Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin Merkez Bankası’yla ilgili açıklamasında, ‘Personele mobbing uygulanıyor, taşeron olarak güvencesiz çalıştırılıyor’ denildi.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınmasına ve aralarında mimarların da olduğu Merkez Bankası personeline yönelik baskılara ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Odanın açıklamasında, “Personele mobbing uygulanıyor, taşeron olarak güvencesiz çalıştırılıyor. Çalışanları zorla İstanbul’a götürmek ve sözleşme imzalatmak hukuka aykırıdır. Tüm bu yaşananlar siyasal iktidarın kamusal alanı yok etme operasyonunun parçasıdır. Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak mimar meslektaşlarımızın yanındayız” dedi.
Toplantıya Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Mimarlar Odası Ankara Şube Başkan Yardımcısı Ali Atakan, Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen ve Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Onur Lami Yalman katıldı.
‘İstanbul’a gitmek istemeyen Merkez Bankası personeli ciddi baskıyla karşı karşıya’
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan şunları söyledi:
“Merkez Bankası’nın Ankara’dan taşınmasıyla birlikte, İstanbul’a gitmek istemeyen Merkez Bankası personeli ciddi baskıyla karşı karşıya. Banka yönetiminin, personeli taşeron şirket kadrosunda çalıştırdığını, aralarında mimarların da bulunduğu personeli Ankara dışına gitmeye zorladığını, gitmeyenlerin bankaya giriş kartlarının da iptal edildiği bilgisini edindik. Dün altılı masanın ortak politikalar metni yayınlandı. O metinde de Merkez Bankası’nın Ankara’ya taşınacağına ilişkin vaatte bulunuldu. Cumhuriyetin finans merkezi başkent Ankara’dır. Cumhuriyetin siyasal dönüşümüyle birlikte iktisadi dönüşümü de aslında Ankara’da şekillenmiştir. 1924 yılında İş Bankası, 1926 yılında Osmanlı ve Ziraat bankalarının kurulması. Yine 1929 yılında İş Bankası binasının yapılması. Ankara’da Clemens Holzmeister tasarımıyla Merkez Bankası’nın inşa edilmesi tüm bunlar, Cumhuriyetin iktisadi dönüşümün Ankara’da şekillendiğini ortaya koyuyor. Merkez Bankası, bağımsızlığı temsil etmesiyle Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası olarak adlandırılıyor. AKP iktidarında ve Melih Gökçek yönetiminde Ankara’nın başkent kimliği yıpratıldı. Cumhuriyet dönemine ait eserlerin yok edilmesiyle ve finans merkezlerinin Ankara’dan taşınmasıyla Başkent kimliği boşaltıldı. Şimdi de Merkez Bankası İstanbul’da 67 katlı bir yapıya taşınıyor. Asıl amaç Başkent’in Ankara mı İstanbul mu olacağına ilişkin tartışmanın önünü açmak. Merkez Bankası personelinin de İstanbul’a gönderilmesi sürecinde çok fazla meslektaşımız, teknik eleman, oradaki çalışanlar bize ulaştı. Kendilerine zorla bir sözleşme imzalatmaya çalışıldığını, onların belirlediği koşullarda çalışmayı kabul etmeyenlerin kartlarının iptal edilerek bankaya girişlerinin engellendiğini belirttiler.”
‘Personele mobbing uygulanıyor, banka personeli taşeron olarak güvencesiz çalıştırılıyor’
Candan, “Yaşananlar, iktidarın iktisadi politikalarının bağımsız bir kuruluş olan Merkez Bankası’nın ne hale getirdiğini ortaya koyuyor. Merkez Bankası’nın personelinin büyük bir kısmı taşeron olarak çalışıyor. Çünkü Merkez Bankası’nda çalışmak liyakat ister. Orada çalışacak insanların gerçekten hem liyakatli hem de kendisini devlet güvencesinde hissetmesi gerekir ki 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun içinde, Merkez Bankası personelinin özgün koşulları vardır. Şimdi taşeron firma aracılığıyla taşeron işçi, mühendis ve mimar çalıştırılıyor. Merkez Bankası içler acısı bir halde. Bugün ise bir tarafta kadrolu çalışanlar, diğer tarafta da taşeron firma tarafından işe alınan elemanlar var. Dolayısıyla bu 2 yapının birbirinden ayrıcalıklı hali eşitlik ilkesine aykırı. Merkez Bankası’ndaki tüm çalışanlar kadrolu olmalıdır” dedi.
‘Merkez Bankası’nda çalışan başkan yakınları kimler?’
Candan, sözlerine şöyle devam etti:
“Merkez bankası çalışanlarıyla ilgili şikayetler var. Bunların açıklığa kavuşması kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini düşünüyoruz. Merkez bankası başkanının akrabalarının, köylülerinin, yakınlarının Merkez Bankası’nda görev aldığına ilişkin iddialar söz konusu, bunlar kimlerdir kamuoyuna açıklanmalı. Hem meslektaşlarımız üzerinde hem de tüm çalışanlar üzerinde bu kadar baskı yürütülürken bankaya alınan Merkez Bankası’nın Başkanı’nın yakınları kimlerdir? Yine kadrosu Merkez Bankası’nda olan, fakat cumhurbaşkanlığında görevli olduğu için bankaya hiç uğramayanların olduğu da iddia ediliyor. Bu konuda da yetkililer açıklama yapmalı”
‘Çalışanları zorla İstanbul’a götürmek hukuka aykırı’
“Liyakat esasıyla şekillenmesi gereken Merkez Bankası insanların başka yerlerde görevlendirildiği bir mekanizma haline mi dönüştü? Bu iktidar döneminde Merkez bankası, Cumhuriyet’in merkez bankası olmaktan çıkartılmaya çalışılmaktadır. Merkez Bankası’nın taşınması Anayasa’ya aykırıdır, merkez bankası taşınamaz. Dolayısıyla çalışanları zorla İstanbul’a götürmek ve sözleşme imzalatmak hukuka aykırıdır” diyen Candan, şunları kaydetti:
“Merkez Bankası’nın yeri Ankara’dır. Anayasal olarak da kanuni olarak da Türkiye Cumhuriyeti’nin finans merkezi Ankara’dır. İdari merkezi Ankara olduğu için ve orada çalışan insanlar bu ülkenin okumuş yazmış, oraya emek veren insanlarıdır. Gerçekten kabul edilebilir bir durum değildir. Mücadele ettiği için Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde işten atılan 2 kişiden birisiyim. Ali Atakan iller bankasından atıldı, ben de İçişleri Bakanlığı’nın emriyle hukuksuz bir şekilde Çankaya Belediyesi’nden atılmış bir insanım. Merkez bankasındaki meslektaşlarımız işe gittiğinde kartınızın çalışmadığını görüyorsunuz. Evinizi geçindiriyorsunuz, kartınız çalışmıyor ve iş yerine giremiyorsunuz. Bu Merkez Bankası’nda yaşanıyor. Buradaki mağduriyetin altını çizmek gerekiyor. İbret olsun diye oradaki insanlar üzerinden hukuksuzluk ve mobbing yapılıyor. Meslektaşlarımızın arkasındayız. Personelin büyük bir kısmına işten atılma korkusuyla sözleşme imzalatılmış durumda. Bu kabul edilemez bir durum. Bu emekçiye, bu ülkenin mimarına ve mühendisine çok büyük bir saygısızlık ve çok büyük eziyettir. Bu iktidarın bunu yapmasına asla müsaade etmeyeceğiz ve sessiz kalmayacağız.”
‘Mimar meslektaşlarımızın yanındayız’
Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen ise şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu ülkenin mimarları, mühendisleri, şehir plancıları kamuda istihdam edilmiyor. TMMOB’a bağlı odalar olarak bu konuda çalışma içindeyiz. Devlet birçok kadrosunda başta Diyanet İşleri’nde olmak üzere ciddi sayılarda kadro ataması yapılırken, bu ülkenin mimarları, mühendisleri kamuda çalışacak yer bulamıyor. Merkez Bankası da bunun aslında bir örneği. Merkez Bankası gibi cumhuriyetin en köklü kurumlarından birisi şu anda taşeron şirketler üzerinden güvencesiz çalıştırıyor. Mesleğimiz ve emeğimiz değersizleştiriliyor. Mimarlar düşük maaşlarla, çok düşük artışlarla çalışmaya zorlanıyor ve en sonunda da işte zorla bir muvafakatname imzalatılmak isteniyor. Yıllarca kuruma hizmet etmemişler gibi bir belge dahi üretilmeden idari binaya girişlerinin engellenmesi ve mobbinge maruz bırakılmaları kabul edilemez. Biz Mimarlar Odası olarak tüm meslektaşlarımızın bu konuda arkasındayız. Hem hukuki olarak verebileceğimiz her türlü destekte hem de örgütleri olarak arkasında durmaya devam edeceğiz. Kamuda istihdamın sağlanması ve bu ülkenin mimar ve mühendislerine hak ettiklerinin, emeğinin karşılığının ödenmesi konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ancak bu konularda yaşanan sıkıntıların üyelerimiz nezdinde de yüksek sesle dile getirilmesi, üyelerimizin bulundukları her alanda bu tarz baskılara karşı mücadele etmesi, bizlerle iletişime geçmesi ve ortak bir direniş gösterilmesi konusunda da kendilerinden her zaman Mimarlar Odası ile iletişime geçmelerini bekliyoruz.”
‘Tüm bu yaşananlar siyasal iktidarın kamusal alanı yok etme operasyonunun parçası’
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkan Yardımcısı Ali Atakan ise, “Tüm bu yaşananlar siyasal iktidarın kamusal alanı yok etme operasyonunun parçasıdır. Merkez bankasındaki son gelişmeler sistematik bir uygulamadır. Burada kamu yapılarının içi boşaltılıyor. Esasında çalışanlar da bir şekilde bu yanlış uygulamalara karşı çıkanlar da, emekli edilmeye ve oradan uzaklaştırmaya zorlanıyor. Bu aslında kamusal alanı etkisiz kılmanın bir uygulaması olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla İller bankası, Ziraat Bankası ve Merkez bankası Türkiye’nin değerleridir ve kamusal alanda ciddi hizmetler veren özerk yapılardır. Burada bir şirketleşme mantığı güdülüyor ve finans bankaları İstanbul’a taşınıyor ve Cumhuriyet’in başkentinin içi boşaltılıyor. Çalışanlara baskı uygulanıyor. Biz Mimarlar Odası olarak bunları gündeme taşıyacağız. Çalışanların yanında olacağız. Kamusal alanın şirketleşmesine karşı çıkacağız” şeklinde konuştu.