Celal Eren ÇELİK
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, tam da İHANET SÜRECİ’nde DEM PARTİ ile CHP’nin ayrılamayacağını açıkça ilan etmesinin ardından, yıllardır PKK terör örgütünün hamiliğini yapan, finansal destek sağlayan, PKK’nın şubelerine ev sahipliği yapan bunları da Türkiye’deki üniter devlet yapısını tasfiye ederek federalist bir yapıya geçilmesi ve ABD’nin BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ uygulanırken kendisi de bölgede etkin bir konuma sahip olmak için yapan, AB’nin merkezi Brüksel’e gitti.
Özel’in Brüksel’deki en önemli hedeflerinden birisi ise Avrupa Konseyi Başkanı António Costa ile görüşmekti lakin Costa Özel ile görüşmedi. Costa açılış konuşmasını yapıp gittiğinde büyük hayal kırıklığı yaşayan Özel ise “Kişisel olarak hayranlık duyduğum birisi ama bu kadar önemli bir gündemde sadece açılış konuşmasını yapıp ayrılması ve bizim baş başa 5 dakika bile kendisiyle görüşme imkanı bulamamamız kabul edilebilir” diye “Nafile” sitemlerini iletti…
Peki kimdir efendim Özgür Özel’in bizzat kendi ifadesi ile “Kişisel olarak hayran olduğu” bu António Costa? Kendisi ile “5 dakika baş başa görüşebilmek” neden bu kadar önemlidir? António Costa, Özgür Özel için sadece Portekiz’de Sosyalist Parti liderliği yaptığı ve hali hazırda Avrupa Konseyi Başkanı olduğu için mi önemlidir yoksa António Costa demek bu saydığımız üst düzey görevlerin çok çok ötesinde bir “Anlam” mı ifade etmektedir?
Evet efendim o zaman peşrevi daha fazla uzatmadan yazımıza geçelim…
PORETKİZ’İN “SOSYALİST BARONU”
Şimdi efendim bu mümtaz şahsiyet (!), kendisi ile “Baş başa 5 dakika görüşemediği” için Özgür Özel’in neredeyse ağıtlar yakacağı cevval beyefendi António Costa “Avrupa’nın en jet hızı ile yükselen” siyasetçilerinden birisi.
António Costa,1982’de Lizbon Belediye Meclis Üyesi seçiliyor,1993 yılına kadar da belediye meclis üyesi olarak çok da adından bahsedilmeyen bir yerel siyasetçi olarak Portekiz’de hayatına devam ediyor…
Ancak António Costa’nın hayatındaki kırılma noktası 1990 yılının sonunda Portekiz’in siyaseten yükselen yıldızı olan Antonio Guterres ile Lizbon’da bir kokteyl esnasında tanışmasından sonra oluyor. O yıllarda Guterres,Portekiz’de yükseliyor yükselmesine ama Lizbon’da bazı “Sorunlu-sıkıntılı” işleri var kendisinin ve bunlar hem zaman zaman medyada gündeme geldiğinde canını sıkıyor,hem de Lizbon’da oyunu arttıramıyor…
Efendim şimdi bu Özgür Özel’in “Kişisel olarak hayran” olduğu António Costa ile Antonio Guterres tanıştıktan sonra Allah’ın tesadüfü olsa gerek, Guterres’in Lizbon’da canını sıkan,başını ağrıtan ne kadar iş var bir anda çözülüveriyor jet hızı ile…
Yine Allah’ın bir tesadüfü olarak da 1991’de António Costa gibi mümtaz bir şahsiyet Portekiz’de milletvekili seçiliyor, hemen ardından bir süre sonra Portekiz’de Guterres Başbakan oluyor ve António Costa’yı da Adalet Bakanı yapıyor. Ama dedik ya tamamen tesadüf böyle şeyler…
Efendim bu Portekizlilerin “Sosyalizm” anlayışları biraz değişik zira Guterrez başta olmak üzere Portekiz’de iktidara gelen Sosyalist Parti üst düzey yöneticilerinin her birisinin Dünya’nın küresel emperyalist ve kapitalist düzenini şekillendiren ve “Şirketokrasi” olarak da adlandırılan çok uluslu şirketler ile çok yakın ve girift ilişkileri var…
Bunu boşa ifade etmedik yazının ilerleyen bölümlerinde daha net anlayacaksınız…
Şimdi efendim bu António Costa Beyefendi, Adalet Bakanlığı’nı yaparak “Öğrenciliğini” yaptığı bu Guterrez’den çok şey öğreniyor. Ama en iyi öğrendiği şey: “Kendi paralel ekibini kurmak” zira António Costa gözünü çoktan yukarılara dikmiş durumda…
Şimdi yazımızın bu kısmına bir virgül koyuyoruz zira bu bölümde sizlerle bir Katolik Tarikat’ı kısaca tanımamız gerekmekte…
“Şimdi ne alaka Katolik Tarikat?” demeyin çok alaka efendim çok alaka…
“YOKSULLUĞU YÜCELTİP” PAPALIĞI ELE GEÇİREN TARİKAT: “FRANSİSKEN TARİKATI”
Şimdi efendim sizlerle çok gerilere,yüz yıllarca önce geriye gideceğiz…
1209 yılında Avrupa’da Kilise tüm gücü ile hem ekonomik,hem siyasi olarak en önemli güç merkezidir ve işlevi bir din kurumu olmanın çok çok ötesindedir.
İşte 1209 yılında bir grup keşiş İtalya’da Francis isimli hitabet yeteneği son derece yüksek bir ismin öncülüğünde bir araya gelerek ana hatları “Herşey Tanrı’ya ait olduğuna göre, Dünya’da malın mülkün peşinden koşmamak gerekir. Yoksulluk ve ibadet en yüce erdemdir” şeklinde özetlenebilecek, yoksulluğu yücelten bir grup kuruyorlar.
Bu grubun kendine özgü kahverengi keşiş elbiseleri var,yoksullara yardımı önemsiyorlar,”Mal,mülk nefis içindir” deyip uzak duruyorlar ve Francis’in verdiği etkili vaazlar sonrasında cemaat hızla büyümeye başlıyor ve “Tarikatlaşarak” “FRANSİSKEN TARİKATI” adını alıyor.
Ancak ne zaman ki Papalık ile yakın bir ilişki kuran ve Papa’dan 1221 yılında tarikatı için yazılı bir “İmtiyaz” ve “Onay” belgesi alan Francis bu imkanı tarikata sağlıyor işler birden değişmeye başlıyor…
“Yoksulluk en yüce değer,hak-hukuk-kardeşlik” diye yola çıkan tarikat birden bire zenginleşmeye başlıyor. Peki nasıl oluyor bu? Önce kendilerince yoksul halka kredi vermenin bir yolunu “Formüle” ediyorlar. Faiz yerine halkın evini-tarlasını “Teminat” adı altında ipotekliyorlar. Tabii bu borçların çoğu ödenemiyor ve borçluların evleri, toprakları tarikata geçiyor.
Mali olarak güçlendikçe Papalık içerisinde de son derece güçlü bir “Klik” kuruyorlar hatta tam 5 Papa çıkartıyorlar…
Yola çıkarken “Yoksulluk, dostluk, kardeşlik” diyen siyasetten uzak duran bu FRENSİSKEN TARİKATI Orta Çağ’da Avrupa’nın en güçlü ve nüfuzlu tarikatı haline geliyor. İlk dönemlerinde katı Katolik inançları gereği içkiyi yasaklayan kararlar alan bu güzide tarikatımız sonraları ne yapıyor dersiniz? Bırakın içkiyi ucuza satmayı ellerinde Papalık’ın siyasal nüfuzunu da alınca içki tüccarları ile “Ucuz ve imtiyazlı” içki satışı için çok büyük çaplı mali getirisi olan anlaşmalar ile hem mali hem siyasi gücünü zirveye ulaştırıyor.
Şimdi efendim tekrar gelelim günümüze…Bu FRANSİSKEN TARİKATI’nın Portekiz’de son derece etkili bir yapılanması var: IŞIK GRUBU…
Bu IŞIK GRUBU yapılanmasının başındaki isim ise Peder Vítor Melícias…
İşte efendim bu Peder Vítor Melícias tam bir “Potansiyel avcısı”… Ve uzmanlık alanı “Gençler”
Ve Peder Vítor Melícias’ın 1965 yılından beri “Radarında” bir genç var… O genç önce Camões Lisesi’ne (şimdiki adıyla Camões Ortaokulu) giden ve 1965 yılında ülkedeki en iyi öğrenci olarak Ulusal Lise Ödülü’nü (Prémio Nacional dos Liceus) kazanarak mezun olup, Lizbon’daki Instituto Superior Técnico’da 1971’de de mezun oldu ve sistem teorisi ve telekomünikasyon sinyalleri dersleri veren bir yardımcı olarak akademik kariyerine başlayan Antonio Guterres.
Ve Peder Vítor Melícias, Antonio Guterres’in hem en yakın arkadaşı hem de “Sırdaşı” oluyor!
Sonra çok önemli ve parlak bir akademik geleceği olan Guterres birdenbire akademiyi bırakıp siyasete atılıyor. Bu esnada Peder Vítor Melícias ise “FRANSİSKEN TARİKATI” tarafından tarikatın “Portekiz Eyalet Sorumlusu” olarak yani Portekiz’deki “1 NUMARASI” olarak atanıyor. Ve yakın arkadaşı ve sırdaşı Guterres jet hızı ile Portekiz siyasetinin zirvesine yükselirken,kurduğu küresel ilişkilerde arka planda hep bu Peder Vitor Melícias oluyor.
Aslına bakarsanız Melícias eli ile Guterres’i Portekiz’in zirvesine taşıyan FRANSİSKEN TARİKATI Portekiz’i yönetiyor!
İşte aynı dönemde yolları kesişen Guterres ile António Costa’nın “Büyük ortak noktası” tam da bu “KATOLİK KARDEŞLİK” ilişkisi…
Zira António Costa Portekiz Katolik Üniversitesi Avrupa Enstitüsü’nün en önemli isimlerinden birisi…
Şimdi hem Guterres ile António Costa arasında kurulan ilişkiyi,hem de bu “KARDEŞLİK” ilişkisi ile Guterres’in de António Costa’yı siyasetin zirvelerine taşırken ona kendi uluslararası “Networkünü” açarak aynı kendisi gibi António Costa’nın da jet hızı ile yükselmesinin arka planını çok daha net anlamışsınızdır sanırız…
“PARALEL EKİP” KURULUYOR
Şimdi dönüyoruz António Costa’nın serüvenine yeniden…
António Costa tarih yaprakları 2014 sonunu gösterdiğinde bu “PARALEL EKİBİ” kurma işini hızlandırıyor. Zira “Yukarılarda” karar verilmiş, “Hocası” Guterres BM Genel Sekreteri olacak. Ve nitekim 2017 yılında Portekizli Antonio Guterres BM Genel Sekreteri oluyor.
Ha bu arada unutmayalım Guterres’in ilk icraatı ne oluyor dersiniz? Tabii ki AB ve ABD çıkarları doğrultusunda Kıbrıs sorununa el atmak. Meşhur “Guterres Planı” hazırlanıyor bu plan öyle bir plan ki o “Annan Planı”na bile rahmet okutacak cinsten Kıbrıs’ta istenmedik taviz bırakmayan, KKTC haklarını hiçe sayan bir plan…
Neyse efendim biz dönelim Portekiz’e ve António Costa’ya…
Guterres’in Portekiz Başbakanı olduğu dönemde küresel sermaye ve güç odakları ile kurduğu yakın ilişki sonrasında bu güç odaklarının temsilciliğini yapmak üzere BM Genel Sekreteri yapılmasının ardından sahneye çıkma sırası da yıllardır buna hazırlanan António Costa’ya geliyor…
2014 yılının Kasım ayında António Costa Sosyalist Parti Genel Sekreteri seçiliyor…
António Costa 2015 yılında ise Portekiz Başbakanı oluyor yine jet hızı ile…
Diogo Lacerda Machado ismi António Costa için çok önemli ve “PARALEL EKİBİN” en önemli ismi. Diogo Lacerda Machado, António Costa Başbakan olur olmaz resmi hiç bir sıfatı olmadan Portekiz’in en önemli konsorsiyumlarından birisi olan ve Azul havayolunun sahibi David Neeleman liderliğindeki bir konsorsiyumun elinde bulunan TAP havayolunun özelleştirilmesinin iptali konusunda görevlendiriliyor. Sonunda havayolu millileştiriliyor ama sermaye grubu ve David Neeleman ciddi bir tazminatı cebine koyarken, “Arabulucu” olan Diogo Lacerda Machado bu “Tazminatlardan” yüzde almakla çeşitli çevrelerce itham ediliyor ama António Costa Diogo Lacerda Machado’yu bir de kamulaştırılan bu TAP Havayolları’nın Yönetim Kurulu Başkanı olarak atıyor…
2015 yılında ise Portekiz’in en büyük bankalarından birisi olan Banco Espírito Santo, Antonio Costa Başbakan olmadan kısa süre önce iflas etmişti ve bu tamı tamına 14 milyar Euro’luk bir batıştı.
Acilen devreye giren Portekiz Merkez Bankası Banco Espírito Santo’yu 2’ye ayırdı: Banco Espírito Santo’ “iyi banka” (o zaman kurulan Novo Banco) ve “kötü banka” (borcun kaldığı yer) olarak ikiye ayıran çözüm, Portekiz Merkez Bankası tarafından hükümetin görüşü alınmadan benimsendi ve üç parlamento soruşturma komitesinde incelendi. “iyi banka” (o zaman kurulan Novo Banco) ve “kötü banka” (borcun kaldığı yer) olarak ikiye ayıran çözüm, Portekiz Merkez Bankası tarafından hükümetin görüşü alınmadan benimsendi ve üç parlamento soruşturma komitesinde incelendi.
Portekiz’de parası Banco Espírito Santo’da “Buhar olan” yüzbinlerce mağdur ile köprü görevi görmek için görevlendirilen isim de yine hiç bir resmi sıfatı olmadan Antonio Costa’nın yakın arkadaşı ve nikah sağdıcı Diogo Lacerda Machado oldu. Ancak bu süreçte garip olan bir şeyler vardı. Zira Diogo Lacerda Machado’nun Banco Espírito Santo mağdurlarına yardımcı olması gerekirken ayak diretmesi, çeşitli zorluklar çıkartması dikkat çekmeye başladı.
Kimse ilk başta buna bir anlam verememişti lakin 2020’de Banco Espírito Santo mağdurlarına paralarını ödemek yerine Portekiz Merkez Bankası’nın “İyi Banka” olarak ayırdığı Novo Banco’ya, Antonio Costa’nın hükümeti tarafından tamı tamına 850 milyon Euro’luk kamu kaynağını aktardığı ortaya çıkınca her şey gayet iyi anlaşılacaktı…
Ha bu arada António Costa “Benim böyle bir kaynak aktarımından” haberim yok deyip işin içinden sıyrılacak, “İhale” Maliye Bakanı Mário Centeno’nun üzerine bırakılacak ve iki arkadaş Başbakan António Costa ve Diogo Lacerda Machado tereyağından kıl çeker gibi bu işten sıyrılacak kimse de kendilerine bir şey diyemeyecekti….
Evet bu “PARALEL EKİBİN” en önemli ismi Diogo Lacerda Machado’ydı ve tüm küresel şirketler ile perde arkası görüşmeleri o yapıyor, “Arabuluculuk” adı altında müthiş paralar kazanıyor, e tabii ona bu yolu açan mümtaz şahsiyet António Costa’nın “Sosyalist” (!) partisinin her türlü “Kapitalist” ihtiyacı da fazlası ile sağlanıyordu…
Portekiz’de bu durum iyice göze batınca gazeteler bu “Arkadaşlığı” manşetlere taşımaya, muhalefet Meclis’te António Costa’yı sıkıştırmaya başlayınca ne oldu dersiniz? Mümtaz şahsiyet, Özgür Özel’in hayranı olduğu António Costa arkadaşını resmen danışman olarak maaşlı olarak yanına aldı! Hem de binlerce Euro maaş ve yan gelirler ile birlikte!
Ama bu “PARALEL EKİPTE” ekipte Diogo Lacerda Machado’dan sonra gelen bir isim vardı ki o da en az Diogo Lacerda Machado kadar önemli bir isimdi: Vítor Escária
Şimdi efendim kimdir bu Vítor Escária? Kendisi António Costa’nın en yakınındaki 3-4 kişiden bir tanesi. Neredeyse 7/24 António Costa ile birlikte…
2015-2024 yılları arasında tam 9 yıllık Başbakanlığının daha ilk yıllarında António Costa’nın adı yine bir skandal ile anılmıştı.
Portekiz’de “GalpGate” olarak bilinen skandal Portekiz’in en büyük enerji şirketlerinden birisi olan GALP’in siyasetçilere 2016 Fransa Avrupa Şampiyonası’na katılmaları için ödediği seyahat ve biletlerle ama aslında bunun arkasında bu seyahat esnasında ve hemen sonrasında hükümetle yaptığı “Ballı kaymaklı” ihale anlaşmaları ile patlamıştı.
İşte o dönemde António Costa’nın “Ekonomi Danışmanı” bu Vítor Escária’ydı ve bu skandalda en fazla mali “Hoş sürprizlerle” karşılaşıp, karısı ve kendisi banka hesaplarını fazladan fazladan doldurunca istifa etmek zorunda kalmıştı.
Ama aynı Vítor Escária dedik ya António Costa’ya çok yakın bir isim…
Boşta kalır mı kalmaz tabii… 2020 yılında kamuoyu skandalı biraz unutunca António Costa Vítor Escária’yı özel kalem müdürü yaptı!
O esnada az önce bahsettiğimiz “PARALEL EKİBİN” 1 numaralı ismi olan Diogo Lacerda Machado ise İngiliz yatırım fonu Pioneer Point Partners tarafından işe alındı.
Sonra bu Pioneer Point Partners kendisine bir ortak buldu: O ortak ise devasa bir küresel yatırım fon- Dünya’nın en büyük 8. hedge fonu,36 milyar Dolar’ı yönetiyor- olan Davidson Kempner Capital Management’ti.
Davidson Kempner Capital Management’in en tepesindeki isim ise ABD Dış Politikalarını belirleyen Council on Foreign Relations’un “PROTOKOL MASASI” üyelerinden birisi olan Anthony A. Yoseloff olup Yoseloff ile “PARALEL EKİBİN” 1 NUMARASI ve tüm küresel sermaye irtibatlarını kuran isim olan Diogo Lacerda Machado’nu yakın ilişkileri bulunuyordu. ABD’li Davidson Kempner Capital Management ve İngiliz yatırım fonu Pioneer Point Partners’de ortak yapan “Arabulucu” da tahmin edersiniz ki yine Diogo Lacerda Machado’dan başkası değildi.
ABD’li Davidson Kempner Capital Management ve İngiliz yatırım fonu Pioneer Point Partners Portekiz’de boşa ortak olmuyorlardı…
Zira “PARALEL EKİBİN” 1 NUMARASI olan bu Diogo Lacerda Machado ile birlikte yenilenebilir enerjiyle çalışan dokuz bina inşa etmek için 3,5 milyar avroluk bir yatırım öngören proje sunacaklardı! Projenin adı START KAMPUS olacak ve büyük bir veri işleme depolama alanını içerecekti.
Aradan 1 yıl geçmeden ciddi sıkıntılı yönleri olan bu projedeki tüm sıkıntılar “Jet hızı” ile çözüldü, bununla da kalmadı bu proje 2022’de Potansiyel Ulusal Çıkarlar Girişimi olarak sınıflandırıldı ve Portekiz’in en öncelikli ve en fazla kaynak aktarılan projelerinden birisi haline getirildi.
Küresel bağlantıları Diogo Lacerda Machado çözmüş, António Costa ile tüm ilişkiler ise Machado’nun talimatları ve yönlendirmeleri üzerinden “PARALEL EKİBİN” 2 NUMARASI Vítor Escária üzerinden yürütülmüş, tonla yasal sıkıntısı olan proje “Portekiz’in prestij projesi” olarak tanıtılmış, e tahmin edersiniz ki ABD’li Davidson Kempner Capital Management ve İngiliz yatırım fonu Pioneer Point Partners’in kazanacağı 3,5 milyar Euro’luk paranın bir kısmı da bu arkadaşlara gitmişti. Ama tabii kağıt üzerinde António Costa’nın bu işlerle zerre ilişkisi yoktu (!)
Şimdi efendim bu António Costa’nın “PARALEL EKİBİNDEKİ” en yakın 3. ve 4. isim ise Altyapı Bakanı João Galamba ve Çevre Ajansı Başkanı Nuno Lacasta’ydı…
Bu isimler de küresel enerji şirketleri ile hummalı biçimde yasalara aykırı anlaşmalara,görevi kötüye kullanarak, nüfuz ticareti yaparak özel lityum ve yeşil hidrojen arama izni ve imtiyazları verip milyar Dolarlık işlere imza atıyorlardı…
Kimse bu “Devlet içinde devlet” olmuş yapıya bir şey yapamıyordu zira bu 4’lü ekip hem arkalarındaki siyasal güç olan “SOSYALİST BARON” António Costa’nın desteği,hem elde ettikleri devasa mali güç,hem kurdukları uluslararası ilişkiler ağı ile artık Portekiz’de “Dokunulmazlar Ekibi” olarak anılıyordu. Yargı,medya,siyaset hepsi bu ekipten soruluyordu.
António Costa ise bu arada ekibe bir de 5. kişi ekledi: Miguel Alves
Bu Miguel Alves, Caminha belediye başkanlığı döneminde var olmayan bir sergi merkezi inşa etmesi için şüpheli bir geçmişe sahip bir iş adamına 300.000 € avans vermiş bir güzide arkadaşımız. Zaten yolsuzluk skandalı patlayınca da görevden istifa etmek zorunda kalıyor…
Özgür Özel’in hayran olduğu António Costa bu güzide arkadaşımızı getiriyor Başbakanlığı döneminde Devlet Sekreteri olarak atıyor!
Bu Miguel Alves de Sines Belediye Başkanı Nuno Mascarenhas’ı ekibin ilişkiler ağına dahil ediyor.
***
“TÜM EKİP BİR ARADA” AMA BU KEZ DURUM FARKLI…
Şimdi efendim Portekiz’de António Costa ve “PARALEL EKİBİ” böyle cirit atıyor ve “Kimse bize dokunamaz” diyorlar gayet de rahatlar,tabi o rahatlıkla telefonda her türlü konuşmayı falan da yapıyorlar…
İşte günlerden bir gün o konuşmalar Portekiz Yüksek Mahkemesi dinlemelerine takılıyor…
Allah ne verdiyse telefonda konuşuluyor, telekonferanslar yapılıyor… Yüzlerce milyon Euro’luk iş bitirmeler havalarda uçuşuyor ve en nihayetinde 7 Kasımn 2023 tarihinde Portekiz Kamu Savcılığı operasyon için düğmeye basıyor…
“PARALEL EKİBİN” 1 NUMARASI Diogo Lacerda Machado tutuklanıyor, “PARALEL EKİBİN” 2 numarası Vítor Escária evine yapılan baskında onbinlerce Euro’yu zarflara ve vazoların içlerine saklamış şekilde yakalanıyor ve tutuklanıyor, Sines Belediye Başkanı Nuno Mascarenhas tutuklanıyor, “PARALEL EKİBİN” 3 numarası Altyapı Bakanı Galamba “Resmi Şüpheli” olarak ilan ediliyor, António Costa ise tüm bu yaşananlara rağmen önce hiç bir şey olmamış gibi davransa da Portekiz’in “Yüce Divan”ı diyebileceğimiz Portekiz Yüksek Mahkemesi hakkında soruşturma başlatınca apar topar istifa ederek “Sosyalist” (!) hükümeti kapitalist ve emperyalist güç odakları ile kurduğu bu ilişkiler ağı yüzünden devriliyordu…
PEKİ SONRA?
İşte bundan sonrası da neden António Costa’ya “SOSYALİST BARON” dediğimizin cevabı…
Zira bunca rezalet, yolsuzluk yaşanmamış gibi “PARALEL EKİBİN” 1 numarası olan Diogo Lacerda Machado 150 bin Euro kefaletle 3 gün tutuklu kaldıktan sonra dışarıya çıkıyor ve danışmanlık yapmaya devam ediyor, “PARALEL EKİBİN” 2 NUMARASI ve António Costa’nın “Özel Kalem Müdürü” Vítor Escária Universidade Lusófona de Humanidades e Tecnologias’ın yani hem Portekiz’in en büyük en büyük üniversitesi olan bu kurumun hem de Brezilya, Yeşil Burun Adalaru,Angola,Gine,Mozambik ve Meksika’da üniversiteleri olan küresel eğitim devi Grupo Lusófona’nın Yüksek Yönetim Enstitüsü’nün başına getirildi,”PARALEL EKİBİN” 3 NUMARASI olan Altyapı BakanıJoão Saldanha de Azevedo Galamba’ya kimse dokunmadı o da kısa bir “Sessizlik” dönemi yaşamayı seçti…
Peki António Costa?
Evet kendisi bunca rezalet ve skandaldan sonra 1 Ocak 2024 tarihinde yine “Eski hocası” BM Genel Sekreteri Guterrez’in de devreye girmesi ile birlikte Avrupa Konseyi Başkanı oldu!
ÖZEL NİYE BU KADAR ÜZÜLDÜ?
İşte efendim Özgür Özel António Costa ile “Baş başa 5 dakika” görüşmediği için boşa o kadar içlenip üzülmedi…
Zira António Costa bir siyasal figürün çok ötesinde AB ile ABD küresel sermaye ve siyaset oligarklarının “Dokunulmaz” kıldığı ve AB ile ABD merkezleri arasında Guterrez ile birlikte “Köprü” vazifesi gören bir isim.
Ve António Costa’nın Özel ile görüşmemesi demek aslında bu güç odaklarının “Biz şu an Erdoğan’dan gayet memnunuz,o işini iyi yapıyor ve BOP PROJESİNİ yürütüyor. Senin işin de,görevin de belli: Erdoğan ve AKP’ye yardımcı olmak. Daha fazlasını isteme de, bekleme de” demek…
Efendim insan bir kez emperyalistler için “Müstemleke valisi” olmaya razı olmayagörsün, insan bir kez kendi siyasal çıkarlarını kendi milletinin çıkarlarının önüne koyup emperyalist güç odaklarına el pençe divan durmayagörsün…
İşte o zaman sizinle konuşmayıp bir kenara attıkları zaman sitem de edersiniz,ağıt da yakarsınız…
“Efendinizin” takdirini kazanamamış olmanın verdiği üzüntüdür o, “Efendiniz” size bir iki övücü söz söylemeden, bir-iki parça ulufe vermeden de geçmez…
Yazık ki bu memlekette işte bu partiler ve bu kişilerden halen medet umanlar var…
Ama herkes müsterih olsun: Bu ülkenin yurtseverleri bu makus talihine de el koyacak bu memleketin,bu emperyalist planları da bozup çöp kutusuna atacak, MİLLİYETÇİ DEMOKRATİK SOL özgün ideolojik perspektif ile kuracakları yeni partileri ile ve HALKIN İKTİDARI bu ülkede kurulacak.
İşte o gün bu İŞBİRLİKÇİLER iktidarı ile muhalefeti ile tek tek hesap verecek…
Kimse merak etmesin,hep beraber o günleri göreceğiz…
MİLLİYETÇİ DEMOKRATİK SOL VE ULUSLARIN ÇIKIŞI:
