ABD’nin en prestijli yayın organlarından birisi olarak kabul edilen Foreıgn Polıcy’de yayınlanan makalede AKP’nin yeni ekonomik reformları analiz edilirken “Erdoğan gitmedikçe ekonomi düzelmez” değerlendirmesi yapıldı.
Foreign Policy‘de yayımlanan Shlomo Roiter Jesner imzalı bir makalede, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomiyle ilgili attığı adımlar değerlendirildi.
“Türkiye’nin problemi başkanın kendisi, o gitmedikçe bir düzelme olmaz” diye başlayan yazıda, Türkiye’nin “gelişmekte olan ülkeler arasında bu yıl en kötü performansa sahip ekonomi” olduğu vurgulandı. Türkiye ekonomisinin iyi haberlerin ardından kısa vadede olumlu tepkiler verebildiği, ancak bu haberlerin uzun vadede ülke ekonomisine bir fayda sağlamayacağı kaydedildi.
Erdoğan‘ın 11 Kasım’da ekonomide yeni bir yol izleneceğini duyurmasının liranın dolar karşısında en fazla değer kaybını yaşamasının sürpriz olmadığının belirtildiği yazıda, söz konusu duyurunun ardından Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın istifa ettiği ve Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alındığı hatırlatıldı.
Yazıda, Türkiye ekonomisinin yoluna girmesinin uzun bir süreç gerektirdiği, bunun ekonominin “son birkaç yılda görülen komplo ve iktidar politikaları” ile yürütülmesinin sonlanmasıyla sağlanabileceği kaydedildi. Türkiye hükümetinin ayrıca, Doğu Akdeniz gündemi başta olmak üzere dış politikada maceracılıktan vazgeçmesi gerektiği de savunuldu.
Erdoğan‘ın 17 yıllık yönetimindeki hatalarının yabancı paraların ülkeyi terk etmesine neden olduğu belirtilen açıklamada, yatırımcıların ülkeye olan güvensizliğinin açığa satışların yasaklanmasıyla pekiştiği ve Erdoğan‘ın yabancı yatırımcılara yönelik sert tavrının ülke ekonomisine yardım etmediği kaydedildi.
“OTORİTER EĞİLİM OLDUKÇA REFORM OLMAZ”
Erdoğan’ın Türkiye’nin ekonomik çöküntü yaşamasıyla kendi yönetimi arasındaki bağı inkar ettiğine vurgu yapılan yazıda, kendisinin “faiz lobisi” gibi görünmez düşmanlar icat ettiğine ve faizlerin yükselmesini savunan bankaları faizleri düşürmek için baskı yaptığına işaret edildi.
Yazıda şu ifadelere yer verildi:
“Erdoğan’ın elindeki mevcut düzeltme yöntemlerinden heyecan duymayın. Nihayetinde bu yöntemler, Türkiye’nin ihtiyaçlarına yanıt veremeyecek. Serbest piyasalar, otoriter eğilimlerle yan yana duramaz. Bir ülke, kurumların bağımsızlığı ayaklar altına alındığı müddetçe gerçek bir reform gerçekleştiremez
Türkiye’nin ekonomisinin restore edilebilmesi için, ahbaplık ilişkilerinden daha fazlası gerekiyor (Yeni Merkez Bankası Başkanı ve Maliye Bakanı, Erdoğan’a ve AKP’ye yakın isimler). Lirayı dolar ve avro karşısında daha değerli kılmak kısa vadede ülkenin ekonomik onurunu incitse de, uzun vadede yapıcı bir hamle olacak. Bunun için Erdoğan’ın himaye odaklı ekonomisinin bir son bulması lazım. Kendisinin ikinci başkanlık süresi 2023’te bitse de, Türk anayasasının yaratıcı yorumlamaları kendisinin görev süresini uzatmasını sağlayabilir. Bu da ekonomik reformların ötelenmesine neden olur”
Erdoğan’ın Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarına yatırım yapmasının ekonominin kısa vadede boğulmaktan kurtulmasını sağlayabileceğine, ancak bunun uzun vadede bir etkisi olmayacağına işaret edilen yazıda, bunun alternatifinin IMF paketine başvurmak olabileceği ancak bunun “Erdoğan’ın onuru için kabul edilemez” olduğu belirtildi. Türkiye’nin alternatif kaynak olarak Çin ve Katar’a başvurabileceği söylenen yazıda, Erdoğan’ın Batı karşıtı söylemlerine karşın bu hamlenin Brüksel ve Washington’la halihazırda gergin olan ilişkileri daha da gereceğini bildiğine dikkat çekildi.
Açıklamadan belli ki bizim onaylamadığımız adam gelenden Türkiye’ye yardımlar gelmez diyorlar. Bunu diyorlar ama aynı zamanda istemediklerini ima ettikleri şahsı deliğe süpürmüyorlar.