Çakırözer Türkiye’nin hukuk devleti, basın özgürlüğü ve demokrasi sıralamasındaki yerini hatırlatarak, şöyle konuştu: “Cumhurbaşkanı Yardımcısının bütçe sunumunda özellikle OECD, Avrupa Birliği ortalamalarından Türkiye’nin pozitif ayrışarak güçlü şekilde toparladığından bahsetmişti.
Ama biz baktığımızda o göstergelere böyle bir şey göremiyoruz. Tam tersine, Avrupa Birliği’nden süratle uzaklaşan, OECD içinde neredeyse her göstergede dibe oturan, hatta ve hatta kişi başına millî gelir düştüğü için artık G-20’den bile düşme noktasına gelen bir Türkiye’den bahsediyoruz. Yolsuzluk Algı Endeksi’nde geriye gitmiş, basını özgür olmayan ülkeler kategorisinde geriye gitmiş, 2020 yılı Ülkelerde Hukukun Üstünlüğü raporunda 128 ülke arasında 107’nci sırada olan bir Türkiye’den bahsediyoruz. Son on yılda demokrasisi en fazla gerileyen bir ülkede biz ne yaparsak yapalım, inanın hangi bütçeyi getirirsek getirelim Türkiye’de bırakın kendimizi yavrularımızın geleceği için arzu ettiğimiz ortamı arzu ettiğimiz şekilde oluşturma şansına sahip olamayız diye düşünüyorum.”
Türkiye’de Anayasa Mahkemesi kararlarının tanınmadığı bir ortamın kimseye güven vermediğini dile getiren Çakırözer, “Milletvekilimiz, milyonlarca İstanbullunun oyuyla seçilmiş olan Enis Berberoğlu hakkında Anayasa Mahkemesi kararı açıkça ortadayken mahkemelerin ‘Biz bu kararı tanımıyoruz’ demesi sonrasında, Sayın Berberoğlu’nun hak ettiği hâlde burada, aramızda değil. Bu hukuk devleti eksikliğinin en önemli göstergelerinden biridir” dedi.
Yargının, siyasetin baskısında olduğu bir ülkenin kimseye güven veremeyeceğini söyleyen Çakırözer, “Gazetecileri cezaevinde olan ya da cezaevine girmek üzere olan bir ülke ne kendi yurttaşına ne yurt dışındaki yatırımcıya güven veremez. Müyesser Yıldız’ın cezaevinde olduğu, Emin Çölaşan gibi, Necati Doğru gibi Türkiye’nin namuslu, dürüst yazarlarının cezaevine sokulmak istendiği bir Türkiye’de maalesef hukuk güvencesinden bahsedemeyiz. AİHM kararlarının tanınmadığı bir Türkiye, Osman Kavala’nın 1 beraat, 2 tahliye kararına rağmen 4 yıldır cezaevinde olduğu bir Türkiye, Selahattin Demirtaş’ın AİHM kararlarına rağmen 5 yıldır cezaevinde olduğu bir Türkiye kimseye güven veremez” dedi.
Çakırözer, Facebook’un, Twitter’ın, Youtube’un yasaklandığı ya da yasaklar ve baskılar nedeniyle Türkiye’den çıkmayı düşündüğünü hatırlatarak, “Böyle bir Türkiye’de biz ne kadar bütçe yaparsak yapalım vatandaşımızın refahına katkı sağlayamayız. Erişim engelleri olan haberlerin okunamadığı, web sitelerin yasaklandığı; linklerin, vatandaşların sosyal medya paylaşımlarının yasaklandığı bir ülkede, ifade özgürlüğünün olmadığı bir ülkede biz hukuk güvencesinden bahsedemeyiz” diye konuştu.
Çakırözer, Cumhurbaşkanı Yardımcısının bütçe sunumunda “Hem kendi kendine yeten hem de dost ülkelerin imdadına yetişen Türkiye’nin bütçesidir bu bütçe” sözleri için de “Esnafımızın, işçimizin emeklerinin karşılığını alabilecekleri bir bütçeden bahsediyordu. Ama ben oturduğum yerden baktığımda ya da gerçekler penceresinden baktığımda Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçisinin Türkiye’ye hiç olmayacak bir şekilde, diplomatik nezaket sınırlarını zorlayan bir şekilde ‘İlaç parasını niye ödemiyorsunuz?’ diyerek topu topu 1-3 milyar liralık bir parayla sıkıştırmaya çalıştığı bir Türkiye’yi görüyorum” değerlendirmesinde bulundu.
(KAYNAK:EVRENSEL)
HaberAlternatif'in özel haberlerinden haberdar olmak için bildirimleri mutlaka açın!