Ramazan KARASU
Sıcak seçim atmosferine giriyoruz. Erdoğan’ın oyun kurucu, muhalefetin oyununun bir parçası olduğu düzlemde sandıktan “özgürlük” çıkmasını bekliyoruz. Aynı hamleleri yapıp farklı sonuçlar bekleyerek “farkındalık” yaratmaya çalışıyoruz.
Bağımlı kişilik anlayışı neticesinde ortaya çıkan yeni siyasi literatürde özgürlük anlayışı, despotların kullanışlı aparatı haline getirilmiştir. Zorbalık ve antidemokratik faaliyetler, döneme damgasını vuran anlayışlar arasında yerini almaktadır. Özgürlüğün ruhunu taşıyamayan ve topraklarımızda verilen iki yüz yıllık demokrasi kavgasını özümseyemeyenlerin politik arenada koltuk işgalinde bulunması, geleceğimizi tehdit eden ve özgürlüğümüzü kısıtlayan ana düsturdan biridir. Demokrasi belirli bir ideolojik hat üzerinden yürütülen ve kazanımlarının uygun stratejik hamlelerle uygulanarak hayata geçirildiği bir mücadeledir. Özgürlüğü kazanmak ve demokrasi savaşını olgunlaştırmak için geçmişi yok saymak, geçmiş kazanımlara düşman olmak sadece yeni despotluk çağını açmaktadır. Tarih boyunca despotları mağlup eden her zaman özgürlük arayışı olmuştur. Tarih bizlere despotların, yeni despot rejimler oluşturularak yıkılışını değil özgürlük ruhunu örgütleyen siyasi fikirlerle yıkılışını göstermiştir. Despotun karşısına yeni bir despot çıkarmak; sadece eski despotun elini güçlendirir. Despotluğu yıkmak ya da devirmek için öncelik özgürlüğün ruhunu ortaya çıkarmak gerekmektedir.
Özgürlüğün ruhunu, siyasi demagojilerle ortaya çıkarmak mümkün değildir. Özgürlüğün ruhu ancak fikir akımlarıyla gün yüzüne çıkabilir ve doğaya can verebilir. En nihayetinde demokrasi, bir özgürlük arayışıdır. Henüz milletimiz, özgürlüğün ruhuna erişebilmiş değildir. Bu ruha erişebilmek için tartışmalara başlamış ve kendisine dayatılan adaylara karşı sesini yükseltebilmektedir. Özgürleşme isteğinin olmadığı yerde özgürlük ruhunun yaratılması nasıl kabil değilse; despotik partilerin antidemokratik üyeleri arasında da bu ruh asla ortaya çıkamayacaktır. Türkiye’nin yaşadığı en büyük sorun da budur. Türkiye, son kez bu ruh arayışıyla sandık başına gidecektir. Bu sandıktan “özgürlük” çıkmasını beklemiyoruz. Dayatılan seçimlere karşı yükselen ses, özgür yarınlar için atılmış en büyük adımdır. Özgürlük ruhunun geleceğe bir ışık yaktığı bir atmosferde, yarınlar her zaman bizim olacaktır.
Arıyoruz, sorguluyoruz ve üretiyoruz. Özgürlük ruhu ile tarihe adımızı altın harflerle yazdıracağız.