Dünya gazetesinden Alaattin Aktaş, bugünkü köşesinde dövizin kontrol altına alınamaması durumunda seçimin öne çekilebileceğini ifade etti.
Dünya gazetesinden Alaattin Aktaş, bugünkü köşesinde “Sıfırı da tüketince ne olacak?” başlıklı bir yazı kaleme kaldı. Kurdaki yükselişi masaya yatıran Aktaş, “Ya bir şekilde döviz bulunacak ve kurun yeniden tırmanması önlenerek enflasyonun hiç olmazsa aralıktan itibaren düşmesi sağlanacak. Ya da döviz bulunamazsa durumun daha da kötüye gideceği dikkate alınarak seçimin öne çekilme ihtimali doğacak” ifadesinde bulundu.
Aktaş’ın yazısının ilgili bölümü şu şekilde:
İki seçenek var gibi görünüyor:
Artık maliyeti ne olursa bize nefes aldıracak bir dış kaynak bulunabilirse kurun çok artması önlenir, hatta bir miktar da gerileme sağlanabilirse şahane olur ve seçime kadar idare edilir. Tabii ki tercih edilen budur.
Dış kaynak bulunamazsa, yerleşikler de yeniden dövize yönelmeye başlarsa, (nitekim bunun işaretleri alınıyor) bu durumda yol zorunlu olarak kısaltılır, yani seçim öne alınabilir. Çünkü her geçen gün artan olumsuzlukla bir yıl sonrasının ekonomik tablosu bugünkünden kötü olacaktır. En az kötü tercih edilir.
Üçüncü bir seçenek daha var mı? Olabilir…
Kur korumalı mevduat barutu bittiğine, yeniden 18’lere ya da daha yukarı çıkacak doları geriletmek için yapılacak pek bir şey kalmadığına, bu düzeydeki kur da özellikle enflasyon yönüyle durumun daha da kötüleşmesine yol açacağına göre, ya yeni bir icat çıkarılır ya da o sevimsiz kavram, yani sınırlı da olsa bir “kambiyo kontrolü” gündeme gelir, böylece özellikle bankada döviz hesabı olanların yüreklerinin pır pır atmasına yol açan o yola başvurulmuş olur.
Yani tasarruf sahibine “Paranın tümünü çekemezsin, şu kadar çekebilirsin” ya da son çare olarak da “Dövizini TL’ye çevirdim” denilir. Ancak bu Türkiye’nin finansal anlamda intiharı olur ve bize göre böyle bir yanlışa düşülmez. Düşülmemelidir de!
Kaynak; Sol haber