhangi bir tarafın adamı olmadım. Sadece en iyi şekilde işimi yapmaya çalıştım. Üzgünüm, sağlığım çok kötü etkilendi” dedi. Barım şunları söyledi:
“Gezi Parkı’na hatırladığım kadarıyla 1 ya da 2 kez gitmişimdir, başkaca gitmişliğim yoktur. İlk kez gittiğimde sanatçıların şiir okuduğu sürece izleyici olarak katıldım. İkinci kez gittiğimde çok kısa süreliğine gittim ve birisiyle beraber gidip gitmediğimi hatırlamıyorum. İkinci kez gittiğimde de sanatçılarla beraberim diye hatırlıyorum. Ben gaz dâhi yemedim.
Bana dosya arasında göstermiş olduğunuz 24. ve 38. sayfada Mehmet Ali Alabora ve Halit Ergenç’in kol kola yürüdüğü fotoğrafı söyle hatırlıyorum; Halit beni aramıştı, Kadir Topbaş’a randevu aldıklarını, oraya doğru yürüdüklerini söylemişti. Kadir Topbaş ile randevu alarak o tarihte görüştüklerini hatırlıyorum. Benim birlikte çalıştığım oyunculardan hiçbirisi bana gelip Gezi Parkı’na gidelim gibi bir şey söylemedi. Ben genelde onların gittiği gün orada bulundum.
Ben 2017 yılında Belçika’ya gitmedim. Gent şehrini hiç görmedim. Başında çıkan ‘evimde hepsinin kaseti var siz rahat olun, Gezi’de ne yaptıysam şimdi daha iyisini yapacağım elleri mahkum’ şeklinde haberler iftiradır. Ben bu haber içeriğini yayımlayan kişilerden şikayetçi olacağım. Böyle bir haberi ilk defa görüyorum.”
SULH CEZA HAKİMLİĞİ KARARI
Ayşe Barım hakkındaki nöbetçi sulh ceza hakimliğinin karar yazısında, şüphelinin üzerine atılı suçun vasfı, fezleke içeriği, HTS kayıtları, sevk yazısında soruşturmanın geniş çaplı devam ettiği ve delillerin toplanma aşamasında olduğunun belirtilmesi dikkate alındığında, Barım hakkında somut delillere dayalı kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu belirtildi.
Barım’ın üzerine atılı suçun katalog suçlardan olması nedeniyle tutuklama sebebinin var kabul edilebileceği bildirilen kararda, şüpheliye isnat edilen suç için kanunda öngörülen ceza miktarı ile suçun konusu ve ağırlığı dikkate alındığında, adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı kanaatine varıldığı aktarıldı.
Kararda, şüpheli Barım’ın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talebi doğrultusunda tutuklanmasına karar verildiği bildirildi.