Bloomberg’de yayımlanan ‘Rus emperyalizmini bitirmenin tek yolu Rusya’yı bölmek mi?’ başlıklı yazıda, Ukrayna’da başarısız olan bir Rusya’nın dağılma olasılığı ele alınıyor.
Bloomberg’de yayınlanan bir makalede, Rusya’nın Ukrayna operasyonunun Rus emperyalizminin bir göstergesi olduğu, ülkenin bütün olarak kalmasının Rusya’nın emperyalist planlarına devam etmesine olanak sağladığı ve Ukrayna’da başarısız olan bir Rusya’nın dağılma olasılığı ele alınıyor.
Bloomberg köşe yazarı Leonid Bershidskiy “Rus emperyalizmini bitirmenin tek yolu Rusya’yı bölmek mi?” başlıklı yazısında, Vladimir Putin’in Ukrayna’ya saldırı kararının Rusya’nın “dirilen emperyalist hırsının” göstergesini olduğunu söyledi.
Bershidskiy, Rusya’nın Ukrayna operasyonunun “Rusya’nın federalleşmesi” tartışmasını tekrar gündeme getirerek, “ABD’nin Sovyet sonrası 1990’larda Rusya’nın harabeye döndüğü küçük bir ayrılıkçı bölge olan Çeçenya’da bunu [ayrılmayı] bir hedef haline getirmediği için duyulan pişmanlıklar dile getiriliyor” dedi.
Bershidskiy, bu tartışmaların kendisinde deja-vu hissi yarattığını söyledi. Vladimir Sorokin’in 2013’te yayınlanan “Telluria” romanını hatırlatan Bershidskiy, romanda Rusya’nın “yönetilebilir büyüklükte” çoğunlukla otokratik prensliklere bölündüğünü aktardı.
Yazar, “Batının ekonomik baskısının eşlik ettiği Ukrayna’daki bir yenilgi, gerçekçi olarak Sovyetler Birliği’nin çöküşünü başlatan gibi bir ekonomik felakete yol açabilir” diyerek, Rusya’nın bölünmesinin “Rus halkı için, özellikle de Orta Rusya’da yaşamayanlar için bile mantıklı olmasının iyi nedenleri” olduğunu söyledi.
Bershidskiy, “Mevcut sınırlarındaki ülke yerine çekirdek bir Rus devletini tartışmak mümkünse, o zaman bu çekirdeğin aslında günümüz Rusya’sından çok daha küçük olduğu iddia edilebilir” diyerek hangi bölgelerin gerçekten Rusya’nın çekirdeğinde olduğunun tartışılması gerektiğini ifade etmekte. Yazara göre, zaten Rusya’nın bir “imparatorluk” formuna ulaşması, Sibirya’nın büyük bölümünü ele geçirdiği 1721 gibi yakın bir tarihte gerçekleşti.
Leonid Bershidskiy, SSCB’nin dağıldığında Rusya’ya bazı bölgelerin dahil edilmesini “Sovyet döneminden kalma bir kaza” olarak değerlendirdi. Tataristan’ı örnek olarak gösteren yazar, geçen yıl Kazan’daki okullarda çocukların yüzde 55’inin ana dili Tatarca’yı seçtiğini belirtti. 1552’de Korkunç İvan tarafından fethedilen bu yerin, Rusya’nın bir parçası olup olmadığının tartışılması gerektiğini söyledi.
Sovyetler Birliği’ne 1944’te katılan Tuva’yı örnek gösteren yazar, bölgede 1990’larda ayrılıkçı ayaklanmaların olduğunu ve “Rusya’nın tarihi çekirdeğinin bir parçası” olup olmadığının sorulması gerektiğini ekledi.19. yüzyılın başlarında fethedilen Dağıstan’daysa çocukların yüzde 4’ünden daha azının ana dil olarak Rusça dersi aldığını ifade etti.
Leonid Bershidskiy, şu soruyu da sordu: “Sovyetler Birliği’nin komünist kurucuları onları Rusya içinde ‘özerk cumhuriyetler’ yerine ‘birlik cumhuriyetleri’ olarak kurmuş olsaydı, bu yerlerin hepsi bugün bağımsız devletler olmaz mıydı?”
Yazar, Rusya’nın parçalanmasının, kötü yenilgiler ve büyük toprak kayıplarından sonra kendisini toparlama konusundaki “intikamcı yeteneğini” gerçekten ortadan kaldırmayabileceğini ve rakipleri için yeniden bir tehdit oluşturmayabileceğini de söylemekte.
Kendisi de Rus olan Leonid Bershidskiy, “Bir Rus olarak, ülkemin parçalanmasıyla ilgili tüm bu konuşmalardan, sanki Rusya, tümörün daha fazla metastaz yapmasını engelleyebilen, ameliyat masasında yarı baygın yatan bir kanser hastasıymış gibi huzursuz hissediyorum. Komşu ülkeler için bir tehdit olmamızı durdurmanın tek yolunun bizi bölmek olduğu fikrinden nefret ediyorum – ve umarım bu düşünceye isyan eden içimdeki emperyalist değildir. Rusya’nın genişliği ve çeşitliliği, bugün olduğu gibi ulusumuzun temelidir” derken ülkenin “yönetilebilir bir boyutta” olmadığını iddia etti.
Yazar, “Yine de entelektüel düzeyde, Rusya Federasyonu’nun dağılmasının birçok Rus insanına gerçekten iyi hizmet edebileceğini anlıyorum” diyerek, Rusya Bilimler Akademisi’nde bir ekonomist olan Viktor Suslov’un 2018 yılında yayımlanan bir makalesini referans verdi. Yazıda, “Kaynakların daha adil bir şekilde yeniden dağıtılmasının ve Moskova’ya para peşinde koşan kitlesel göçün sona ermesinin, radikal bir ademi merkeziyetçilik, hatta belki de tam bir dağılma olmadan gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceği açık değil” denildi.
Rusya’nın bazı parçalarının “Moskova’nın dönmeye devam ettiği yarı-monarşi”den daha makul siyasi sistemlere sahip olabileceğini öne süren Bershidskiy, durumun daha otoriter devletler yaratabileceğini de sözlerine ekledi. Yazının sonunda “İnsan, onu uçuracak ülkeyi gerçekten hayal edebilir” diyen Bershidskiy, “Sibirya Birleşik Devletleri” bayrağını bir simge olarak gösteriyor.
Kaynak; Sol Haber