Süleyman Soylu, Gölbaşı Vilayetler Evi’nde düzenlenen “Göç Kurulu Toplantısı”nda yaptığı konuşmada, göç konusunda dünyaya örnek anlayışın ve davranışın altına imza atan Türkiye’nin başarılı bir göç yönetimi ortaya koyduğunu belirtti.
Süleyman Soylu, Batı’nın çomak soktuğu, bulandırdığı, istikrarsız hale getirdiği tarihi düzeltmeye çalıştıklarını belirtti.
Soylu, “Bizde yabancı düşmanlığı diye bir kavram yoktur, bu medeniyetin böyle bir kavramı yoktur. Batı’nın vardır çünkü onların medeniyeti buna çanak açan bir medeniyettir.” dedi.
Soylu, Uluslararası Göç Örgütünün sosyal medyadan “2050 yılına kadar, iklim değişikliği nedeniyle 200 milyondan fazla insanın kendi ülkelerinde yer değiştirebileceğini” ifade ettiğini aktardı.
Soylu, Türkiye’nin göç yönetimini “düzensiz göçle mücadele”, “düzenli göçün yönetimi” ve “uyum çalışmaları” üzerine kurguladığını söyledi.
Bakan Soylu, “11 yıl içinde dünyanın takdirini kazanmış, insanlığa örnek ev sahipliği ve göç yönetimi ortaya koyduğumuz aşikardır.” dedi.
Gelişmiş Batılı ülkelerin göç üreten coğrafyalarda vekalet savaşlarını körüklediğini belirten Soylu, buna karşı Türkiye’nin insana, komşuya, geçmişe ve geleceğe sahip çıkmasının Batı tarafından kıskanıldığını savundu.
Göçün stratejisinin “göç korkusunu yok etmek” olması gerektiğine işaret eden Soylu, Türkiye’de yaşayan yabancılar ve göçmenlerle ilgili bilgi verdi.
Türkiye’de 3,7 milyon geçici koruma altında Suriyeli bulunduğunu bildiren Soylu, 321 bin kişinin de uluslararası koruma kapsamında Türkiye’de yer aldığını bildirdi.
Soylu, “2016’dan bugüne kadar yakalanan toplam düzensiz göçmen sayısı 1 milyon 459 bin 165 kişidir. Ülkeye giriş yapmadan sınırda engellenen düzensiz göçmenlerin sayısı 2 milyon 623 bin 44 kişidir. Bu da büyük bir sayıdır. 2016’dan bugüne kadar düzensiz göçle mücadelede müdahale ettiğimiz toplam insan sayısı 4 milyon 82 bin 209’dur.” dedi.
Soylu, “Bugün, 505 binin üzerinde kişi gönüllü geri döndü. Eğer biz Fırat Kalkanı Harekatı’nı yapmasaydık, Afrin’de Zeytin Dalı Harekatı’nı yapmamış olsaydık, Tel Abyad ve Resulayn’da Barış Pınarı Harekatı’nı yapmamış olsaydık, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’ni oluşturmamış olsaydık, bu insanları nerede tutabilirdik, nereye gönüllü geri dönüş sağlayabilirdik? 3,9 milyon insan İdlib’de duruyor, İdlib’in nüfusu 1,5 milyon. Bu insanlar aydan, uzaydan, Amerika’dan gelmedi. Bu insanlar kendi bölgelerinde yerinden edildiği için, canlarını kurtarmak için İdlib ve diğer bölgelere geldi. Bu bölgeler PKK/PYD’nin ve diğerlerinin, rejimin saldırısı altında olsaydı bu insanlar nereye gideceklerdi? Bu insanların gideceği yer Türkiye ve Avrupa. Avrupa’ya sormak isterim: Sen İdlib’de, Cerablus’ta, Azez’de, Mare’de, El Bab’da ne yapıyorsun? Bugün muhalefet partisi olup ahkam kesenler, laf cambazlığı yapanlar, Avrupalı büyükelçilerle sabahtan akşama kadar bir araya geliyorsunuz, sorsanıza. Kendi iç meselelerinize onları karıştırmaktan ziyade onların sorumluluklarını onlara hatırlatsanıza, millilik ortaya koysanıza. Deseniz ‘Siz İdlib’de, Cerablus, Azez, Mare, El Bab’da ne yaptınız, Türkiye’nin güvenli hale getirdiği yerlerde ne katkı ortaya koydunuz?’ diye sorsanıza. Soramazsınız çünkü ipiniz onların elinde. Soramazsınız çünkü size darılır ve küserler.
Sayın Cumhurbaşkanı’mız ‘1 milyon insanı Cerablus, Azez, Tel Abyad ve Resulayn’a göndereceğiz, gönüllü, onurlu olarak geri dönüşlerini sağlamaya çalışacağız.’ dedi, karşı taraftan rejim ve ABD’nin bulunduğu bölgelerden bu bölgelere füze yağmaya başladı. Tezgah apaçık ortada. Şimdi onların oyunu tekrar bozulacak. Yeni yapılan harekatla beraber oralar daha güvenli hale gelecek ve buradan oraya çok çok daha insan güvenli, onurlu şekilde geri dönecekler.” dedi.
Toplantıya bakan yardımcıları, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin, Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Ahmet Kendir, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş, Göç İdaresi Başkanı Savaş Ünlü ve bürokratlar katıldı.