Akşam saatlerinde tüm haber sitelerine DEVA PARTİSİ Genel Başkanı Ali Babacan’ın partisinin Avcılar ilçe binası açılışında yaptığı düştü. Ve tabii ki düşmesi de gayet normaldi zira Babacan yeni bir parti kurmak için yola çıktığı ilk andan itibaren adeta üzerine titreyerek çizdiği “Liberal muhafazakar” imajının tersine “Özüne” dönerek asıl fikri iklimini şekillendiren “Siyasal İslam” dili ve argümanları ile konuşmuştu…
Ne diyordu Babacan?
“Neredeyse her milli bayramımızda Türkiye’nin dindar insanları adeta bir sınava çekiliyor. Gözümüzden kaçmıyor. Laiklik ilkesini yıllarca çarpıtan zihniyet hak ve özgürlükler üzerinde kurduğu baskıyla, laiklik kavramını bir süre lekeledi. Temel hak ve özgürlükleri kısıtlayanlar, yanlış anladıkları laiklik kavramının arkasına yıllarca sığındılar. Aynı zihniyet, arada sırada inançlı vatandaşlarımıza da göndermeler yapıyor. Millî günlerimiz üzerinden, bu ülkenin dindar vatandaşlarına göndermeler yapılmasına izin vermeyiz.”
Yani her zamanki klasik Siyasal İslam’ın din üzerinden oy devşirmeye yönelik, laik-anti-laik kutuplaştırmasını körükleyen ayrıştırıcı dili vardı Babacan’ın sözlerinde.
Babacan’ın konuşmasının özellikle bu kısmı tepki çekmiş ve haber sitelerinde de bu kısmı ön plana çıkartılmış olsa da ben Babacan’ın konuşmasındaki diğer bazı “Satır arası”1 mesajların çok daha önemli olduğunu düşünmekteyim.
Öncelikle Babacan konuşmasında iktidarı ilk seçimde değiştireceklerini belirttikten hemen sonra “Ancak ülkemizi intikamdan, rövanştan beslenen azgın bir azınlığa bırakmamakta da kararlıyız” ifadelerini kullandı.
Yani aslında Babacan, Kılıçdaroğlu’nun bir dönem dillendirip gerek kamuoyundan gerekse parti tabanından aldığı şiddetli tepki nedeni ile geri adım attığı “Devri sabık yaratmayacağız” söylemini, “Rövanşizm karşıtlığı” ambalajına sararak dile getirdi.
Bununla da kalmadı 20 yıllık AKP iktidarında yaşanan vurgunun,talanın,haksızlıkların,kamu kaynaklarının peşkeş çekilişinin,yaşanan hukuksuzlukların “Hesabının sorulmasını” isteyen, bu iktidar değişiminde bunu bekleyen ve böylesi bir “Hesap sorma” yaşanmazsa Türkiye’de gerçek anlamda bir değişim olmayacağını savunanları da “Bir avuç azgın azınlık” olarak niteleyerek agresif söylemini bir adım da öteye taşıdı.
Babacan konuşmasında “Senelerce mücadele ederek kazandığımız hakların hepsinin teminatı biziz. Kazanılmış haklardan tek bir gram dahi eksilmesine müsaade etmeyiz ancak gasp edilen hakların iadesi için sonuna kadar çalışırız.” ifadelerini de kullandı.
Babacan’ın “Kazanılmış haklar” olarak kastı belli; türban yasağı… Yani yine,yeniden tribünlere,klasik AKP seçmenine ve yine 20 sene öncesinin argümanı olan türban konusu üzerinden mesaj veriyor gibi gözüküyor ilk bakışta Babacan.
Ama ben Babacan’ın sadece vatandaşa sıradan ve “Hamasi” bir mesaj verdiğini düşünmüyorum. Babacan aslında çok daha stratejik ve kendisi için önem taşıyan bir mesaj iletiyor “Birilerine” bu sözleri ile…
***
Babacan “Rövanş almayacağını” söylediği ve özellikle son dönemde CHP ve İYİ PARTİ’nin başta Kanal İstanbul olmak üzere memleketi sıkıntıya sokacak ihalelere girmeye heveslenen, bugüne kadar “Hazine garantili” sözleşmelerinin keyfini süren yandaş iş adamlarına “Bu paraları ödemeyeceğiz” söylemleri üzerinden bir mesaj veriyor.
“Liberal” (!) Babacan büyük “yandaş” sermayeye “Korkmayın beni destekleyin, bugüne kadar ne kazandıysanız onlar sizin kazanılmış hakkınız garantisi de benim” mesajını veriyor.
Peki yazımızın başlığını boş yere mi “BABACAN VE SUÇ ORTAKLIĞI PSİKOZU” olarak attık ve Babacan’ın bu mesajları bugün vermesi tesadüf mü? Tabii ki hayır.
Bakın 17/25 Aralık operasyonları süreci ile ilgili dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanın Erdoğan Bayraktar’ın itirafları adeta bomba etkisi yarattı ve O’nun açıklamalarının ardından AKP’lilerden adeta “İtiraf” gibi açıklamalar gelmeye, AKP’ye yönelik eleştiriler peşi sıra bir zamanların “En önemli” AKP’lileri tarafından dile getirilmeye başlandı.
Ve o itirafların hepsi bugün kayda geçiyor hatta dosyaların yeniden açılması ihtimalinden bahsediliyor…
Peki o dönemlerin AKP içerisindeki en önemli isimlerinden birisi kim? Ekonomi Bakanı olarak,AB ile müzakerelerden sorumlu Devlet Bakanı olarak Ali Babacan…
Babacan “Ben bunları bilmiyordum,ben bunları tahmin edememiştim” diyebilir mi? Elbette hayır…
***
Babacan da biliyor ki iktidar değiştikten sonra adil hukuk normları ile tam bağımsız yargı eli ile o dosyalar açılırsa kendisini “Ben bunları bilmiyordum” demek de “Parti zarar görmesin diye sustum” demek de, “Ben aslında karşı çıkmıştım” demek de kurtarmaz. Çünkü kendisini ne kadar “Liberal muhafazakar” ne kadar “AKP’den ayrı”, ne kadar “Yeni” göstermek isterse istesin Ali Babacan tıpkı Ahmet Davutoğlu gibi uzun yıllar boyunca AKP’nin en önemli icraatlarında imzası,sorumluluğu olan bir isimdir.
O nedenle Babacan bugün son derece agresif ve kendisinden beklenmeyen (Daha doğrusu daha önce görülmeyen) bir üslup ile “Rövanş almayacağını” ilan ederken “Hesap sorulması” talebi olanların da “Azgın bir azınlık” olarak yaftyalayarak ön alma çabası içerisine girmiştir.
Babacan bu “Ön alma” çabasında kendisini devrilecek domino taşlarının altında kalmaktan kurtarmak için “Demokrasi havarisi, ülkede rövanşist duygularla hareket edilmesinin önünü açarak toplumsal gerginliklerin önüne set çeken politikacı” rolüne soyunmuştur.
Oysa ki gerçek çok açıktır ve Babacan açık ve net biçimde “Suç ortaklığı psikozu” içerisinde panik hamlesi yapmaktadır.
Burada bir sözümüz de CHP Genel Başkanı Sn.Kemal Kılıçdaroğlu’na…
“Siyasetin parlayan yıldızı” olarak nitelediğiniz yeni “Dostunuz” Ali Babacan işte tam olarak budur ve ilk sert virajı döner dönmez de “Eğreti” biçimde kendisini sağlama almak için tuttuğu kolunuzu bırakıp tam da karşınıza geçecektir. Tıpkı Ahmet Davutoğlu gibi, tıpkı “Arkadaşlarım” dediğiniz Cumhuriyet ile kavgalı,Atatürk ile derdi olan 2. Cumhuriyetçi kadrolar gibi,tıpkı partiye doldurduğunuz Atatürk’e “Kefere” diyen, yıllarca Siyasal İslam’ın bayraktarlığını yapan “Gözdeleriniz” gibi, tıpkı “3-5 oy getirsin,muhafazakar tabana şirin gözükelim” diye merkez sağdan hatta AKP’den partiye rozet takarak getirdiğiniz “Transferleriniz” gibi…
Aklınızı başınıza alınız Sn.Kılıçdaroğlıu, İran’da Şah Rıza Pehlevi’yi devirmek için “Aman canım yeter ki Şah hele bir devrilsin sonra kendi içimizde mücadelemizi yaparız” deyip Humeyni’ye destek veren İranlı komünistlerin, TUDEH üyelerinin daha Humeyni’nin kontrolü ele alır almaz Tahran Meydanı’nda vinçlerde sallandırılarak idam edilişi tarihin tozlu sayfaları içerisinden size bir “Uyarısıdır”
Tarih ders almayı bilenler için büyük bir rehber,ders almayanlar için ise maalesef sonu hüsranla biten hikayelerin yazıldığı bir trajedyadır.
Bu ülkenin yeni bir çıkışa ihtiyacı var, “Çıkış” zannedip yaşayacağı bir “Trajedyaya” değil…
_______________________________________________________________________________________________
BAĞIMSIZ GAZETECİLİĞE DESTEK OLMAK İÇİN;
“Sizler için kimseye diyet borcu olmadan, hiç bir kurum, kuruluş yahut kişiden “Fonlanmadan”, “tam bağımsız” ve özgür şekilde bugüne kadar yaptığımız gazeteciliği daha güçlü biçimde sürdürebilmemiz için siz de destek olmak isterseniz; aşağıdaki linkten PDF formatında yayınlanan, Türkiye’nin tamamen dijital olarak yayın yapan tek özel ve dosya haber dergisi KRİPTEKS E-DERGİYE yıllık abone olabilir, DİJİTAL KİTAPLARIMIZDAN (e-kitap) satın alabilir, yahut Youtube kanalımıza abone olup KATIL butonundan kendi belirlediğiniz miktardaki desteklerinizle bağımsız gazetecilik mücadelemize destek olabilirsiniz...”
DİJİTAL BOOK STORE SANAL KİTABEVİ:
YOUTUBE KANALI LİNKİ:
https://www.youtube.com/channel/UCPGcaaw3vhHiBv9XL0hVG0w
KRİPTEKS E-DERGİ YILLIK ABONELİK LİNKİ:
HABER ALTERNATİF’İN ANDROİD CİHAZLAR İÇİN ÜCRETSİZ MOBİL UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN:
https://play.google.com/store/apps/details?id=com.haberalternatif.dro