HALİL İBRAHİM BAYRAKÇI
Beş senede temel değerleri düzeltir, 20 sene içerisinde G10 üyeliğini zorlarız. Ama önce siyasetin ekonomi üstündeki vesayetini kaldırmamız gerekiyor.
Mevcut siyasi yapının hepsi ekonomide devlet gücünü yağma için kullanma peşinde. Kaynakları kamu gücünü elinde tutanlara yağmalatmanın bedelini eninde sonunda her vatandaş öder. Devletin harcadığı her kuruş eninde sonunda milletin cebinden çıkar.
Belediyelerden, yarı devletleşmiş sendikalara, vakıflardan, hükümet destekli özel sektör şirketlerine, devletin her kurumunda boğazımıza kadar yolsuzluk ve yağmaya batmış durumdayız.
Kamu kaynaklarını yağmalayarak, yolsuzlukla hiçbir millet refaha, zenginliğe, huzura kavuşamamıştır.
Kısa bir dönem hak edilmemiş tatlı bir hayat yaşanır. Sonrası o yenilen hurmalar acı, acı çıkartılır. Hem de 10 misli bedelle…
Devletimizi, milletimizi, insanımızı çok seviyoruz. Göz göre göre ülkemizin müthiş zenginlik ve kalkınma potansiyelinin heba edilmesine gönlümüz razı olmuyor.
Türkiye, bölgenin Singapur’u, Hong Kong’u kişi başına 30 bin doları geliri olan bir merkez ülke konumuna neden gelmesin?…
Seçim kanunu değiştirmekle, suni barajlar oluşturarak halk iradesinin mecliste temsilini engellemekle, türlü türlü siyaset cambazlıklarıyla gündemimizi bu siyasetin doldurmasına müsaade edemeyiz.
Geçtiğimiz Cumhurbaşkanlığı seçiminin konusu millet kıraathaneleri ve orada dağıtılacak kekti. Bu siyasi yapının önümüzdeki seçimlerde tartışacağı konu: “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” olacaktır.
Biz başka yerde yaşayamayız. O halde biricik anayurdumuzu dünyanın en güzel ve yaşanabilir ülkesi yapalım. Birlikte başarabiliriz…
Bunların hepsi doğru ve bu zamanda bunları söyleyebilmek ise cesaret üstü.