HABER ALTERNATİF-DOSYA HABER
Celal Eren ÇELİK
Dünya’nın başındaki en büyük belalardan birisi olan uyuşturucu, her geçen gün daha fazla insanın yaşamını karartırken getirilen her türlü yasağa, yapılan tüm önleme çalışmalarına rağmen uyuşturucu üretimindeki artışı durdurmak da mümkün olmuyor.
Tabii uyuşturucunun üretimi kadar uyuşturucunun hangi güzergahlardan yani hangi “rotlardan” Dünya’ya dağıldığı da önemli. Çünkü bu güzergahlarda milyonlarca insanın hayatı ile bedelini ödediği, milyarlarca dolarlık bir uyuşturucu pastası yatıyor.
Sedat Peker’in videolarında üzerinde en fazla durduğu konulardan birisinin de Kolombiya ve Panama üzerinden Türkiye’ye gelmesi planlanırken yakalanan ve İzmir Limanı’na inmesi için organizasyon yapılan kokainler ve uyuşturucu trafiği olunca “Uyuşturucu trafiği” ve doğal olarak olarak bu trafiğin yaşandığı “Rotalar” yeniden gündeme geldi.
HABER ALTERNATİF olarak Dünya genelindeki en önemli uyuşturucu rotalarının bu dosyamızda ele alacağız…
Uyuşturucunun ana üretim merkezleri nereler ?
Uyuşturucu bu merkezlerden hangi rotayı takip ederek Dünya pazarına sunuluyor ?
Türkiye’nin uyuşturucu rotasını oluşturan “şeytan üçgeni” neresi ? Uyuşturucu kullanımı kullanımı ile mücadele edilirken hangi garip gelişmeler yaşanıyor ?
İşte tüm bu soruların cevapları…
DÜNYA UYUŞTURUCU ÜRETİMİNİN MERKEZİ: ALTIN HİLAL
Pek çok uyuşturucu maddenin hammaddesi afyon bitkisi. Bu bitki Türkiye’de dahil olmak üzere Dünya’nın pek çok ülkesinde üretiliyor. Ancak Dünya uyuşturucu pazarının ihtiyacını karşılayan asıl üretim merkezi ise Afganistan, Pakistan ve İran’ da yapılan afyon üretimi.
Uyuşturucu baronları bu üç ülkeyi “Altın Hilal” olarak adlandırıyorlar. Bu ülkelerden özellikle Pakistan ve Afganistan’ın uyuşturucu kaçakçıları tarafından tercih edilmesinin nedeni bu ülkelerin coğrafi konumları ile zayıf devlet yapıları. İki ülkede de var olan siyasal otorite zayıflığı özel olarak tercih edilmelerini sağlıyor.
Afganistan ise belki de Altın Hilal içerisinde en fazla uyuşturucu üretimi yapılan ülke. Amerika Birleşik Devletleri 11 Eylül saldırılarından sonra girdiği Afganistan’da uyuşturucu ile mücadele konusunda çeşitli önlemler almasına hatta Rusya ile bu ülkede ortak operasyonlar düzenlemesine rağmen sağlam uyuşturucu ağını kıramadı. Aksine 2001 yılından bugüne ülkedeki uyuşturucu üretimi yaklaşık 40 kat arttı.
Afganistan’da üretilen 400 milyar dolarlık uyuşturucunun bu ülkeyi işgal eden Amerika kontrolünde olması buna rağmen üretimde yaşanan bu artış ise gerek ABD’nin tüm ulaşım noktalarını kontrol altında bulundurması gerekse ABD’nin savaş finansmanı için uyuşturucu gelirlerini kullanabileceği kuşkuları nedeni ile kafalarda soru işaretleri bırakıyor.
Hatta başta İran olmak üzere bazı ülkeler ABD ve NATO’yu uyuşturucu trafiğini yönlendirmekle suçluyorlar.
Başta AB ülkeleri olmak üzere Dünya’nın pek çok ülkesine uyuşturucu işte bu üç ülkenin oluşturduğu “ALTIN HİLAL” rotasından dağılıyor.
Bu bölgede üretilen ‘mal’lar üç farklı rota ile Avrupa’ya ulaşıyor. Doğu’da üretilen saf uyuşturucu Batı’ya pazarlanırken sentetik uyuşturucular Batı’dan geliyor.
BALKAN ROTASI
“Balkan Rotası” Dünya uyuşturucu güzergahları arasında en önemlilerinden birisi olup, tarihi İpek Yolu’nun devamı özelliğini de taşımakta.
Bu rota üretim bölgelerinden başlayarak ülkemiz üzerinden tüketim bölgelerine kadar devam etmekte.
Balkan Rotası, Güneybatı Asya haşhaş ekim bölgelerinden başlayarak, İran ve Türkiye topraklarını geçip, Balkan Yarımadası üzerinde iki kola ayrılmakta, bir kolu Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Avusturya üzerinden Almanya`ya (Kuzey Kolu), diğeri ise Türkiye ve Yunanistan üzerinden çoğu kez deniz yolu ile Batı Avrupa`ya (Güney Kolu) ulaşmakta.
Balkan Rotası, Afganistan ve çevresinde üretilen afyondan elde edilen eroin maddesini, Avrupa uyuşturucu pazarına nakletmek üzere, uzun yıllar kaçakçıların kullandığı beklide en önemli güzergah.
Balkan Rotası üzerindeki uyuşturucu madde trafiğinde, güzergah üzerinde bulunan ülkelerin üretici, transit ve tüketici olarak üç ana gruba ayrıldıkları görülmekte. Bazı ülkeler ise bu üç durumdan aynı anda etkilenmekte. Coğrafi konumu itibari ile, Güneybatı Asya Haşhaş Üretim Bölgeleri ve Batı Avrupa Tüketim Pazarı arasındaki eroin trafiğinden, transit ülke olarak etkilenen Türkiye, bu durumun yol açtığı uyuşturucu kullanım problemiyle de karşı karşıya kalmakta.
Ayrıca Türkiye, doğudan batıya doğal uyuşturucuların trafiğinden etkilenirken, batıdan doğuya ise kimyasal ve sentetiklerin kaçakçılığından etkilenerek çift taraflı bir akımın merkezi konumuna gelmiş durumda. Avrupa ve Rusya üzerinden gelen kimyasal maddelerin hedefi Güneybatı Asya`da bulunan yasadışı uyuşturucu imalathaneleri, sentetik uyuşturucuların hedefi ise Arap ülkeleri ve Türkiye olmakta.
Türkiye`nin, uyuşturucu madde kaçakçılığı ile yoğun mücadelesi ve 1980`li yılların sonunda dünya siyasetinde meydana gelen gelişmeler, özellikle SSCB`nin dağılması ve Balkanlarda yaşanan soykırım, Balkan rotasını kaçakçılar açısından güvenli bir rota olmaktan çıkardı. Böylelikle yasadışı uyuşturucu trafiği, kontrolün daha az olduğu ve kaçakçılarca daha güvenli kabul edilen kuzey ve güneydeki rotalara kaydı.
Bununla birlikte Balkanların tam ortasında BM kontrolündeki Kosova halen çift basamak yönteminde önemli bir üst konumunda.
Ayrıca yüklü miktarlarda Afgan uyuşturucusunun son gidecekleri yerlere gönderilmeden önce İran üzerinden Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan ve daha az olarak Türkiye’ye ya da Pakistan’dan İran ve Basra Körfezi bölgesindeki diğer ülkelere gönderilmesi, Türkiye’nin kaçakçılar açısından güvenli bir rota olmaktan çıktığının bir göstergesi olarak kabul edilmekte.
KUZEY KARADENİZ ROTASI
Kaçakçılık güzergahlarının belirlenmesinde ana prensip güzergahım güvenli olmasıdır. Bu nedenle uyuşturucu güzergahlarında siyasal, askeri v.s şartlardan dolayı meydana gelen konjonktürel sebepler ile sıklıkla değişiklikler olabilmekte.
Bu nedenle kaçakçılık kontrol mekanizmalarının tam olarak kurulamadığı bölgelere kaymakta.
SSCB`nin dağılmasından sonra ortaya çıkan yeni yapılanma ve dönemsel olarak yaşanan otorite boşluğu ile Türkiye’de gerçekleştirilen büyük çaplı uyuşturucu operasyonları sonucu Kuzey Karedeniz’de uyuşturucu kaçakçılarının alternatif bir rota geliştirmesi sonucunu doğurdu.
Yapılan araştırmalar ve elde edilen veriler İpek Yolu üzerindeki yasadışı uyuşturucu madde ticareti ile Güneybatı Asya bölgesinden Batı Avrupa`ya ulaşan uyuşturucu maddelerin kaçakçılığı noktasında Kuzey Karadeniz Rotasının ön plana çıktığını göstermekte.
1999-2000 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO) raporunda da Orta Asya üzerinden Avrupa’ya yönelik olarak gerçekleştirilen uyuşturucu madde kaçakçılığında, transit geçişlerde ECO ülkelerinin yer aldığı bölgede yeni rotaların ortaya çıktığı belirtilmektedir.
Bu bölgede yer alan Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’da yasadışı uyuşturucu madde kaçakçılığının hızlı bir şekilde artmasına bağlı olarak, Afgan menşeli uyuşturucunun büyük bir kısmının Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan’ı ayıran Fergana Vadisinden geçirildiği rapor edilmiştir.
Kuzey Karadeniz Rotası; Güneybatı Asya`dan iki ayrı kol halinde gelerek Karadeniz`in kuzeyinde birleşmekte. Birinci yol, Afganistan`dan başlayıp, Orta Asya Cumhuriyetlerinden geçerek, Rusya, Ukrayna, Belarus ve Polonya üzerinden Batı Avrupa pazarına ulaşan kuzey yoludur.
İkinci yol ise, Afganistan`dan İran`a, oradan da kuzeye yönelerek Azerbaycan ve Kafkasya üzerinden yine Rusya ve Ukrayna`ya, oradan da Batı Avrupa pazarına ulaşan güney yoludur. Afgan orijinli eroin, morfin ve afyonun %65`nin Orta Asya üzerinden Rusya, Belarus ve Baltık ülkelerine ulaşan bir rota izleyerek, Batı Avrupa`ya ulaştığı, Birleşmiş Milletler Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulunun raporlarında da vurgulanmaktadır.
Orta Asya Cumhuriyetleri`nde tren ve konteynerlarda yapılan yakalamalar, SSCB`nin dağılması ile Güneybatı Asya`daki üretim bölgelerinden başlayıp, Orta Asya ülkelerinden geçerek Karadeniz`in kuzeyini takiben Slovakya üzerinden Batı Avrupa`ya ulaşan veya Orta Avrupa`da Balkan Rotası ile birleşen Kuzey Karadeniz Rotasının önemini koruduğunu göstermekte.
Afganistan`dan Türkmenistan`a sokulan uyuşturucu ise, muhtemelen kamyon ve otobüs trafiğinin çok yoğun olduğu İran`a karayoluyla, Rusya`ya ise diğer Orta Asya Cumhuriyetlerinde olduğu gibi demiryolu ile gitmektedir. Ayrıca Hazar Denizi de Afgan menşeli uyuşturucunun Türkmenistan üzerinden Rusya`ya ve Avrupa`ya götürülmesinde kullanılmakta.
DOĞU AKDENİZ ROTASI
Doğu Akdeniz Rotası da uyuşturucu tacirleri için çok önemli bir diğer rotadır. Bu rota Avrupa`daki tüketim bölgeleri arasında önemli yollardan biri de Pakistan limanlarından başlayarak sırası ile; Hint Okyanusu, Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı’na, oradan da Güney Kıbrıs`ın güneyinden geçerek Akdeniz üzerinden Avrupa`ya ulaşmaktadır.
Son yıllarda Pakistan’dan Batı Avrupa’ya, havadan ve deniz yolu ile doğrudan yapılan uyuşturucu kaçakçılığında ciddi bir artış gözlenmiş, bu durum hem Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Programı (UNODC) raporlarına, hem de İnterpol istatistiklerine yansımıştır.
Bu rotanın ortaya çıkışında Afgan ve Pakistanlı kaçakçıların uyuşturucu pazarındaki paylarını, uyuşturucuyu doğrudan Avrupa`ya göndermek suretiyle arttırma istekleri önemli bir sebeptir.
Bu rotanın gelecek yıllarda daha aktif duruma geleceği tahmin edilmektedir. Bu rota ile bağlantılı, Pakistan deniz limanlarından Avrupa`ya doğrudan ulaşan ve uluslararası deniz hukukundan kaynaklanan sebeplerle kontrolü çok zor olan, önceki yıllarda Doğu Akdeniz Rotası olarak tarif edilen deniz yolunun da göz ardı edilmemesi gerekir.
TÜRKİYE’NİN ŞEYTAN ÜÇGENİ: YÜKSEKOVA-BAŞKALE-VAN
Türkiye transit ülke pozisyonu ile Dünya uyuşturucu pazarında ciddi bir yere sahip. Bu durum Türkiye’nin kendi “Altın Hilal”ini yaratması sonucunu da beraberinde getirmiş ve “Şeytan Üçgeni” olarak da adlandırılan Yüksekova-Başkale-Van güzergahı uyuşturucu tacirlerinin en sık kullandığı güzergah olmuştur.
Bu bölgelerde işin daha vahim boyutu ise kadın ve çocukların köylerdeki uyuşturucu imalathanelerinde uyuşturucu üretmesidir.
Özellikle İran ile çok ciddi temas halinde bulunan ve bölgedeki uyuşturucu trafiğinin kontrolünü ellerinde bulunduran büyük aşiretler, “ticari” işlerini kız alıp-vererek akrabalık ilişkileri ile güçlendirmekte böylece uyuşturucu ticaretinin rantı da garanti altına alınmaktadır.
Türkiye üzerinden Batı’ya geçen uyuşturucunun büyük bölümü bu güzergahtan giriyor. Bölgede uyuşturucu ticareti 1975 yılından sonra ivme kazandı. O tarihlerde çuvallarla kaçırılan afyona, köylerde ‘incir çürüğü’ ismi veriliyordu. Uyuşturucu ticaretinin seyri PKK terör örgütünün ortaya çıkmasıyla değişti. Artık uyuşturucu ticareti, bireysel olmaktan çıkıp bir ‘organizasyon’ haline dönüştü.
Bölgede uyuşturucu üretimi yapılmasına karşın uyuşturucunun büyük bölümü halen “Altın Hilal” den gelmekte. Uyuşturucu 4000 metreye varan yükseklikteki dağlardan katırların sırtında taşınmakta.
Bölgede sınır karakollarının sayısı az ve yetersiz. Bu nedenle uyuşturucu kaçakçıları bölgede rahatlıkla hareket edebiliyor.
Uyuşturucu kaçakçıları için Balaban çok önemli… Çünkü Van’ın çıkış noktası olan Balaban’daki Jandarma Kontrol Noktası’ndan sorunsuz geçen “malın” Avrupa’ya kadar sorun yaşamadan ulaşma ihtimali çok yüksek. Uyuşturucu tüccarları Yüksekova, Başkale ve Van şehir merkezi yolunu takip ediyorlar.
Öte yandan uyuşturucu trafiğinin terörle çok yakından ilişkisi var. PKK, kontrolünde yapılan taşıma işinden önemli bir finansman elde ediyor. Resmi verilere göre Türkiye üzerinden geçen uyuşturucu trafiğinin yüzde 30 ile 40’i PKK tarafından kontrol ediliyor. Bölgeden geçen uyuşturucunun önemli bölümü yine terör örgütü tarafından kontrol altında tutuluyor.
UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE EDİLİRKEN YAŞANAN GARİP ÇELİŞKİLER…
Özellikle ABD ve AB üyesi ülkelerde uyuşturucu kullanımı son yıllarda hızla artarken, bu ülkeler de uyuşturucu ile mücadele söylemleri giderek daha sert biçimde dillendirilir oldu.
Ancak söylemler sertleşmesine rağmen uygulamaya ve sonuçlara bakıldığında çok ciddi çelişkiler ile karşılaşılıyor.
Öncelikle ABD’den başlayalım…
Dünya’da uyuşturucu ile mücadelenin öncülüğünü yapan ülke olan ABD şu anda Dünya’nın 1 numaralı uyuşturucu hammaddesi ve uyuşturucu maddesi üreticisi olan Afganstan’ı işgal etmiş durumda.
Hali hazırda uyuşturucunun Dünya pazarlarına nakli için gerekli havaalanı, karayolları, sınırlarda ABD kontrolü olmasına rağmen, bunun yanı sıra ABD ülkede afyon yetiştirilmesine karşı çıkarken ABD işgalinin başladığı 2001’den bu yana Afganistan’daki uyuşturucu hammadesi olan afyonun ve uyuşturucu maddelerin üretimi tam 41 kat artış gösterdi.
Ayrıca ABD’de20 milyonu aşkın kişi uyuşturucunun pençesinde ve bu oran her yıl artış gösteriyor.
Almanya’da uyuşturucu kullanma oranları yükseliyor, ‘davranış bozukluklarını’ düzelten ve yasal olarak satılan Ritalin adlı madde 1993’te 34 kilo tüketilirken bu miktar 2000 yılında 463 kiloya ulaşmış durumda.
İngiltere’de sigara içmeye karşı büyük kampanyalar düzenlenirken uyuşturucu kullanımına sınırlandırma getirilmiyor ve hatta esrarın serbestçe satılabilmesi tartışılıyor.
İsviçre’de özel olarak ‘devletin kontrolü altında’ esrar içilen kafeler yaygınlaşıyor (2000 yılı verisine göre Basel kentinde bu şekilde 100’den fazla kafe mevcuttu).
Hollanda ise malum uyuşturucunun en kolay ve yasal yoldan temin edilebildiği ülke konumunda.
Avusturalya’da ise devletin oluşturduğu noktalarda sağlık görevlileri aşırı dozdan ölümlerin önüne geçmek için kendi elleri ile uyuşturucu bağımlılarına uyuşturucu enjekte ediyorlar.
Yapılan araştırmalara göre 1999-2002 arasında AB üyesi 15 ülkedeki 100 binden fazla genç aşırı dozdan öldüğünü gösteriyor…
Garip ama gerçek… Uyuşturucu ile mücadele konusunda en hassas olan ülkeler kendi ülkelerinde uyuşturucuyu neredeyse yasallaştıracak düzenlemelere gidiyorlar.
Ve işte bu “Beyaz ve Zehirli Rotalardan” gelen uyuşturucu her geçen gün kullanım oranı daha da artarak milyonlarca insanın hayatını karartmaya devam ediyor, mücadele konusundaki eksikliklere bakılacak olursa karartmaya devam edeceğe benziyor…
İşte uyuşturucu türlerine göre güzergah dağılımını gösteren o harita:
“Sizler için kimseye diyet borcu olmadan, bağımsız ve özgür şekilde bugüne kadar yaptığımız gazeteciliği daha güçlü biçimde sürdürebilmemiz için siz de destek olmak isterseniz; aşağıdaki linkten PDF formatında yayınlanan, Türkiye’nin tamamen dijital olarak yayın yapan tek özel ve dosya haber dergisi KRİPTEKS E-DERGİYE yıllık abone olabilir, DİJİTAL KİTAPLARIMIZDAN (e-kitap) satın alabilir, yahut Youtube kanalımıza abone olup KATIL butonundan kendi belirlediğiniz miktardaki desteklerinizle bağımsız gazetecilik mücadelemize destek olabilirsiniz...”
DİJİTAL BOOK STORE SANAL KİTABEVİ:
YOUTUBE KANALI LİNKİ:
https://www.youtube.com/channel/UCPGcaaw3vhHiBv9XL0hVG0w